Yukarı Çık




8   Önceki Bölüm 

           
“Morishita’nın önü mü…?”



Evet, bu teklifi yapan kişi, sıra dışı tavırlarıyla tanınan Morishita Ai’di.

> “Evet. Nedenlerini açıklayayım. Ayanokouji Kiyotaka, teknik olarak transfer öğrencisi sayılır. Bu da sınıfa yeni ve yabancı olduğu anlamına gelir. Hemen sınıfın ortasına oturtulursa içine kapanabilir. Pencere kenarındaki en popüler yere—benim oturduğum sıraya—geçerse, bu fazla ayrıcalıklı olur. Ayrıca, düşman sınıftan gelen biri olarak güvenilirliğini izlemek gerekir. Tüm bunları göz önünde bulundurursak, önümde oturması en mantıklısı. İtirazı olan varsa şimdi konuşsun.”



Hiçbir öğrenci, Morishita’nın bu tek taraflı ve biraz da kibirli önerisine itiraz etmedi.

Zaten oturacağım sıranın neresi olacağı pek önemli değildi.

Mashima-sensei, sınıf sessizce onayladığı için bu teklifi kabul etti.

Geriye bir tek soru kalmıştı:

> Morishita’nın önünde hâlihazırda oturan öğrenci bunu kabul edecek miydi?



Mashima-sensei, öndeki sırada oturan öğrenciye, Sugio Hiroshi’ye döndü:

> “Sugio, senin için sorun olur mu?”



> “Sorun olur mu? Hemen değişelim—yani, lütfen hemen değiştirebilir miyiz?”



Sugio, sırayı değiştirmekten büyük mutluluk duyduğunu belli etti.

Mashima-sensei, onay alınca hemen yeni masa ve sandalye getirdi:

> “O halde, Ayanokouji, lütfen yerine geç. Homerooma devam edeceğiz.”



> “Anlaşıldı.”



Morishita’nın önerdiği sıraya geçtim.

Yerime oturur oturmaz arkamdan Morishita seslendi:

> “İyi anlaşacağız, Ayanokouji Kiyotaka.”



> “Ben de öyle umuyorum.”



C Sınıfı genel olarak hâlâ huzursuz görünüyordu, ancak Horikita’nın sınıfına kıyasla ortam daha sakindi.

Görünüşe göre birçok öğrenci transferin gerçekten gerçekleşeceğini beklemiyordu.

Yine de, öğrencilerin temel nitelikleri epey yüksekti.
Bu da yeni ortamda bana avantaj sağlıyordu.

OAA uygulamasından sınıftaki tüm öğrenci bilgilerini zaten incelemiştim.
Ancak benim gibi, onların da okulun not sisteminde görünmeyen yönleri vardı.

Bu yeni okul hayatımda ilk işim bu bilinmeyenleri keşfetmek olmalıydı.

Önümde sadece bir yıl kaldığına göre, boş vakit yoktu.

Ama insanlara “Vakit yok, hemen bana açılın” diyemezdim.

Bir denge kurulmalıydı.


---

“Ne düşünüyorsun, Ayanokouji Kiyotaka?”

Arkamdan gelen ses Morishita’ydı.

> “Geleceği…”



> “Yüz kişiyle arkadaş olup onigiri mi yiyeceksin?”



Ne demek istediğini anlamamıştım.

> “Hayır, öyle bir şey düşünmüyorum…”



> “Yüz kişiyle onigiri yemek istemiyor musun?”



> “Bu da ne demek…? Gerçekten anlamıyorum.”



Ve hâlâ ritmik bir tonla konuşuyordu.

> “Bu tarafa bak.”



Dediğini yapıp arkamı döndüğümde, Morishita bana buz gibi bakıyordu:

> “Ayanokouji Kiyotaka, sen aslında şaşırtıcı derecede cahilsin, ha?”



> “Bu biraz ağır olmadı mı?”



> “Bu lafı bile duymamışsın… Bu bir şaka bile değil, klasik bir referans. Akıl sağlığın yerinde mi?”



> “Sanırım bunu anlayacak kişi sayısı da çok azdır.”



Derin bir iç çekti:

> “Seni aptal olarak tanımlamak istemem ama… cidden dış dünyayla bağlantın kopmuş gibi.”



“Yüz kişiyle arkadaş olmak mı… Onigiri yemek mi…”

Bunu düşünsem de bir anlam veremedim.

> “Yeter. Dön önüne ve öğretmeni düzgünce dinle.”



Ama beni çeviren sendin, Morishita…

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


8   Önceki Bölüm