Yukarı Çık




Sonraki Bölüm   1 


           
  Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde asla erimeyen, denizin üstünde yüzen ve her ne olursa olsun batmayan buzullar varmış. Bu buzulların üzerine kurulmuş küçük bir kasaba da bulunmaktaymış. Bu sihirli buzullarda çeşit çeşit sebze meyve yetişirmiş. Bu sayede insanlar toprağa ihtiyaç duymadan buzullarını tekne gibi kullanıp okyanusta gezinirlermiş.
  
  Bu küçük kasabada Choej isminde bir kız varmış. Kar beyazı saçları ve gece gökyüzünü andıran sarı parıltılı lacivert gözleri varmış. Choej hayatı boyunca hiç toprak görmemiş. Çünkü ailesi gerek olmadıkça toprağa ayak basmazmış. Bu süre Choej’in yaşından bile daha uzunmuş.
  
  Bir sabah Choej tek başına dinlenme buzulunda geziniyormuş. İnsanların pek uğramadığı bir mekân varmış dinlenme buzulunun üzerinde. Choej burayı çok sever, canı sıkkın olduğu her zaman buraya gelirmiş. O sabah yine canı çok sıkkınmış. Oraya vardığında orada bulunan tek oturağa oturmuş ve düşüncelere dalmış. ‘Acaba Dünya’da ne çeşit yerler var? Nasıl insanlar var? Acaba toprak denilen şey nasıl gözüküyor? O da buzullar gibi beyaz mı yoksa’ gibi düşünceler aklından geçiyormuş. Choej bu düşüncelerle doluyken önünden mavi kanatlı bir kelebek geçmiş. Kelebek tam da Choej’in önünde durmuş. Choej kelebeğin birazdan gideceğini düşünmüş ama kelebek Choej oturakta oturduğu sürece orada kalmış. En sonunda Choej garip garip hissetmiş ve oradan uzaklaşmaya başlamış. Ama kelebek onu takip ediyormuş. Choej sağa dönmüş kelebek de sağa dönmüş. Sonra Choej sola dönmüş kelebek de sola dönmüş. Choej durmuş kelebek de durmuş. Choej durduktan sonra kelebek kafasına konmuş. Ama garip bir şekilde mavi kanatlı kelebek normal kelebeklerden daha ağırmış. Choej kafasını sağa sola doğru sallamış. Kelebek onun kafasından kalkıp omzuna konmuş. “Anlaşılan benim peşimi bırakmayacaksın küçük kelebek.” demiş Choej. Ondan sonra Choej kelebeğe bakmaya karar vermiş. Birlikte Choej’in evine gitmişler.
  
  Choej 5 gündür kelebeğe bakıyormuş. Bu süre zarfında Choej ve kelebek arasında güven temelli bir dostluk kurulmuş. Ayrıca Choej kelebeğe ‘Roseharu’ ismini vermiş. Roseharu en çok mavi gülün taç yapraklarını yemeği severmiş. Neyse ki buzulun üzerinde en çok yetişen çiçek mavi gülmüş. Choej ve Roseharu evdeki gül yaprakları bitince birazcık daha toplamak için çiçek buzuluna gitmişler. Choej mavi gül yapraklarını toplamaya başlamış. Ama Roseharu yavaş yavaş oradan uzaklaşıyormuş. Choej gül yapraklarını ve birkaç tane bütün mavi gülü küçük bir sepete koyduktan sonra arkasını dönmüş ama Roseharu her zamanki gibi hemen arkasında durmuyormuş. Choej biraz daha ilerilere bakınca Roseharu’nun uzaklaşmakta olduğunu görmüş. “Hey! Roseharu nereye gidiyorsun? Ev o tarafta değil!” diyerek koşmaya başlamış Choej. Ama Roseharu durmamış. Buzulun sonlarına yaklaşmış Roseharu. Choej koşa koşa Roseharu’ya yaklaşmış ama onu tutamamış çünkü Roseharu Choej’in ulaşamayacağı bir yükseklikten uçarak Choej’in arkasına geçmiş. Sonra Choej’i giysisinden tutup havaya kaldırmış. Bu şekilde uçarak buzuldan uzaklaşmaya başlamışlar. Choej bir an aşağı bakmış ve okyanusu aşağıda görmüş. “Sen sadece bir kelebek misin, Roseharu?” diye sormuş Choej.
  
