Yukarı Çık





           
Beni sevmesi sonsuza kadar imkansız bir şeydi. Yani o asla benim ailem olmayacaktı. Tanrının bana bunu söylediği hissine de kapıldım.
 
Böylece zihnim bir kez daha çöktü.
 
Bilincimin ortaya çıktığı bir sonraki yer siyahtan çok gri bir boşluktu.
 
 
Zaman algıma pek hakim değildim. Ya çok zaman geçmiş, ya da sadece birkaç saat geçmişti. Bana göre, her şekilde yalnız olduğum gerçeği değişmeyecekti ve zamanı daha az umursuyordum, belki de bu yüzden öyle algıladım.
 
Sanki bir yerden bir ışık üzerime düşüyormuş gibi hissettim. Gözlerim kapalıyken, retinamı delen ışığın etkisi yavaş yavaş çevremi griden beyaza çevirdi.
 
‘Yuri, bugünün olasılığı yine %0. Bugün güzel bir gün geçireceksin.’
 
Bir ses duydum. Onun sesi.
 
Biraz boğuktu ama kesinlikle onun sesiydi.
 
Ama bu garipti. Daha önce bana adımla seslendi mi?
 
Buraya kadar düşününce o sesin işitsel bir halüsinasyon olduğunu anladım. Duymak istediğim sözleri söyleyen onun sesi beynim tarafından keyfi olarak simüle ediliyordu.
 
‘Bugün hava çok güzel. Uyandığında, birlikte yürüyüşe çıkalım.’

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.