Noah, Gözler’inin önünde sessizce yüzen küçük paneli açtı.
Alnındaki Aembol hafifçe titriyordu, ikinci bir kalp atışı gibi uğultu yapan Altın bir İşaret. Tanıdık Çizgiler’i incelerken, göğsünden küçük bir Nefes kaçtı.
[Noah Osmont] (Erken Yaratık – 81 Famla Kan)
|Erken Yaşayan Varoluş Sembol’ü: Baş Kahraman (Temel) 1x|
Düşünceli bir şekilde parmaklarını dizine vurdu. Rakamlar yalan söylemezdi.
Glif’ini oluşturmak için, Toplam Güc’ünün yarısı olan 1 milyon CQ ve PQ’yu tüketmiş ve çökmesini önlemek için Alnı’nı 50 milyon Kafes’le sarmıştı. Peki şimdi?
Kafesler’i geri dönmüştü. CQ ve PQ’si Yükselmiş’ti. Sadece iyileşmekle kalmamış, Büyümüştü de. Balığ’ın kavrulmuş etini dikkatlice, sabırla tüketerek, Erken Yaşayan Varoluş Glif’inin getirdiği Korkunç Güc’ün yanı sıra... Kayıplar’ını telafi etmiş ve hâttâ fazlasını kazanmıştı. Glif, O’nu zayıflatmamış, O’nu Yüceltmiş’ti!
Daha da şaşırtıcı olan, Köken Kuleler’inin sayısıydı. Yüz Otuz Beş. Her Bir’i Kavramsal Rezonans’ın bir Kule’ai, somutlaştırdığı Gerçek Kaynak’tan Oyulmuş bir Anıt. Çark’ı, görkemli Atlas’ı... Tam bir Bütünlük’le dönüyordu, birçok Çark’ı tartışılmaz bir ihtişamla parlıyordu.
Yavaşça nefes verdi, ciğerlerindeki sıcaklık yavaş bir gelgit gibi yayıldı. Bu Büyüme sadece Güç değildi. Bir Bakış Açısı’ydı.
Varoluş, hâlâ tehlikeliydi.
Katlanmayanlar Hâlâ dolaşıyordu. Erken Yaratıklar’ın Tarihçe’si, birçoklarının sessiz bir hayranlıkla fısıldadığı isimsiz Yaratık, bir zamanlar ihtişamı olan Katlar... Henüz çözmesi gereken çok şey vardı.
O’nu öldürebilecek çok şey.
Öldürmesi gereken çok şey!
Ama bu Ân? Bu Yükseliş? O’na nefes alması için Alan vermişti.
Zorluklar’ı, Varoluş’un Kaos’unu düşündürmüştü.
Acı’yı, Güc’ü ve Varoluşlar’ı uçurumun bir ucundan diğer ucuna sürükleyen Akıntılar’ı düşünmüştü.
Tüm Bunlar değişimdi tüm Bunlar O’na geldiğinde, muazzam bir değişim geçirmişti.
Ve tüm Bunlar boyunca öğrendiği şey...
“Değişim’i anlamanın tek yolu, içine dalmak, O’nunla birlikte hareket etmek ve dansa katılmaktır.“
Değişim’e dal. Onuynla birlikte hareket et. O’nunla dans et!
Noah, bu Sözler’in etkisini hissetti. Artık akıntıya karşı koymuyordu. Akıntı’ya dönüşüyordu!
Ağır, Quintessential, durdurulamaz bir akıntı!
---
Nullvein Mezarlığ’ın Kıvrımlar’ımd sessizlik hiç de sakin değildi.
Kıvrımlar, nefes alan şarşömen gibi dalgalanıyordu, Işıksız ve Fipsiz.
Ortalarında Altheon duruyordu, vücud’u görkemli ve heybetli, Zaman’ı ve Varoluş’u Büken bir Otorite yayıyordu. Altın-Beyaz Altı Kanad’ı yavaş bir ritimle çırpınıyor, Baş’ının üzerindeki Hâle sessizce dönüyordu.
Ancak o bile, tüm Güc’üyle, Kız’ın nereye gittiğini anlayamıyordu.
Yaşayan Köken’in Kokusu’na sahip Kız’ın. Güneş Işığ’ıyla savrulan bir toz zerresi gibi, O’nun Bakışlar’ının altından alınmıştı.
Bu, imkansızdı.
