Açık kahverengi,kısa,düz saçlı bir kadın yol kenarında duruyordu.
Gözleri bir papatyaya takılıydı. Sonra gözleri onun yanında yaprakları yolunmuş diğer papatyalara kaydı.
Acı bir şekilde gülümsedi.
‘Siz papatyalarla, biz insanlar çok benziyoruz. Sizi de birileri doğruluğu bilinmeyen inançlarla, düşüncelerle yoluyor, biz insanları da. Ama bi farkımız var: Yolan da yolunan da biziz. Sizi yolansa kendiniz değil biz insanlarız. Ne kadar zalimiz değil mi?’
“Kendimize zarar verdiğimiz yetmiyor gibi size de zarar verdiğimiz için özür dilerim güzel papatyalar.”
‘Hadi Devin! Duygusala bağlamak yok! Oyalandın zaten oyalanacağın kadar.’
Devin kalktı ve yürümeye başladı. İşten biraz geç çıkmıştı. Bi de üstüne papatyalara bakmaya dalınca saat iyice geç olmuştu.
Hızlı adımlarla eve doğru yürüdü.
Etraf tenhaydı. Sadece çekirgelerin sesi ve Devin’in adımlarının sesi duyuluyordu.
Belli bir süre ilerledi.
Sonra yavaş yavaş bir çocuğun ağlama sesini duymaya başladı.
‘Eve gitmeliyim ama…. Ya o çocuğun başına kötü bir şey geliyorsa? Daha fazla pişman olmadan yaşamak istemiyor muyum? Eğer o çocuğa ne olduğunu öğrenmeden eve gidersem pişman olurum! Hadi Devin yaparsın bunu!’
Devin biraz telaşla biraz da korkuyla sesin geldiği yöne doğru gitti.
Alkolik bir adam çocuğu dövüyordu. Yüzü içmekten iğrenç bir renge bürünmüştü.
‘İğrenç adam. Kendisine zarar verdiği yetmediği gibi çocuğa da zarar veriyor! Polisi ara-‘
O anda çocuğun ağzından kan geldi.
“HEY SEN NE HALT YEDİĞİNİ SANIYORSUN?!”
Devin bunu anlık öfkeyle söylemişti.
Adam ise ona öldürecekmiş gibi bakmıştı.
‘Ah… bu tamamen dürtüydü. Ama yine en azından öfkesi bana yönelirse çocuğu dövmeyi keser ve belki çocuk… hayatta kalabilir… ’
“Peki sen kendini ne sanıyorsun?! Bu çocuk benim oğlum. Severim de söverim de döverim de! Sana mı hesap vereceğim?!”
Devin iyice sinirlenmişti. Bir uygulama vasıtasıyla polise haber vermeyi başarmıştı çaktırmadan.
“Belki bana değil ama devlete hesap vereceksin!”
“Peki sen devlet misin?! HAYIR!!!”
Adam iyice manyağa bağlamıştı ve gittikçe Devin’e yaklaşıyordu.
Devin yavaş yavaş arkaya doğru gidiyordu ama adam daha hızlı ilerliyordu.
En sonunda Devin’i yakasından tuttu ve küfürler etmeye başladı.
Küfür etmeyi bırakınca da Devin’i itti.
‘Neden kafam zonkluyor?’
"…”
Adam sessizliğe bürünmüştü. Çünkü Devin kafasını kaldırıma çarpmıştı.
"Ah olamaz…”
Adam oradan kaçıyordu.
Devin’in gözleri kısıktı ama adamın uzaklaştığını anlayabilmişti.
‘Ah.. çocuğu rahat bıraktı.’
Kafasından boşalan onca kana rağmen gülümsedi.
‘Hey ölsem bile en azından pişman olmadan öleceğim. Hem belki o çocuk çok güzel bir hayata sahip olacaktır hım…’
Çocuk baygındı.
Devin ona baktı.
‘Umarım sen de güzel bir hayat yaşarsın. Ben yapmak istediğim her şeyi yaptım. Bir şey mi almak istedim? Aldım. Sınav haftası olmasına rağmen bir yarışmaya mı katıldım? Düşük not almaktansa o yarışmaya katılmamış olmak bana daha çok dokunacağından katıldım. Ve daha niceleri… evet… sonuç olarak 1 kere pişman olduktan sonra daha fazla pişman olmadan yaşadım. Mutluydum. Mutluyum. Ve sen de mutlu ol…’
Devin’in gözleri kapandı ve o sıra da polis arabasının sesi duyuldu.
Devin sadece bazı sesler duydu. Ama polisin geldiğini anlamıştı.
Artık o çocuk tamamen kurtulabilirdi… *** 12-13 yaşlarında bir kız gökyüzüne bakıyordu.
Açık kahverengi, uzun, düz saçları güneş ışığının altında sarımtırak bi renge benziyordu.
