Yukarı Çık




2189   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   2191 

           
Bölüm 2190: Gülünç Bir Sınır! II


Quantum İmparatoru, Noah’ın Maksimum Aeonik Çıktısına dayanamayacak daha zayıf bir hedef olarak görüldüğü için, YAĞMA ışığı akıntıları Noah’a doğru yükselirken, YAĞMA Sınırı tarafından bilgisi olmadan bile onunla ilgili her şey boşaltılıyordu!


Sürekliliğin Temel Doğa Yasası ve ÖLÜMSÜZLÜK Sınırı’nın temelleri, o boşalırken, buna dayanabilecek miydi?


Quantum İmparatoru konuşurken, Noah’a dikkatle bakıyordu.


>Bir Sınırın Otoritesini bile kullanarak, beni  şaşırtmaya devam ediyorsunuz, ancak bu kusurlu bir şey gibi görünüyor- BLERGH>


...!


Quantum İmparatoru ağzından kontrolsüzce altın kan aktığını fark edince sözlerini durdurmak zorunda kaldı.


Bu imkansızdı! Onun gibi birisinin kanamasının mümkünatı yoktu!


Ama aşağıya baktığında göğsünün ve çehresinin gün batımına uğradığını, cildinin parlaklığını hızla kaybettiğini gördü; Varoluş Unsurlar’ına odaklandığında, Bedeninin ölüme yakın bir durumda olduğunu, Kökeni bir çöl kadar kuru hissederken, rahatlama sağlamak için Varoluş Unsurlar’ına nüfuz edebilen ruhunun... inanılmaz derecede ince ve zayıf göründüğünü gördü!


Öyle ki, Ruhunun ceplerinin derinliklerinde saklı olan Yapının bile bir yerlerde emilmekte olan parçaları kalmış gibi görünüyordu!


CONSTANTINE’NİN İradesi, başını tekrar yukarı kaldırırken, böyle bir durum karşısında şok ve dehşetle baktı ve uzaktaki Quintessence’nin Gerçek İmparatoru’nun gözlerine bakarken, bu hareketi gerçekten zor buldu.


Bu varlığın gerçekten de böylesine akıl almaz bir şey yaptığına inanamıyordu ve merak ediyordu... gerçekten de bu Çağdan biri miydi? Çorak Topraklar’dan yükselen biri miydi?!


Ancak bu düşüncelerin ötesinde, Quantum İmparatoru aslında korkunun kendisini sarmaya başladığını hissetti.


Ölmesinin mümkün olabileceğini hiç düşünmemişti.


Ancak yapısının bile solup, gittiğini görünce merak etti... bir dahaki sefere yine de yenilenmiş olarak dönebilecek miydi?


Yaşayacağını hiç düşünmediği korkunun yükselen duygusu içinde, en azından anlamak istedi.


"Sen... kimsin?!"


Sesinde Doğa Yasalar’ı tarafından desteklenen bir otorite yoktu.


Bu, Noah ve Atalar’ın Soyundan gelenler gibi kendi seçimiyle değil, zorla yapılmışbı ve bu varlık şu anda yetilerini bile kontrol edemiyordu.


"Ben kimim?"


Quintessence’nin Gerçek İmparator’u, sadece YAĞMA’NIN İkinci Sınır Katmanı’nı etkinleştirirken, kendisine doğru akan ganimet akışlarını izlerken, şeytanca gülümsedi.


"Eğer şu anda ölmekte olan Figüran sensen, o zaman doğal olarak... Ana Karakter benim."


WAA!


Bunu söylerken, gözleri Ganimet ışığıyla parlıyordu, içlerindeki mutluluk, Gerçek Quintessence İmparatoru’nun Tiranlığı öngörülemeyen şekillerde çiçek açarken, kolayca kontrol altına alınamıyordu!


Varoluş Unsurları gittikçe, incelirken, Quantum İmparatoru’ndan görünmeyen altın yağma akıntıları sızıyor, elleri yükseldiğinde İradesi titriyor... onların toza dönüşmeye başladığını görüyordu.


Ve kendisi gibi birinin hissedeceğini hiç düşünmediği açıklanamaz bir duygu şu anda çınlıyor olsa da, yapısı için hala bir umut duygusu taşıyordu.


Toza dönüşse bile, her zamanki gibi geri dönebilecekti, değil mi?


Çok az kişinin kavrayabildiği, anlaşılması güç Temel Doğal Süreklilik Yasasına sahipti. Temelinde ÖLÜMSÜZLÜK Sınır’ı olan bir Yapıya sahipti!


