Klein, Isengard Stanton’ın önerisine ne cevap vereceğini bilemiyordu. Birkaç saniye sonra, etkinlik odasının kapalı kapısına bakarak cevap verdi, "Bildiğim kadarıyla, Şeytanlar tehlikeyi önceden sezebiliyor, hatta tehlikenin kaynağını bile belirleyebiliyorlar. Bu nedenle onları yakalamak kolay değil." Isengard hafifçe başını salladı, "Evet, gerçekten de öyle, ancak bu hiç çözüm olmadığı anlamına gelmiyor." "Ne çözümü?" Diye sordu Kaslana hemen. Isengard gülümsedi, "Bu adamla başa baş savaştım ve onun tehlike sezme güçlerine şahit oldum, bu nedenle güçlü ve zayıf yanlarını az çok belirledim. Şeytanlar gerçekten de tehlikeyi önceden, oldukça öncesinden sezebiliyor. Plan yapar, onu hedef alan kararlı adımlar atarsak bizden haberdar olacaktır. Elbette yaptığımız planın ona gerçekten zarar verebilecek bir şey olması gerekiyor." Hayır, Şeytanların güçlü ve zayıf noktaları türlerine göre değişiklik gösterir. Bazıları tehlikeyi yalnızca on ya da yirmi dakika öncesinde sezebiliyor... Klein bunları biliyor, ancak şimdilik düşüncelerini kendisine saklamak istiyordu. Isengard devam etti, "Önsezi güçlerinin kusuru, tehlikenin yalnızca yerini ya da geleceği kişiyi tespit edebilmeleri, ancak spesifik detayları göz önüne serememeleridir. Bu da bize avantaj sağlıyor." "Nasıl bir avantaj? Tehlikeyi sezebilen bir Şeytan’ı pusuya düşürebileceğimizi sanmıyorum doğrusu," dedi Kaslana şüpheci bir tonda. Klein da onaylarcasına başını salladı. Tabii ben gri sisin üstündeki gizemli alanı kullanarak Arzu Misyoneri’ni aldatabilir, tehlikeyi sezmesine engel olabilirim... Ancak sorun şu ki, gri sis benim sırrım ve sizlere açık edemem... Isengard kıkırdadı. "Bunun normalde işe yaramayacağı doğru, ancak Beyonder dünyası inanılmaz şeylerle dolu. Ben, aynı zamanda Dedektif olarak da bilinen Okuyucu yolunun Dizi 7’si, Bilgi Bekçisi’yim. Bunu size dürüst bir şekilde söylemem, işbirliğindeki samimiyetimi gösteriyor. Bence bu durumda dürüstlük her şeyden daha önemli." Yalnızca Dizi 7 mi? Dizi 7 seviyesinde biri bir Arzu Misyoneri’nden nasıl kaçabilir? Bay Stanton’un güçlü bir mistik nesneye sahip olması gerekiyor... Klein oturduğu yerde hafifçe doğruldu. "Bilgi Bekçileri, Şeytanların önsezi yeteneğini bastırabilecek bir güce mi sahip?" Diye sordu Kaslana hafifçe öne eğilerek. "Hayır, Ancak benim bir yüzüğüm var. Okuyucu yolunu takip eden Dizi 6 seviyesindeki bir Saldırgandan geliyor. Bu yüzük, daha önce gördüğüm tüm Beyonder güçlerini ayırt etmeme, tanımama, hatırlamama ve taklit etmeme izin veriyor. Tabii daha güçlü Beyonder güçlerine karşı başarısız olma ihtimali daha yüksek. Haha, kilisemizin benimsediği bir ilke var, her şeyi bilmek demek, her şeye gücü yetmek demektir." Neden bu kadar tanıdık geliyor... Hem, o nesnenin tanımı... Klein hafızasını zorlarken Isengard’ın cebinden muhteşem bir yüzük çıkardığını gördü. Yüzük, çok sayıda küçük elmasla kaplanmıştı. Bu elmaslar, insan gözünü andıran güzel bir zümrüt yeşili mücevherin çevresine dizilmişti. Yalnızca yüzüğe bakmak bile Klein’ın başını döndürüyordu. Bu... Bu Mühürlü Eser 2-081 değil mi? Isengard Stanton, Bilgelik Gözü mü? Klein aniden başını kaldırıp şaşkın bir şekilde dedektife baktı. Bu yüzük, daha önce Beyonder toplantılarında Bilgelik Gözü’nün kullandığını gördüğü Mühürlü Eser 2-081’di! Bilgelik Gözü... Bu kod adı da Bilgi ve Bilgelik Tanrısı Kilisesi’yle bağlantılı