Yukarı Çık




3709   Önceki Bölüm 

           
Bölüm 3710: Masallar? I


Seçimler!


Belirli bir Varoluş Çark’ında, Nullvein Mezarlığ’ın Kıvrımlar’ının Önemsiz bir Köşesi’nde yapılıyorlardı.


Ve başka bir yerde, o yerden çok uzakta, başka Seçimler yapılıyordu.


Yakın Zaman’da aynı Çark’ı terk etmiş olan bir Şey’e Bağlı Seçimler. Ya da belki de Asırlar önce terk etmişti. Ne de olsa Paradoks, Çöküş, Varoluş ve Varolmama’nın Birbiri’ne karıştığı Nullvein Mezarlığ’ın Kıvrımları’nda Zaman’ın sabit bir Anlam’ı yoktu.


O şey Bob’dan başkası değildi. Nullvein Mezarlığ’ı Kıvrımlar’ı boyunca hareket ediyordu, Form’u Hâyâl’i bir Siyah Mutlak Karmaşık Gerçek Kaynak, Bir Öl’ü Varoluş Çarkı tarafından çevrelenmişti.


Tek bir An’da Mesafe Kavram’ının Bile Olmadığ’ı Yerler’i Aşıyordu, ardından bir saat gibi gelen bir süre Boyun’ca Kıpırdamadan, yerinde duruyormuş gibi görünüyordu.


Gerçek Kaynağ’ı Bir An Müthiş bir Karmaşıklık ve Saflık’la titreşirken, bir sonraki An Sessizliğ’e Gömülüyor’du. Ve Belirsiz bir Zaman ve Mekân Aralığ’ından sonra, nihayet Aradığ’ı Dokuma İpliğ’ini Yakalamış’tı. 


O’nu Çekmiş’ti. 


Obsidyen bir Varoluş Çarkı’nın İçin’e yerleştirilen Figür’ü Kıvrımlar’ın İçin’e çekildi ve Yok Ol’du.


Yeniden ortaya çıktığında, Bob’un Figür’ü Tanımlama’ya Meydan Okuyan bir Bölge’de duruyordu. Etraf’ında Korkunç Manzaralar uzanıyordu.

Solunda devasa bir Varoluş Çarkı’nın Parçalanmış Kalıntılar’ı beliriyordu. Kenarlar’ından akan Kızıllık, Akıldan çıkmayan bir Cazibe’ye sahipti. Parçalanmış Olması’na rağmen, Kapsadığ’ı Alan Görüne’nin Çok Ama Çok Ötesi’ne Uzanıyor’du, Sadece Aşırı Otorite O’nun Genişliğ’ini tam olarak Gözlemleyebilir’di.


Sağ’ında, daha da büyük bir Çark Nerede’yse hiç Bozulma’dan duruyordu. Ama daha yakından bakınca, Jant Sicimler’inden Bir’inde bir Çatlak Olduğ’unu, Kenarı’nın Yırtıldığ’ını, Hasar’ın Hâfif ama Büyük Olduğ’unu Görmüş’tü. 


Ve ileride...


Daha fazla Varoluş Çark’ı Kalıntı’sı, Artıklar veya İzler değil, Tam, Devasa Yapılar idi. 


Bir Çark Mezarlığ’ı.


Kayıplar’la Yankılanan bir Mezarlık, sadece kaybedilen Hâyât değil, Yaşanan Ölüm. Bu Çarklar’da Ölüler’in Dokumalar’ı Kıvrılıyor ve Dans ediyordu.


Ölümcül bir Cazibe’ye bürünmüş Çark Sicimler’i bile, artık Sonsuz bir Potansiyel’e değil, Son’lu bir Olasılığ’a Kilitlenmiş Frekanslar’ın Yankılar’ını Yayıyor’du.


Parçalanmış bir Çark’ın her Bir’i Öl’ü bir Frekans olan yüzlerce Devasa Parmaklığ’ı Var’dı.


