Tanrıların Savaşı - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




3   Önceki Bölüm 

           
Rutin işlere odaklandığı sekiz saatin ardından hala düşüncelerinde boğuluyordu. Sıradanlıkta huzur bulurdu. Normal hissederdi. Ancak bugün tüm çabalarına rağmen yetersizdi günlük meşgaleler. Kafasında dolanan sorular bir yana karanlık gökyüzünde kendi çaresizliği de hüküm halindeydi. Yüreği hüzünle kaplıydı pencereden sonsuz geceyi seyrederken. Otuz beş yıllık hayatında kariyerinden daha önemli kimse olmamıştı. Bekar ve yalnız bir kadın olmak kötü hissettirmese de böyle zamanlarda bir aile sahibi olmak düşüncesi yorgun ruhunu sarıp sarmalıyordu. Yıllar evvel üniversiteden mezun olduktan sonra uzaklaştığı anne babasını da en çok bu anlarda özlüyordu. Pişmandı lakin geçmişe dönemezdi. Güvenebildiği tek kişiyi de ölüme sürükleme düşüncesi yüreğini acıyla kasıp kavuruyordu. Alim onun için ilgilendiği bir denekten çok kalbini açtığı yegane dostuydu. Tüm sırlarını altı ayın içerisine sıkıştırıp ona açmıştı. Şimdi sırdaş bildiği bu adamı nasıl öldürebilirdi? Sıkıntılı ruh hali, bulanık zihnine rağmen bitkin düşen göz kapakları ağırlaşıp kapandığında gece on ikiyi geçmişti saat.
Gün ışıdığında kapı zilinin ısrarla çalınma sesiyle yerinde sıçradı. Uykusu hızla dağılıp yerini korku ve paniğe bırakmıştı. Gözleri koridorda ki saate takılınca sabahın köründe gelenin kim olduğunu merak etmeden duramadı. Bu vakitte kimse onu ziyaret etmezdi. Kapının ardında gördüğü yüz gerilmesine sebep olsa da belli etmedi. İş yerinden bir meslektaştı. Vakitsiz ziyareti tedirgin ediciydi. Yine de içeri davet etti. 
'Kusura bakma,tina'dedi uzun süre beklettiği için nezaketle koltuklara yönlendirdiğinde kadını. Kahve sevdiğini bildiğinden mutfağa yönelip alelacele servise hazırladığı fincanları masaya bırakırken gözgöze gelmişlerdi. Gülümsedi temkinlice. 
'Ah,tatlım. Ben senin patronun değil sadece arkadaşınım. Bu kadar gergin durma,lütfen. Sana güzel bir haber vermek için buradayım'dedi bir yudum aldıktan sonra fincanı masaya bırakırken. Anlamamış gibi bir süre yüzüne baktı.
'Nedir'?
'Bugün için tatil yapabilirsin. Sana ulaşamayınca evine gelmek zorunda kaldım'.
'Anlamadım. Durup dururken bu da nereden çıktı'? 
'Dün gece Peter Garih laboratuvarımızı ziyaret etti. Seni öven bir konuşma yaptıktan sonra araştırmalarının başına tayin ettiğini açıkladı. İnan ki hepimiz şaşkınız'.
'Aman tanrım. Bu nasıl olabilir'diye söylendi tüm bedenini bir ürperti kapladığında. Alime yapacağı suikasti garantiye almak mı istiyordu? Bu terfinin başka ne gibi bir açıklaması olabilirdi ki? 
'Ah,hadi ama tatlım. Bu kadar korkmana ne gerek var. Sen bölümümüzün en çalışkan doktorusun. Ekip liderliğine senden daha uygun başka kim var ki'!
'Ama bu inanılmaz'dedi kadının işgüzarlığı gözle görülür bir hale geldiğinde. Ona karşı temkinli olması gerekiyordu. Çünkü hırslı bir kadındı. Güç için yapamayacağı yoktu. Ekipte ki herkes bilirdi ki Tina laboratuvarda ki tüm erkek profesörle yatmıştı. Hatta gözünü daha ileriye Peter Garih'e diktiği de bilinen bir gerçekti. Ona koz veremezdi.
'Evet,tatlım inanılmaz. Bu yüzden de terfinden önce bir gün boyunca izinlisin. Tadını çıkart. Yarından itibaren daha zorlu bir mücadele bekliyor olacak seni'.
'Anladım. Teşekkür ederim'dedi gülümsemeye çabalarken.
'Ah,bu arada... Neredeyse unutacaktım. Artık sağ kolunum ve dün gece sana sunulan görevi ben üstlendim'.
'Ne'dedi kekeleyerek. Alim olayını biliyor muydu?
'Bu kadar heyecanlanma,tatlım. Basit bir görevdi. Tereyağından kıl çekmek kadar kolaydı'.
'A-alim öldü mü'?
'Evet,tatlım. Yapman gerektiği gibi aşırı dozdan zehirlendi' dedi yüzüne bir anda yayılan şeytani gülümsemesiyle. Kibirli ve korkutucuydu.
'Aman tanrım'diye inledi geri adımlarken. Gözleri istemsizce nemlenmişti. Parmaklarını dudaklarına kapattı hıçkırmamak için.
'Ah,hadi ama bu kadar duygusal olma. Sadece başarısız olan onlarca denekten bir tanesi daha kurtarılamadı işte. Aşırı radyoaktivite sebebiyle zehirlenip bilincini ebediyen kaybetti'.
'Ya cesedi'?
'Denek timsahlarına yem ettik'dedi acımasız bir katilin soğuk bakışlarıyla. 
'Se-sen'...
'Senin için yeni bir ofis hazırlanıyor. Yeni görev alanımız mail'le bildirilecek sana. İrtibatta kalalım'dedi son kez ve evden çıktı. O ana dek güçbela ayaktaydı. Dizlerinin üzerine kapanıp hıçkırarak ağlamaya başladı. Alim artık yoktu. Ölmüştü.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


3   Önceki Bölüm 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.