Batı Bölgesi, Edward Sokağı 6 Numara. Ikanser Bernard şapkasını başına bastırıp çeşmenin arkasındaki kapıyı işaret etti, "Haber ya da bilgi sızıntıları için çeşitli bilgi kanallarına tersten bir araştırma yaptık. Yan profillerini ve ana hatlarını değerlendirmeye alarak ve ah, sihirli aynanın yardımıyla, bir şüpheli bulmayı başardık." Sihirli aynadan bahsederken bariz bir biçimde durakladın. İstediğin cevabı alabilmek için ne bedel ödedin acaba... Klein, Ikanser’in ses tonundaki sıkıntıyı fark edince ona karşı sempati duydu. "Şüpheli bu evin sahibi mi?" Kaslana’nın sesi şüphe doluydu. Bu sırada Isengard Stanton etrafını inceliyordu, "Bir parça kanıt bulduğunuz için hemen bize haber vermeye mi karar verdiniz?" "Evet, bu evin sahibinin portresi bir kısmını kanıtlıyor. Heh, kendisi hiç fotoğraf çektirmiyor," dedi Ikanser dürüst bir şekilde. "Ayrıca, buralarda yaşayanlar da geçmişte pek çok kez büyük bir siyah köpek görmüşler." "Bu da şüphelinin gerçekten de Arzu Misyoneri olabileceğine işaret ediyor." Isengard gülümsedi. "Kusura bakma, çok gergin olduğumuz için sana şüpheliden bahsetme fırsatı vermedik." Ikanser çeşmenin yanından geçip kapıya doğru yaklaşırken hızla ekledi, "Bu evin sahibi Patrick Jason, küçük bir bankanın ana hissedarı. Komşularının açıklamalarına göre kendisi bekar kalmış, neşeli, sevimli orta yaşlı bir adam, ancak birkaç metresi olduğuna inanılıyor. Böyle bir varlığı varken ise hizmetkarlarının sayısı tamamen yetersiz. Ne zaman bir balo ya da ziyafet düzenlense, Şehir Aile Hizmetli Yardımı Derneği’nden bir grup geçici görevli tutması gerekiyor. Bununla ilgili açıklaması, uykusuzluk sıkıntısı çektiği olmuş. Evde çok fazla hizmetli olunca istediği sessizliğe asla ulaşamıyormuş." "Saklaması gereken pek çok sırrı olduğunu anlayabiliyorum, bu nedenle evinde fazla hizmetli olmasını istemiyor," dedi Isengard yarı şakacı bir tonda. Tek bir hizmetli bile tutmamış olan Klein ise bir parça suçlu hissetmişti, "Belki de finansal durumu diğerlerinin düşündüğü kadar iyi değildir." "Evet, bu da göz ardı edilmemesi gereken bir olasılık." Isengard temkinli adımlarla ön kapıya yaklaştı. Bu sırada Ikanser’in bakışları Klein’a takılmıştı, "Siz de hizmetli tutmuyorsunuz, yalnızca ev sahibinizin hizmetlisi haftada iki kez temizliğe geliyor. Bunun sebebi Beyonder olduğunuzu gizlemek istemeniz mi?" Tüm sırlarım içinden, Beyonder olmam sırrı en önemsiz olanı... Klein kasıtlı olarak acı acı gülümsedi, "Evet." Böylece Ikanser hafifçe başını sallayıp kapıyı açtı, içeriden korkunç bir koku yayılıyordu. "Çürüme kokusu..." Isengard’ın yüzü tiksintiyle buruşmuştu. Ikanser hemen ekip arkadaşlarından birine seslendi. "Carlson, bir şey bulabildiniz mi?" Beyonder Carlson kalın gözlükler takmıştı, yüzünde ise kafası karışmış gibi bir ifade vardı. "Burada çok fazla ceset bulduk. Bodrumdaki çimentoda, kalın duvarların içinde ve bahçede, her yerden ceset çıkıyor. En eskileri on yıldan öncesine ait olabilir, en yenileri ise henüz birkaç gün önce hayatta olan hizmetliler. Bazılarından geriye yalnızca kemikler kalmış, bazıları ise çok az çürümüş. Diyakoz, burası bir insan mezbahası!" Bu