  1 gün boyunca o şekilde uçmuşlar. Choej uyumak zorunda olduğundan uçarken 10 saat uyumuş zor olsa da. En sonunda üzerinde bitkilerin yetiştiği kahverengi bir şeyin üzerine inmişler. “Bu-bu kahverengi şey de ne?” demiş Choej. Belli bi süre boyunca meraklı meraklı o kahverengi şeye bakmış Choej. Ama Roseharu onun etrafında uçuşmaya başlayınca bakmayı bırakmış Choej. Roseharu , Choej’in ona bakmaya başladığını fark edince ormana doğru uçmaya başlamış. “Roseharu nereye gidiyorsun? Bekle! Oraya gitme! Eve geri dönmenin bir yolunu bulalım lütfen!” diye seslenmiş Choej. Ama Roseharu ormanın içine girmiş. Choej mecburen Roseharu’yu takip etmiş.

  Ormanın içine girdiklerinde Choej’in midesinden bir gurultu gelmiş. “Açım ben aç!” diye haykırıyormuş resmen mide. Ormanın içinde Choej’in daha önce hiç görmediği meyveler yetişiyormuş, bu yüzden Choej hangilerinin yenebilir olduğunu bilmiyormuş. Choej’in meyvelere bakındığı esnada Roseharu bir ağacın önünde durmuş. Sonra Choej’in etrafında uçuşmaya başlamış. “Bunu yiyebilir miyim?” diye sormuş meyveyi göstererek Choej. Roseharu evet dercesine kanatlarını aşağı yukarı şiddetle çırpmış. Choej alçakta bulunan dallardan birisinden bir meyve koparmış. Sonra meyveyi üstüyle silerek temizlemiş. Choej ağzını kocaman açarak meyveyi yemiş. “Tatlı” demiş Choej gülümseyerek. Roseharu da Choej’in hala tuttuğu sepetteki gül yapraklarından bir tanesini alıp yemiş.
  
  İkisi de karınlarını iyice doyurduktan sonra ormanın derinliklerine doğru ilerlemişler. Belli bir süre ilerledikten sonra bir yerlerden bir canlının hareket etme sesleri gelmiş. Choej ilk başlarda sesin nereden geldiğini anlayamamış. Sesin geldiği yeri bulmak için etrafa bakınmış. Bakındığı esnada çalıların içinden bir insan çıkmış. Koyu tenli, simsiyah saçlı biriymiş karşısına çıkan kadın. “Vayy… ilk defa senin gibi bir insan görüyorum” demiş Choej. Kadın yumuşak ve nazik bir şekilde gülümsemiş. “Ben de öyle ufaklık.” demiş kadın. Sonra da “Açık tenli insanlar görmüştüm ama bu göz rengini hiç görmemiştim.” diye devam etmiş. Choej de bunun üzerine kocaman bir şekilde gülümsemiş. “Eee… adın ne ufaklık?” diye sormuş kadın. Choej gülümsemeye devam ederek “Ben Choej’im.” demiş. Kadın ilk başta şaşırmış sonra gülmüş. “Choej mi? Yani sen efsanevi bir yaratık mısın? Pek benzemiyorsun ama…” demiş kibarca sonra Roseharu’ya bakıp “Bu kelebek bile daha çok Choej’e benziyor.” diye eklemiş. Choej “Hımp…” diyerek surat asmış. “Ben bir insanım ve Choej benim adım.” diyerek surat asmaya devam etmiş. “Haha…. Biliyorum, sadece seninle biraz uğraşmak istemiştim. Senin gibi sevimli çocuklar kızınca çok tatlı oluyor.” Demiş gülümseyerek kadın. “Ben d Lila. Tanıştığımıza çok memnun oldum, Choej.”diye eklemiş.
 
  Lila, Choej’e “Buraya nereden geldiniz?” diye sormuş. Choej her şeyi kısaca açıklamış. Lila ilk başta şaşırmış. Biraz sonra “Yani bu kelebeği takip ediyorsun. Öyle mi?” diye sormuş. Choej evet dercesine kafasını sallamış. Lila biraz durduktan sonra “O zaman ben sizi yalnız bırakayım. Oğlumun yanına dönme vaktim geldi benim de. İyi yolculuklar size.” diyerek gülümsemiş Lila. Tam Lila gidiyorken Roseharu onun peşine takılmış. “Sen niye her sevdiğin kişinin peşine takılıyorsun, Roseharu?” diye sormuş Choej. Lila, Choej’in bu sorusuna gülmüş. Lila, Roseharu’ya bakıp “Gitmeniz gereken yere gitsenize kelebekçik. Hem birine bu kadar kolay güvenmemelisiniz.” Demiş. Choej, Lila’ya “Haklısınız ama şu  ana kadar Roseharu’nun kötü birisini takip ettiğini görmedim. Yani… o sizi takip etmeye devam ederse bizim sizi takip etmemizden rahatsız olur musunuz?” diye sormuş. “Hayır, olmam.” Demiş Lila. Lila yürümeye devam ederken Choej’in sorduğu gibi Roseharu, Lila’yı takip etmiş.