Diğer Öl’ü Çarklar’da ise Binlerce’si vardı. Önce’den Belirlen’miş, Sönmüş ve Yine de Ölü Şeyler tarafından İskân Edilmiş’ti. 


Varoluşlar Sınır’lı bir Zaman’a Hapsolmuşlar’dı ve Varoluşlar’ını sürdürmeleri ancak Ölü Çarklar’ın ölmekte olan Ataletler’i Sayesi’nde Mümkün:dü.


Bu Kırık Çarklar’ın bazılarında Birleşik Mimarlar’ın Auralar’ı Hâlâ Varoluş’unu Sürdürüyor’du.


Diğerler’inde ise Bir ya da İki Muhteşem Monad Bulunuyor’du. Düzineler’ce Uyumlaştırılmış Kaynağ’a Bağlı İkon Solmak’ta olan Amaçlar’ına Tutunmuşlar’dı.


Bob, Böyle bir Yer’e girdi. Ve Bu’nu yaptığı anda, Geri Dönüş’ün Olmayacağ’ını biliyordu.


Çünkü Artık Tehlike’li bir Varoluş’un Alan’ına Adım Atmış’tı.


“Son’unda geldin. Ben’i aramaya karar verdiğin andan Ber’i Bekliyor’dum, Küçük Bobby.“


Sakin, Gök Gürültü’sü gibi bir Ses Öl’ü Hava’da Yankılanmış’tı. 


Obsidyen Bob sessiz bir Öfke ve NefretVle Titremişti. Ama Kendi’ni Tuttu, Sözsüz’ce İlerlemey’ye devam etti, Sayısız Varoluş’un Ölü Çarklar’ının Kalbinde’ki Bu Ses’in Kaynağ’ına doğru çekildi.


Ora’da bir şey Kıpırdamış’tı. Karmaşıklığ’ıyla Dehşet Verici İdi. 


Evet.


Bob, Çark’ının Yok Edilmesi’nden sorumlu olan Varoluş’u Arama’yı aklından geçirdiği anda, O Varoluş Bu’nu zaten çoktan Öğrenmiş’ti.


Ve şimdi, Mezarlığ’ın Kıvrımlar’ı boyunca, Mesafe Kavram’ından Bile Daha Büyük Yerler’i Kat Ettik’ten sonra, Bob Son’unda O’nı Görmüş’tü. 


Muazzam bir Saflık ve Girift bir Karmaşıklık’la Çevri’li Bir Varoluş’u. 


Çökmüş Paradokslar’dan, Varoluş’tan ve Varolmama’dan Örülmüş Bir Taht’ın üzerinde Oturuyor’du.


İnsan’a Benziyor’du. Oldukça Yüksek ve Karmaşıklık’la Parlayan Açık Ten’i vardı ve Hâyât Dolu’ydu. Saçlar’ı Koyu Renk ve Işıltılı’ydı, Yüz’ünde iyi Kesilmiş bir Bıyık vardı. Gözler’i Kadim bir Merak’la Parlıyor’du.


Yine de, sanki çok Uzaklarda’ki bir Şey’i izliyormuş gibi Sıkıntı’yla Uzanıyorvdu.


Bob, O’nun Baktığ’ı Yön’e Doğru baktı, Sonra İrkil’di.


Kavurucu Ve Oldukça Saf ve Karmaşık Olan Siyah bir Güneş. Görüş’ünü yakan bir şey. Hiçbir şey Göremiyor’du ama Ora’da Düzineler“ce Muhteşem Monad ve Birleşik Mimar Hissetmiş’ti. 


Bazılar’ının KarmaşıklığCı neredeyse Bob’unkiyle Eşleşiyor’du, Bob’un Güccü Jâlâ İyileşiyor ve Artıyorcdu.


Algılayamadığ’ı Şeyler’i Görmez’den Gelmiş’ti. Bu’nun Yerin’e  Tahtı’n üzerindeki Varoluş’a Odaklanmıştdı. Dokumalar’ını Kontrol Et’ti. Sonra konuştu.


