Nioh sadece kraliçenin gözyaşlarını durdurmak istese de anlaşılan bir çok yanlış anlaşılmayı da meydana getirmişti… Kraliçenin gözlerindeki yaşlar yavaş yavaş akmayı bırakmıştı nazik bir gülümseme ile Nioh’a bakıyordu Nioh yerden kalkmak istese de ne yapması gerektiğini bilmiyordu çünkü şövalye rolü yapıyordu yani şimdi ne yapmalıydı kraliçenin ona kalk demesini mi beklemeliydi eee ama demiyordu… Kraliçe Elizabeth, General Olaf ve hizmetçiler şaşkın bir şekilde halen eğilmiş olan Nioh’a baktılar General bir anda olayı anladı ve Elizabeth’in kulağına yaklaşıp fısıldadı bundan sonra Kraliçe --Başını kaldırabilirsin değerli kahramanımız. Sonunda Nioh’un beklediği işaret gelmişti ve başını kaldırıp ayağa kalktı o anda kraliçe’nin söylemeyi unuttuğu bir şey aklında geldi. --Kahraman- Nioh kraliçe Elizabeth’in sözünü kesti… -Lütfen Nioh diye seslenin. --Efendim? -Kahraman demenize gerek yok sadece ismimle hitap edin lütfen. Nioh’un bunu deme sebebi basitti çünkü utanç vericiydi durmadan koskoca kraliçenin bilinci bile açık değilken yaptığı şeylerden dolayı Nioh’a kahraman diye seslenmesi hem de onların ölmemesi tamamen şans eseri olmasına rağmen. Ama anlaşılan kraliçe ve etrafındakiler durumu baya yanlış anlamışlardı. --Ni-Nioh Kılıcınızı getiremedik GERÇEKTEN ÇOK ÜZGÜNÜZ!! Ama ne yaparsak yapalım hareket bile ettiremedik. Nioh şaşırmıştı hemen içinden Noxi’ye seslendi *Noxi kılıcıma ne oldu? **Efendim kılıcınızı sizden başka kimse kaldıramaz bundan dolayı orada kalması normal. *Ne!? Doğru ya karakter ayarlarımdan birisi de buydu o kılıcı sahibi hariç kimse kaldıramazdı. Düşündükten sonra olayı anladı bu gerçekten Kraliçe Elizabeth yada başkasının suçu değildi aslına bakarsan baya baya Nioh’un suçuydu böyle bir şey için Kraliçenin başını eğip özür dilemesi Nioh’u baya utandırıyordu ama sakin tavrından da ödün veremezdi bundan dolayı sesini düzeltti ve -Sıkıntı değil Kraliçem. Elizabeth Nioh’un böyle demesine sevinmişti ama bir yandan Nioh ona ismiyle hitap etmediği için hoşnut değildi. --Size bir tek ben isim ile hitap edersem hoş olmaz lütfen size bana Elizabeth olarak hitap edin. -Tabi ki Elizabeth. Diye seslendi Nioh yani bu nioh için normaldi o yüzden çok zorlanmadı yada utanmadı sonuçta altı üstü isim diye düşünse de hizmetçiler arkada kendi aralarında deliriyordu. O sırada koridordan bir ses yükseldi --KRALİÇEM, GENERAL GULOS VE ENDEVOR KRALLIĞINDAN GENERALLER GELDİ!!! Kraliçe çok şaşırmamıştı çünkü böyle şeyler normaldi krallıklar savaş alanında savaşır ama savaş başlamadan önce birbirlerine bir şey yapamazlardı tabi ki göz korkutmak için böyle girişimler olağandı. --Nioh lütfen dinlenin işimiz bittikten sonra daha detaylı konuşabiliriz. Olaf beni takip et gidiyoruz! Olaf kafasını salladı ve acele ile odadan uzaklaştılar o sırada Nioh’un gözüne doğan güneşin ışığı vurmaya başladı sabah oluyordu. Aradan 5 10 dakika geçti ve dışarıdan bir bağırma sesi yükseldi. --HADSİZLER KRALİÇE ELİZABETH’İN ÖNÜNDESİNİZ NE BU KÜSTAHLIK!! Bağıran kişi Olaf’tı ve kime bağırdığı aşırı belliydi Gulos ve Endevor krallığının sözde elçileri olan generallere