Koyu kahverengi gözlerine ışık yansıyıp bir parlaklık kazanmasını sağlıyordu. Ama gözleri neşeyi temsil etmekten çok duygusuzluğu temsil ediyordu.
“Hey Devin! Sen gökyüzüne böyle bakıp duruyorsun ama öğle arası bitiyor.”
Devin'in koyu kahverengi gözleri kıza döndü.
“Bundan sana ne Esila?”
Esila’nın mavi gözleri kocaman açıldı. Derin, çok derin bir anlama sahiptiler sanki.
Esila gülümsedi ve Devin’in sorusuna yanıt verdi.
“Zaman yerinde durmuyor. Biz fark etmeden zamanımızın çoğu bizden uzaklaşıyor. Ta ki bütün zamanımız elimizden kayıp gidene kadar…”
Mavi gözleri biraz üzüntüyle doluydu.
Devin arkadaşının gözlerine baktı.
“Resmini yarışmaya yetiştiremediğin için böyle kederlisin değil mi?”
Esila gülümsedi.
“Belki… Ama bu dediğim şey sadece onun hakkında değil. Biz tanışalı 3 sene oluyor. Sence de zaman çabuk geçmedi mi?”
"Haaa…”
Devin derin bir iç çekti.
“Evet, çabuk geçiyor. O yüzden projelerin teslim edilmesi gereken zaman da şimdiden kapıya dayandı.”
“Uuuuu… ya senin kafa tek derslere mi basıyor?”
“Başka neye basmalı?”
“Hadi ama birçok insan bu yaşı özlüyor. Hem ablam da ortaokuldaki enerjinin lisedeki enerjiden daha güzel olduğunu söyledi. Ortaokul ona göre daha eğlenceliymiş. Yani sadece bu yaştayken yapabileceğimiz şeyleri yapmalıyız. Yoksa pişmanlık ağırlaşır büyüdükçe. ”
“Sen ablanın her dediğine güvenir misin?”
“Her dediğine olmasa da benim mantığıma oturanlara güveniyorum. Gördüğüm liselilerin hepsi olmasa da çoğunluğu daha sakin. Bizim gibi etrafta manyakça koşturmuyorlar veya bizim oynadığımız oyunları oynamıyorlar. Avv… bu çok sıkıcı bence.”
“Eh… insanları dikizliyorsun galiba.”
“Çok dobrasın.”
Esila somurttu.
O esnada zil çaldı.
“Eee bak biz konuşurken öğle arası bitti.”
“Evet, senin sayende. Ben ne güzel bulutlara bakacaktım.”
“Vah vah! Çok önemli işine engel oldum desene(!)”
Devin biraz soğukça Esila’ya baktı.
“Hey ters ters bakma da sınıfa gidek.” * Devin elinde elle çizilmiş bir dünya haritası tutuyordu.
Sınıftaki bazı kişiler Devin’in etrafına toplanmışlardı.
“Vayyyy… bunu cidden sen mi yaptın?”
“Çok güzelllll.”
Devin hafifçe gülümsedi.
“Teşekkürler.”
“Bu senin sosyal projen değil mi?”
“Evet öyle.”
“Ne kadar uğraştın peki?”
“1,5 hafta kadar.”
“Vayyy… bayağı uğraştırıcı ha.”
“Yaniii… öyle denebilir.” * İlk dersleri beden olduğu için eşyaları sınıfta bırakıp dışarı çıkmışlardı.
Hocaları onları serbest bıraktığından kimileri futbol kimileri de yakan top oynuyordu.
Esila ve Devin de yakan top oynayan tayfadandı.
İlk yananlar arasındaydılar. O yüzden okul bahçesinin duvarına yaslanarak oturuyorlardı.
“Hey bilerek ilk beni vuruyorlar. Hıh…”
"Eh… kolay lokmasın onlar için.”
“Hayır ondan değil.”
Esila durgunlaştı.
“Onlara benzemediğimi düşünüyorlar. Sırf ilgi alanlarım biraz farklı diye! Bu yüzden de ilk önce beni vuruyorlar!”
“Hey sakin ol. Doğru söylüyorsun ama sakin kalmalısın.”
“Beni anlamıyorsun. Herkes sana iyi davranıyor!”
“…”
Ding dong
“Neyse zil çaldı. Ben sınıfa gidiyorum.”
Esila biraz sinirli bir halde ayrıldı.
‘Sinirini niye benden çıkarıyorsun Esila?’ * Devin dışarıda durmaktan sıkılmıştı ve Esila’nın şu an sakinleşip sakinleşmediğini merak ediyordu.
O yüzden sınıfa çıktı.
Amma velakin sınıfa girince gördüğü sahneye şok oldu.
Onca emek vererek çizdiği dünya haritası ıslaktı. Ve haritanın yanında duran kişi de Esila’ydı!
Devin çenesini sıktı.
‘Bana kızdığın için mi bunu yaptı?!'
Esila arkasını döndü ve Devin’i gördü.
