Derrick aslında Gerçek Yaratıcı hakkında sorular sormaktan çekiniyordu, ancak Asılan Adam’ın sorusunu duyduğunda dürüst bir şekilde cevap verdi, "O öldü." "Öldü mü?" Adalet, Asılan Adam ve Sihirbaz çok şaşkındı. Böyle bir gelişmeyi beklemiyorlardı. Sonuçta, eski keşif ekibi kaptanı uzun yıllardır orada tutuluyordu ve hiçbir sorun çıkmamıştı. Tam da toplantıda onu konuşmalarının üstüne öleceği kimin aklına gelirdi ki? O anda, kasvetli ve ketum tavırlı Dünya hala her zamanki tavrını koruyordu. Derrick başını salladı, "Evet. Gümüş Şehir’e döndükten sonra, Bay Asılan Adam’ın önerilerini takip ederek kaptandan daha fazla bilgi almak istedim, ancak adam aniden arkamda belirdi, bana kendisini mi aradığımı sordu." Bunu duyan Audrey aniden nefes aldı. Güneş’in iyi bir hikaye anlatıcısı olmadığını biliyordu, ancak bu sade açıklamaları yine de ona gece yarısı okuduğu korku romanlarındaki hissi vermişti. Sanki aynı olayı kendisi yaşıyormuş gibi hissediyordu. Fors ise hem dehşete kapılmış, hem de heyecanlanmıştı, çocukluğunda annesinin anlattığı hayalet hikayeleri aklına gelmişti. Korku içinde kulaklarını kapatmasına rağmen sanki birisi onu ele geçirip sesin parmaklarının arasından beynine ulaşmasını sağlıyor gibi hissediyordu. Bu bir romanın konusu olabilir! Bir çok satan yazarı olarak, olağanüstü profesyonel içgüdülere sahipti! Deneyimli Alger ilk cevap veren oldu, "Gümüş Şehir’in zindanında Saldırganları hedef alan kısıtlamalar yok mu? Aralarında herhangi bir bariyer bulunmuyor mu? Geçen sefer, kulenin merkezinde güçlü ve gizemli bir nesne olduğunu söylediğini hatırlıyorum." "Evet, ancak adamın neden ve nasıl odama geldiğini bilmiyorum. Kontrolünü tamamen kaybetmişti - başı ortadan ikiye yarılmıştı ve içinden bir sıvı akıyordu. Bedeninde pek çok çatlak vardı, her bir çatlağın da bir ağzı vardı," diyerek tüm gördüklerini açıkladı Derrick. "O halde, nasıl kurtuldun? Onun çenelerinden nasıl kaçtın?" Diye sordu Fors merakla, Audrey de bu sorunun cevabını merak ediyordu. Alger’in tepkisi ise onlarınkinden çok farklıydı. Düşünceli bir şekilde mırıldandı, "Yalnızca kontrol kaybı belirtileri gösteriyordun, bu nedenle seni bu kadar tehlikeli bir adamın yanına koymaları hiç mantıklı değil. Görünüşe göre şehrinin üst kademeleri, konsey üyeleri senin onunla temasa geçmeni istemiş, ondan işe yarar bilgiler edinebileceğini, değişimleri gözlemleyebileceğini umut etmişler. Ee, seni hangi kıdemli kurtardı?" Derrick’in ağzı açık kalmıştı, Asılan Adam her şeyi görmüş, tüm konuşulanları duymuş gibi oldukça doğru bir analiz yapmıştı. Yalnızca tarif ettiğim duruma dayanarak gerçeği tahmin edebildi. Ne kadar harika! Derrick hayranlıkla cevap verdi, "Evet, sizin de dediğiniz gibi, Şef tam vaktinde gelip mistik nesneyi kullanarak Saldırgan’ın icabına baktı." Güneş’in tonundaki saygı ve hayranlığı fark eden Alger kıkırdadı. "Gayet bariz. Yeterince deneyimli olan herkes bunu fark edebilir." Benim hiç aklıma gelmezdi... Diye mırıldandı Audrey hayal