Amon... Aslında Klein, Tanrıların Terk Edilmiş Ülkesi Gümüş Şehir’de ortaya çıkan Kafir’in Amon gibi köklü bir aileden olduğunu düşünmüştü. Atalarının mirasını alarak, adım adım yarı tanrı saflarına geçtiğini sanmıştı. Ancak şaşırtıcı bir şekilde, bu kişinin iki bin yıldan uzun süre yaşamış ve Amon ailesi gücünün zirvesindeyken de var olmuş bir olması gayet olasıydı! Eski bir antika... Hiç iyi bir sebebi olmadan, neden kendisi için bir mezar inşa etsin ki? Bir durumdan kurtulmak için sahte bir ölüm mü planladı, yoksa geride izler bırakmak gibi başka bir sebebi mi vardı? Dördüncü Dönem’i ve Beşinci Dönemi gördü, bunun sebebi başkalarının yaşamını çalabildiği için miydi? Başlangıçta onun Dizi 3 ya da 2 olabileceğini düşünmüştüm. Ancak bugün gördüklerime göre Dizi 1 olması da imkansız değil gibi görünüyor. Sonuçta bunca yılda esaslı bir gelişim göstermiş olabilir... Klein şaşkın bir şekilde olasılıkları gözden geçiriyor, tahmin yürütmeye çalışıyordu. Düşünceleri şu anda kaynar bir sudan farksızdı, sürekli olarak fokurduyordu. O sırada, Horamick boğazına yapışıp kazara bir parça deri kopardı ve içindeki karmaşık mekanik yapıyı açığa çıkardı. Yeniden konuştuğunda, sesi o noktadan hava kaçırıyormuş gibi çıkıyordu. "Etraftaki cesetleri arayın; daha fazla yaklaşmayın." "Tabii Majesteleri!" Ikanser ve diğerleri rahat bir oh çekti. Çevredeki cesetlerin Beyonder özellikleri çok uzun zaman önce ortaya çıkmıştı zaten. Hatta bazıları vücudun belirli bölümleriyle birleşik korkunç bir mistik nesne haline gelmişti. Buna ek olarak, buraya gelen Beyonderlar yanlarında pek çok malzeme getirmişti. Makinecilik Kolektif Zihni bu kez iyi bir hasat kaldırdı. Hayalet Portre Çerçevesi ve İnsan Tenli Gölge özelliği de eklenince, bunun oldukça iyi bir ’temizlik’ olduğu söylenebilir... Klein bir süre sessizce görüntüyü izledi. Sonrasında da elinde fener olmayan Horamick’i takip ederek tabutun diğer tarafındaki duvara yaklaştı. O anda, büyülü ayna Arrodes sahneyi aydınlatarak her şeyin daha net görünmesini sağladı. Böylece Klein, karşısındaki duvarın az önceki ’yıpranma’ sebebiyle lekelendiğini fark etti. Duvar resimlerinin pek çoğu mahvolmuştu, orijinal hallerine döndürülmeleri imkansızdı. Biraz daha eksiksiz ve görülebilir olan tek şey, duvarın üst kısmında, kubbenin küçük bir kısmını kaplayan renkli bir duvar resmiydi. Burada, yüksek bir dağ sırası ve dağın tepesinde, dağdan daha da büyük olan bir haç resmedilmişti. Parlaklık katmanlarıyla kaplı olan haç aşırı derecede kutsal görünüyordu. Önündeki uzun boylu, otoriter figür ise zar zor seçiliyordu. Bu figür karşısında dağ silsilesi, onun ayaklarına kapanmış secde eden evcil bir hayvana benziyordu. Figürün etrafı iki kanatlı, dört kanatlı ve altı kanatlı meleklerle çevrilmişti. Meleklerin ellerinde borazanlar, arplar ve flütler vardı, hepsi son derece dini bütün ve neşeli görünüyordu. Dağ silsilesinin dibinde, ellerinde birer bebek olan iki on iki kanatlı melek yürüyordu. Soldaki bebeğin kıvırcık siyah saçları vardı, sağdaki bebek ise sarışındı. Birinin gözleri siyah, diğerininki ise altın rengiydi. Dağ silsilesinin başka bir yerinde, bacaklarında zincirler olan bir dev ve bacakları bağlanmış bir ejderha bulunuyordu. Horamick öce soldaki bebeğe baktı, o sırada yüzünde ciddi bir ifade belirmişti. Kısık sesle tek bir kelime söyledi, "Amon." Sonra dönüp sağdaki bebeğe baktı ve birkaç saniye sonra başka bir isim söyledi, "Adam..." Amon, Adam... Klein