yükselmişti bu ses. Nioh o an düşündü -Haaah(iç çeker) cidden fazla klişe değil mi ya? Balkondan onları izlerken aşağıdaki generallerden birisi bağırdı. --HEEY!! BİZİ GİZLİCE GÖZETLEYEN DÜMBÜK İN ULAN AŞAĞIYA!! -Hıı cidden bu mesafeden fark etti beni ha? Noxi --Efendime yağunlaşmış yoğun bir düşmanlık seziyorum. O sırada Elizabeth ve Olaf arkalarını döndüler böyle bir anlarına Kahramanları olarak gördükleri birinin şahit olması onları üzmüş ve utandırmıştı çünkü resmen kandırılmış ve sakinliklerini kaybetmişlerdi orada Elizabeth’in ölmüş annesi ve babasının sözü geçmişti Olaf ve Elizabeth’de doğal olarak kendilerini tutamamıştı annesinin ve babasının ölümleri hakkında her şeyi biliyor gibi konuşmuşlardı ve Elizabeth ile Olaf’ı sinirlendirmişlerdi. O sırada Nioh -Noxi buradan aşağı atlasam vücuduma bir şey olur mu? --Hayır efendim bu kadarcık bir şey vücudunuza etki bile etmez. -Hmm demek öyle…(sinsi bir şekilde sırıtır) Nioh bacaklarına güç verir biraz eğilir ve tüm gücü ile ileriye doğru zıplar. BAAMM!! Yere iner Oradaki kimse şaşırmamıştır Olaf ile Elizabeth zaten Kahramanın güçlü olduğunu düşünür diğer generallerde güçlüleri sezebilir tabi ki ne kadar güçlü olduklarını bilemezler ama en azından normal bir insan olup olmadığını ayırt edebilirler. Generallerden birisi suratında iğrenç bir ifade ile yavaş yavaş Nioh’a doğru ilerler. --Hmmm seni burada daha önce görmemiştim kimsin sen!? Nioh adama aldırış etmez ve sanki o yokmuş gibi Elizabeth’in yanına doğru ilerler. -Elizabeth iyimisin. --E-evet sıkıntı yok kahraman. -Nioh olarak anlaşmıştık. Elizabeth gözleri dolmuş, mutlu bir şekilde gülümseyerek --Peki Nioh
--BENİ NASIL GÖRMEZDEN GELİRSİN KÖYLÜ!! Nioh -Lan mal sence hangi köylü kraliçe ile konuşabilir? --Benimle dalga geçiyorsun ha DOĞRU YA sen bu krallıktan değilsin yani seni öldürmek savaş kurallarına aykırı olmaz!! -Denemekte özgürsün. --Yanında bir kılıcın bile yokken büyük sözler söyleme velet. -Bu arada ismin neydi senin ya? Önündeki general sinirden kudurmuştur ama yine de ismini söyler --Ben Gulos krallığının generali Toran SENİ GEBERTECEK KİŞİNİN İSMİNİ BİL! -Ha o zaman şu yanındaki dingilde Endevor krallığının generali galiba Endevor krallığının generali ---Velet benim adım Royan ama haddini aşmamanı tavsiye ederim. -İsmini soran olmadı moruk. (Royan)---Ne cüretle- O sırada Elizabeth sesini yükseltti ve --YETER bizim Nioh bizim krallığımız için yeri doldurulamaz birisidir Toran --yine de sizin krallığınızdan değil haksız mıyım yani savaş suçu falan yok ortada. Elizabeth bu söze bir karşılık veremedi. Toran --Daha elinde kılıcı olmayan bir velet bize tepeden bakıyor tabi ki cezasını vermeliyiz Nioh -sende ne taktın kılıca kafayı? Nioh yavaş yavaş Toran’ın yanına doğru yürüdü ve elini omzuna doğru götürdü ama amacı ona bir şey yapmak değildi elini ileriye doğru uzattı ve işaret parmağı ile bir yeri işaret etti. -Gel- Bir anda çok tiz bir ses duyuldu ve Herkes Nioh’un işaret ettiği yere doğru baktılar bir şey geliyordu ama neydi? Ses hızından bile hızlı bir sürat ile bir şey geliyordu BAMMMM Bir anda güçlü bir patlama