Elbette bu-


>...>


Quantum İmparatoru’nun düşünceleri durdu.


Gözlerinin ve İradesinin ışık yıllarını kapsayabilen engin ve geniş vizyonu, muazzam karanlığın içeri girmesiyle karardı.


Özel bir Soydan gelen bir varlık. Atalar tarafından bir sonraki İmparator olması için desteklenen kişi!


Her şey korkunç bir Sınır tarafından emildiği için ışıktan yoksun gri toz parıltılarına dönüştü!


Ve saniyeler geçti.


Hiçbir dönüşüm gerçekleşmedi.


Hiçbir Yeniden Doğuş çiçek açmadı.


Geriye sadece, sahibini kaybetmiş olan Alınyazısı’nın Kalbi ve onu göğsüne yaklaştırıp, içine çeken ve şok edici bir Ganimet ışığıyla çevrelenmiş olan Gerçek Quintessence İmparatoru’nun görüntüsü kalmıştı!


Şimdi... geriye kalan tek şey Doğa’nın son Temel Hazinesiydi.


Başka bir Boyutsal Şasinin Quantum Boyutsal Şasiyle aynı hedefe ulaşmak için yola çıktığı Gerçekliğin Kalbi - varış noktası İlkeller’in hüküm sürdüğü Ana Gerçeklikti!


--

Bu Sonsuz topraklarda da her yeri bir HİÇLİK örtüsü kaplamıştı ve yine de 12 yanan tahtın görkemli bir şekilde süzüldüğü izole bir alanda, görkemli bir kaidenin tepesindeki bir Kalpten gelen canlı yıldız ışığının bir ipucu vardı!


O anda, son derece güzel bir kadının güzel ellerinin uzandığı bir kalp.


Bu, Kaderin Gerçek İmparatoru’nun sağ kolu olan İmparatoriçe’ydi!


Etrafında, şok edici bir şekilde düşmüş olan tek bir kişi dışında tüm Mahkeme Hükümdarları vardı, İmparatoriçe Gerçekliğin Kalbini kavrarken, seslenirken, gözleri şu anda soğuktu.


"Issız Mozole serbest bırakılmadan önce, Kaynağı’nın OPPENHEIMER’IN aradığı durumda olduğundan emin olmalıyız... bunun için Gerçekliğin Kaynağına gidelim."


WAA!



Gerçekliğin Kaynağı’nın ta kendisi!


Hiçbir varlığın kolaylıkla erişemeyeceği bir konum ve ancak bir ön koşul olarak Gerçekliğin Kalbine sahip olunduğunda erişilebilen bir şey!


Ve o zaman bile Gerçekliğin Kaynağını bulmak ve oraya girmek zordu çünkü tam anlamıyla erişim sağlamak için Doğa’nın diğer Temel Hazinelerine ihtiyaç duyuluyordu.


Yine de İmparatoriçe Gerçekliğin Kaynağına girmeye çalışıyordu, çünkü tüm bunların içinde OPPENHEIMER’IN entrikaları hâlâ iş başındaydı.


Bu varlık son Çağ’da Gerçekliği parçalara ayırarak, neyi amaçlamıştı ki şimdi güçlerini Gerçekliği özgürleştirmek için harekete geçirdi?


İmparatoriçe bunu tam olarak bilen tek kişi gibi görünüyordu ve tam yola çıkmak üzereyken...


CRAACK!


Alev alev yanan tahtlardan birinin arkasındaki uzayın kıvrımları, korkunç bir auranın dışarı fırlamasıyla kırıldı.


Heybetle parlayan bu aura, 11 Mahkeme Hükümdarı’nın keskin bakışları ve otoriteleriyle karşılaştı!


Not: Nereden başlayacağımı bilemiyorum. Öncelikle Bir kaç bölüm önce dediğim şey önceki bölümdeki Sınırdı. Ve o daha 2. Katmanda. Kaç tane Sınır Katmanı olduğunu bilseniz diliniz düşer. Noah,  öyle birisi oldu ki Artık temelde Ölümsüz olan birisini bile bir hiç figüran olarak görüyor. Ve daha da ötesinde Noah o kadar uçtu ki ve Yağma da o kadar uçtu ki resmen Ölümsüzlüğü Ganimete çevirdi. Ve daha 2. Katmanda. Ben artık ciddiyim ne diyeceğimi bilemiyorum.  Kelimelerim resmen gerçekten yetersiz kaldı. Ben susuyum ya susuyum.

Not: Eyy, Infinite Mana? Nerelere gidiyorsun?


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


2189   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   2191 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.