bu isimleri içinden tekrar ederken Dördüncü Dönem ve Üçüncü Dönem tarihini örten sisin sandığından daha yoğun olduğunu hissetti. Öğrendiği her şeyi gözden geçirdiğinde bir tahmin yürütebilmeyi başarmıştı. Dağın tepesinde, etrafı meleklerle sarılı bir figür parlak hacın önünde duruyor ve devler ve ejderhalar ona secde ediyor. Bu kesinlikle Dizi 0 seviyesinde bir gerçek tanrı... Hacı Gerçek Yaratıcı’nın sembolü olarak kullanan başka bir varlık... Amon’un o eski güneş tanrısının soyundan olduğu söyleniyordu, ancak dağın tepesindeki saf bir güneş tanrısına benzemiyor... Gümüş Şehir’in inandığı, her şeyi yaratan, her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten Tanrı olabilir mi? Gümüş Şehir’in efsaneleriyle de tutarlı. Devlerin Kralı’nın, Hayal Gücü Ejderhası’nın ve diğer tanrın otoritesini elinden alan Yaratıcı’nın uyanışı... Meşhur eski güneş tanrısı, aslında Gümüş Şehir’de bahsedilen her şeyi yaratan Tanrı mı? belki de güneş ve zaman gibi alanlardan ’O’ sorumludur. Ayrıca, muhtemelen Dev Kral Aurmir’in otoritesi de muhtemelen ’O’na geçti... B-bu artık Dizi 0 içinde kalamaz... O halde, orijinal Amon Gümüş Şehir’in her şeye kadir olan tanrısının soyundandı ve zaman alanının Beyonder özelliklerini mi miras almıştı? Bu, onun neden yıllarca Gümüş Şehir zindanlarında sessiz kaldığını da açıklar nitelikte. Her şeye gücü yeten tanrının onun dışında bir torunu daha var, adı da Adam... Peki Adam’a miras kalan neydi? Hala hayatta olan bir torunu var mı? Varsa nerede olabilir... O kişi ile Gerçek Yaratıcı arasında nasıl bir ilişki var? Yalnızca Yaratıcı’nın unvanını ve haç sembolünü kullanarak bir taklit mi yaratmış? Yoksa ikisi arasında daha derin bir bağlantı mı var? Klein şüphelerini zihninin gerilerine itmeye çalıştı. Sonuçta, büyülü ayna Arrodes onu tartıyor olabilirdi. Horamick birkaç dakika daha duvar resmini inceledikten sonra aniden birkaç adım geri çekilip avuçlarını duvara bastırdı. Böylece görkemli duvar resmi sessizce parçalandı ve hızla yere dökülen taşlara dönüştü. Renk bile hızla buharlaşıp geride en ufak bir iz bırakmadan kaybolmuştu. Buhar ve Makinecilik Kilisesi, Üçüncü ve Dördüncü Çağ’ın tarihini kasıtlı olarak mı gizliyor... Diğer kiliseler de onlarla aynı şeyi yapıyor olabilir mi? Kaşları çatılan Klein düşüncelerini zihninin gerilerine itip Horamick’in arkasından diğer tarafa geçti. Yarım daire çizen ikili, burada başka bir şeyle karşılaşmıştı. Köşede, yalnızca hatları belli olan taş bir kapı vardı. Bu sırada Horamick’in eklemleri sürekli olarak gıcırdıyordu, ancak bu onun hızla taş kapıya yaklaşıp sağ eliyle kapıyı itmesine sebep olmamıştı. Bu hamleyle taş kapının ötesinde ani bir ışık patlaması oldu ve bu patlama hızla oldukça gerçek görünen bir sahneye dönüştü. Koyu mavi dalgalar, sıvı gibi görünen yoğun, siyah bir sisin altında yükseliyordu. Sislerin arasında, üzerinden sürekli olarak yapışkan bir sıvının aktığı bir dağ vardı. Bu dağın arkası ise sonsuz sisle örtülüydü. Bu sahneye bakmak insanı sakinleştiriyordu. Burası ne böyle? Klein merakla Horamick’in sırtından bakmaya devam ediyordu. O sırada Horamick elini çekti ve sahne yavaş yavaş dağılmaya başladı. Horamick arkasına yaslanıp şaşkın bir şekilde mırıldandı. "Cehennem..." Cehennem mi? Tüm yozlaşmanın kaynağı. Bir gerçek tanrıyı bile yoldan çıkarabileceği söylenen cehennem... Klein çok şaşkındı, ancak Palyaço yeteneklerini kullanarak yüz ifadelerini ve beden