kırıklığıyla. Ben anlamadım... Fors’un durumu da farklı değildi. Ben o açıdan düşünmemiştim... Dünya da sessizce iç çekti. O sırada Alger hafifçe kaşlarını çattı, "Kaptanın sen dökdükten kısa süre sonra kontrolü kaybettiğini söyledin, değil mi? Onlarca yıldır kontrolü kaybetmeyen adam, sen döndükten sonra aniden kontrolü kaybetti ha?" Alger başını kaldırıp Bay Aptal’a baktı. Ancak onun son derece sakin olduğunu görünce biraz sakinleşti. Şu anda tüm gerginliği soru işaretlerine dönüşmüştü. Amon ailesi kafir bir aile olarak biliniyor. O kişi Tarot Kulübü’nü ve gri sisin üstündeki gizemi keşfetmiş, ancak Bay Aptal onun işini kısa süre içinde bitirmiş olabilir mi? Derrick ciddi bir tavırla başını salladı, "İki sebebi olabileceğini düşünüyorum. Birincisi benim Güneş yolunu seçmem, Amon ailesinin eski bir güneş tanrısının soyundan olduğunu söylemiştiniz. Diğeri de, adamın Bay Aptal’ın beni toplantıya çektiğini fark etmesi ve bu sebeple çeşitli tepkiler göstermeye başlaması, ki bu zaten kanıtlandı." "Nasıl kanıtlandı?" Alger giderek daha da meraklanıyordu. Birisi Bay Aptal’ın Güneş’i toplantıya çektiğini fark mı etmiş? Bu mümkün mü? Ne kadar korkunç... Bir kafirden de bu beklenirdi... Audrey şaşkın bir şekilde başını iki yana salladı. Bu sırada o da bakışlarını bronz masanın başındaki onur koltuğuna çevirmiş, Bay Aptal’ın sakin ve kayıtsız tavrını görür görmez rahatlamıştı. Bu yalnızca önemsiz bir mesele. Bay Aptal’a göre oldukça önemsiz... Bu düşünce onu çok rahatlatmıştı. Demek dış dünyadaki kişiler Tarot Kulübü toplantısını fark edebiliyor... Tam da beklediğim gibi, bunca Beyonder yolu, bunca Dizi, bunu tespit edebilecek bir Beyonder gücü de olmalıydı elbette... Ancak şu anda bu benim için çok kötü bir şey... Hala çok güçsüzüm. En kısa sürede bir sonraki seviyeye geçmem gerekiyor... Fors dehşete kapılmıştı. O sırada Derrick devam etti, "Şef, Saldırgan’ın işini bitirdiğinde Amon’un gölgesini gördüm. O olmalı. Öyle görünüyor." Derrick, Bay Aptal’ın onayıyla Amon’u tasvir eden görüntüyü diğerlerine aktardı. Siyah, klasik bir pelerin, aynı renkte sivri uçlu bir şapka, kristal bir tekli gözlük, geniş bir alın, ince bir yüz, siyah gözler, kıvırcık siyah saçlar... "Daha önce onu gören oldu mu?" Diye sordu Derrick umut dolu bir tonda. Asılan Adam, Adalet, Sihirbaz ve Dünya başlarını iki yana salladılar. Bunu gören Derrick devam etti, "Şef mistik nesnenin yardımıyla Amon’un gölgesinin icabına baktı, geride yalnızca saydam bir solucan kaldı. Şef’in dediğine göre bu solucan yalnızca Amon’un bir avatarıymış... Beni o adamın yanına koyma sebeplerini de açıkladı. İyi olduğumdan emin olduktan sonra da eve dönmeme izin verdi. Biraz korkuyordum, Amon’un bir sonraki adımının ne olacağından emin değildim. Bu nedenle eve gelir gelmez Bay Aptal’a dua ettim..." "Bekle," Kaşları çatılan Alger hemen araya girdi, "Daha yeni o kadar tuhaf, korkunç bir olay yaşamış olmana rağmen Şef öylece eve gitmene izin verdi öyle mi? Ve sen de eve döner dönmez