Özel Kısa Hikayeler - 1: İştahtan Daha Önemli Bir Şey.
Okul çıkışı, kulüp odasında, aramızda açılmış bir atıştırmalık kutusuyla karşılıklı oturuyorduk.
“Kulüp odasına geldiğimde bu kutu açıktı. Ve o sırada burada olan tek kişi sendin, Yanami-san.“
İfadesini hiç değiştirmeden bana bakan kız, sınıf arkadaşım ve benim gibi Edebiyat Kulübü’nün birinci sınıf üyesi Anna Yanami.
“...Nukumizu-kun, bu Fuwa Fuwa Soybean Mochi kutusunun açık olduğu doğru. Bunu kabul ediyorum, tamam mı?“
“Yani yaptığını itiraf ediyorsun-“
Yanami yavaşça başını salladı:
“Onu benim açtığıma veya yediğime dair bir kanıtın var mı?“
…Demek kaçamak yapmaya çalışıyor. Dirseklerimi masaya dayayıp yüzümü ellerimle kapattım:
“Bu kutuyu bu sabah kulüp odasına ben bıraktım. Okul sonrası toplantıda hep birlikte yemek içindi.“
“Bekle, dur. Farzı mahal, gerçekten farzı mahal, ben yemiş olsam bile sorun ne? Ben de kulüp üyesiyim, değil mi? Yani birkaç tane yesem sorun olmaz, öyle değil mi?“
“Tabii, sorun değil. Gerçekten değil.“
Kutudaki boş yerleri sayarak devam ettim: “Ama tek başına beş tane yemen biraz fazla. Açıkçası, bunu nasıl başardığına şaşırdım—“
“Bekle! Beş değil, dörttü! En sondakinde nem emici vardı—“
Yanami lafını yarıda kesti ve başını hızla geriye attı, sanki korkunç bir şey fark etmişti.
“Yakalandım…! Böylesine kurnaz bir tuzağa düştüm…“
“…Buna düşmen senin suçun. Bu arada bu senin yediğini kanıtlıyor, Yanami-san.“
Yanami sessizce başını salladı. Yavaşça avucunu açtı ve buruşuk bir daifuku ambalajı masaya düştü.
“Yedim. Evet, kesinlikle yedim. Yumuşak, tatlı ve lezzetliydiler.“
Bu kadar pişkin bir şekilde itiraf etmesi şaşırtıcıydı.
“Ama biliyor musun, Nukumizu-kun? Dört tane yedim ve geriye altı tane kaldı. Bu tam da kulüpteki kişi sayısına denk gelmiyor mu?“
“Denk mi? Ben, Başkan, Tsukinoki-senpai, Komari ve Yakishio dahil beş kişiyiz, değil mi?“
Tereddüt etmeden Yanami bir tane daha daifuku aldı ve önüne koydu.
“Bunca şeyin üstüne kendine bir tane daha mı yiyeceksin, ha…“
Tam o sırada, kulüp odasının yarı açık kapısından minik, ürkek bir yüz uzandı.
Bu kişi Edebiyat Kulübü’nün birinci sınıf üyelerinden Chika Komari’ydi .
“Bir sorun mu var, Komari? İçeri girmeyecek misin?“
“Ş-Şey… s-siz garip bir şeyler yapıyorsunuz da… g-girmek zor…“
“Garip mi? Hayır, sadece daifuku’ları paylaşıyoruz. Bak, senin için de bir tane var.“
Ç/N=(Daifuku: Azuki fasulyesinden yapılan tatlı dolgulu kırmızı fasulye ezmesi ile doldurulmuş küçük yuvarlak bir mochiden oluşan bir Japon tatlısıdır.)
“O-Oh… n-ne kadar yumuşak ve pofuduk…“
Komari, daifuku’yu özenli bir şekilde mendiline sarıp çantasına yerleştirdi; sanki nadide bir hazineymiş gibi.
“Bekle, yemeyecek misin onu?“
“Ş-Şey… bu akşam büyükannem gelecek… ve o wagashi’leri çok seviyor…“
Ç/N=(Wagashi: Mochi, anko ve meyveden oluşan türlere sahip geleneksel bir Japon şekerlemesidir.)
Bu sözler üzerine, elindeki daifuku’yu açmak üzere olan Yanami donakaldı.
Yavaşça başımı sallayıp daifuku’yu onun elinden aldım ve Komari’ye uzattım.
“B-Bekle, dur bir dakika, Nukumizu-kun! Bekle!“
“Yanami-san, bu seferlik ona versen olmaz mı—“
“Hayır, anlamıyorsun! Daifuku’dan daha değerli bir şey kaybetmiş gibi hissediyorum!“
“Öyle hissetmen normal. Belki de hayat tercihlerini gözden geçirmelisin.“
“…Nukumizu-kun, biraz desteklesen ölür müsün?“
Aramızdaki bu diyaloğu izleyen Komari, elindeki daifuku ile Yanami’nin yüzü arasında tedirgin bakışlar gezdirdi:
“Ş-Şey… bunu gerçekten alabilir miyim?“
“Sorun yok, al! Bu Nukumizu-kun’un payı, çekinme!“
“…Ha? Bekle, az önce verdiğin benim payım mıydı?“
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.