The Hunter Wants to Live Quietly - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




10   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   12 


           
Deniline göre genç adam akşamdan kalma çorba restoranın sahibinin torununun dıdısının dıdısının ikinci kuzeniymiş. Bir çatlak yüzünden tüm ailesini kaybetmiş ve zar zor hayatta kaldığı sırlarda geriye kalan akrabalarını aramış. Sonra büyükannesini bulmuş. Gidecek başka bir yeri olmadığı için dünyada kalan tek akrabasının restoranına yardım etmeye başlamış.

Doğrusu, Bae Won-woo genç adamın trajik geçmişini yarı yarıya dinlemişti. Birinin tüm ailesini kaybetme ve tek başına hayatta kalma hikayesi o kadar da aman aman değildi.

Ancak herkes genç adamı özverili bir torun olduğunu söyleyerek övdü. Bu günlerde gençler ya Noryangjin’deki avcı memurluk sınavına hazırlanıyorlar ya da loncalardaki boş pozisyonları hedefliyorlardı. Ne kadar aile işi olsa da kim böyle eski püskü bir akşamdan kalma çorba restoranında çalışır ki?! 

Bu nedenle Bae Won-woo ve diğer avcılar genç adama büyük ilgi gösterdiler. Yaşlı kadının tek başına bu kadar yükü kaldırmakta zorlanacağını düşünüldüğünde, çok yedikleri için suçluluk duyuyorlardı. Sağlıklı ve güçlü genç adam, işinde oldukça iyiydi. Birkaç toprak kaseyi bir seferde kolayca taşıyabiliyordu.

"30 yıldır çorbacıda çalışıyormuş gibi bir hava veriyor."

Görünüşü ve aile geçmişi göz önüne alındığında ilk kez böyle bir restoranda çalıştığı şüphesizdi ancak servis becerileri olağanüstüydü. Çalışmaya başladığından beri masaların devir hızı kesinlikle artmıştı ve çok fazla yedikleri için büyükanne tarafından azarlanmıyorlardı! Hızlı ve çok yemek yemeyi seven avcılar için onun gelişi muazzam bir şeydi.

Ancak, son zamanlarda genç adam restoranı tek başına işletiyordu. Alttan alttan bunun nedeni sorulduğunda, büyükannenin bacaklarının iyi durumda olmadığı anlaşılmıştı. Ne kadar da üzücü.

"Hoş geldiniz."

Genç adam başını eğip gelenleri selamladı. Bae Won-woo ise dostça bir gülümsemeyle karşılık verip boş bir yer aramaya koyuldu. Kalan tek yer, yalnız bir müşterinin oturduğu iki kişilik masanın karşısıydı. Şans eseri, o koltukta oturan kişi, Bae Won-woo’nun tanıdığı bir avcıydı. Bae Won-woo gibi, dükkanın düzenli müşterilerinden biriydi. Her gün karşılaştıkları için aralarında epey bir yakınlık kurulmuştu. Bae Won-woo kibarca sordu:

"Buraya oturabilir miyim?"

"Otur otur. Sıra uzamadan tam zamanında yetiştin."

"Tabii canım."

Bae Won-woo oturduğunda güzelce selamlaştılar ve aralarında küçük bir muhabbet oluştu. Bae Won-woo çevresini kısaca gözlemledi. Lonca liderinin istediği bilgileri toplamak için kayıtsızca ortaya bir soru attı.

"Bu arada...bu günlerde soju markalı önlükler nerelerde kullanıyorlar?"

Sonuna doğru sesi hafifçe titredi ama Bae Won-woo bunu oldukça doğal bir şekilde gündeme getirdiğini düşündü. Karşısındaki avcı gözlerini genişletti ve sordu:

"Affedersin? Soju markalı önlük mü? Hayırdır?"

"Yani, umm. Öylesine merak ettim yaa."

Gelişigüzel bir şekilde açıklarken, yakındaki masalardaki insanlar araya girerek konuşmalarına katıldılar.

"Beyaz giyindiğinde kıyafetlerine yemeğin bulaşmasını önlemek için genellikle restoranlarda kullanılmaz mı?"

"Doğru söylüyor."

