Yukarı Çık




3964   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3966 


           
Bölüm 3965: İhlal! II


Moiraine, mevcut Anlayış’ın Ötesi’nde bir Şey’in vaadi karşılığında Nihai Güc’ü elinden bırakarak, zor bir kararı kolayca verirken, Varoluş’un diğer tarafında da Diğerler’i Kendi seçimlerini yaptılar... Gerçekliğ’in Dokusu’na yankılanacak ve Sonuçlar’ı Kimse’nin tam olarak Öngöremeyeceğ’i kararlar verilecek. 


Seçimler.


Bir Ân için Kelebeğ’i düşünün.


Parlak Kanatlar’ı ve Kısa Ömrü’yle, Yaz’ın Öğle’den Sonralar’ında dans eden, doğuracağı fırtınalardan habersiz O Narin Yaratığ’ı! 


Tek bir Kanat çırpması... Sağ yerine Sol’a, aşağı yerine yukarı, havayı o kadar küçük bir şekilde Bozar ki, Erken Yaratıklar dışında hiçbir Bilinç Bu’nu algılayamaz.[Not: Adui, gene Ders Anlatıyor. Bu hiç aklıma gelmemişti.]


Ancak bu Bozulma Yayılır, Büyür, Kaos’un Amansız Dokumalar’ıyla Kendi Üzerine Eklenir.


Yerinden oynayan Hava, aksi takdirde kaçıracağı Sıcak bir Akım’la karşılaşır. Bu Küçük Ekleme’yle Güçlenen Akım, bir Nulut Oluşum’unu Planlanan Rotası’ndan Üç Derece saptırır.


Artık farklı bir Yol’da ilerleyen Nulut, Yağmur’unu Vadi yerine bir Dağ’ın üzerine bırakır. Dağ Dere’si olması gerekenden daha Erken Taşar ve bir Tüccar’ın Geçeceğ’i Köprü’yü yıkar!


Farklı bir Yol izlemek zorunda kalan tüccar, farklı bir Şehre varır ve orada uzak Diyarlar’daki fırsatlardan bahseder. Genç bir Hayalperest O’nun Sözler’ini duyar ve Her Şey’i geride bırakıp, maceraya atılmaya karar verir.


Bu Hayalperest, yeni bir ticaret Rota’sı keşfeden bir Gemide Navigatör olur. Bu Rota bir Ulus’a Refah, Diğer’ine Yoksulluk getirir. Savaşlar çıkar. Acı ve zaferden Felsefeler doğar.


Bu Felsefeler Dünyalar’a Yayılır ve Tüm Medeniyetler’in Varoluş’u Algılama Biçim’ini etkiler!


Galaksiler, Kökenler’i bu Felsefeler’in yorumlarına dayanan İlkeler’e göre hizalanır.


Evrenler, Onlar’ı şekillendiren Bilinç nedeniyle Temel Yasalar’ında ince farklılıklar barındırır. Kozmos, o İlk Kanat Çırpışı’nı yansıtan Dokumalar’la dans eder. Varoluşsal Alanlar, Sonsuz Kelebekler’in, Sonsuz Seçimler’in, Sol’un Sağ’a, Evet’in Hayır’a, Sessizliğ’in Şarkı’ya dönüştüğü Sonsuz Anlar’ın Birikim’ine göre yükselir ve alçalır.


Hatta Omniverseler... Gerçekliğ’in ve Varoluş’un Tüm Olası Varyasyonlar’ını İçeren bu Devasa Yapılar bile, Var Olduklar’ı bile söylenemeyecek Kadar Küçük Varoluşlar’ın  yaptığı seçimlerin ağırlığından etkilenir!


Varoluş Çarklar’ı, Dönüşler’iyle öğütürken, Sayısız Küçük Karar’ın birikmiş Ağırlığ’ı kritik Kütle’ye ulaştığında, ara sıra takılır!


Bir Kelebeğ’in Kanad’ı. Basit bir Seçim. Yine de, Ölçek Kavram’ını Anlamsız Kılan Ölçeklerde’ki Şeyler’i etkileyebilirdi.


Bu, Yaşayan Varoluşlar’ın Algılanama ve Ölçülemez Yıl boyunca inkar etmeye çalıştıkları Gerçek’ti... Tüm Birikmiş Güçler’ine, tüm Üstün Otoriteler’ine rağmen, asla Tahmin Edemeyecekler’i veya Kontrol Edemeyecekler’i Seçimler’den Doğan Kaos’un Kaprisler’ine karşı savunmasız kaldıkları gerçeği!


Önemsiz bir Varoluş’un tek bir Karar’ı, tüm Katlar’ı çökertebilir, Varoluş’un Gidişat’ını Hiçbir Planlama’nın Öngöremeyeceğ’i Kanallar’a yönlendirebilirdi.


Birkaç Yıl önce, Mavi bir Dünya’ya kıyamet çöktü. Genç bir Adam, Becer’i Kitab’ı Ateş Top’undan Derece F Avcı’sı oldu.


