Alyon misafirleriyle beraber çadırın dışına çıktığında, kabile savaş vaziyeti almış bir haldeydi. Haydutların sözcüsü son uyasını yapmak için tekrar bağırırken, kendileri için hazırlanmış yerlere oturdular.
”Bu size son uyarım! Silahlarınızı atın ve diz çökün, yoksa kabilenizdeki tüm orkların cesetlerini delik deşik ederiz!”
Haydutların tehditleri nedeniyle ürken Dimitri, Şef Alyon’a bir teklifte bulundu.
”Şef, izin verin bu haydutlarla ben konuşayım. Loncamız paralı askerlerin koruması altındadır, bu olayı büyümeden önleyebilirim.”
Alyon, Dimitri’nin önerisi üzerine hiç konuşmadı, eli ile buyur işareti yaparak sahneyi ona bıraktı.
”Kızılfırtına’nın sözcüsü, ben Altıyaprak ticaret loncasından tüccar Dimitri. Bu kabilede, ticari bir anlaşma yapmak için bulunmaktayım. Benim başıma bir şey gelirse, bu işten yakanızı kurtaramayacağınızı bilmiyor musunuz?”
Dimitri sözlerini tamamladığında, haydutlardan korkması için bir neden kalmadığını düşünüyordu. Haydut grupları gezgin yolcuları sıklıkla soysalar da, iş tüccarlara gelince bu zamana kadar çok az kişi buna cesaret edebilmişti. Bu cesur kişilerin uğradığı son, tüm ailelerinin üçüncü dereceden akrabaları da dâhil olmak üzere katledilmesi olmuştu.
”Sayın tüccar, bu mesele ork kabilesi ve kardeşliğimiz arasında ki bir sıkıntı. Sizin burada bulunmanız, tamamen öngörülmemiş bir talihsizlik.”
Konuşmasına ara veren sözcü, sanki aniden bir şey hatırlamış gibi yaparak
”Yanlış hatırlamıyorsam, Nikonya’dan çıkarken size ork kabilelerinin bu sıralar tekinsiz olduğunu söylemişlerdi. İzlediğim görüntülerde, bu uyarıyı pek dikkate almadığınız belli oluyordu!”
Dimitri duydukları karşısında şoka uğradı, haydutların şehir muhafızları arasına casus sokabileceklerini hiç düşünmemişti. İşin kötüsü, bu haydutların elinde kendisinin uyarıldığına dair kanıt vardı. Loncasının bu şartlar altında, ikinci sınıf bir tüccar için kılını kıpırdatmayacağını gayet iyi biliyordu.
Kısa bir sürede ihtimalleri gözden geçiren Dimitri, Şef Alyon’a dönerek ”Büyük şef, lokomotifim iki kişi daha alabilir. Siz ve yanınızdaki dişi orkla beraber, savunma modunda kuşatmayı yarabiliriz” dedi.
Alyon yerinden kalkarak Dimitri’nin yanına doğru yürüdü. Korkudan sararmış olan tüccarın omzuna eliyle vurarak, sakinleşmesi için bir kap su uzattı.
”Sevgili dostum, sakin olun. Burada malınız ve canınız, tamamen benim güvencem altındadır. Gelin yerinize oturun, görecekleriniz epey ilginizi çekecek, buna eminim!”
Şefin rahat tavırları, tüccarın asabını biraz daha bozulmasına neden oldu.
”Şef Alyon, bu haydutların şehir muhafızları içinde casusları var. Ölürsek, kimse olanların hesabını sormayacak. En hızlı şekilde buradan kaçmak zorundayız”
Dimitri soğuk terler dökerken, Alyon tüm gün takındığı tavrın aksine suratında çok sert bir ifadeyle konuşmaya başladı.
” Bana kalırsa, durum düşündüğünüzden daha da ciddi olabilir değerli dostum. Uzun yıllardır ticaret yaptığınız bu bozkırlarda, orkların gerçek bir savaşına tanık olmadığınızı farz ediyorum. Lütfen sakin olun ve az sonra olacak olayları dört gözle izleyin”
Şefin son derece ciddi şekilde konuşması tüccarı kendine getirdi. İşler öngörüldüğü gibi gitmezse kaçabileceğinin güvencesiyle, yardımcısı Sasha’nın yanındaki yerine oturdu.
Bu sırada haydutların sözcüsü bir cevap alamadığı için öfkelendi ve iyice kendinden geçerek konuştu.
”Son sözünüzün hayır olduğunu kabul ediyorum, bugün burada tek bir tanenizi sağ bırakmaya..”
Sözcünün konuşması bitmeden, ıslık çalan bir ok boğazına saplandı.
”Bir avuç haydut, hangi cüretle kabilemizi tehdit edebilir! Cesaretiniz varsa konuşmayı bırakın ve ölümünüze gelin”
Yayını havaya kaldıran Sangre, öfkeyle kükredi. Konuşmasının bitimine savaşçıların haykırışları eşlik ederken, yer gök sallanıyordu.
Sangre, kan vaftizinden sonra duyularının kazandığı eşsiz hassaslığı keşfedince, kendini okçuluk konusunda eğitmeye karar verdi. Şu andaki yeteneği, üç yüz gez mesafeden uçan kuşu gözünden vurabilecek bir düzeydeydi.
Kızılkuyruk, sözcünün öldürüldüğünü görünce iyice keyfe geldi. Artık kimse bana hesap soracak durumda değil, elimde intikam için çok güçlü bir neden var. Kafasının içinde yankılanan düşünce tam olarak buydu.
”Kardeşlerim, bu gün oluk oluk kan akıtma günüdür, bu vahşi yaratıkların sefil canlarını alma zamanıdır!
‘’Saldırın!”