  Belli bir zaman sonra bir köye varmışlar. Choej yaşlarında bir erkek çocuk koşarak Lila’ya sarılmış. “Anne neredeydin?” diye Lila’ya sormuş. Lila da “Ormanda dolaşıyordum.” demiş. Çocuk bunun ardından annesinin yanındaki çocuğu fark etmiş. “Sen de kimsin?” diye sormuş. “Ben Choej.” Diye cevap vermiş Choej, sarı gözlerinde meraklı bir bakış olan çocuğa. Çocuk gülümsemiş ve “Ben ise Kuroha.” demiş.

  Kuroha ve Choej köyde oyun oynamışlar. Bu süre boyunca Roseharu, Choej’in kafasında ağalar gibi rahatça oturuyormuş. Oyun oynarlarken Choej , Kuroha’ya “Bu kahverengi şey de ne?” diye sormuş. Kuroha bunun toprak olduğunu söylemiş. Bu konuşma esnasında Lila onların arkasından gelmiş. Kuroha’nın cümlesine “Ayrıca birçok canlını yaşam kaynağı. Bitkiler bu topraktaki şeylerden yararlanır, hayvanlar da toprakta yaşayan bu bitkileri yer ve toprağın üzerinde yaşarlar.” diye eklemiş.  “Vayyy… ne kadar da önemli aynı bizim buzlar gibi.” Demiş Choej. Ayrıca “O zaman bu korunması gereken bir şey, di mi?” diye devam etmiş. “Evet, öyle.” diye yanıt vermiş Lila. “Hadi gelin yemek yiyelim, oyun oynadıktan sonra karnınız acıkmıştır.” Demiş Lila. Ve sonra yemek yemeğe gitmişler.

  Yemek yedikleri zamandan sonra Roseharu yine Choej’in etrafında dolanmaya başlamış. Lila “Ayrılmak mı istiyor?” diye sormuş. Choej “Galiba evet.” diye üzülerek yanıt vermiş. Roseharu uzaklaşmaya başlamadan Choej sepetten bütün olarak duran iki tane mavi gül çıkarıp birini Lila’ya diğerini de Kuroha’ya vermiş. “Her şey için teşekkürler” diyerek Roseharu’yu takip etmeye başlamış Choej. Lila ve Kuroha da uzaktan onlara bakmışlar.

  Uzun bir yürüyüşten sonra bir yere gelmişler. Orada beş on tane kelebek varmış. Choej yorulduğu için bir kayaya oturup beklemeye başlamış. Aradan 1 saat geçmiş başka kelebeklerin daha gelmesi dışında bir farklılık olmamış. Aradan 1 saat daha geçtikten sonra durumda yine bir farklılık olmamış. Zaman böyle geçerken Choej uyuklamaya başlamış. Choej uyuklarken ıslık gibi değişik bir ses duyulmuş. Choej gözlerini açtığı zaman kelebekler ejderhalara dönüşmeye başlamış. Choej, Roseharu’ya doğru bakmış hemen. Roseharu da küçük mavi bir ejderhaya dönüşmüş. Choej “Siz efsanevi yaratıklarsınız yani! Annemle babam bunu duyunca inanamayacaklar!” diye haykırmış. Roseharu gelip Choej’in kucağına sokulmuş.

  Birkaç saat sonra ejderhalar dağılmaya başlamış. Roseharu ve Choej de oradan ayrılmışlar. Geldikleri yoldan geri dönmeye başlamışlar. Lila ve Kuroha’nın bulunduğu köye varınca Choej’in anne ve babasının Lila ile konuştuğunu görmüşler. Choej onlara doğru koşmuş ve “Anne, baba!” diye haykırmış. Annesi hemen Choej’e sarılmış. “Sen nasıl buraya geldin?! Ne kadar korktuk haberin var mı?! Ya sana bi şey olsaydı…” diye ağlamış. Choej de annesine sıkıca sarılmış. “Beni buraya Roseharu getirdi anne. Bak aslında o ‘Choej’ denilen efsanevi yaratıkmış.” demiş. Annesi ve çevresindeki herkes bir an afallamış. Sonra annesi “Bu ejderha Roseharu mu?” diye sormuş. Choej evet anlamında kafasını sallamış. Choej’in babası “Hadi bunun hakkında sonra konuşalım. Choej bu kadar uzun süre ayakta durmaktan yorulmuştur. Evimize dönüp biraz dinlenelim.” Demiş. Sonra Roseharu da dâhil olmak üzere hep birlikte buzullara geri dönmüşler…

         Masalın sonu…


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


Sonraki Bölüm   1