Bay Aptal’a dua ettin?" "Evet," dedi Derrick şaşkın bir şekilde. Bunda ne var ki? Bay Asılan Adam neden tuhaf davranıyor? Audrey, Güneş’in yaptığının pek de doğru olmadığını hissediyordu, ancak yanlış olanın tam olarak ne olduğunu da anlayamamıştı. Yalnızca, eğer onun yerinde olsa bunu kesinlikle yapmayacağını düşünüyordu. Ancak o sırada, Fors çoktan eliyle yüzünü kapatmıştı. Çok dikkatsiz... Geçmişte ben de böyleydim ve bunun bedelini bilekliğimdeki taşları kullanarak ve dolunay saçmalıklarını duyarak ödedim... Alger yeniden başını Bay Aptal’a çevirdi. Onun hala kayıtsız tavrını sürdürdüğünü görünce endişelenmesine gerek olmadığını fark etmişti. "O tuhaf Amon ile böyle bir etkileşime girdikten sonra, Şef’in yalnızca üstünkörü bir inceleme yapıp senden tamamen emin olabileceğine gerçekten inanıyor musun? Gerçekten böyle olacak olsa, o eski kaptanı neden 42 yıl boyunca orada tutsunlar? Kendi deneyimlerimden yola çıkarsam, Şef kesinlikle gizlice seni izlemesi için birini göndermiş olmalı ve sen de kendi eşsizliğini ifşa etmişsin! Bundan şüphen olmasın. Şef o kadar dikkatli olmasa Gümüş Şehir o korkunç ortamda bugüne kadar var olamazdı." Ne... Derrick’in gözleri kocaman açılmıştı, Bay Asılan Adam’ın gerçekten bilge biri olduğuna ve söylediklerinin mantıklı geldiğine giderek daha da ikna oluyordu! Ş-şef bende bir tuhaflık olduğunu fark etti mi? Gelen keşif ekibiyle ilgili durumu bildirmeye gittiğimde de bu yüzden mi öyle davrandı? Ne yapmalıyım? Ne yapmalıyım... Derrick inanılmaz derecede gerilmiş, hatta dehşete kapılmıştı. Onun endişelerini fark eden Alger başını iki yana salladı. "Ancak, şimdilik bundan endişe etmene gerek yok. Düşündüm de, Şef sendeki tuhaflığı fark etmiş olsa bile en fazla senin Amon tarafından ele geçirildiğinden şüphelenir, Tarot Kulübü aklına bile gelmez. Hala vaktin var, bu sorunu çözmek için bir yol bulabilirsin." Bu sözler Derrick’i biraz da olsa rahatlatmıştı, "O sırada gerçekten de Amon tarafından ele geçirilmiştim." "Ne?" Alger şok olmuştu. Neredeyse yerinden fırlayacaktı. Audrey ve Fors da eşit derecede gergindi. Yalnızca Dünya hala kayıtsız görünüyordu. Bay Asılan Adam’ın tepkisiyle irkilen Derrick hemen devam etti, "Ben ona dua ederken durumu Bay Aptal fark etti." Konuşmaya devam ederken, olay sırasında Bay Aptal’ın kendisine gönderdiği sahne herkesin gözü önünde oynamaya başlamıştı. Sivri uçlu şapkalı ve kristal tekli gözlüklü Amon’un hayali figürü, tıpkı bir yılanın hayaleti gibi Derrick’in ruh bedenine sarılmıştı. Bu görüntü karşısında Adalet ve Sihirbaz’ın korkuyla titrediğini gören Asılan Adam devam etti, "Sonra ne oldu?" "Sonrasında, Bay Aptal bana bir ritüel öğretti. Ritüel aracılığıyla, meleğini göndererek Amon’un avatarını arındırdı," diye açıkladı Derrick içten bir tavırla. Melek mi? Asılan Adam donup kalmıştı. Eylemlerinin dürtüsel ve kaba olduğunu fark edip hemen başını eğdi. Melek mi? Audrey de duyduklarına inanamıyordu.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.