Cesur, Adem’in yalnızlığını bir nebze olsun gidermişti. Bu viran ovalarda artık ona arkadaşlık edece bit yoldaşı vardı ve ona tekrardan sevgi duygusunu hatırlatıyordu. Adem, Cesur’un yanında daha güçlü ve bir nebze sakin hissediyordu.
Cesurun karnını doyurduktan sonra küçük yavru artık daha enerjik ve hareketli görünüyordu. Ademe hemen ısınmıştı, ne kadar yavru gibi görünse de bu vahşi dünyanın gayet farkında gibiydi. Gözlerinde bir zeka parıltısı vardı. Adem onunla konuşurken bu yavrunun onu gerçekten anladığını düşünüyordu. Bakışları ona zekasını gösteriyordu.
Adem ve cesur biraz dinlendikten sonra tekrar yola koyulmayı düşünüyordu daha fazla oyalanmakta istemiyordu, çünkü her an etraftan başka bir mutant çıkabilirdi. Adem şuan çok temkinliydi, cesuru bulduğu yerde büyük arbede izleri vardı. Sanırım cesurun annesi ve başka bir yaratık bir kavgaya tutuşmuşlardı. Şans eseri bu yavrucak bu arbededen sağ çıkmıştı. Çevrelerinde büyük pençe izleri, sanki asitle erimiş gibi görünen duvar ve taş parçaları ve kan izleri vardı.
Adem bu bölgede daha fazla kalmak istemiyordu cesuru da alarak buradan hızla uzaklaşırken, gözlerini gökyüzüne dikti. Bu vahşi dünyada hayatta kalmak için daha yeni başlıyordu. Elde ettiği bu güç ve enerji, ona umut ve güven veriyordu. Belki de bu mutant canavarlarla dolu kıyamet sonrası doğada, tek başına da olsa bir şeyler yapabilir ve hayatta kalabilirdi.
Adem, Cesur’u da yanına alarak keşfe devam etti. Harap olmuş binaları ve sokakları dolaşırken, dikkatli bir şekilde mutant canavarlardan kaçınıyordu. İlk başta algıları daha bu kadar açık ve güçlü değilken kendini bu harabelerde yalnız hissediyordu. Ama şimdi aslında kendinin çok şanslı olduğunu fark etmişti. Gerçekte adem bu bölgede hiçte yalnız değildi aksine her köşe başında bir tehlike pusuda yatıyordu. Ademin en büyük talihi uyandığı ilk anlarda gezdiği ve yemek aradığı bölge nispeten çok ıssız bir yer olmasıydı. Adem farkında değildi ama bu sayede hayatta kalmıştı yoksa gözlerin bu harabelerde açtığı ilk anda bir mutant yaratığa çoktan yem olmuş olabilirdi. Bu farkındalıkla artık daha temkinli ve tetikte olabildiğince gizlenerek hareket ediyordu.
Adem, her adımda yeni tehlikelerle karşılaşıyordu. Harabelerde birkaç gün cesurla dolaştıktan sonra artık birbirlerine daha çok alışmışlardı. Cesurun algıları ademden daha güçlü görünüyordu. Yani sonuçta bu harabe dünyanın bir yerlisiydi vücudu algıları her şeyi bu dünya için yaratılmıştı buna tehlikeden kaçma içgüdüsü de dahil.
Bu küçük yavru gerçekten adı gibi çok cesur bir hayvandı. Bir keresinde, devasa bir örümcek mutantı ile karşılaştılar. Bu yaratık o kadar sinsi hareket ediyordu ki adem bıçak sırtında hareket ettiğinin farkında bile değildi. Yaratık bir tarantulaya benziyordu ama iki yerine ağzında 6 tane dev kıskacı vardı ve neredeyse bir minibüs boyundaydı. Bu cüssede bir yaratık olmasına rağmen neredeyse havada süzülen bir kuş tüyü misali sessizce hareket ederek ademin burnun dibine kadar sokulmuştu. Ama şanslıydı ki cesur dev mutant örümceği Adem’den önce fark etmiş ve ademi havlayarak uyarmıştı. Bu erken uyarı sayesinde Adem, tüm gücünü ve becerilerini kullanarak örümcekten kurtulmayı başarmıştı. Bu olay, Adem’e hayatta kalmak için her zaman tetikte olması gerektiğini iliklerine kadar tekrardan hatırlatmıştı.
