The Baby Raising A Devil -Novel - Türkçe Çevrimiçi Oku

Çeviri : LixeSubs
Ama imkan yok. Ocak ayında Risette doğum yaptığı için öldü. 29 Şubat doğumluyum.
Javelin'in yüz ifadelerini gördüğümde ya da babamın kızının ayakkabılarına baktığını gördüğümde saçma olduğunu bilsem de bu beni biraz kötü hissettiriyor.
"Ben onların kızıysam, Cirit'i gördüğümde çok üzülürüm."
“……”
"Sevgili halasının onun yüzünden üzgün olduğunu görmek gerçekten çok üzücü."
Javelin sözlerime güldü.
"Geri dönerken dikkatli ol."
Ona gülümsedim ve odama geri döndüm.
O gün babam ve erkek kardeşlerim herkes tarafından uğurlandıktan sonra köşkten ayrıldılar.
***
"Merhaba küçük hanım."
"Güzel bir rüya gördün mü?"
Hizmetçiler tarafından karşılandıktan sonra hizmetçilerle birlikte soyunma odasına yöneldim.
Çok erken uyandım. Dahlia, Linda ve Yuni gözlerimi ovuştururken beni filme çekiyorlar, diyorlar ki,
"sevimli-!"
Artık bana hayran olmaktan öteye geçen hobileri, videolarımı sihirli bir araçla paylaşmaktı.
Bu garip ve utanç vericiydi çünkü buraya daha birkaç hafta önce geldim ama kısa sürede alıştım.
Fakat…
'Ha?'
Bu kadar çok hizmetçiyi görünce şaşırdım.
"Bugün normalden daha fazla video var."
Lea'nın kolunu tuttuğumda, üç hizmetçi kocaman bir gülümsemeyle cevap verdi.
"Çünkü bugün özel bir gün."
"Evet, özel bir gün."
“Küçük hanımın ilk çay partisi!”
Bugün benim yaşımdaki çocuklarla ilk kez karşılaşıyorum.
Babam söz verdiği gibi bana bir çay partisi verdi.

Şimdiye kadar, sadece Dubbled'ın adamları ve kaledeki yüksek rütbeli vasalları ile tanıştım.

Beni koltuğuna oturtan Lea, saçımı tararken sordu.
"Heyecanlı değil misin?"
“….Biraz heyecanlıyım.”
Dürüst olmak gerekirse, ilk kez bir çay partisi düzenlediğim için biraz heyecanlıydım.
Yüzüm kızarır kızarmaz, etrafımdaki hizmetçiler haykırdı:
"Sevimli!"
“Bugün çok güzel!”
başımı salladım.
Seria'nın bana verdiği kurdeleler ve ayakkabılarla Melvin'den bir elbise giydim.
"Bugün çok güzelsin."
"Biliyorum!"
Ailem desenli kırmızı bir elbise giydiğimde kendime bile güzel görünüyordum.
Hizmetçiler gülümsedi.
Hazırlamayı bitirip yeri kontrol ettiğimde.
Çay partisinin başlama zamanı gelmişti.
Bahçeye adımımı attığımda, alışılmadık derecede kalabalıktı.

Büyük boneler giyen pek çok sevimli küçük hanım ve büyük cübbeler içinde sevimli küçük beyler vardı.
“Dün evinizde üzücü haberi duydum. Ben çok üzgünüm."
"Evet, uyuyordum ve bir böceği ezdim. Çok cesur bir böcekti.”
"Aman Tanrım…"
Çocuklar, sosyal etkileşimlerini taklit ederek yetişkin gibi davrandılar.
'Sevimli!'
Benim yaşıtım bir arkadaşımı ilk görüşümdü, bu yüzden kalbim küt küt atıyordu.

Heyecanla içeri giren bahçeyi koruyan hizmetçiler hemen eğildiler.

Sonra çocuklar birer birer kalkıp beni selamladılar.
"Dubbled'ın genç bayanını selamlıyorum."
"Dubbled'ın genç bayanını selamlıyorum."
Ben de on derece kadar başımı eğerek onları selamladım.
Bana görgü kurallarını öğreten Nos, baş parmağını meyhanenin köşesinden kaldırdı.
"Tanıştığıma memnun oldum, ben Leblaine Risette Dubbled."
Kendimi tanıttıktan sonra onlara oturmalarını söyleyen bir jest yaptım.
'Bu nasıl?'
Nos'a baktığımda gülümsedi ve bana bir başparmak daha verdi.
içten güldüm.
Oturduğum koltuk ortada.
Üst düzey ailelerden gelen misafirlerin ağırlandığı bir yerdi.
Çocuklar hızla konuşmaya başlayınca onlara baktım.
"Davetiniz için teşekkür ederim. Vikont Myshank benim babam."
"Vikont Lesul benim büyükbabam."
"Baron Kruola'nın en küçük çocuğuyum."
Çocuklar kendilerini bana tanıttılar.
"Adınız ne?"
"Evet?" (Evet?)
'Evet...tatlı.'
Her seferinde kalede korkunç görünen insanları gördükten sonra bu küçük ve sevimli çocukları görmek beni mutlu etti.
Masadaki en büyük çocuk olan Myshank'ın oğlu dedi ki:
“Kilyon Myshank. 12 yaşındayım."
"Ah, Isaac ile aynı yaşta."
Kendisini tanıtan Kilyon, ona parlak bir şekilde gülümsediğimde kızardı.
“A, ah… Myshank'ın en büyük oğlu.
Sanırım ben de biraz utangaçtım çünkü birçok göz üzerimdeydi.
Dün dağdan bir kurdu döven İshak'ın tam tersi onu çok sevimli buldum.
Çabucak gülen çocuklar,
"Ben Sophia Lesul'um!"
"Benim adım Max Kruola!"
Diğer masalardaki çocuklar hemen araya girdiler ve kendilerini tanıttılar.
Kibar bir davranış değildi.
Onları gören anne ve babalar utanarak “Ah hayır!” dediler.
Ama bu umurumda değildi, sonuçta onlar çocuk.
"Ah, sen Vikont Lesul'un torunusun. Çok iyi piyano çaldığını duydum?”
Her çocuğa ben baktım.
Partideki çocukların yüzleri mutlu.
Ama sonra,
"Ha? Ne!"
Girişten ani bir bağırış geldi.
O çok uzun boylu ve ince bir çocuk ama sadece kafasını biraz görebiliyorum.
“Ah……… Bu yine o…”
Çocuklar onu zaten tanıyormuş gibi söylediler.
"Kim?"
Sorulduğunda Kilyon yanıtladı,
“Partilere her zaman davetsiz gelirdi…. prestijli bir ailenin çocuğu.”
“Daha önce, sen gelmediğinde, Dubled'in çocuklarının sadece kaba aptallar olduğunu söyledi. Bu çok fazla…"
Kendimi çocukların arasında büyütürken etrafa baktım.

