Yukarı Çık




372   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   374 


           
Lawrence, kafede oturmuş Abraham ailesinin yaşadığı sıkıntıları gözden geçiriyordu.
Ufak aileler halinde farklı yerlere dağıldıklarından beri, Kıdemli Konseyi’nin aile üyeleri üzerindeki kontrolü dibe vurmuştu. Çok sayıda Abraham, lanetin etkilerinden kaçınmayı reddediyordu ve bu nedenle çoğu Dizi 8 ya da 9 seviyesinde kalmıştı. Bazıları Beyonder olma girişiminde bile bulunmuyor, huzurlu ve sakin bir şekilde yaşamak, sıradan insanlar olarak kalmak istiyordu.
Kıdemli Konseyi, bu düşünce şeklinin aile onurunu unutmaktan kaynaklandığına inanıyordu ancak ellerinden gelen pek bir şey yoktu.
Bu durumda, Abraham ailesinin üst kademeleri bazı değişikliklere gitmenin iyi olabileceğini düşünmeye başlamıştı. Düşünce Yaşam Okulu’nun öğrenci-çırak sistemini taklit ederek, Yüksek Dizi Beyonderlar olmaları ve Abraham ailesinin 1500 yıldan uzun süredir var olan lanetlerle baş etmesine, Dört İmparator Savaşı’nda kaybolan ataları Bethel Abraham’ı bulmalarına yardım etmeleri umuduyla, aileden olmayan üyeleri eğitmeye başlamışlardı.
Plan çok sorunsuz başlamış ve lanet konusunda endişelenmesi gerekmeyen Çıraklar Abraham ailesinin titiz sistemi altında giderek güçlenmişti. On yıl kadar kısa bir süre içinde, aralarından Dizi 5 seviyesine ulaşanlar bile olmuştu, bununla birlikte ailenin gerçek üyelerinden hiçbiri Dizi 6 seviyesinde bile değildi.
Gövde zayıf, dallar güçlüydü; dolayısıyla trajedi tohumları çoktan atılmış ve hırslı Çıraklar gözlerini Abraham ailesinin sahip olduğu güçlü Mühürlü Eserlere dikmişti.
Ailenin komplosu başarısız olmuş, çok ciddi yankılar ortaya çıkmıştı. Aileden olmayan, Dizi 6 ve 5 seviyesindeki tüm üyeler, Abraham ailesi içindeki konumlarının güçleriyle tutarlı olmadığı, kendilerine güven duyulmadığından bazı Mühürlü Eserlere erişemedikleri görüşündeydi.
Bu alıp verme sürecinde, zorlu müzakereler ve tartışmalar sırasında bir kaza meydana gelmişti. İçlerinden biri olan Gezgin Botis, Gerçek Yaratıcı tarafından Aurora Düzeni’ne katılmaya ikna edilmiş ve bu da korkunç bir felakete yol açmıştı.
Bu felakette, Abraham ailesinin üst kademeleri neredeyse tamamen yok edilmişti. Güçlü Mühürlü Eserlerin yarısından çoğu kaybolmuş, geriye yalnızca üç tane kalmıştı. Bunun sonucunda da, Lawrence’ın aynı anneden kardeşi olan Richard hayatını kaybetmişti.
    Botis ise bundan büyük bir fayda sağlamakla kalmamış, aynı zamanda ihtiyacı olan tüm Beyonder malzemelerini de toplamış ve Gerçek Yaratıcı’nın yardımıyla tehlikeleri atlatarak bir yarı tanrı, Aurora Düzeni’nin beş Aziz’inden biri olan Gizem Azizi olmuştu.
Felaketin ardından yeniden inşa edilen Abraham ailesi Kıdemli Konseyi son birkaç yılın eylemlerini gözden geçirmiş, ancak soruna bir çözüm bulamamıştı. Kalan tüm aile üyeleri, negatiflik, keder ve umutsuzluk duyguları içinde yüzüyordu.
Ancak Lawrence bu şekilde yaşamaya devam etmek istemiyordu. Bu nedenle bir bahane uydurup, aynı anneden abisi olan Laubero’yu ve aynı babadan abisi olan Sam’i bulmaya Backlund’a gelmişti.
Ancak şu anda, babasının soyundan kalan tek kişinin kendisi olduğunu anlamıştı.
Yaşı neredeyse seksendi ve tüm çocukları Botis felaketinde ölmüştü.
Yalnızca geçmişi anımsamak bile onu harap ediyordu.
En acı olanı da, intikam umudu görmemesi ve klanının bir daha yükseleceğine inancı kalmamış olmasıydı.
Artık çok yaşlıyım, üstelik daha önce de yaralandım. Gerçekten gerekli olmadığı sürece Beyonder güçlerimi kullanmaya cüret edemiyorum, bu da yakında kontrolü kaybetmeme, hatta soyuma yeni bir lanet getirmeme sebep olacak... Abraham ailesinin hali ne olacak böyle? Lawrence sessizce kahvesinden bir yudum daha aldı.