gibi... Klein, Palyaço yeteneklerini kullanarak yüz ifadesini olabildiğince kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Sonunda, dedektifin bazı hatlarının Bilgelik Gözü’nünkilere benzediğini fark etmişti, ancak son derece farklı olan pek çok ayrıntı da vardı. Bu adamın kendisini gizleme kabiliyeti gerçekten etkileyici... Bunu 2-081 sayesinde mi yapabildi? O sırada Klein’ın aklına bir sahne gelmişti. Bay Stanton, "Hep birlikte çalışıp Arzu Misyoneri’ne karşı direnelim. En önemli şeyin dürüstlük olduğunu söylemiştim, ben size hangi yolu takip ettiğimi, hangi seviyede olduğumu ve sahip olduğum mistik nesneyi anlattım. Sıra sizde," derse ne olacak? Ne söyleyeceğim? Bana sattığı Güneş Broşu’nu mu çırakıp göstereceğim? Bunu yaparsam, "Güzel, demek o sendin serseri!" demez mi? Klein hayal gücünün derinliklerinde kaybolmuşken Kaslana da imrenerek Isengard Stanton’a bakıyordu, "Arzu Misyoneri’nin tehlikeyi sezme yeteneğine karşı koymak için hangi gücü taklit etmeyi planlıyorsunuz?" Isengard’ın dudaklarının kenarı yukarı doğru kıvrıldı. "Şeytanların tehlikeye karşı önsezi yeteneğini." O sırada Isengard, yaşlı bir tilki gibi görünüyordu. Ha? Bu işe yarıyor mu? Kaslana ve Klein’ın şaşkın bakışlarını fark eden Isengard gülerek açıkladı, "Öncelikle Arzu Misyoneri’ne gerçekten zarar verebilecek bir plan kurup üzerinde çalışmaya başlıyoruz, ki şu anda yaptığımızda bu zaten. Sonrasında, Arzu Misyoneri tehlikeyi seziyor ve tehlikenin bizden, bu yerden kaynaklanacağını öğreniyor. Onun da gelişmiş hazırlıkları olmayan bir Şeytan olarak, değiştiremeyeceği bazı içgüdüleri var. İlk tepkisi muhakkak bizi öldürmeye ya da bizden intikam almaya çalışmak olacak, böylece bedeninde bazı değişiklikler olacak, sonrasında da o anki durumunun karşı saldırı için uygun olup olmadığını, bizden uzak durup durmaması gerektiğini değerlendirmeye başlayacak. Daha sonra ben, Şeytan’ın önsezi güçlerini taklit ederek tehlikenin kaynağını ve yerini öğreneceğim." Bu... oldukça... kapsamlı bir operasyon... Klein şaşıp kalmıştı. Ancak sonra ne olacak? Arzu Misyoneri bir tuhaflık olduğunu anlar anlamaz kaçmayacak mı. Onun peşinden gitmeye bile vaktimiz olmayacak... Isengard bir süre sessizce bekledikten sonra gülümsedi. "Çıkarımlarıma göre, şu anda yakınlarımızda bir yerde saklanıyor olmalı. Uzaktan diğerlerinin duygularını kontrol etmede ne kadar usta olursa olsun, bunun bir mesafe sınırı olmalı. Ve az önce, Stuart ve diğerlerinin duygularının kontrolünü kaybetmelerine sebep oldu. Ona izimi kaybettirdikten sonra burada yeniden ortaya çıkmamın bu kadar uzun sürmüş olmasının sebebi, Gece Kuşları, Makinecilik Kolektif Zihni ve ordu ile bir plan üzerinde konuşuyor olmamdı. Bu kuruluşlardan her biri, yakınlardaki bölgeleri gözlemlemekten sorumlu olacak iki ya da üç ekip gönderecek. Bu bölgelerin hepsinin kod adları var. Heh heh, tabii bütün bunlar Arzu Misyoneri’nin beklentileri dahilinde olacak. Tehlikeyi sezse bile, bunun olağan olduğunu düşünecek. Ben ise, onun konumunu doğruladıktan hemen sonra resmi Beyonderlara haber vereceğim, böylece hemen bölgeyi kapatıp hızla ona doğru yaklaşacaklar." "Ancak burada bir sorun var. Resmi Beyonderlara nasıl haber vereceğiz? Bunu saniyeler içinde tamamlayamazsak Arzu Misyoneri kaçar. Tabii, az önce yaptığı şey başarısız olduğunda da kaçmış olabilir," dedi Klein düşünceli bir tonda. "Böyle