sırada diğer ekip üyeleri ve birkaç polis memuru cesetleri dikkatli bir şekilde dışarı taşıyordu. Cesetlerden bazıları parçalanmıştı. Diller, parmaklar, karınlar, gözler... Her şey karman çormandı. "Backlund’daki kayıp vakalarının çoğu bu keşif sayesinde çözülecek gibi görünüyor." Isengard dayanamayıp parmaklarıyla burnunu sıkıştırdı. Klein, neredeyse yerde sürüklenen bir bağırsak gördüğünde evin etrafına bakmak için oradan uzaklaşmaya başladı. Bu sırada Carlson devam etti, "Jason hizmetlilerine iyi bir maaş ödüyormuş ve bolca da tatil izinleri varmış. Onun çevresinde yaşayan hizmetliler çok kıskanılıyormuş... Hatta Jason’un aşçısı çocuğuna bu hafta eve gelip onu bir sirke götüreceğine söz vermiş..." "Gerçek bir şeytan..." dedi Kaslana tedirgin bir tonda. O sırada Klein ciddi bir tonda girdi, "Evdeki mobilyalar neden bu kadar basit ve kaba? Bir bankacı olarak, sahip olduğu banka küçük bile olsa, pahalı porselenleri, muhteşem tabloları, lüks duvar saatleri, kaliteli ipek eşyaları olması gerekirdi... Neden burada hiç böyle şeyler yok? Gerçi, mobilyalarının ahşabı yine de gayet iyi ama." Carlson, Ikanser’e bir bakış atıp onay aldıktan sonra açıkladı, "Jason’ın bu intikamı uzun zamandır planladığı açık. Evdeki değerli ancak göze çarpmayan eşyaları satmış, hatta Varvant Bankası’nın mülkünü almasına bile onay vermiş. Hizmetlilerini öldürdükten sonra tasfiyeyi hızlandırarak tabloları ve diğer şeyleri de satmış. Kesinlikle bulunacağından eminmiş... Harekete geçmeden önce, tek sahip olduğu evi, mobilyaları ve kimliği olarak kalmış. O kadar nakiti, değerli metal ve mücevheri nereye taşıdığı bilinmiyor." Bu sözlerle Klein’ın aklına aniden birkaç sıfat gelmişti: sakin, mantıklı, deli! "Gerçek bir şeytan," Isengard hafifçe başını salladı. "Eylemlerinde son derece sakin, ancak güçlü bir delilik eğilimi ve maceracı bir ruhu var, ki son iki eylemi de bu özellikleri taşıyor." "Bu nedenle, risk alması konusunda dikkatli olmamız gerekiyor?" Klein, Dedektif Stanton’ın nereye varmaya çalıştığını anlamıştı. "Evet." Isengard ağır ağır başını salladı. Daha sonra, dedektifler evi aradı ve Patrick Jason’ın sorunlu olduğunu kanıtlayacak pek çok ipucu buldu. Ayrıca etkinlik odasında asılı olan portreyi de görmüşlerdi. Portrede, yüksek elmacık kemikleri, gri bir tonu olan mavi gözleri sıradan yüz hatları ve düzgünce taranmış saçları olan orta yaşlı bir adam vardı. Adamın herhangi bir özelliği yoktu. O sırada, Ikanser dedektiflerin yanına geldi, "Gizli bir haznede, Jason Patrick’in daha da güçlü bir şeytanı çağırma girişiminde bulunduğuna, ancak bir sebepten ötürü başarılı olamadığını kanıtlayan bazı eşyalar bulduk. Ve bunların hepsi adamın kimliğini doğruluyor. Beria olarak bilinen bir Şeytan ailesinin üyesi, yani gerçek adı Jason Beria olmalı." Beria ailesi? Klein hafifçe başını salladı. "Dördüncü Çağ’da, şeytanlara tapan insan hizbi, Kan Kutsallaştırma Mezhebi olarak bilinen dağınık bir ittifak kurmuştu. Bu örgüt içinde şiddetli bir biçimde bölünmüştü. Üç büyük Şeytan ailesi olan Nois, Andariel ve Beria, örgüt içindeki üç güç noktasıydı. Ataları bir seferinde Cehennem’den bir ihsan