Fors, kiralık evine döner dönmez odasına girip ahşap kapıyı kilitledi.
Yatağının kenarına oturup zihnini boşalttıktan sonra sakince fısıldamaya başladı;
"Bu çağa ait olmayan Aptal,
Gri sisin üstündeki gizemli hükümdar,
Sarı ve Siyahın şanslı kralı.
Size bugün karşılaştığım bir şeyden bahsetmek istiyorum.
Benim Çırak olmamı sağlamış olan yaşlı kadının kocasının kardeşiyle tanıştım. 
Adama mistisizmle alakalı herhangi bir şey söylemedim, ancak kendisinin son derece güçlü kehanet yetenekleri olduğundan ve işin aslını öğrenmesinden korkuyorum..."

O sırada Klein da gri sisin üstündeki dünyadaydı.
Sihirbaz’ı temsil eden kızıl yıldızın parıldadığını fark edince başını kaldırıp baktı.
Sessizce anlatılanları dinledikten sonra da memnun bir şekilde mırıldandı, Aptal’dan yardım istemeye gelerek ne kadar temkinli davranıyor.
Ayrıca, tahminlerin yanlış da değil. Çırak yolunun Dizi 7’si Astrolog...
Sırlar Kitabı’nı neredeyse yalayıp yutmuş olan Klein, birkaç dakika düşündükten sonra kehanete müdahale edebileceği bir ritüel olduğunu anımsadı.
Söylemeliyim ki, Sırlar Kitabı ve Dizi 7’ye geçişim sayesinde gri sisin üstünde giderek daha da tanrılaşıyorum. Tabii şimdilik yalnızca boş bir kabuğum...
Sözü açılmışken, Bayan Adalet ve Bay Asılan Adam’ın karşısında defalarca rol yaptım ve onları tamamen kandırdım. Neden maneviyatımda bunun bir karşılığı olmadı? İksiri sindirme hızımda bir artış olduğunu sanmıyorum. Acaba yalnızca gerçek dünyadan tepkiler mi buna sebep olabiliyor? Evet, onların ’alkışının’ gri sis tarafından engellenmiş olması, bana doğrudan etki etmemesi ihtimali var. Tıpkı Ebedi Yanan Güneş ve Gerçek Yaratıcı’nın da gri sisi aşıp bu gizemli yeri bulamadığı gibi...
Görünüşe göre, gri sis ile gizemli alan arasındaki reaksiyon oldukça mekanik. Yeterince duyarlı değil ve zekadan yoksun... Ancak aslında bu benim için iyi bir şey...
Klein, düşüncelerini toparlayıp ritüel bilgilerini önündeki keçi derisi parşömene aktardı, sonra da parşömeni Sihirbaz’ı temsil eden yıldıza sürükledi.
Fors’un gözlerinin önündeki havayı, aniden grimsi bir sis tabakası doldurdu ve eline bir keçi derisi parşömen düştü.
Fors, parşömendeki yazıları gördüğü anda içinin huzur dolduğunu hissetmişti.
Bay Aptal sayesinde, Bay Lawrence kesinlikle doğru bir vahiy elde edemeyecektir! Son derece minnettar olan Fors hemen ritüel hazırlıklarına başladı.
Şeytani ruhların başkalarına zarar verdiği pek çok örnek görmüştü. Aslında, Bay Aptal’a o kadar da güvenmiyordu ancak dolunay laneti olayı ona olan güvenini sağlamlaştırmıştı.
Bay Aptal’ın yardımı olmasa, son Kanlı Ay’da kontrolü kaybetmiş ve çoktan bir canavara dönüşmüş olurdum... Yaşadığım her gün, kazanılmış bir gündür. Bütün bunları bana sağlayan da Bay Aptal ve istediği an bunları elimden alabilir. Eh, almasa daha iyi olur tabii... Fors derin bir nefes alıp Aptal’ı temsil eden iki mumu yaktı.
Ritüelin ilk adımları, daha önce yaptığı ritüellerdekinden farklı değildi. 
Çok geçmeden, huzurlu bir koku tüm odayı ve hayali sisle kaplı sunağı sardı. Fors hemen trans durumuna girip Aptal’a dua etmeye başladı.
