Yeni bir bombardımanın ardından ana mezarın geçişi açıldı. Zemin enkazla doluydu. İnsan yüzünü yansıtan elmas şeklindeki Beyonder özelliği sessizce sağdaki duvarın dibinde duruyor, diğer iki nesnenin ışığıyla parıldıyordu. İki tarafın duvarı ve taş tavan da dahil tüm tünel çukurlarla doluydu. Ancak değişmemiş olan bir şey de vardı. Bu da yaklaşık yedi metre ileride asılı duran bir çerçeveydi. Kahverengi çerçevenin ahşap tanecikleri belirgindi, ancak yalnızca yanı görünüyordu. Kimse bir şey söylememişti, ancak tüm Beyonderlar bunun garip bir şey olduğunu fark etmişti. O anda, başpiskopos Horamick Haydn öne çıkıp nazik bir sesle şöyle dedi, "Bu muhtemelen, kayıtlara göre Amon ailesine ait olan Hayalet Portre Çerçevesi. Onun menziline giren ve ışığıyla aydınlanan kişinin Ruh Bedeni anında vücudundan ayrılıp ve portreye dönüşerek sonsuza dek orada sıkışıp kalır. Bu durumda, portre değiştirilse bile gerekli yöntemlere hakim olunmadan içindeki kişiyi kurtarmak mümkün değildir. Eğer kişi uzun süre orada kalırsa bedeni ölebilir; bu durumda mührü kaldırma yöntemi öğrenilse bile ruh hızla dağılır." Horamick konuşmaya devam ederken yavaşça tuhaf çerçeveye yaklaştı. Klein biraz endişeliydi, yarı tanrının Mühürlü Eser’e karşı mücadelesini izlemeye cesareti yoktu, ancak çok geçmeden, büyülü ayna Arrodes tarafından kendisine sağlanan bir sahneyi izlediğini hatırladı. Korkacak ne vardı ki? Bu çok normal - korku filmi izlemek ya da karanlık bir oyun oynamak gibi... Klein kendisini sakinleştirmek için derin bir nefes alıp adımlarını hızlandırarak Horamick’e yetişti. Yarı tanrı başpiskopos, mühürlenmesi gereken mistik nesnenin sınırına saniyeler içinde ulaşmıştı. Üzerinde beyaz bir rahip kıyafeti ve rahip şapkası olan adamın figürü hızla çerçevenin yüzeyindeki camda belirdi. Cam... Dördüncü Dönem’de? Tuhaf... En azından Beşinci Çağ’da cam varmış, ancak icat edenden hiçbir yerde bahsedilmiyor... Klein merakla yarı tanrı ve Mühürlü Eser arasındaki mücadelenin başlamasını bekliyordu. O sırada Horamick’in üst bedeni Hayalet Portre Çerçevesi’nde belirdi, ancak gözleri parlaklığını kaybetmemişti! Resmin içindeki silüet, sanki sürekli küçülüyormuş ancak başarılı olamıyormuş gibi titriyordu. Horamick durup uzun zaman önce hazırladığı, büyük, neredeyse opak bir kumaş parçası çıkararak Hayalet Portre Çerçevesi’ni örttü. Çerçeve birkaç kez titrese de sonunda tamamen siyah örtünün altında kalmış, sessizliğe gömülmüştü. Böylece Horamick sakince çerçeveyi kaldırıp güzelce sardıktan sonra sırtına bağladı. Bu... Bu hiç de mistik değil... Ruh Beden’in çerçeve içinde hapsolup portreye dönüşeceğini söylememiş miydin? Başpiskoposa neden bir şey olmadı... Bu onun yarı tanrı olmasından mı kaynaklanıyor yoksa başka bir sebebi mi var? Klein dikkatle Horamick Haydn’a baktı, ancak adamda sıra dışı hiçbir şey göremiyordu. Gözleri canlı ve yüz ifadesi normal... Gerçekten orada olsaydım keşke. Ruh Görümü etkinleştirip öyle bakabilirdim... Klein bakışlarını Horamick’ten çekti, Ikanser’in ve diğer ekip üyelerinin gelmesini bekliyordu. Birkaç saniye sonra, Horamick çerçeveyi ekip üyelerinden birine teslim edip geçidin sonundaki ana mezara yaklaştı. Burada, üzeri balta ve bıçak sıyrıklarıyla dolu siyah, taş bir kapı vardı. Kapının ortasında ise grimsi beyaz bir disk duruyordu. Diskin