almış ve bu insanlar ’Evrenin Karanlık Yüzü’ adlı şeytani bir tanrıya tapıyor. ’O’nun Cehennem’in hükümdarı olduğuna, gerçek evreni yozlaştıracak, tüm dünyayı yoldan çıkaracak yıkıcı olduğuna inanıyorlar," diyerek açıkladı Isengard. O sırada Ikanser ekledi, "Derin bir şekilde bölünmüş bir örgüt sonunda dağılmazsa, bir kez daha bütünleşmeleri kaçınılmazdır. Çeşitli durumlar ve söylentiler Beria ve Andariel ailelerinin son bin yılda büyük oranda güç kaybettiğini, hatta neredeyse son yıllarda Nois ailesinin köleleri haline geldiğini gösteriyor. Eh, Beria ailesinin sembolü, pentagram ve keçi boynuzlarından oluşan soyut bir semboldür." Ne olursa olsun, Beria ailesi hala derin kökleri olan çok eski bir aile. Jason’ın bir Şeytan köpek yetiştirebilmesine şaşmamalı. Ah, bu yalnızca sebeplerden biri, bir diğeri de banka sahibi olması... İkinci Çağ’da, Evrenin Karanlık Yüzü’ne karşılık gelen eski tanrı Şeytani Hükümdar, Farbauti’ydi. Bu ikili arasında bir bağlantı var mı? Araştırmalar bir süre devam ettikten sonra, üç dedektif ve Makinecilik Kolektif Zihni ekibi yalnızca Jason Patrick’in Arzu Misyoneri olduğunu doğrulayabilmiş, adamın şu anda nerede olabileceğine dair en ufak bir ipucu bulamamıştı. Ancak Klein, başkalarından yardım alma bahanesiyle Jason’ın Şeytan çağırma ritüelinde kullandığı mendillerden birini almıştı, gri sisin üstündeki dünyaya geçip kehanet yapmayı planlıyordu. Kısa süre sonra Ikanser bir kez daha dedektiflerin yanına geldi, yüzünde kasvetli bir ifade vardı, "Gece Kuşları Mühürlü Eser’i buraya getirecek. Önce biz bir hamle yapacağız." "Pekala," dedi Isengard ve Kaslana aynı anda. Klein ise düşünceliydi. Jason’ın büyük bir alanı kaplayan villasından çıktıktan sonra arkasına baktı, yüzündeki ifade giderek daha da kasvetli bir hal alıyor gibiydi. "Bence burada bir sorun var." "Ne sorunu?" Diye sordu Kaslana telaşla. "Bankayı, işini ve değerli olan her şeyi öncesinde satmış. Bu da Jason’ın şu anki kimliğinden ve hayatından vazgeçmeye hazır olduğunu gösteriyor. Amacı yalnızca Şeytan köpeğin intikamını almak olsa, bu kadar şey yapmasına gerek yoktu." "Belki de o köpekle çok derin bir ilişkisi vardı? Sherlock, sen böyle düşünmüyor olabilirsin ancak ben evcil hayvanlarını aileden sayan pek çok insan gördüm," dedi Kaslana. Ancak Isengard onunla aynı fikirde değildi, "Hayır, Sherlock çok haklı. Kaslana, Şeytan yolunun Dizi 8’inin eski adını biliyor musun?" Kaslana başını eğip düşündü. Bu bilgiyi duyduğuna emindi, ancak hatırlayamıyordu. O sırada Klein kısık sesle cevap verdi, "Soğukkanlı." Soğukkanlı... Bunu duyan Kaslana da iki dedektifin ne demek istediğini şimdi anlamıştı. O sırada Klein ileride bir noktayı işaret etti. "Hadi ayrılıp kendi kanallarımızla başlayalım." Böylece üç dedektif aceleyle kendi yollarına dağıldı. Ancak Klein’ın ilk durağı tahmin edilenin aksina Emlyn White değildi. Her şeyden önce Chissak Karakolu’na gidip 50 poundluk kefalet parasını geri almak istiyordu. Kendisinin olayla ilgisi olmadığı çoktan kanıtlanmıştı. Hem Isengard Stanton hem de resmi Beyonderlar ifade vermişlerdi.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.