“Gerçekleştirmek için Yardım’a İhtiyac’ım olan Kendi Amac’ım var. Bu’nun Gerçekleşebileceğ’i yer Karmaşık, Evet, ama İlgi’ni çekecektir. Ora’ya Ulaşma’ma yardım Edersen, Ben, Kendi Amac’ımı Gerçekleştirir’ken, Sen de Kendi Amac’ını gerçekleştirmiş olursun.“


Sözler’i açıktı.


Ve yine de...


Kıvrımlar’ın Tahtında’ki Varoluş Baş’ını Sallamış’tı. 


“Artık Çok Geç.“


WAA!


Çok Geç mi? Bu ne anlama geliyordu? Bob Çark’ından Ayrıldığ’ından Ber’i Bir Şeyler mi Değişmiş’ti?


“Her zaman çok Geç Olmuş’tur. Bu, Henüz Anlayamadığ’ın bir şey. Gerçek Kaynağınız’ı hiçbir Zaman Gerçek’ten görmediniz. Olaylar’a Doğru’sal bir şekilde bakıyorsunuz. Her Şey Her Zaman bu kadar basit değildir.“


Ses’i ağırlık taşıyordu, Ölçülemeyecek Bir Yaş. Yaşayanlar ve Ölüler Arasında’ki Çizgi’yi Bulanıklaştıran bir Heybet.


“Bana gelmeye karar Verdiğ’in An Artık Çok Geç’ti. O anda Nere’ye Gittiğim’i bilmeden Yol’a Çıksaydım bile varamazdım. Bu yüzden Sen’i bekledim.“


Şifreli. Mantıksız. Rahatsız edici.


Bob’un Bilmeceler’e tahammülü yoktu. Şimdi olmazdı. Zaman’ın Kendi’si O’na baskı yaparken, Olmaz’dı.


“Neden çok geç? Muhtemelen İçin’de-...!“


Bob, Dondu Kalmış’tı. Ağzı yok Olmuş’tu. Dudaklar’ı Yok Olmuş’tu..


“Sus. Böyle Şeyler’i bu kadar Yüksek Ses’le konuşma. Kim’in Dinlediğ’ini asla bilemezsin.“


Varoluş’un Bakışlar’ı Bob’a Kilitlenmiş’ti. 


“Neden Geldiğ’ini biliyorum. İçin’e girdiğin Çark’a baktım. On’dan sadece Ölüm’ü hissettim.“


WAA!


Bob’un Kalb’i Düşmüş’tü. Gözler’i Kararmış’tı. Bu Cevab’ı Reddetmiş’ti. 


Hayır. O Çark’ta Bir Şey vardı. Olmak Zorunda’ydı.



Osmont gibi bir Şey’i doğurmuştu, Bu Yüzden Tezgâh’a Bağ’lı Olmalı’ydı.


“Hem Hatalı’ydın hem de Haklı’ydın, Küçük Bobby.“


İşte yine O İsim.


O İsim



Ve...

HUUUM! 


Obsidyen Çark bir kez döndü. Ağzı Yeni’den şekillendi. Bob, Güç’le Hırla’dı.


“Ben, Bob.“


WAA!


“Bobby değil. Küçük Bobby değil. Sadece Bob.“


Taht’ın Üzerinde’ki Varoluş gülümserken, Bakışlar’ının ardında Güç Titreşiyor’du.


“Hem Haklı’ydın hem de Haksız. Çark’ın Kendi’si Aradığ’ın Şey’le bağlantılı değildi, Ama Dolanmış Olduğ’un Canlı Şey Bağlantılı’ydı. Bunca Zamandır O’nu Avuc’unun içinde Tutuyor’dun ama Iskalamış’tın. “


BOOM!



Not: Ne oluyor? 

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


3709   Önceki Bölüm