Klein’ın gördüğü bu sahne ona, Talim’in anlattığı aşk hikayesini hatırlatmıştı. Soylu arkadaşı halktan bir kadına aşık olmuştu ve onunla evlenmekte ısrar ediyordu. Ancak aristokrasinin en üst çemberinde olduğundan onunla evlenmesi kesinlikle yasaktı. Bu konu Talim’in çok canını sıkmış, hatta bir katil tutmayı bile düşünmüştü, ancak sonunda kadını arkadaşını terk etmeye ikna etmeyi başarmıştı. Bu hikayedeki ana karakter Edessak Augustus olabilir mi? Durum her yönüyle çok tutarlı. Bir prens olarak halktan biriyle evlenmesi ihanet sayılır. Loen’in kuruluşundan beri, Augustus ailesindan olan birinin eşi olacak kişinin soylu olması kuralı var... Az önce duyduklarımdan çıkardığım, Edessak’ın bu kadını geri getirmiş olduğu... Üstelik bir de ceza olarak onu eve kapatmış ha? Gerçek aşk... Klein’ın zihninde zalim bir prens ve zayıf, zavallı bir beyaz çiçeğin görüntüsü canlandı. Başını kaldırıp, güzel kış manzarasına baktı. "Göründüğü gibi değil. Bahar gelip de çimler çıktığında burası en iyi kalite golf sahasına dönüşür." Prens Edessak hizmetlisine gitmesini işaret edip yeniden Klein’a döndü. "Golf mü?" Prens Edessak korumalarına ve diğer görevlilere de gitmelerini işaret ettikten sonra Klein’a ve yaşlı uşağına kendisini takip etmelerini işaret etti. "Evet, golf. Bu, çoğu dergi ve gazete sahibinin bile dahil olmakta zorlandığı gerçek bir aristokrat sporudur. Roselle’den pek hoşlanmasam da, kendisinin fantezi benzeri fikirlerinin bize eğlencelerle dolu bir dünya sunduğunu itiraf etmeliyim. Talim’in ölümünün ardındaki gerçeği öğrenebilirsen burası sana daima açık olacak." Elbette, Roselle... Klein sessizce iç çekti. Onun cevap vermediğini gören Prens Edessak gülümseyerek devam etti. "Roselle’den her anlamda öğrenecek pek çok şey var, ancak hislere karşı olan tavrı midemi bulandırıyor. Tabii bu çoğu Intis aristokratının doğası ve tarzı olabilir, ancak aynı zamanda da yaşamlarındaki lüks ve sefahat tutkusunun kaynağı." Edessak ilerideki akarsuya bakarak, yaşının ötesinde bir olgunlukla devam etti, "Roselle’in aksine, insanların yüzde doksan dokuzu dahi değil. Başarılı olup büyük bir girişim kurmak için kişinin önce gerçekten ne istediğini anlaması gerekir ve bunun içinde bedeli ödemeye ve asla geriye bakmadan ilerlemeye devam etmesi gerekir. Bu yıldan önce hep, Earl Hall’ın kızını çok sevdiğimi düşünürdüm. Mükemmel bir görünüşü, zarif bir tavrı, serveti, seçkin bir ailesi ve güçlü bir babası var. Hiçbir prensin kusur bulamayacağı biri, ancak şu anda asıl ilgimi çekenin, hayallerini kurduğum şeyin eşsiz bir mizaç ve derin bir ruh olduğunu anladım. Heh, Bayan Hall’ın mizacını kötülemiyorum elbette, ancak benim istediğim, hoşlandığım ya da hayran olduğum şey o değilmiş." Ekselansları, ses tonunuz, tavrınız, yüz ifadeleriniz tıpkı Talim’inkiler gibi... Umarım siz de aniden önümde ölüvermezsiniz. Gidip kendimi Tussock Nehri’ne atsam bile masum olduğumu kanıtlayamazdım... Üstelik bütün bunları öğreniyor olmam susturulmam için daha çok sebep doğuruyor. Beni at arabana mı bağlamak istiyorsun... Klein, şaşırtıcı bir sebepten ötürü biraz korkuyordu. Boğazını temizleyip konuyu değiştirdi. "Ekselansları, statünüz ve kimliğiniz göz önüne alındığında, eminim pek çok adamınız vardır. Sizin için Talim’in ölümünü araştıracak pek çok insan vardır, neden beni istiyorsunuz?" Edessak