Bu monoton, tekrarlayıcı ses zihninin yavaş yavaş uykuya dalmasını, maneviyatının dağılmasını sağlamıştı. İnanılmaz derecede halsiz hissetmesine rağmen tuhaf bir şekilde zihninin berrak olduğunu hissediyordu. Ruhunun süzüldüğünü, sürekli olarak havaya yükseldiğini sezebiliyordu.
Bu, dış bir nesnenin yardımıyla oluşturulan ’gizli eylem’ sürecine benzerdi, ancak pek çok farklılığı da vardı. Bir medyumluk tekniği olan bu yöntem, daha üst seviye ruhlarla iletişim kurmak için kullanılıyordu. Hatta uç bir noktada, Beyonder’ın özel berraklığı sürdürme durumunda ruh dünyasını dolaşmasına bile olanak tanıyabilirdi.
Zihni etki altına alma konusunda usta olan bazı Beyonderlar buna ’yapay uyurgezerlik’ diyordu. Sıradan insanların da bu duruma girmesini sağlamak için hipnoz gibi teknikler kullanabiliyorlardı.
Bu şekilde, insan derin bir uykudaymış gibi görünüyor, ancak sorulan sorulara cevap verebiliyordu. Gözleri ve ağızları kapalı olsa da, çevrelerindeki çeşitli Ruh Bedenlerin varlığını tespit ederek belirli bir noktaya kadar iletişim kurabiliyorlardı.
Klein’ın Fors’a gizli eylem ritüelini uygun görmemesinin sebebi, bu ritüelin yalnızca arındırma gibi doğrudan etkiler sağlayabilmesiydi. Bu ritüel kehanetlere ya da bir başkası tarafından yapılan şeylere müdahale etmede işe yaramıyordu.
Yani basitçe, gizli eylem ritüeli doğrudan hedefin Ruh Bedenini etkiliyordu. Yapay uyurgezerlik ritüeli ise, Klein’ın dış müdahalelerle baş etmek için dolaylı bir şey yapmasına olanak tanıyordu.
Fors, sersemlemiş bir halde gri sisin üstündeki görkemli sarayda süzülüyordu. Birkaç dakika sonra, yüksekte oturmuş, her şeye tepeden bakan Bay Aptal’ı gördü.
Klein da Sihirbaz’ın koyu kızmızı yıldız ışığından yansıyan görüntüsünü izliyordu. Sakin bir şekilde elini uzatıp az önce köşedeki çöp yığınında bulduğu bir kağıt figürü eline aldı.
Kahin yolunu takip eden bir Beyonder olarak, başkalarının kehanetlerine müdahale etmek için birçok yönteme sahipti, bunu yapmak için mistik nesnelere ihtiyacı yoktu.
    O anda, ritüelin etkisiyle gri sisin üstündeki gizemli alan hafifçe titremeye başlamıştı.
Klein, sol eliyle masanın üstündeki Karanlık İmparator kartına bastırarak Ruh Bedeni’ni ona bağladı ve kendisini daha yüksek bir seviyeye taşıdı. Tıpkı Yanan Güneş Tılsımı’nı ve Azik’in bakır düdüğünü kullanarak Ruh Bedeni’ni güçlendirdiği zaman gibi, bu adım da onun seviyesini yükseltmişti.
O anda, sağ elini hafifçe bükerek kağıt figürü havaya fırlattı.
Figür anında genişlemiş, sırtında on iki çift siyah melek kanadı çıkmıştı. Tüyleri inanılmaz derecede canlı görünüyordu.
Kağıttan ’melek’, koyu kırmızı renkli ışığa yönelip Sihirbaz’ın hayali figürüyle bir oldu.

 
Yarı uyanık durumda olan Fors, etrafını saran görkemli, simsiyah melek kanatlarını görebilmişti!
Bir süre sonra, aniden gözlerini açıp yapay uyurgezerlik halinden çıktı. Önünde, sunağın üzerinde sessizce yanan üç mum vardı ve tüm oda sisle doluydu. 
Melek... Fors düşüncelerinde o kadar kaybolmuştu ki, ritüeli sonlandırması gerektiğini bile unutmuş gibi görünüyordu.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


372   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   374