Haydut grubunun içinden bin kişilik bir kuvvet, ork kabilesine doğru vahşice saldırıya geçti. Haydutlar arasında değerli ganimetleri şef ve yakın tayfası alsa da, ilk hücum edenlerde birkaç şeyi yağmalayabiliyordu. Bu nedenle, saldırının ilk dalgası epey kalabalık oldu.
Basit bir tahta çitin arkasında, üstlerine doğru çılgınca hücum eden düşmanla karşı karşıya kalan orklar oldukça sakinlerdi. Kimse bu durumu sorgulamadı ta ki çite on adım mesafe kala haydutlar bastıkları zeminin ayaklarının altından kaybolduğunu görene kadar.
İlk dalganın önünde koşan haydutlar, bu savaşın en talihsiz kişileri olacaktı. Hendeğe düştüklerinde, içinde bulunan kazıklara saplanan bu kişiler o anda ölmedilerse bile hızını alamayıp üstlerine düşenler yüzünden acı içinde can vereceklerdi.
Amansızca akın eden haydutlar yollarının derin bir çukurla kapandığını görene kadar, hendekler yarıya kadar doldu. Derin çukurların içinde mahsur kalan haydutlar birbirlerinin üstüne basarak dışarı çıkmaya çalışırken, Domuzkuyruk emrini verdi
”Saldırın! Hendeklerin içini doldurun!”
Emri alan savunmanın ön sırasında ki orkların bir kısmı, çitleri sökerek hendeğin içinde bulunan sağ kalanların üstüne kazık yağmuru başlattı. Üstün fiziki güçleriyle orklar, kalın ağaç gövdelerini hafif bir ciridi atar gibi savuruyorlardı.
Yukarıdan gelen saldırıyla birçok haydut ölürken, bir kısmı hendeğin ork kabilesine yakın duvarına yapışarak kazıklardan kurtuldular. Bu zeki haydutlar paçayı kurtardık diye düşünürken, beyinlerine vuran sıcaklıkla çığlıklar atmaya başladılar.
Alyon, vahşi yaratıkların iç organlarının ve ağaç reçinelerinin büyük kazanlarda kaynatılmasını emretmişti. Saldırı sırasında çitlerin arkasında saklanan bu kazanlar, içlerindeki kaynar sıvı karışımıyla hendekteki sağ kalan haydutlara erken cehennemi yaşatıyordu.
”Savaşçılar savunma pozisyonu al! Okçular atış serbest!”
Domuzkuyruk, önlerindeki savunma çitleri yok olan savaşçılara kalkanlarını kaldırıp bir duvar oluşturmalarını emretti. Bu duvarın arkasında kalan okçu birliği, güvenlikleri için endişeleri olmadan hendeğe düşmemiş ilk dalga haydutlarına ölüm yağdırmaya başladı.
” Kabilemize saldırmaya cüret eden bu maymun sürüsüne merhamet göstermeyin! Her attığınız okun bir can aldığını görmek istiyorum!”
Sergilediği üstün yetenekleriyle Sangre, okçu birliğine önderlik ediyordu. Birliğini yüreklendirdiği konuşma sonrası, yayına taktığı üç okla saldırıya başladı. Okçu birliği henüz bir ay eğitim almış kişilerden oluşsa da, önlerindeki şaşkınlık içinde koşuşturan kalabalık onlar için bile çok kolay bir hedefti.
Yaşadıkları şok karşısında geriye doğru kaçmaya başlayanlar sırtlarını okçulara açarak canlarını verdiklerinde, haydutların ilk saldırı dalgası son adamına kadar öldürüldü. Şefin çadırının önündeki hâkim bir noktadan tüm olanları izleyen Dimitri, yaşananlar karşısında çok şaşkındı.
” Şef Alyon, bu kadar hazırlığı bir ayda tamamlamanız gerçekten inanılmaz fakat böyle bir olayın gerçekleşeceğini nasıl tahmin edebildiniz?”
Tüccar şefe aklındaki soruyu sorduğunda, Sasha’ da cevabı dört gözle bekliyordu.
”Dimitri, bu bölge ork steplerinde ki en ücra nokta ve sen buraya ticaret için düzenli bir şekilde geliyorsun. Bu iki kıstasa dayanarak, senin en fazla ikinci seviye bir tüccar olduğunu söyleyebilirim”
Alyon sözlerini tamamlayınca, Dimitri ile göz göze geldi. Tüccarın söylediğini doğrular bir şekilde kafasını salladığını görünce, sözlerine devam etti.
”Sana verdiğimiz listede, bu bölgede nadir bulunan veya bu bölgedekilerin adını bile duymadığı malzemeler vardı. İkinci sınıf bir tüccarın böylesine malzemeleri satın alması ve sipariş vermesi, tahmin ediyorum ki birçok kişinin dikkatini çekmiştir.”
Dimitri siparişleri tedarik ederken ne kadar dikkatli davranırsa davransın, siparişin kendisinden dolayı dikkat çekmemesinin imkânsız olduğunu anladı. Bu haydutlar, tüm süre boyunca onu takip etmiş olmalıydı. Dimitri geriye dönüp olayların muhasebesini yaparken, kabile mekanik araçların çıkardığı gürültüye dikkat kesilmek zorunda kaldı.
———————————————————————————————————————————————————-
Her gün aynı elbiseyle dışarı çıkmaktan utanan insanlar neden her gün aynı düşüncelerle sokağa çıkmaktan utanmazlar ki?
Fahrian Berotti
Altı Medeniyetin Dünyası sesli tiyatro şeklinde, her gün yeni bölümüyle Youtube kanalımızda. Hemen takip etmeye başlayabilirsiniz.
https://www.youtube.com/channel/UCFLFkHspxIWOS_quuhWnOEA