oldu etraf toz duman olmuştu göz gözü görmüyordu Olaf tek kollu hali ile tek darbede dumanı dağıtmıştı. O sırada herkesin tüyleri diken diken olmuş gözleri fal taşı gibi açılmış , şaşırmış bir şekilde bakıyordu çünkü Nioh’un kilometrelerce uzaktaki savaş alanında olan kılıcı oradaydı ve havada duruyordu niohun işaret parmağına sivri ucu deymiş havada asılı kalmıştı adeta eğer biraz daha ilerlese yada farklı yönden gelse general Toran'dan iki tane olabilirdi. Toran gözleri şaşkınlık ile bakarken soğuk terler döküyordu her şeyin sonunda tek fark edebildiği şey karşısındaki adamın ondan çok daha üstün bir varlık olduğuydu. Toran istemsizce ve tamamen refleks ile yere kapandı ve --GERÇEKTEN ÇOK ÖZÜR DİLERİM LÜTFEN HAYATIMI BAĞIŞLA!! -Umrumda bile değilsin git ve Elizabeth'in önünde yalvar (yerdeki Toran’ın kulağına eğilir) çünkü senin ve krallığının hayatta kalıp kalmayacağına o karar verecek… Hızlıca Elizabethin ayaklarına kapanır ve yalvarmaya başlar. --KRALİÇEM LÜTFEN HAYATIMI BAĞIŞLAYIN BABANIZ VE ANNENİZ HAKKINDA SÖYLEDİĞİM ŞEYLER İÇİN ÇOK ÜZGÜNÜZ HEPSİNİ END- Bir anda Toran’ın kafası kopar ve yavaşça yere düşer bunu yapan kişi Endevor krallığının generali Royan’dan başkası değildir. (Royan)--Size yaptığı hadsizlik için özürlerimi ve bu mahlukun kafasını sunuyorum sevgili kraliçe Elizabeth. O sırada noxi Nioh’un beyninden ona seslenir. **Efendim Endevor krallığı bir şeyler saklıyor… Nioh’da ufak tefek bir şeyler fark etmişti zaten ama noxi’nin söylemesi sonucu düşünceleri garantilenmişti. *Noxi benim gücüm şuan ne ölçüde. **Efendim bu dünya hakkında çok bilgim olmasa da şunu söyleyebilirim saf güç açısından dünyanın en güçlüsü olma olasılığınız %95. *Yani tek başıma bir krallık yok edebilir miyim dersin. **Sıkıntı olacağını sanmıyorum efendim. *Demek öyle(İçinden pis pis sırıtır) Nioh seslenir -Endevor krallığından Royan kafanı eğip özür dile ve bir daha gözüme gözükme… --Haddini aşma şuanda seni yenemesem de az önceki dingil ile beni bir tutarsan kötü sonuçları olabil- -Açık konuşayım BİR DAHA SENİ GÖRÜRSEM NE SEN HAYATTA KALIRSIN NE KRALLIĞIN!! Nioh’tan inanılmaz bir öldürme aurası ortaya çıkmaya başladı o kadar yoğun ve baskındı ki etraftaki otlar ölüyor, ağaçlar kuruyor, çiçekler soluyordu ama bu aura tek kişiye yönelik olduğundan Kraliçe Elizabeth ve Olaf çok bir şey hissetmiyordu tabi ki bu aurayı hissettiler ama fiziksel ve zihinsel etkilerini hissetmediler. O sırada Royan önündeki kişiye bir insan olarak bakmıyordu o kişi artık onun için ölümün ta kendisi idi o anda anladı söylediklerinde ciddi olduğunu. Korku ile bakan gözler ile başını Elizebeth’in önünde eğdi ve af diledi Nioh gidebilirsin gibi bir yüz ifadesi yaptı ve adam titreye titreye uzaklaştı. *Bu dünyada yaşamak fazlası ile eğlenceli olacak… Diye düşündü Nioh Nioh -Elizabeth iyi misin Elizabeth gülümseyerek --Evet teşekkürler sayende iyiyiz. -Kılıcıma da geri kavuştum hahaha... neyse geri dönelim konuşmamız gereken şeyler vardı. Elizabeth mutlu bir sesle --Tabi ki Nioh. O sırada olaf arkada öylece izliyordu -_-
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.