başını iki yana sallayarak güldü. "Bir prens olarak, gücüm ne kadar fazlaysa özgürlüğüm de o kadar az. Üzerimde pek çok göz olduğu için, etrafımdaki insanların yapmasına izin veremeyeceğim birçok şey var. Siz son derece zeki, harika bir dedektifsiniz, Talim’le de arkadaştınız. Olay anında onun yanındaydınız, bu nedenle bu iş için sizden daha uygun olacak birini düşünemiyorum. Endişelenmeyin, bir sorun olması durumunda güvenliğinizi garanti ediyorum." Bu sözün tuvalet kağıdından pek bir farkı yok... Klein düşünceli bir halde başını salladı. Prens Edessak çok fazla şey anlatmıştı, bu nedenle bu teklifi reddederse Kırmızı Gül Malikanesi’nden çıkma şansı bulamayacağına inanıyordu. "Aslında, Talim’in ölümü karşısında ben de sizin kadar öfkeliyim, ancak gerçeklik beni sakinleştirdi." Edessak gülümsedi. "Sizin için ne yapabilirim?" "Talim’in saçı, eti ya da kanı ve hep üzerinde taşıdığı bir şeye ihtiyacım var." Klein sonunda görevi kabul etti. "Pekala, bunları evinize teslim ettireceğim." Edessak birkaç saniye durakladıktan sonra merakla sordu, "Hepsi bu kadar mı?" "Ancak ilk ipucunu bulduktan sonra devamında nelere ihtiyaç duyacağımı anlayabilirim. Ekselansları, sizinle iletişim kurabiliyor olmam lazım. Bir özel dedektifin sık sık bu malikaneyi ziyaret etmesinin şüphe çekeceğinden eminim." Edessak başını salladı, buna hazırlıklı gibi görünüyordu, "Sizin yakınınızda, Minsk Sokağı 13 numarada bir adamım ev tutacak. İletişim kurmanız gerektiğinde komşunuza ziyaret etmek istediğinizi belirten bir mektup yazıp posta kutusuna bırakın. Ödüle gelince, benim cimri biri olmadığımı biliyor olmalısınız. Görev başarısız olsa bile katkı sağladığınız ve risk aldığınız için karşılığını layıkıyla alacaksınız. Gerçeği gün yüzüne çıkarırsanız, derhal emekli olmanıza yetecek kadar para alacaksınız." Bu prens gerçekten de hızlı ve kararlı... Emeklilik, en azından 3.000 pound olmalı... Klein sessizce iç çekti. "Pekala, Talim’in fırtına ve yıldırım krallığındaki ruhu huzur bulsun." Edessak hafifçe başını sallayıp uşağına döndü, "Dedektif Moriarty’i Minsk Sokağı’na geri götürün." Neden beni öğle yemeği için kalmaya davet etmiyorsun? Konuğuna karşı biraz kibirli davranmış olmadın mı? Tabii daha öğle vaktine daha çok zaman olduğu için de olabilir ama... Böylece Klein saygılı bir şekilde eğilip prense veda ettikten sonra yaşlı uşakla birlikte bahçenin girişine yönelip tabancasını ve diğer eşyalarını aldı. … Minsk Sokağı’ndaki evine döndüğünde, cumbalı pencerenin önüne geçip kraliyet armalı aracın uzaklaşmasını izledi. Soruşturmalar daha derine giderse Sherlock Moriarty her an ölebilir... Kim bilir, belki de şu anda bile birileri beni izliyordur... Hmm, şimdilik bu mümkün değil, henüz herhangi bir eylemde bulunmadım... Klein, Meçhul seviyesine geçmek için sabırsızlanıyordu. Makinecilik Kolektif Zihni’nin Amon ailesinin mezarını keşfetmesini bekleyemem. İnsan Tenli Gölge özelliğini diğer kanallardan aramaya devam etmeliyim. Sonuçta Makinecilik Kolektif Zihni’nin hazırlıklarının ne kadar süreceğini kimse bilmiyor. Ya bir ayı, hatta altı ayı geçerse? Bu gayet olası... Önce girişi gözlemleyecek insanlar gönderip sonra da hiçbir terslik çıkmayacağından emin olmak için yavaş yavaş bilgi toplayabilirler. Kötü bir strateji değil, ancak ben bu kadar bekleyemem... Klein kararını vermişti. Öğleden