yüzeyi on iki eşit bölüme ayrılmıştı. Üzerindeki siyah iğneyle, normal dünyadaki saati andıran bir nesneydi bu. Ancak diskin tamamındaki segmentler aslında eşit olarak dağıtılmamıştı. Boyutları çeşitliydi ve aralıklar son derece uyumsuzdu. Dahası, her ızgara yüzeyinin yarısı bir gölgeyle kaplanmıştı. "Amon ailesinin arması." Başpiskopos Horamick hafifçe başını salladı. Armanın sembolik anlamını açıklamayacaktı, çünkü bu bilgiyi öğrenecek seviyede olan tek kişi Diyakoz Ikanser Bernard’dı. Klein ise bunu mistisizm bilgileri sayesinde deşifre etmeye çalışabilirdi. Disk, on iki bölme ve bir iğne. Bunların hepsi zamanı temsil ediyor. Amon’un avatarından geriye kalan Zaman Solucanı gibi. Eşit olması gereken on iki bölme eşit değil, bir kısmının üzerinde gölge var. Bu, Amon ailesinin zamanın karanlık yüzü olduğu anlamına mı geliyor? O halde, Kafir aile unvanı nerede? Klein bunları düşünürken Başpiskopos Horamick taş kapıyı iterek açtı. Ağır kapının arkasında geniş bir mezar haznesi vardı. Haznenin ortasında ise üstünde simsiyah bir tabutun bulunduğu bir kürsü duruyordu. Çevredeki duvarlar, her biri yanan beyaz bir mumu tutan demir lambalarla süslenmişti. Mumlardan hiç biri titremiyordu. Hazne o kadar sessizdi ki, iki bin yıl öncesinden kalma bir mezardan çok bir fotoğrafı andırıyordu. Taş kapıdan tabuta giden yol cesetlerle doluydu. Hepsinin üstünde siyah tüvit ceketler, silindir şapkalar ya da sıradan işçi kıyafetleri vardı. Burada son yıllarda girdikleri aşikardı. Bayan Sharron’ın bahsettiği Beyonderlar mı? Öndeki alanı nasıl geçtiler ki? İnsan Tenli Gölge ve diğer canavarlar belli ki hala hayatta... Klein bu soruları zihninin gerisine iterek yerdeki cesetlere baktı. O anda gördükleri onu dehşete düşürmüştü. Tüm cesetlerin seyrek, beyaz saçları, kuru ve kırışık ciltleri ve derilerinde belirgin izler vardı. Seksen-doksan yaşlarında gibi görünüyorlardı. Bedenlerinde belirgin yaralar olmadığından yaşlılıktan ölmüş oldukları düşünülebilirdi. Dahası, henüz yeni ölmüş ve daha çürümemiş gibiydiler. Bu kadar yaşlı Beyonder’ın mezarı keşfe gelmiş olamayacağı aşikar. Mezarı keşfedenler yaşlı olsa bile, yardımcı seçerken genç ve güçlü Beyonder seçeceklerine eminim... Bunda bir tuhaflık var! Kaşları çatılan Klein bir kez daha dikkatle cesetlere baktı. Amon’un avatarından geride kalan Zaman Solucanı ile taş kapının üstündeki zamanı temsil eden armayı düşünüyordu. Amon ailesinin Beyonder güçlerinden biri insanların hızla yaşlanmasını sağlamak mı? Zamanın karanlık yüzü... Zamandaki boşluk... Hedef hızla yaşlanırken, Amon ailesi de gençleşerek ömrünü uzatıyor olabilir mi? Bekle bir dakika, bu Beyonderların böyle bir yere kolayca girmesi normal değil, belki de bu, mezarın sahibi tarafından kasıtlı olarak yapılmıştır. Kendi varlığını sürdürmek için onların ömrünü emmek istemiş olabilir... Klein şüpheci bakışlarla platformun üzerindeki siyah tabuta baktı. O anda, yarı tanrı Horamick Haydn sol elini kaldırdı. "Siz burada duracaksınız." "Tabii Ekselansları," Ikanser tereddüt etmeden başını salladı. Resmi bir kuruluşun üyeleri olarak, geçmişteki pek çok Beyonder olayından haberdarlardı. Benzer koşullar altında, Yüksek Dizi bir Beyonder’a itaat etmeleri ve kesinlikle pervasızca hareket etmemeleri gerektiğini biliyorlardı. Horamick ileri doğru