Ve yine de.
Çenesini sıktı, Göksel Derisi’nin altında öfke kaynıyordu.
Eğer hâlâ bu Kıvrımlar’da ise, ki öyle olmalıydı, O’nu alan şey bunu ezici bir Güç’le değil, ustaca bir el çabukluğuyla yapmıştı.
O, Yaşayan Köken, Karmaşıklığ’ı kıyaslanamayacak kadar zayıf olan birinin El çabukluğuna kanmıştı!
Yaşayan Paradokslar mı?
Hayır.
Eğer buradalarsa, saklanmazlardı. Katlar’ı yakarak, geri dönüşlerini ilan ederlerdi.
O zaman ne?
Katlar titredi.
HUUM.
Katlar çatlayıp, ayrılırken, Varoluş titredi - Sekiz Şerit’li yanardöner Işık, düşen Yıldızlar gibi aşağıya doğru akıyordu.
Altheon Baş’ını kaldırdı, Kanatlar’ını saygı göstergesi olarak hafifçe katladı.
Çünkü o, Yaşayan Kökenler’in ihtişamına bakıyordu!
İlk inen, başka bir Katlar’a ait bir yoğunlukla parıldıyordu - Şekli büyük bir kaplumbağa gibiydi. Kabuğ’u, Beyaz ve Altın Reng’i Katman’lı Rünler’le parlıyordu. Dokuz Baş’ı, Her Bir’i Altı Hâle taşıyan ciddi bir Bilgelik’le uzanmıştı. Hareketler’i buz gibi ve Ölçülü’ydü.
“Vorellion,“ dedi Altheon yumuşak bir Ses’le.
On İki Çağ’ın Kadim Yaşayan Kaplumbağa’sı, toplanan Güc’ü kabul ederek, birçok kafasını eğmişti.
Diğerler’i ölçülü adımlarla ve parıltılarla geldi. Altheon’un Labirent’ten arkadaşı Shaynara, Yıldız Işığ’ıyla parlayan Saçlar’ı arkasında dalgalanarak, öne çıkmıştıö
O’nun yanında diğerleri de gelmişti - Bazılar’ı İnsan’sı formda, bazıları pullarla kaplı, diğerleri ise geçici kabuklarla giyinmiş parlak Fikirler’di.
Altheon zaman kaybetmedi. Olanlar’ı anlattı. Altın Işığı’n parlaması. Yozlaşmış Yaşayan Köken Otoritesi’nin Varoluş’u. Kayboluş.
Ve daha sessizce, Varoluş Otoritesi’nin çılgın hareketleriyle hissettiği Şey’i, Kıvrımlar’ın Tüm Dokumalar’ını şu anda bile hareketle titreten Şey’i!
Vorellion’un Dokuz Baş’ı hareketsizleşti, her Bir’i Sessiz Kıvrımlar’a doğru hafifçe dönmüştü.
Konuş’tu, Ses’i tek bir ağızdan değil, hepsinden aynı anda çıktı - Uyum’lu bir Rezonans şeklinde.
“Dağılın. Yerlerinizi alın. Her Varoluş Çark’ını arayın. Yaşayanlar’ı. Ölüler’i. Ölmek üzere Olanlar’ı. Unutulmuşlar’ı. Yazılmamışlar’ı. Gördüğümüz gibi bir Paradoks’un nasıl ortaya çıktığını keşfedin.“
Rüzgar şiddetlendi.
“Adımlar’ı takip edin. Kaynağ’ı Anlayın. Ve eğer Yaşayan Paradokslar Varsa, dayanamayacaksanız müdahale etmeyin. Yardım çağırın. Ama Şu’nu bilin...“
“Gelecekler. Henüz gelmemiş olmaları... Endişe verici.“
Toplanan Yaşayan Kökenler Başlar’ını salladı. Bazılar’ı ışık çizgileri içinde kayboldu. Diğerler’i sessiz Ters Dönüşler’le. Birkaç Tane’si Kavramsal Çöküş’ün Sarmallar’ı içinde.
Kısa süre sonra, Altheon’un yanında sadece Shaynara kaldı.
Gözler’ini kapattı. Bu’nu yüksek sesle söylemeden önce Kendi’si anlayacaktı. Sonuçlar’ı çok büyüktü. Çok belirsizdi.
“Önemli değil,“ diye yalan söyledi ve arkasını döndü.
...!
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.