Omniscient Reader’s Viewpoint - Novel - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   4 

           
Çeviren ve Düzenleyen: Pyria.


「Dokkaebi. İlk ortaya çıktığında birisi böyle demişti.」

(Ç.N.: Dokkaebi, Kore goblinleri olarak da bilinen Kore folklöründeki efsanevi yaratıklardır.)

Nedenini bilmiyordum ama birden aklıma şu cümle geldi. Duran metro treni, karanlık oda... Bu ayrıntılar bana bir dejavu etkisi yarattı. Metro daha önce de durmuştu ama bu nadiren oluyordu. Yine de, neden? Bir romandaki tanıdık kelimeleri hatırladım... ama bu çok saçmaydı. İmkânsız değil miydi? 

O anda 3807 numaralı vagonun kapısı ardına kadar açıldı ve elektrik geri geldi. Yoo Sangah yanımda mırıldandı:

"...Dokkaebi?" 

Başım çınlıyordu. Okuduğum romanla karşımdaki manzara üst üste binince huzursuzca titredim.

「İki küçük boynuzu olan ve küçük bir hasır şapka giyen tuhaf ve kabarık yaratık havada süzülüyordu.」

「Peri denemeyecek kadar garip, melek denemeyecek kadar şeytani ve şeytan denemeyecek kadar sakindi.」

「Bu yüzden ona ’dokkaebi’ deniyordu.」

Ve dokkaebi’nin söyleyeceği ilk şeyi zaten biliyordum. 

「&아#@!&아#@!...」

[&아#@!&아#@!...]

Kurgu ve gerçeklik tam olarak örtüşüyordu.

"Nedir bu?"

"Artırılmış gerçeklik mi?"

Susmayan bu kalabalık arasında tek başıma bambaşka bir dünyaya fırlatılmıştım. Karşımızdaki varlık tartışmasız bir şekilde bir dokkaebiydi. Hayatta Kalma Yolları’nda binlerce hayat için trajedinin kapısını açan dokkaebinin ta kendisiydi. Tam bu sırada beni düşüncelerimden çekip çıkaran Yoo Sangah’ın sesi oldu.

"Belli belirsiz İspanyolcaya benziyor. Onunla konuşsam mı?"

Bunun üzerine biraz şaşırarak sordum: 

"...Bunun ne olduğunu biliyor musun? Ondan para mı isteyeceksin?"

"Hayır ama..." 

İşte o zaman Korece’nin doğru şekilde telaffuz edildiğini duydum.

[Ah. Ah. Bu kulağa hoş geliyor mu? Ah, Korece yama çalışmadığı için sıkıntı yaşadım. Millet, söylediklerimi duyuyor musunuz?]

Tanıdık bir dil konuşulurken, insanların yüz ifadelerinin rahatladığını görebiliyordum. İlk öne çıkan takım elbiseli iri bir adam oldu. 

"Hey, şu anda ne yapıyorsun?"

[...Ha?]

"Film mi çekiyorsun? Hemen gitmem gerek çünkü seçmelere yetişmem lazım."

Yüzü yabancı olduğu için pek tanınmayan bir aktör olduğu anlaşılıyordu. Oyuncuları seçecek bir yönetmen olsaydım sırf hırsından dolayı onu seçerdim. Fakat ne yazık ki şu anda karşısındaki varlık bir yönetmen değildi.

[Ah, seçmeler. Doğru ya. Bu da bir seçme. Haha, veri sıkıntısı vardı. Akşam 7’de para kazanılmaya başlandığında girdim.]

"Ne? Neyden bahsediyorsun be?"

[Hey hey, şimdi. Hepiniz koltuklarınızda rahatlayın ve şimdi beni dinleyin. Size şu andan itibaren çok mühim bir şey söyleyeceğim.]

Göğsüm sıkışmaya başlamıştı.

"Ne? Çabuk trenden inin!"

"Biri kaptanı arasın!"

"Halkın desteği olmadan ne yapıyorlar?"

"Anne, bu ne? Çizgi film mi?"

Buna hiç şüphe yoktu. Bildiğim gelişme buydu. Bu olaya bulaşmak istemiyorum... ama bunun mümkünatı yok. Trendekiler küçük ve sevimli görünen bu sanal yaratığı dinlemeyeceklerdi. Bu noktada yapabileceğim tek şey oturduğu yerden kalkmaya çalışan Yoo Sangah’ı durdurmaktı.

"Yoo Sangah-ssi, yaptığın oldukça tehlikeli sakın yerinden kalkma."

"Ha?"

Yoo Sangah’ın gözleri büyüdü. Bir anlığına hayretler içinde konuştum ama ne demek istediğimi açıklamanın imkanı yoktu. Daha doğrusu, açıklamama gerek yoktu.

[Haha, sen gerçekten çok gürültülüsün.]

Şu anda herkesten daha güçlü bir ikna gücüne sahip bir varlık vardı.

[Sana sessiz olmanı söylemiştim.]

Dokkaebi’nin gözleri kırmızıya dönerken gözlerimi yavaşça kapattım. Bir şeyler patladı ve metro sessizleşti.

"Uh, uh. Uh..."

Seçmelere gitmek zorunda kalan tanınmadık aktörün alnında büyük bir delik vardı. Birkaç kez konuşan adamsa olduğu yere yığıldı.

[Bu bir film çekimi değil.]

Bir kez daha bir çatlama sesi duyuldu. Bu kez konuşan kişi kaptandı.

[Bu bir rüya değil. Bu bir roman da değil.]

Bir, iki... Bazı insanların kafaları patlamaya başladığında havaya kan püskürdü. Bunlar dokkaebi’yi karşı çıkanların yanı sıra çığlık atan ya da çılgına dönenlerdi. En ufak bir yaygara çıkaranların kafalarında delikler açılmıştı. Bir anda metro kan gölüne döndü.