"Evet, hatta müşterilerin kullanması için onları duvara asıyorlar."

"Geçenlerde Maduk Loncasının önünde bir tavukçuya gittim ve orada da vardı. AvcıNet’te orası çok öneriliyordu ve gerçekten de hakkını verdi."

"Oha, ben de oraya gitmiştim ama çok sıra vardı bee. Pes ettim geri döndüm."

"Eğer cuma akşamı oraya gidersen Maduk Loncası üyelerini orada toplu görebilirsin."

Avcıların mutlu bir şekilde yemek hakkında konuşmalarını izlerken, gurur duyan Bae Won-woo aniden düşündü. Burası da bir restoran değil mi? Kırmızı et suyunun kıyafete bulaşmasını önlemek için önlük sağlamaları lazımdı değil mi? Etrafına baktığında, duvardaki kafes şeklindeki bir askıya asılı siyah önlükleri gördü. 

İşte tam olarak bu. Bae Won-woo’nun gözleri tanıdık manzarayı görmesi ile parlarken, genç adam kimchi ve turp kimchisi ile geldi. Onları masanın üzerine koydu. Sonra önlüğünün cebinden kalemle yeni bir makbuz çıkardı... 

...önlüğünden! 

Bae Won-woo bir anda aydınlanmanın o parlak ışığını hissediyor gibi oldu. Çalışkan yarı zamanlı, her zaman önlük giymez miydi? Genç adamın giydiği önlüğün göğsüs kısımdan Cham Soju logosu vardı. 

...soju markalı önlük? 

"Bir tane akşamdan kalma çorbası değil mi? Acı biber de getirmemi ister misiniz?" 

Bae Won-woo o kadar şaşırmıştı ki bir an cevap vermeyi unutmuştu. Genç adama, sanki trans haline geçmiş gibi bakıyordu.

Bir düşününce, onu ilk gördüğünde akşamdan kalma bir çorba restoranında bir aktörün ne yaptığını sorgulamıştı. Çarpıcı bir şekilde yakışıklıydı. Keskin ama net siyah gözleri ve düzgünce kesilmiş siyah saçları vardı. ’Bu kadar güzel ve yakışıklı bir insan nasıl bu kadar eski püskü bir yerde bulunabilir?’ diye merak etmenize sebebiyet verecek kadar ilginçti. Bae Won-woo bir an için gözlerini kıstı.

’Huh?’ 

Yazı zamanlının saçı...daha...farklı değil miydi? Floresan ışığı altındaki başının yuvarlak tepesi bugün siyah değilde daha açık bir rengi vardı. 

’Eğer saçı gri ise...’ 

Bir şekilde... Lee Sa-young’un dediklerine uymuyor muydu? Saçının nadir görülen bir gri renk olduğunu ve oldukça yakışıklı olduğunu söylemişti. Gri saçlar nadirdir! 

"Beyefendi?" 

Burası akşamdan kalma bir çorba restoranı bu yüzden...kepçeleri olmalı, değil mi? Bae Won-woo bilinçsizce etrafına bakındı. 

"Beyefendi." 

"Avcı Bae?" 

Bae Won-woo birlikte yemek yediği avcı adını seslendiğinde ancak kendine gelmişti. İki çift göz ona tuhaf tuhaf bakıyordu. Bae Won-woo utangaç bir gülümseme ve gerginlikle başını salladı. 

"Uh, evet doğru. Çokça acı biber olsun." 

"Tamamdır, hemen geliyor." 

Kalemi tıklayan genç adam döndü ve mutfağa yöneldi. Bae Won-woo boş gözlerle onun sırtını izledi. Sonra başını şiddetle salladı. Mümkünatı yok. Lee Sa-young neden akşamdan kalma çorba restoranındaki yarı zamanlı çalışanı arıyor olsun ki? Karşılaşmalarının ya da yollarının kesişmesinin hiçbir yolu yok. 

...ama ya bir ihtimal? 

Bae Won-woo, küçük bir olasılığı düşünerek genç adamın gittiği mutfağa doğru bakmaya devam etti. Çok geçmeden... 

"Çorbanız geldi." 