Bu da bir Tercih’ti.


Görkemli, Özlü, Algılanamaz bir Tercih!


Gerisi... Tarih oldu.


Ve bu gün, Geçmiş’te olan ve Gelecek’te Olabilecek Her Şey’in Enginliğ’inde, Var Olma’nın Doğası’nı yeniden Şekillendirecek Seçimler yapılıyordu!


---


Gerçekliğ’in Kendi İmkansızlığ’ından zevk Alan İkkeler’e Göre Büküldüğ’ü ve Kıvrıldığ’ı Aşkınlım Paradoksal Katlar’da, Tüm Emsaller’i alt üst eden bir Güç Topluluğ’u bir araya gelmişti.


Erken Yaratıp’ın devasa cesedi, İmkansızlığ’ın Kendi’si için bir Anıt gibi oluşumlarının merkezinde yatıyordu... Öl’ü ama bir şekilde hâlâ mevcut, Son’a Ermiş ama Tamamen Yok Olma’yı Reddeden.


Bu Grotesk İhtişam’ın etrafında, Paradoks’un Temel Güçler’ini yöneten Varoluşlar, Milyonlar’ca Yıl Boyunca planlanmış bir Ritüel’in hassasiyetiyle Kendiler’ini düzenlemişlerdi.


Dük Diviticus, Kelime’nin tam Anlam’ıyla, tüm Bunlar’ın merkezinde duruyordu.


O ve diğer Sekiz Dük, bir zamanlar Varoluş’un Ritmi’yle atan, Hayal Edilemez bir Güc’e sahip Kalb’in bulunduğu Cesed’in açık göğüs boşluğuna yerleşmişlerdi.


O’nun Yokluğ’unu gösteren Yara, Kurumuş Damarlar ve Kurumuş Dokular’dan oluşan bir Kanyon’du ve Gerçekliğ’in ve Varoluş’un Kendisi’ne izler bırakacak kadar derin bir hayret uyandırıyordu.


Dokuz Dük, bu kadim Ölüm Boşluğ’unun içinde mükemmel bir Daire oluşturdu, Konumlar’ı Bilinmeyen Dokumalar’a göre Hesaplanmış’tı.


Her Dük, sadece Bireysel Güc’ü değil, Paradoks’un Kendisi’sin Temel Yönler’ini de temsil ediyordu... Çelişki, Belirsizlik, Olasılık, İmkansızlık ve İsimlendirilmesi hâlinde kesin durumlara dönüşecekleri için İsimler’i Olmayan Kavramlar.


Sekiz Dış Dük’ten, senkronize bir hassasiyetle Işık huzmeleri fışkırdı. Bazılar’ı Fotonlar’ı Yutan Obsidiyen karanlığıyla parlıyordu. Diğerler’i ise aynı anda birden fazla Spektrum’da var olan Gümüş Parıltısı’yla ışıldıyordu. Diğerler’i ise bir şekilde hem Sıvı hem Katı, hem Parçacık hem Dalga, hem Mevcut hem de Yok olan Altın bir Otorite yayıyordu.


Bu Işınlar, Varoluş’un Kendisi’sin Ueniden Yazılması’nın odaklanmış yoğunluğuyla Diviticus’un üzerinde birleşti. O, Onlar’ın kesiştiği noktada duruyordu, içinden akan Güc’ün Büyüklüğ’ünden titriyordu.


Vücud’undaki her Hücre, O’nu Parçalaması gereken, Bu Ân için özel olarak hazırlanmamış herhangi bir Varoluş’u Parçalayacak Güçler’in bir Kanal’ı hâline gelmişti.


O’nun merkezinden, Erken Yaratık Kan’ının Yarım Damlası’nın Kendi İç Işığ’ıyla attığı yerden, Paradoks’un Dallar’ı ortaya çıkmaya başlamıştı. 


Bunlar tam olarak Fiziksel değillerdi, tam olarak Enerji de değillerdi ama Furumlar arasındaki Boşluk’ta Var Olan bir Şey’di... Belki de verilen bir Biçim ve Amac’ın Tezahür’üydü!


Bu Dallar, Her Bir’i o değerli Yarım Damla’nın parıltısıyla sarılmış, bir zamanlar Erken Yaratığ’ın can Damar’ını taşıyan Kurumuş Damarlar’a uzanıyordu.


Bağlantı kurulduğu Ân’da, ceset Seğirme’ye başlamıştı. 


Ölüm Sancılar’ının Rastgele Spazmlar’ı değil, çok daha rahatsız edici bir Şey’i ima eden hareketler... Yaşamayı Unutmuş Beden aracılığıyla Kendi’ni Yeniden Ortaya Koymaya çalışan bir Amaç. 


Devasa Form, sanki Varoluş’un En Temel Kurallar’ını ihlal eden bir Şey’i barındırması isteniyormuşçasına, Gerçekliğ’i ve Varoluş’u rahatsız eden Frekanslar’la titriyordu.

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


3964   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   3966