Tüp treninin steril beyaz ışıkları titreştiğinde, sadece bir anlığına, her şey yok oldu.
Elian’ın parmaklarının sımsıkı kavradığı krom tutamak, paslı ve pürüzlü bir demire dönüştü. Vagonun pürüzsüz duvarları, yerini yosun tutmuş, renkli duvar resimleriyle kaplı tuğlalara bıraktı. Havayı dolduran filtrelenmiş, ozon kokulu hava, yerini rutubet, kızarmış hamur ve yaklaşan yağmurun toprak kokusuna bıraktı.
Bir çığlık duydu. Kendi çığlığı değildi.
Karşısında, artık vagonun diğer ucunda duran takım elbiseli iş adamı değil, gözleri dehşetle açılmış genç bir kız duruyordu. Saçları, Aethelburg’un düzenli kesimlerine hiç benzemeyen, dağınık, kuzguni bir karışıktı. Elian bu yüzü tanıyordu. Rüyalarından. Hayır, rüyalarından değil. Daha derinlerden bir yerden. Fısıltılardan.
Lina.
Kızın arkasında, yüzleri olmayan, gri paltolu adamlar belirdi. Yüzleri yoktu demek doğru değildi; yüzleri vardı ama hafızanın reddettiği, zihnin bir türlü şekil veremediği boşluklar gibiydiler. Ellerinde neşter parlaklığında, tuhaf, titreşen çubuklar vardı.
Kız Elian’a baktı, ağzı sessiz bir kelime için açıldı. Bir isim. Onun ismini fısıldayacaktı.
“Sakın unutma,” diye bir ses çınladı Elian’ın kafasının içinde. Kendi sesi değildi. Yaşlı, yorgun bir adamın sesiydi. “Kaira’yı sakın unutma.”
Gri adamlar hareketlendi.
Ve sonra, bir göz kırpması kadar hızlı bir şekilde, her şey geri geldi.
Krom tutamak yine soğuk ve pürüzsüzdü. Duvarlar lekesiz beyaza döndü. Havada yine sadece ozon kokusu vardı. Karşısında duran iş adamı, veri-tabletinə dalmış, kaşlarını çatıyordu.
Elian’ın kalbi göğüs kafesini delercesine atıyordu. Elleri titriyordu. Alnından soğuk bir ter damlası süzülüp burnunun ucuna düştü.
“Sonraki durak: Meridian Sektörü 7. Kapılar sol taraftan açılacaktır,” diye anons yaptı trenin yumuşak, sentetik sesi.
Kimse bir şey fark etmemişti. Kimse çığlığı duymamıştı. Kimse kaybolan şehri ve yüzü olmayan adamları görmemişti. Sadece Elian.
Ve zihninin en karanlık köşesinde, susturmaya çalıştığı o ses, bir yalvarış gibi fısıldadı: Beni bul.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.