Aklındaki son şüphe izi, dumanı tüten akşamdan kalma çorbasıyla birlikte uçup gitti. Bae Won-woo memnun bir şekilde gülümsedi ve heyecanla bağırmadan önce kaseyi yalayıp yuttu. 

"Bir kase daha!" 

***

《𝐏𝐚𝐝𝐨 𝐋𝐨𝐧𝐜𝐚𝐬𝛊 𝐁𝐥𝐢𝐧𝐝 𝐏𝐨𝐬𝐭》[1]

[※ Paylaşım yaparken lütfen üslubumuza dikkat edelim.]
[※ Kuralları ihlal edenler uyarı verilmeden paylaşımları silinebilir.] 

Başlık: [Bilinmeyen] Loncadaki hava bugünlerde neden bu kadar gergin?

Zar zor nefes alabiliyorum. 

Yorumlar(12)

— Neden öyle düşünüyorsun? 

— 240’ı mi gördün? [2]
⤷Hayır, bugün geç gelmiştim. Neden sordun ki? 
⤷Yani, onu görmüş olsaydın bunu paylaşmazdın. 
⤷Daha demin onu gördüm ve bir şeye aşırı uyuz olmuşa benziyordu. Yüzü çarpılmış gibiydi hahaha
⤷Her zaman maske takıyor. Yüzünü nasıl gördün? 
⤷Yaydığı havadan anlayabiliyorsun.
⤷ Nasi ya? 

— 240 yine 240’lık yapıyor desene... 

— 240 on birinci kattaki toplantı salonuna doğru gidiyor. Canını seven kaçsın. 
⤷Sekreter bölümündeki bilinmeyene, buradan sana selam olsun! 

Başlık: [Bilinmeyen] 240 kötü bir halinde olduğunda, 

Binanın soğukluğu şöyle 3 derece kadar düşüyormuş gibi geliyor.

Kötü günlerinde evden çalışsa olmaz mı? 

Ulan, kıçım dondu. 

Yorumlar(7)

—İşte sırf bugünler için Avcı Market’inden bir ısıtma eseri almıştım hahaha. Şu an var ya sıcacık oldum. 
⤷Pado Loncasının bir üyesi olmak demek, hem detoksa hem de ısınma eserine ihtiyacınız olduğu anlamına mı geliyor? Zor hayat. 
⤷Sen almışsan o zaman hadi hep birlikte bir tane daha alalım ;-;
⤷Böyle günlerde bize şu sıcak su torbalarından tedarik etmeliler. Bunaların hepsi lonca refahı için. 

—240’ın buz becerisi olmamasına rağmen nasıl olur da ortam sıcaklığını düşürebiliyor? 
⤷Dış minnaklar diyor ki bu bir beceri ya da nitelikmiş. Yaniii kimse sebebini tam olarak bilmiyor.
⤷S-sınıflara has bir beceri olmalı. 

Zindan müzayedesi toplantısından bir hafta sonra, tüm lonca Lee Sa-young’un kötü ruh haliyle çalkalanıyordu. Ruh hali, bir gyro drop[3] gibi düşüş halindeydi. Yüz ifadesi gaz maskesinin ardında tamamen gizlenmiş olsa da etrafındaki uğursuz aura o kadar hissediliyordu ki görmezden gelmek imkansızdı.

Olanlar, Lee Sa-young’un ya da Kore’deki avcıları tanıyan herhangi birinin anlayışının tamamen ötesindeydi. 

Güney Kore, mükemmel kişisel bilgi veritabanıyla gurur duyan bir ülkeydi. Çatlaklar ilk açıldığında ve uyanmış bireyler ortaya çıktığı zamanlar hükümet hızla Uyanış Yönetim Bürosunu kurdu ve devlet yetkisi altında ’kamu görevlisi avcıları’ kavramını oluşturdu. Tüm uyanışçıların bilgilerini sistematik olarak yönetmek birkaç yıldan az sürdü. 

Lee Sa-young’un şüpheli ’Hyung’u bu kadar kolay serbest bırakmasının nedeni, bu veritabanına olan güveniydi. Ayrıldıkları andan itibaren adamın en azından A-sınıfı bir avcı olduğundan emindi. Kendisi gibi S-sınıf birinin yeteneklerini saklaması imkansızdı. 