mekana yöneldim. Çocuklar peşimden koştu.
Yanındaki kız gözyaşlarına boğulmak üzereydi.
Kız siyah saçlı ve güzel yeşil gözlü bir oyuncak bebek kadar sevimli.
"Ben, değilim, aniden yüzüme dokunmana şaşırdım..."
Yüzüne dokunmak mı?
Kız en az 14 yaşında ve oğlan yaklaşık 15 yaşında görünüyor.
Bir bayanın yüzüne dokunmamanın kibarlık olduğunu bilecek yaşta.
İkisinin arasına girdim ve kızı arkama sakladım.
"Sen nesin-!"
Oğlan Billy Penak.
O benim ikinci hayatımdaki sapıktı.
Dük Vallua'nın en büyük oğlunun yakın arkadaşıydı.
Penak prestijli bir ailedir ve Vallua'nın üst düzey bir yetkili olan en büyük oğlu sık sık onunla karışırdı.
Ne zaman Vallua'nın konağına gelse, adam oradaki kızlara şehvet düşkünü bir bakışla bakardı.
17 yaşında kıza tecavüz etti, ancak sarhoş olduğu ve kendi babasının bağlantısı olduğu bahanesiyle serbest bırakıldı.
Ç/N: Ben şok!
“……küçük hanım siz misiniz?”
Parmağımdaki mührü görünce boş yere öksürdü.
"Ben Billy Penak. Olay çıkardığım için üzgünüm."
"Evet, ilk partimde olay çıkardın."
“Bu…evet…özür dilerim.”
"Sanırım yanlış kişiden özür diliyorsun."
"Pardon?"
Ağlayan kızın elini tuttum ve çocuklara bakarak şöyle dedim:
"Mutsuz olan misafirlerimden özür dilemelisin."
“Sadece senden özür dilemem gerekiyor, neden ben….!”
"Onlar Dubbled'ın vasallarının çocukları."
Çocuklara ne yapıyorsun?
Çocuklar bana parlayan gözlerle baktılar.
Billy kaşlarını çattı ve:
“Yapmayacağım! Neden bunu yapmalıyım! Zaten gerçek Dubbled'ın kızı değilsin."
"Ne?"
"Doğru. Sen evlatlıksın."
Sözleriyle sertleştim.
Ebeveynler ve elimi tutan kız da irkildi.
"Bu adam…"
Bunu alçak sesle söylediğimde, Billy kazandığını düşündüğü için çok sevindi.
Giydiğim eldivenleri nazikçe çıkardım ve önüne fırlattım.
Bu onunla düello yapacağım anlamına geliyordu.
"Bir sürü roman okumuş olmalısın. Bir kızın bir erkeği yenebileceği sadece kurgudadır.”
"Yok canım?"
"Kibiriniz yüzünden kendinizi rezil etmeyin."
Billy kazanacakmış gibi sırıttı.
"Onurumu koruyacağım, o yüzden gidelim."
"Aman. Söyleyecek söz bulamıyorum."
"Penak'a karşı resmi bir protesto yapmadan önce acele edin."
“…..!”
Sonra Billy'nin yüzü bembeyaz oldu.
Buraya gelmesi için resmi bir davet bile almadı ama ortalığı karıştırdıktan sonra resmi bir protesto alırsa, bununla baş etmesi zor.
“……Ben kazanırsam yapmazsın, değil mi?”
"Evet."
dedim omuz silkerek.
Kapının yanında durdum ve "Hadi gidelim" dedim, Billy dilini şaklattı ve ilk dışarı çıktı.
Bir beyefendinin bir hanımefendiyle rekabet etmesi gülünç ama resmi bir protesto yapma planımı duyduğu için kabul etti.
Çay partisi alanından uzaklaştım ve Billy ile karşılaştım.
Hizmetçisinin kılıcını kaldırdı ve ağzının kenarlarını kaldırdı.
"Hadi başlayalım."
"Devam etmek."
Billy güldü ve mesafemiz kısaldıkça hızla koştu.
Ama bana ulaşamadı.
Aramızdaki mesafe 3 metreden az kaldığında bir bariyer tarafından engellendi.
Ve bir anda etrafını bir ateş topu sardı.
“Wa,wa,bekle….bekle!”
Çığlık attığında ateş topu bir aslana dönüştü ve onu yuttu.
"Ahh-!"
Billy oturdu ve iki koluyla gözlerini kapadı.
Pantolonu ıslandı.
gülümsedim ve dedim ki:

"Şaşırdın mı?"

DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;