“Hey Devin. Ben ge-“
“Bunu niye yaptın?! Bana bu kadar çok mu sinirlenmiştin?!”
“H-hayır! Ben yapmadım!”
“Ben senden başka kimseyi göremiyorum burada!”
“Şu an sinirinden dolayı bana iftira atıyorsun!”
“Ben gözümle gördüğüme inanırım!”
“Belki herkes aynı şeyi görebilir ama herkes farklı yargılar! O zaman hangi yargı doğrudur?! Hah!!”
Esila sinirlenmişti ve oradan uzaklaşmıştı.
Devin ise sadece mahvolmuş projesine bakıyordu.
Esila çöp kutusunun yanına geldiğinde elindeki ıslanmış peçeteyi hiddetle çöpe attı. Sonra da sınıftan çıktı. * Aradan 2 hafta geçmişti ama Devin ve Esila konuşmuyordu.
Devin projesinin mahvolduğu gün sosyal hocasının yanına gidip özel olarak durumu anlatmıştı ve projenin halini göstermişti.
Sosyal hocaları Devin’in projesinin halini görünce ona 100 vereceğini ama 1,5-2 hafta içinde yenisini yapmasını istediğini söylemişti.
Devin de 1,5 hafta içinde yenisini yapmıştı. Ve en nihayetinde o çok istediği 100’e kavuşmuştu.
Artık sınav haftasına giriyorlardı ve onları yoğun bir çalışma bekliyordu. Tabii kendi başlarına… * Sınav haftasından sonraki günlerde sınıfın sadece yarısı gelmişti. Esila gelmeyen kesimdendi ve Devin de gelen kesimden.
Devin ve bir kız yan yana oturmuşlardı.
“Devin sana bir şey sorabilir miyim?”
“Sor.”
“Neden yaklaşık 1 aydır Esila ile konuşmuyorsun? Şey ben de onu pek sevmiyorum ama o çok yalnız görünüyordu. Adam akıllı arkadaşı da yoktu ve sen onunla küsünce olan arkadaşları da ona mesafeli davrandı. Küskünlüğünün sebebi ne?”
“Şey 3 hafta önceki beden dersinde sosyal projemi mahvetmişti de…”
“Hı?! Nasıl ve neden mahvetmiş?”
“Beden dersinde biraz kavga etmiştik de… o da ondan sonra teneffüs esnasında gelip projemin üstüne su dökmüş.”
“Su mu dökmüş?”
“Evet.”
“Kendisi mi itiraf etti?”
“Hayır, inkâr etti.”
“Şey…”
“Bildiğin bir şey mi var?”
“Bizim sınıftaki erkekler birkaç hafta önce- büyük olasılıkla 3 hafta önce- beden dersinde sınıfa kaçıp su savaşı yapmışlardı. Onların o zaman yanlışlıkla ıslatmadıklarından emin misin?”
“…”
Devin şaşkınlık içindeydi.
‘… bu daha mantıklı bi açıklama… sanırım Esila’dan özür dilemeliyim. Belki karne günü onunla konuşabilirim…’
“Sanırım onlar yapmış olabilir. Sonuçta fark etmemiştirler bile. Veya fark etseler bile umursamamıştırlar.” * Karne günü Esila okula gelmemişti. Aslında ne karne günü ne de gelecek okul yılında gelmemişti.
Başka bir şehre taşınmıştı.
Esila uzaklaşmıştı. Akıp giden ve durmadan uzaklaşan zamanlar gibi…
Ve de Devin özür dileyememişti. Pişman olmuştu her insanın olabileceği gibi…
Zaman uzaklaşıyordu ve geçmişe karışıyordu ama başka zamanlar da onlara yakınlaşıyordu ve bugünleri oluyordu.
Böyle böyle büyüyorlardı.
1 pişmanlığın acısıyla kalbi dolan Devin bu yüzden daha fazla pişman olmadan yaşamaya söz vermişti.
Sonuçta insanların yapamadıkları şeylerin sonunda çektikleri pişmanlığın acısını çok iyi çekmişti. *** Olaydan bir gün sonra haberlerde şöyle bir haber yayınlandı:
“ Alkolik bir baba çocuğunu döverken oradan geçen D.A. çocuğu korumaya çalışırken hayatını kaybetti. Olay yerine varan polis kadını kafasını kaldırıma vurmuş bir şekilde buldu. Ardından gelen ambulans ile hastaneye götürüldü ama hastanede hayatını kaybetti. Küçük çocuğun ise şu anda hayati bir tehlikesi olmadığı söyleniyor. Çocuğu döven ve D.A.nın ölümüne sebep olan O.Ç. ise polislerce yakalandı. Şimdi ise sıra…”
Devin’in kalbinde zamanla çalmaya başlayan şarkı ömrünün sonuna kadar Devin tarafından söylenmişti hatta o şarkının eşliğinde dans edilmişti…
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.