baktı, bakışları platformun gibinde baş aşağı duran bir resim çerçevesine takılmıştı. Herhangi bir tepki vermeden sakince yürümeye devam etti. Hiçbir hazırlık yapmayacak mı? Yarı tanrıların ayırt edici özelliği bu mu? Klein şaşkındı. Horamick’in dişlerinin hızla döküldüğünü, saçlarının anında beyazladığını ve derisinin buruştuğunu görebiliyor gibiydi. Bir adım, iki adım, üç adım... Hiçbir şeyi yokmuş gibi görünen Horamick aniden titredi, bedeninden keskin ve delici bir gıcırtı sesi geliyordu. Adımları da yavaşlamış, hareketleri katılaşmış ve cildi gözle görülür şekilde kurumuştu. Burada bir yanlışlık var... Bu, normal bir insanın yaşlanma süreci değil... Az önceki o gıcırtı neydi? Beş adım, altı adım, yedi adım. Horamick’in bedeninden parçalanma sesleri gelirken aniden bir şey yere düştü. Klein başını eğip baktığında bunun bir dişli, pasla kaplı bir dişli olduğunu gördü! Ancak Horamick ilerlemeye devam ediyordu ve hala bedeninden bir şeyler düşüyordu. Paslı vidalar, erimiş balmumu, sararmış kemikler ve gevşek yaylar... Adamın figürü giderek ince ve istikrarsız bir hal alıyordu. Tıpkı bir robot gibi... Yani, bu çağın deyimiyle, ’canlı bir bebek gibi’... Klein aniden başını kaldırdı, aklına yaşlı Neil’ın ölmeden önce söylediği bir şey gelmişti. Toprak Ana Kilisesi’nin Dizi 4’ünün Simyasal Yaşam’da iyi olduğunu ve Bilgin yolunun ilgili Dizisi’nin bunu zar zor yapabildiğini söylemişti. Horamick ise Bilgin yolunu takip eden Yüksek Dizi bir Beyonder’dı! Karşımdaki Horamick gerçek Horamick değil, yalnızca güzel tasarlanmış bir bebek. Az önce, Hayalet Portre Çerçevesi’nin ona etki etmemesinin sebebi de bebeğin bir Ruh Bedeni olmaması! Gerçek Horamick çok uzaklarda olmalı... Bir yarı tanrıdan da bu beklenirdi... Klein memnun bir şekilde başını sallarken başpiskopos platforma doğru yaklaşıp eğilerek çerçeveyi ters çevirdi. Genellikle, Beyonder unsurları içeren bir mezar keşfedilirken eşyaları ters çevirmemek gerekirdi, ancak bu kez Horamick tam tersini uygulamıştı. O anda mühürlü mezarın içinde bir rüzgar esti ve biçimsiz esareti ve sessizliği dağıttı. Demir renkli lambaların içindeki mumlar da aniden alışılmadık derecede aydınlanmıştı. Ancak çok geçmeden ömürleri biten mumlar hızla eriyerek söndü. Aynı anda yerdeki cesetler de hızla çürüyüp kokmaya başlamıştı. Mezarın ana haznesi yalnızca birkaç saniye içinde karanlığa boğulmuştu, içerideki tek aydınlık Makinecilik Kolektif Zihni üyelerinin elindeki birkaç mumdan geliyordu. Horamick yerdeki çerçeveyi alıp doğrudan platforma yöneldi. Siyah tabutun önünde sağ elini kaldırıp kapağı açtı. Gıcıırt! Ağır tabut kapağı gıcırdayarak açıldı. Horamick başını eğip sakin bir tonda şöyle dedi, "Burada ceset yok." Sahne yaklaştığında, Klein da tabutun gerçekten boş olduğunu, içerde yalnızca üstüne on iki boğumu olan bir solucan işlenmiş soluk altın rengi bir yastık olduğunu gördü. Horamick arkasını döndü, böylece elindeki çerçeve Ikanser ve diğerlerinin görebileceği bir pozisyona gelmişti.
Çerçeveyi gören Klein’ın bakışları donup kaldı. Bu, gülümseyen bir genç adamın portresiydi. Adamın siyah gözleri ve kıvırcık siyah saçları vardı. Alnı geniş, yüzü ise inceydi. Üstelik kristal, tekli bir gözlük takmıştı. Ve tabii sivri uçlu siyah bir şapkası vardı. Amon!
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.