sonra üçe çeyrek kala, gazetelerini alıp banyoya yöneldi, Tarot Kulübü toplantısı başlamak üzereydi. Saat tam üç olduğunda, çok iyi bir ruh hali içinde olan Audrey Hall koyu kırmızı bir parlaklık gördü. Dün gece sonunda, hayalini kurduğu Dizi 7 Psikiyatrist formülünü alabilmişti. Duyguları heyecan, gerginlik ve dinginlik arasında gidip geliyordu. Dahası, Psikoloji Sİmyacıları ondan derhal katkı yapmasını beklememiş, bu formülü avans olarak kabul edebileceğini söylemişlerdi. Bayan Audrey’nin bu emekleri ’boşa çıkarmayacağından’ son derece eminlerdi. Yeni üye yok... Audrey ayağa kalkıp bronz masanın başına doğru bakarak eteklerini hafifçe kaldırıp selam verdi. "İyi günler Bay Aptal, iyi günler..." Neşeli sesi gri sisin üstündeki mutlak sessizliği bozmuş, biraz depresif hisseden Klein’ın bir anlığına dış dünyadaki sıkıntılarını unutmasını sağlamıştı. Hafifçe başını sallayarak tüm üyelerin selamlarına karşılık verdi. Bu sırada Audrey diğer üyeleri sessizce, tek tek gözlemliyordu. Bay Asılan Adam sessizce ve merakla Bay Aptal’a baktı, sonra da beklenti dolu bakışlarla Bay Dünya’ya döndü. Yani Fırtınalar Lordu Kilisesi’yle yakın ilişki içinde olduğundan Dük Negan suikastından haberi var ve Kahraman Haydut Karanlık İmparator’un nasıl göründüğünü biliyor. Bu meselenin ardındaki gerçeği öğrenmek istiyor... Bay Dünya’nın satması için kendisine teslim ettiği Kurt Adam Beyonder özelliği hakkında da bir gelişme var gibi ve muhtemelen İnsan Tenli Gölge özelliğini ya da Derin Deniz Nagası’nın saçını bulmuş... Güneş son derece sakin ve rahat. Bu da Gümüş Şehir’in onun üzerindeki baskısının kalktığına inandığını gösteriyor... Acaba nereden bu kanıya vardı? Yeniden o keşif ekiplerine dahil edilmiş olabilir mi? Fors rahat hissediyor, ancak biraz daha depresif gibi... Abraham ailesinden gelen o adamın testini geçip onun öğrencisi oldu, ancak kendisi için dezavantajlı olacak bir şeyi kabul etmek zorunda kalmış olabilir mi? Bay Dünya her zamanki kadar soğuk ve derin... Belki de onun duygu ve düşüncelerini ancak Dizi 7 ya da 6’ya geçtiğimde okuyabileceğim... Eh, Aptal da hala her zamanki kadar gizemli, kudretli ve derinlikli. Audrey sonunda gözlemlerini tamamlayıp gri sisin arkasındaki figüre döndü. "Saygıdeğer Bay Aptal, Roselle’in günlüğünden üç yeni sayfa buldum." Bu sayfaları Psikoloji Simyacıları’ndan istemişti. Ancak bundan daha dün gece bahsettiğinden Escalante bu kısa süre içinde yalnızca üç sayfa hazırlayabilmişti. "Karşılığında ne tür bir ödül istiyorsun?" Diye sordu Klein gülümseyerek. Audrey samimi bir tonda cevap verdi, "Bunu, önceki soruma cevap vermenizin karşılığı olarak kabul edebilir misiniz?" Bunu söylerken diğerlerine bir şey ima etmek istiyor gibiydi. Bay Asılan Adam ve diğer herkes, siz hala Alacakaranlık Münzevi Tarikatı’nı bilmiyorsunuz! Vay canına, ne kadar imrenilesi... Acaba Bayan Adalet’in özel olarak sorduğu konu neydi... Döndüğümde öğretmenime yazıp Roselle’in günlük sayfalarına, hayır defterinden sayfalara sahip olup olmadığını sorayım... Bu sohbet Fors’u motive etmişti. Klein, Asılan Adam’ın şüpheci bakışlarına aldırmadan başını salladı. "Tabii." Böylece Audrey hemen sayfaları Bay Aptal’a gönderdi. İlk sayfada şunlar yazıyordu: "13 Ocak, Bay Kapı ile iletişim istikrar kazandı."
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.