Adem, cesurla beraber günlerce dolaştı. Artık yemekleri de bitmek üzereydi bu küçük görünümlü yavru boyutunun aksine bir öğütücü gibi yemek yiyordu. Hatta bu son günlerde artık boyu ademin beline gelecek kadar büyümüştü. Sanırım normal bir köpek yavrusu değildi. Adem uzun bir süredir etrafta dolaşmasına rağmen Herhangi bir insan izine rastlamamıştı. Bu dünyada yaşayan tek insanın kendisi gibi göründüğünü düşünmeye başladı. Bu durum onu hem üzüyor hem de tedirgin ediyordu. Yalnızlık duygusu gitgide artıyordu. Ama cesurun varlığı bunu bir nebze olsun azaltmasına yardımcı oluyordu.
Adem cesurla konuştukça onun kendisini anladığına daha çok ikna olmuştu ademin verdiği komutları hemen anlıyor ve yerine getiriyordu bu hiçbir eğitim almamış bir yavrunun artık ne kadar yavru denebilirse yani sonuçta boyu neredeyse ademe yaklaşıyordu, yapabileceği bir şey değildi.
Mutant tavşandan kalan son et parçaları da bitmişti. Ve susuzluk bu iki yoldaşı içini yakıp kavuruyordu. Adem ve cesur yorgunluktan bitap düşmüş bir şekilde yol alırken, cesur kayaların arasında gizlenmiş bir mağara girişini fark etti ve ademi o tarafa doğru yönlendirmeye başladı adem bu duruma artık alışmıştı, cesuru takip ederek bir çok beladan kurtulmuştu, bu yüzden cesur onu bir yöne yönlendirdiğinde nerdeyse hiç sorgulamadan onu takip ediyordu.
Adem cesuru takip edip mağarayı bulduğunda çok sevindi şuan kavurucu güneşin altında açlık ve susuzlukla mücadele ediyorlardı. Ve buldukları bu Mağaranın içi nemli ve serin görünüyordu. Belki de su ve ya yenilebilir birkaç bitki yada hayvan bulabilirlerdi. Ama tüm bunlara rağmen adem çok temkinliydi şu son birkaç gündür gördükleri ona bunu çok güzel bir şekilde öğretmişti. Mağaranın girişi karanlıktı ve ürkütücü görünüyordu.
Adem kafasında tüm bunları tartıp düşünürken, cesur ademe daha fark edemeden tereddüt etmeden mağaraya girmeye karar verdi. Adem cesurun bu korkusuz tavrını görünce oda içeri girmeye karar verdi yoldaşına çok güveniyordu eğer cesur bu mağaraya giriyorsa içeride tehlike olmamalıydı yada onların başa çıkabileceği bir şey olabilirdi.
Adem, mağaraya yiyecek ve su bulmak umuduyla girmişti. Günlerdir aç ve susuzdu ve gücünü korumak için beslenmesi gerekiyordu. Ayrıca, geceyi güvenli bir yerde geçirmek ve mutant canavarlardan korunmak istiyordu. Mağara, Adem’e geçici bir sığınak sağlayabilirdi. Belki de burada yiyecek veya su da bulabilirdi.
Adem içeri girdikten sonra biraz ileride cesur kendisin beklerken ve ona garip bir şekilde bakarken buldu. Bu küçük yaramaz şuan ademle alay ediyormuş gibi ona bakıyordu, sanki ona ne kadarda korkaksın der gibiydi, hatta hafiften sırıtıyordu sanki. Adem artık emindi bu köpek yada kurt yada mutant yaratık kesinlikle zekiydi hatta fazla zekiydi ve bir mizah anlayışı da varmış gibi görünüyordu.
Adem ve cesur mağaranın derinliklerine doğru ilerlerken, duvarlarda garip semboller ve yazılar gördü. Bu sembollerin ne anlama geldiğini bilmiyordu, ama mağaranın geçmişte bir tür tapınak veya kutsal mekan olarak kullanılmış olabileceğini düşünmeye başladı.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.