JoJo’s Bizarre Adventure Over Heaven - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




35   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   37 


           
Şu anda, Joestar grubu J. Geil ve Hol Horse’ın ekibi tarafından saldırıya uğruyor. Henüz nasıl geçtiğine dair bir rapor almadım.--- Bu yüzden, büyük bir keyifle, dün kaldığım yerden devam edeceğim.

Son zamanlarda planlarımı durmaksızın bozuyorlar.
Ancak buna rağmen, yüz yıl önceki şeyleri hatırlamak daha kolay hale geldi--- Gerçekten de, böyle bir kaygıyı hissetmemin üzerinden tam yüz yıl geçti.
Erkekler arasındaki "karışıklıklarda" duygusal olarak yüksek biri olarak o ikisiyle acımasızca dövüşmüştüm. Yedi yıl önce Jonathan’la dövüştüğüm o yumruk dövüşünden sonra böyle bir kavga yaşamamıştım, ancak çocukken vücudunun öğrendiği teknikler, ne kadar zaman geçerse geçsin asla unutulmaz.
Yine de, dövüşün ikiye bir olması nedeniyle dezavantajımı reddedemezdim, bu yüzden önce birini dövüp, sonra diğerini halletmeyi planlamıştım.

İster bir Stand dövüşü olsun, ister olmasın, dövüşte sayılar her şey demektir.--- Yani, ikiye bir dövüşünü iki tane tekli dövüşe dönüştürürsünüz.
Bu, sokak dövüşlerinin temel bir yönüdür.
Ve ikinci adamda, Jonathan’ı öldürmek için kullanmayı planladığım "silah", taş maskeyi kullandım.
Sonra, korkarak uzaklaşan adama bıçağımı saplayarak kanını maskeye sıçrattım.--- Söylemek gerekirse, bu benim "ikinci dilim ekmeğim" değil miydi?
"İkinci dilim ekmek" ve "üçüncü dilim ekmek."

Beklediğim gibi, tatsız bir tadı vardı.--- Eğer buna derinlemesine gireceksem, bıçak ve taş maskeyi kullanarak onları daha doğrudan öldürmek--- babamı öldürdüğümden daha doğrudan bir şekilde, yinede bunun daha gerçekçi hissettirmediğini söyleyebilirim.
Ah, bunu değiştirmek için herhangi birşey yapabileceğimi söyleyemem.
Bu şekilde, babama benzemiştim. Hatta cinayet desem bile--- o "insan deneyleri" içkiyle, sarhoşlukla körüklendi, bunu değiştirebilecek hiçbirşey yok.

Eğer o yol kenarında, o dünyevi sokakta sarhoş olmasaydım, açıkçası cinayet işlemiş olacağımı sanmıyorum. Ama içki yüzünden ve tesadüfen olmuş olsa da, iyi oldu.
Eğer orada cinayet işlememiş olsaydım, büyük ihtimalle Jonathan’a, ilk başta planladığım gibi, taş maskesini takacaktım.
Ve eğer bunu yapsaydım, ne olacağını düşündükçe ürperiyorum.--- 
Hayır, belki de daha doğru bir ifadeyle “titriyorum” demeliyim.

Ben, Dio, ve Jonathan’ın kaderlerinin değişmiş olabileceğini düşünmek oldukça ilginç.
Ölümsüz bir vampir olabilecek kişi belki de Jonathan olacaktı.--- O zaman, onu yok etmek için Ripple savaşçısı olan kişi belki de ben, Dio olacaktım.
Kesişen kaderler.
tersine dönen kaderler.
Tabii ki, bu düşünceler ilginç olsa da, aslında hiçte böyle olmadı. Eğer öyle olsaydı, katlanılamaz olurdu. Bunun “ciddi” olduğunu söylemek uygun olurdu.
Ama konuyu saptırıyorum. Şimdi, insan deneyinin sonuçlarına gelelim.

Kanla lekelendiğinde, taş maskedeki kemik iğneleri anında fırladı ve iğneler adamın beynine saplandı.
O anda, taş maske parladı. Kör edici bir ışık yaydı--- hayır, belki de bu bir yanılsamaydı. En azından o anda düşündüğüm buydu.
Tıpkı mükemmel bir tablo ya da heykelin ışık yayıyormuşcasına görünebilmesi gibi, sadece benim görüşümdü.--- Ama yanılmışım.
Adamın beynine iğneler saplandığında öldüğünü sanmıştım. Şapkamın dövüş sırasında düşüp yere düştüğünü fark ederek onu almak için sırtımı döndüm.
O anda, o kalktı--- ve bana saldırdı. Muhteşem bir güçle. 

Gençliğine geri dönmüş bir vücutla.
Acı hissetmeyen bir vücutla.
Sadece zar zor dokunarak köprücük kemiğimi ezebilecek inanılmaz bir güçle— beni öldürmeye niyetli bir şekilde saldırdı.
Hayır, doğru değil.
Beni öldürmeye çalışmıyordu.
Beni yemeye çalışıyordu.
Eğer güneş sadece birkaç saniye daha geç doğmuş olsaydı— muhtemelen o tesadüfen yarattığım vampirin "ilk dilim ekmeği" olacaktım.
O zamanlar sıradan bir insan olduğum için, tabii ki hamon tekniklerini kullanma imkanım yoktu, bir vampir, insanlığı aşmış bir varlığa karşı direnecek hiçbir gücüm yoktu.
Doğan güneş, adamın bedenini küle, toza dönüştürdü ve o yok oldu.
Ve böylece, o güçlü yaşam formunun zayıflığının güneş olduğunu öğrendim.
Her şey bir tesadüftü.
Hiçbir niyet ya da plan yoktu. 
Taş maskesinin sırrını ve vampirlerin zayıflığını öğrenmem tamamen saf bir tesadüftü. — Bunu sadece bazı hataların sonucu olarak adlandırabiliriz.
Ama bu kadar çok tesadüf birikince, o zaman buna bir tasarım denir.
Bu kadar çok başarısızlık birikince, buna başarı gibi birşey denir.
Benim inancım bu.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


35   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   37 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.