olursa, çözümlerimiz de bitmiş olacak. Hiçbir plan tamamıyla mükemmel değildir. Tek yapacağımız bir Mühürlü Eser’in aktivasyon sürecinin tamamlanmasını beklemek olur. Zamanı geldiğinde Arzu Misyoneri çoktan Backlund’u terk etmiş olur ancak biz, her an geri döneceği korkusuyla yaşarız," dedi Isengard çaresizce. Sonra da ceplerinin birinden altın renkli, avuç büyüklüğünde bir nesne çıkardı. Bu, minyatür bir telgrafa benziyordu ancak üzerinde bir trompet de vardı. "Bu bir Mühürlü Eser; sesimin aynı anda beş kilometrelik bir alana kadar yayılmasına olanak tanıyor," dedi gülümseyerek. "Negatif etkisi, beş kilometre içindeki tüm seslerin de uzunca bir süre kullanıcının kulaklarına iletiliyor olması. Tabii bu etkiyi hafifletmek için bir Beyonder gücünü taklit edebilirim." Dedektifi dikkatle dinleyen Kaslana’nın kaşları hafifçe çatıldı. "İşin içinde resmi Beyonderlar varken, işbirliği yapmamıza pek gerek yokmuş gibi duruyor?" Isengard dikkatli bir şekilde 2-081’i parmağına taktıktan sonra ciddiyetle cevap verdi, "Arzu Misyoneri’nin alarma geçmesine engel olmak için, yakın bir bölgede bir güç boşluğu var. Eğer hedef oradaysa, onu ele geçirmek için üçümüzün birbirine yardım etmesi gerekiyorum." "Benim bununla sorunum yok." Dedi Klein birkaç saniye düşündükten sonra. Kaslana da hemen başını salladı, "Bay Stanton, bu kadar açıklama yapmanıza gerek yok. Sonuçta hepimiz kendimiz için işbirliği yapıyor olacağız." "Haha, açıklamalar da planın bir parçası, anlaşma yapmak, operasyonun başlamak üzere olduğu anlamına gelir..." Isengard, arkasına yaslanıp göz kapaklarının yavaşça düşmesine izin verdi. O anda, sol elindeki yüzüğün zümrüt yeşili mücevherinden koyu mavi bir ışık yayılmaya başladı. Isengard aniden ayağa kalkıp yüzünde kasvetli bir ifadeyle yukarıyı işaret etti. "Burada, üst katta!" Bu sözlerle Klein ve Kaslana aynı anda ayağa fırlamıştı, her an saldırmaya hazırladı. Arzu Misyoneri’nin, önceki entrikasında başarısız olduktan sonra bu kadar yakınlarına, doğrudan Minsk Sokağı 15 numaraya gelecek kadar cesur olmasını beklemiyorlardı! Belki de başından beri, biz onunla nasıl baş edeceğimize dair plan yaparken o buz gibi bakışlarla bizi izliyordu! Bu düşünceyle Klein dehşete kapıldı. O anda, Kaslana’nın gözlerinin kıpkırmızı olduğunu ve aniden sağ eliyle Isengard’ın sırtına, kalbinin hizasına yumruk attığını gördü! Bu... Klein anında pek çok şeyi fark etmişti. Arzu Misyoneri’nin kaçmamasının sebebi, hala başka planları olmasıydı! Başka bir dedektifin içine de tohum ekmişti. Ve bu kişi Kaslana’ydı! Evdeki üç Beyonder’dan biri! Başarısız girişimin bu kadar kolay çözüme kavuşmasının sebebi, onların gardlarını düşürmesini ve Kaslana’nın karmaşık duygular içine girerek duygularının kontrolünü kaybetmesini sağlamaya çalışmasıydı! Arzu Misyoneri’nin en büyük hedefi hala Isengard Stanton’du. Ne kadar kurnazca... Klein hemen parmaklarını şıklatarak Kaslana’ya bir Hava Mermisi uçurdu. "Dikkat et!" Isengard da son derece deneyimliydi. Durumun ne olduğunu umursamadan, hemen kendisini öne doğru attı. Ancak Kaslana mermiyi umursamamış, koluna isabet etmesine izin vermiş ve her yere kan sıçramıştı. Bam! Kaslana hızla öne atılıp yumruğunu Isengard’ın sırtına indirdi. Kacha! Klein’ın tek duyabildiği kemik kırılma sesleriydi, üstelik ana temas noktası da omurgaydı.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.