O gün, başkentteki pek çok erkek güzel bir kadının yanından geçerken büyülenmişti.
Uzun, saf beyaz saçları bağlıydı ve sırtından aşağıya doğru düzgünce iniyordu. Siyah elbisesi çok erotikti ve onu daha da çekici kılıyordu.
Bu uzun boylu, şık kadın sadece yürürken bile etrafındaki erkekleri etkiliyordu. Bu etki için büyü kullanabilse de Helvi herhangi bir büyü kullanmıyordu. Söz konusu büyüyü kullansaydı da sonuç pek farklı olmazdı.
Erkekler ve hatta kadınlar büyülenmişti.
Bazı kadınlar ona imrenerek baktı ama Helvi aldırış etmedi.
"Theo, şimdi şuraya gidelim."
"Evet!"
Helvi'nin yanında yürüyen tabii ki Theo'ydu. Her zaman yaptıkları gibi yürürken el ele tutuştular.
Yanlarından geçen bazı erkekler bunun tuhaf olduğunu düşündü.
Onlara küçük bir çocuk gibi görünen biri neden böylesine muazzam bir güzelliğin yanında yürüyordu?
Kardeş gibi görünüyorlardı ama aynı zamanda sevgiliydiler.
Gerçekte onlar karı kocaydı.
Bu adamların arasında biri düşüncesizce kendi kendine 'neden böyle bir çocuk...' diye düşündü.
Bu düşünce aklından geçtiği anda, kaval kemiğini sert bir şeye çarpmış gibi acı hissetti.
"Ah...!?"
"...!? Ne...?"
Düzinelerce adam daha aniden yere düştü ve inciklerini tuttu.
Helvi'nin misillemeyi hak ettiğini düşündüğü şeylerin sayısı bu kadardı.
"Neden o adam... Uogh!?"
Adam konuşmaya başladı ama aniden keskin bir acı hissedince alt bölgesini tuttu.
"Bana mı öyle geliyor yoksa birdenbire bir sürü adam bağırmaya mı başladı...?"
"Boş ver onları Theo. İçeri girelim."
"Ah, evet!"
Theo, neler olduğunu sorgularken Helvi ile birlikte bir mağazaya girdi.
Girdikleri mağazada çok pahalı eşyalar satılıyordu.
Soylulara yönelik bu mağazada çok fazla eşya satılmıyordu ama satılanların hepsi de çok güzel süslenmişti.
"Gerçekten buraya girebilir miyiz?"
Theo bu yüksek sınıf mağazaya bakarken geri çekildi.
"Merak etme Theo. Bugün ikimiz de güzel kıyafetler giyiyoruz."
"Her zaman giydiklerinle iyi olacağını düşünüyorum, ama sanki biri beni giydirmiş gibi hissediyorum..."
Her ikisi de Idea tarafından sağlanan güzel kıyafetler giyiyordu.
Şehirde normal kıyafetlerini giyselerdi, diğer insanların onlarla ilişki kurmaya çalışma ihtimali artacaktı.
Özellikle Theo, normal kıyafetlerini giyseydi hor görülecek ve muhtemelen şimdiden sorunlarla karşılaşacaktı.
Ancak giydiği asillere özgü kıyafetin öyle bir havası vardı ki, normal insanlar tarafından yaklaşılamaz olduğunu hissettiriyordu.
"Beğendim Theo. Havalı görünüyorsun."
"Gerçekten mi?"
Helvi gerçekten ne düşündüğünü söyleseydi, onun sevimli göründüğünü söylerdi. Bir soylunun zarif oğlu gibi.
"Merhaba. Özel bir şey mi arıyorsunuz?"
Mağazada amaçsızca gezinirlerken, soyluların hizmetçisine benzeyen biri onlarla konuştu.
"Hayır, sadece bakıyoruz. Gözümüze çarpan bir şey olursa satın alabiliriz."
"Anlıyorum. İsterseniz size bir tavsiyede bulunabilirim."
"Anlıyorum. O zaman dinleyelim lütfen."
"Evet, lütfen!"
"Anlaşıldı. Siz kardeş misiniz?"
"Karı koca."
"Aman, özür dilerim. O zaman bir çift için bir şey seçeceğim. İzninizle."
Dükkânın arka tarafına doğru çekildi.
"...Hm, burası güzel bir mağaza."
"Evet, yüksek sınıf şeylerle dolu... Uwah, bu çok pahalı...!"
Theo şeffaf bir camekânın içinde saklanan eşyalara dürüstçe tepki verdi. Helvi, çalışanın evli olduklarını varsaymamasına rağmen bunu mükemmel bir şekilde hallettiğinden bahsediyordu.
Helvi onun düşüncelerine baktıktan sonra bile, çalışanın ondan şüphe etmediğini ve sadece şaşırdığını gördü.
Helvi ayrıca çalışanın gitmeden önce sol eline baktığını da fark etti... Helvi bu mağazadan iyi bir şey alacağını hissetti.
"Beklediğiniz için teşekkür ederim. İşte benim tavsiyem."
"...Fufu, bir yüzük."
"Yüzük mü? Neden...?"
Theo, çalışanın bir yüzük önermesini garip buldu ama o gülümseyerek açıkladı.
"Burada, başkentte 'evlilik yüzükleri' popülerdir. İnsanlar evlendikten sonra sonsuz aşklarının bir sembolü olarak bunları sol ellerinin dördüncü parmağına takarlar."[Ç/N= Yüzük parmağı yani...]
"Anlıyorum! Ama neden sol elin dördüncü parmağı?"
"Bu parmakta kalbe bağlanan bir damar olduğu söylenir. İnsanlar bunu hayatın kendisine yakın bir damara takmanın sonsuz aşk vaadi olduğunu söylerler."
"Eh... İnanılmaz...!" Theo kutudaki yüzüğe daha yakından baktı.
"Bunu almak istiyorum ama pahalı görünüyor..."
"En pahalısı bu mu?"
"Hayır, onun üstünde daha çok var."
"En pahalısına bakayım."
"Anlaşıldı."
"Eh? H-helvi!?"
Theo şaşkınlıkla sesini yükseltti ama konuşma devam etti.
"Bu mağazamızdaki en pahalı olanı. Şekli basit ama üzerinde çok pahalı bir mücevher var."
"O zaman iki tane alacağız."
"Çok teşekkür ederim."
"Helvi!?" Gerçekten bu kadar pahalı bir şey alabilir miyiz?"
"Evet. Daha önce ülkeden para almıştık. Fiyatını kontrol ettim ve kolayca karşılayabiliriz."
"Ama...!"
Theo daha önce hiç bu kadar pahalı bir şey satın almamıştı ve huzursuz görünüyordu ama Helvi gözüne kestirdiği şeyi alabildiği için de mutluydu.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.