[Bu sizin bildiğiniz ’gerçeklik’ değil. Anladınız mı? Şimdi herkes sussun ve beni dinlesin.]

Burada bulunan insanların yarısından fazlası öldü. Kan ve ceset parçaları metroyu doldurdu. Şimdi, kimse çığlık atmıyordu. Kudretli bir avcının karşısındaki ilkel maymunlar gibi herkes dehşet içinde dokkaebi’yi izliyordu. Bütün bu olanlar karşısında hala şaşkındım ve hıçkıran Yoo Sangah’ın omzunu sıkıca tuttum.

Bu gerçekti. Kulağıma gelen garip mesaj, önümde beliren dokkaebi ve kan gölüne dönen tren vagonu...

[Millet, hayatınız şimdiye kadar gayet güzel geçti, haksız mıyım?]

Engelli oturma alanında yaşlı bir büyükanne dokkaebi’nin gözleriyle karşılaştı.

[Çok uzun zamandır bedavaya yaşıyorsunuz. Hayat çok cömert değil mi? Doğdunuz ve nefes almak, yemek yemek, sıçmak, üremek için hiçbir bedel ödemediniz ha! Gerçekten güzel bir dünyada yaşıyorsun!]

Bedava mı? Metrodaki hiç kimse bedavaya yaşamıyordu. İnsanlar hayatta kalmak için para kazanmak için çalışıyor çabalıyor ve işten eve dönerken metroya biniyorlardı. Yine de o esnada kimse dokkaebi’nin söylediklerine itiraz edemedi.

[Ama bu güzel günler geride kaldı. Bedavaya yaşamaya daha ne kadar devam edeceksiniz? Mutluluğun tadını çıkarmak istiyorsanız, bir bedel ödemeniz gerekir. Yanlış mıyım?]

Nefes nefese kalan insanlar cevap veremedi. Tam o sırada biri dikkatlice elini kaldırdı.

"Pa-para mı istiyorsunuz?"

Bu durumun tam ortasında ne tür bir insanın konuşabileceğini merak ediyordum ama beklenmedik bir şekilde yüzünü tanıyordum.

"Yoo Sangah-ssi. Bu finans ekibinden Bölüm Başkanı Han değil mi?"

"...Evet."

Hiç kuşkum yoktu. Şirkette üst düzey arkadaşları vardı ve kendisi yeni gelenlerin kaçındığı bir numaralı kişiydi. O finans ekibinin bölüm başkanı Han Myungoh’du. İyi de bu adam niye metroya biniyordu? 

"Sana para vereceğim. Al. Lütfen benim böyle bir insan olduğumu unutmayın." 

Bölüm Başkanı Han, insanlar onu alkışlarken kartvizitini çıkardı. Sanki teröristlere karşı savaşan bir kurtarıcıymış gibi bir hava vardı.

"Ne kadar istiyorsunuz? Büyük bir tane mi? Yoksa iki mi?"

Bir yan kuruluşun bölüm başkanı için aşırı büyük bir meblağ teklif ediyordu. Han Myungoh’un bağlı olduğu şirketin başkanının en küçük oğlu olduğuna dair bir söylenti vardı ve şimdi bunun doğru olabileceğini düşündüm. Cüzdanımda o kadar çok çek taşıyamazdım.

[Hmmm, bana para mı veriyorsun?]

"B-Bu doğru! Şu anda sahip olduğum nakit fazla değil ama... Buradan çıkmama izin verirseniz size ne isterseniz verebilirim."

[Para... güzel. Birçok insanın üzerinde karşılıklı olarak anlaşabildiği bir bitki lifi.]

Bölüm başkanının yüz ifadesi değişti. Bu, ’Gerçekten de para her şeydir.’ ifadesiydi. Ne kadar zavallı.

"Şimdilik, sahip olduğum tek şey bu-"

[Bu sadece sizin zaman ve mekânınızda geçerlidir.]

"Ha?”

Bir anda havada alevler belirdi ve bölüm başkanının elindeki çekler yandı. Bölüm Başkanı Han bir çığlık attı.

[O kâğıdın makrokozmos âleminde hiçbir değeri yok. Eğer bunu bir kez daha yaparsan, kafanı patlatırım.]

"H-Hıhıı..."

Orada bulunan insanların yüzlerine bir kez daha korku yayıldı. Ne düşündüklerini anlamak oldukça kolaydı çünkü tıpkı romandaki gibiydi.

「 Şimdi ne olacak? 」

Yalnız ben gelecekte ne olacağını biliyordum.

[Heh, gürültülü olduğunuz süre zarfında borç birikiyor. Evet, aynen öyle. Bunu size yüzlerce kez açıklamak yerine, kendiniz para kazansanız daha çabuk kavramaz mısınız?]

Dokkaebi’nin boynuzları tıpkı bir anten gibi yükseldi ve gövdesi trenin tavanına doğru süzüldü. Bir süre sonra bir mesaj duyuldu.

[#BI-7623 kanalı açık.]

[Takımyıldızlar kanala katıldı.]

Herkesin boş gözlerinin önünde küçük bir pencere belirdi.

[Ana senaryo geldi!]

[Ana Senaryo #1 - Değerini Kanıtlama]

Kategori: Ana Senaryo

Zorluk Seviyesi: F

Şartları Yerine Getirme: Bir veya daha fazla yaratık öldür.

Zaman Sınırı: 30 dakika

Ödeme: 300 jeton

Başarısızlık: Ölüm

Dokkaebi git gide şeffaflaşıp bir diğer boşlukta kaybolurken hafifçe gülümsedi.

[O halde, hepinize iyi şanslar. Lütfen bana enteresan bir hikaye sunun.]


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   4 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.