Güçlerini gizleyen avcılar genellikle B-sınıf bir derece alır ve rahat bir yaşam sürerlerdi. Bu yüzden ’Hyung’ muhtemelen halk arasında bir şekilde B-sınıf biriymiş gibi davranıyordu. 

B-sınıf veya daha yüksek olan herkes kesinlikle veritabanına kaydedilmiş olurdu. Bu karara dayanarak, Lee Sa-young, Seo Min-gi’ye uyanmoş veritabanını kontrol etmesini ve rapor vermesinin talimatını vermişti. Yetenekleri göz önüne alındığında, başarılı olacağından hiç şüphesi yoktu. Ancak birkaç gün sonra Seo Min-gi korkunç bir haberle geri döndü. 

"Jung Bin-nim beni yakaladı." 

Olabilecek en kötü haberdi. Lee Sa-young alışkanlıkla buruşuk kartviziti parmak uçlarıyla ovuşturdu ve alnına masaj yaptı. 

"Gizlilik uzmanlık alanın ve sırlaman 33, değil mi?" 

"Evet, doğru." 

"Yani nasıl olurda yakalandın?" 

"Bir zahmet, Jung Bin-nim 3. sırada ve S-sınıf..oh hayır." 

Seo Min-gi hemen sözlerini yuttu ama artık çok geçti. Lee Sa-young’un durgun sesi alaycı bir şekilde araya girdi. 

"Ben ise birinciyim ve S-sınıfım. Diyorsun ki Jung Bin benden daha korkutucu. Haksız mıyım?" 

"Hayır, lonca lideri. Siz daha korkunçsunuz." 

"Jung Bin ne dedi?" 

"Şey...dedi..."

Seo Min-gi kasvetli bir şekilde mırıldandı. 

"Uyanış Yönetim Bürosuna şahsen ziyaret etmeniz gerektiğini söyledi. Bir toplantı yapmanın gerekli olduğunu düşünüyor..."

"Siktir." 

Bu yüzden bugün Lee Sa-young işe geç geldi ve Uyanış Yönetim Bürosuna şahsen ziyaret etti. Bir yandan Jung Bin’in bitmek bilmeyen dırdını çekerken bir yanda da uyanmış veritabanını özenle taradı. Araştırma boyunca Jung Bin şunları demeye devam etti: 

"Lee Sa-young-ssi, uyanmış veritabanı kişisel çıkarlar için kullanılmamalı." 

"Beni dinliyor musun? Dedim ki bunu yapamazsın." 

"Avcı Lee Sa-young, en azından dinliyormuş gibi yapsan?" 

Bütün o dırdıra rağmen istifini hiç bozmadan aramaya devam ediyordu. 

"O kişi burada kayıtlı değilse etrafta serbestçe dolaşan, en az B-sınıf kayıtsız bir uyanmış var demek. Bunu doğrulamak istemiyor musun?"

Lee Sa-young’un ortaya koyduğu sebep Jung Bin’i bile sessizliğe büründürdü.

Böylece, azarlanmak pahasına, gerçekten de bir yandan azarlanmaya hazırlanıyorlardı, mümkün olan her yere baktılar. Ancak hiçbir bilgi bulamadılar. 

Güney Kore’nin gururu olan uyanmış veritabanında ’Hyung’ yoktu. 

Her ihtimale karşı, üç kez F-sınıfına kadar kontrol ettiler ancak o gün karşılaştığı yüz hiçbir yerde görünmüyordu. Hatta kimlik fotoğrafının farklı olabileceğini düşünerek ters sırayla tekrar baktılar ama sonuç aynıydı.

Her iki adam da aynı sebepten dolayı şoktaydı.

Güney Kore’de kayıtsız bir uyanmış mı vardı? 

______________________

[1] Blind Post, anonim paylaşım demek. 

[2] “이” (Lee) 2’yi, “사” (Sa) 4’dü ve “영” (Young) 0’ı temsil ediyor.

[3] Lunaparkta bulunan bir tür oyuncak. Türkiye’de vardı bundan ama ne dendiğini bir türlü hatırlayamadım. 

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


10   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   12 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.