dilini kontrol altında tutabiliyordu. O sırada aklına bir şey geldi. Sis Denizi’ni keşfe giden Roselle, bir keresinde rotasından sapmış ve bu anları şu şekilde açıklamıştı: "Cehennemi gördüm." Sis Denizi’nde Cehennem’e açılan bir kapı mı var? Klein hemen başını kaldırıp taş kapıya baktı. Gümüş Şehir’de dolaşan Amon’un bir ritüel gerçekleştirdiğinden şüpheleniyordu. Mezarı hazırladıktan sonra buradan normal bir şekilde ayrılmak yerine Cehennem’e bu özel tünelden geçmiş olabilirdi. Bu nedenle herkes onun öldüğünden emin olmuştu. Gümüş Şehir’in Cehennem’in bir yerinde konumlandırılmış olabileceğine gelince, Klein bundan emin değildi. Sonuçta bu mezarın en az 1500 yıllık bir tarihi vardı, yani nedenle Amon’un, Cehennem’i kullanarak başka bir yere gitmek için yeterli vakti olmuştu. Belki de bazen gelip zaman hortumluyordu? Birinin mezarını kazdığını öğrendiğinde yüzündeki ifadeyi görmek isterdim doğrusu… Klein muzip bir tavırla gülümsedi. O sırada Horamick’in sol elini sağ avucuna alıp aniden büktüğünü gördü. Böylece sol el gıcırdayarak bükülmüştü, ancak kemikleri kırılmamış, derisinin altından et çıkmamıştı. Sol bileğinde ağır, siyah metalden bir tüp vardı! Sol kolunun tamamı küçük kalibreli mistik bir toptu! Gerçekten de Makinecilik Kolektif Zihni’ne yakışır bir hamle. Ancak, bu şeyin gereksinimleri ve maliyeti çok yüksek olmalı. Belli ki askeri birlikler için değil, belirli birkaç personele sağlanabilecek bir şey... Klein, bugünün kendisi için ufuk açıcı olduğunu, gizemli dünyadaki gelişme yolunu görmesi için yeni bir fırsat olduğunu hissediyordu. Tek sorun, Beyonder özelliklerinin korunması, Zanaatkarların sınırlı olması sebebiyle pek çok şeyin seri üretime geçirilemeyecek olması. O sırada Horamick sol elini kaldırıp bileğini taş kapıya dayadı. Bedeninin içinden gıcırdayan dişlilerin sesi ve yoğun bir manevi parıltı geliyordu. Gün kadar aydınlık bir ışık demeti aniden görünüp kayboldu. Böylece taş kapı bir anda tuzla buz olmuştu, sanki hiç var olmamış gibiydi. Ka-kapıyı mı yok etti? Kafir Amon acil bir durumla karşılaşır ve buraya dönmek isterse kapının gittiğini görecek, çok eğlenceli... Bu sahneyi hayal etmek Klein’ı gülümsetmişti. Böylece Amon ailesinin mezar keşfi sona erdi. Klein’ın çevresindeki sahne hızla küçülüp arka plana dönüştü. Çok geçmeden de önünde hayali, eski ve tuhaf bir gümüş ayna belirdi. Aynanın üstündeki siyah, göze benzeyen taşlar parıldıyordu. Birkaç saniye içinde, aynanın yüzeyinde beyaz kelimeler belirdi: "Sadık hizmetkarınız Arrodes ne zaman isterseniz size hizmet etmeye hazırdır." Klein bu aynaya karşı ihtiyatlı davranıyor, onun bu haline bir anlam veremiyordu. Hafifçe başını sallayarak cevap verdi, "Aferin, gidebilirsin." "Tabii, ruh dünyasının üstündeki kudretli varlık." Böylece Arrodes ve arka plan hızla parçalandı. Klein, aynanın gücünün rüyasını terk ettiğinden emin olduktan sonra şaşkın bir şekilde başını kaldırdı, Ruh dünyasının üstündeki kudretli varlık mı? Gerçekten de gri sisi sezmiş... Bu büyülü ayna gerçekten bana güvenmek mi istiyor yoksa başka bir amacı mı var? Dikkatli olmam lazım; yoksa ben de Makinecilik Kolektif Zihni’nin toplarının hedefi olabilirim... Klein bu düşünceleri zihninin bir gerisine itti, yarın için sabırsızlanıyordu. Makinecilik Kolektif Zihni ganimetleri toplamıştı, muhtemelen kendisini çağırıp bu ganimetlerden birini seçmesini isteyeceklerdi!
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.