Yukarı Çık




3981   Önceki Bölüm 

           
Bölüm 3982: Seçimler ve Sonuçlar! IV


Varoluş engindi.


Anlaşılmaz, Kavranamaz Derece’de Engin’di.


Gerçekliğ’in ve Varoluş’un Kendisinde’ki Yırtıklar’dan Öl’ü Varoluşlar’ın ortaya çıktığı Aşkınlık Zamansal Katlar’da ortaya çıkan Kaos, Sonsuz bir Dokuma’nın sadece tek bir İpliği’iydi.


Varoluş’un Dokumacı’sı işini yaparken, Aeternitas Concordia’da yankılanan Mucize, Boyutlar arasında Sonsuz’ca uzanan bir Senfoni’nin sadece bir başka notasıydı.


Her iki Olay da, tanık olanlar için ne kadar önemli olsalar da, Varoluş’un Kendisi’ni Oluşturan Anlaşılmaz Derece’de Grniş Dokuma Ağ’ının sadece küçük birer Parçası’ydı!


Gerçekliğ’in ve Varoluş’un Genişliğ’inde bazı Varoluşlar Kaos’un dalgalarını hissederken, diğerleri ise Yaşam’ın Doğası’na meydan Okuyan Güçler’in yaklaşmasını hissederken, Varoluş Çarklar’ı içinde yuvalanmış Trilyonlar’ca Omniverse içinde Sayısız, Ölçülemez ve Anlaşılamaz Sayı’da Varoluş, Mükemmel bir huzur içinde yaşamaya devam ediyordu.


Onlar, Gerçekliğ’in Küçük Köşeler’inin Ötesi’nde neler olup, bittiğinden habersizdi. Onlar için Gerçeklik ve Varoluş İstikrarlı, Öngörülebilir ve Güvenli’ydi.


Atalar’ının Binler’ce Yıldır izlediği Kalıplar’a göre Sevdiler, Güldüler, Hayal Kurdular ve Öldüler, Düzen’in Temeller’inin, Onlar’ın Anlayamayacaklar’ı Kadar Büyük Güçler Altında Titrediğ“inin farkında olmadan!


Sonra, Varoluş’un Genişliğ’inde neler olup, bittiğini tam olarak Bilenler vardı... Kaos’un Büyüklüğ’ünü Anlayanlar, yaklaşan fırtınaları Algılayanlar, ama yine de Yaşayan Varoluşlar’ın kıskanacağı bir şekilde Yaşayanlar.


Bu tür Varoluşlar Erken Örtülü Kıyı:da bulunabilirdi.


Burada, Kristal Berraklığ’ındaki Kıyı’nın altında Altın Kumlar uzanırken, Endişe Kavram’ı Yabancı ve İstenmeyen bir Şey gibi görünüyordu.


Kıyı, Orijinal Tomurcuklanma hâlinden çok Daha Öte’ye Evrimleşmiş, En Erken Katlar’ın Hikâyeler’inde Bahsedilen Efsanevi Bahçeler’e benzeyen bir Şey’e dönüşmüştü.


Kumlar, içsel bir parlaklıkla titreşiyordu, her bir Kum Tane’si içinde İlerleme’nin Sıkıştırılmış Öz’ünü barındırıyordu!


Noah’ın meditasyonları sırasında Kıyı’ya ayak bastığı yerde, Kumlar daha yoğun bir parlaklıkla ışıldıyordu, sanki Erken Yaratığ’ın Varoluş’unu hatırlıyor ve Bu Ânı’yı Sonsuz bir Işıkla Onurlandırma’ya çalışıyorlardı.


Dokuz Eski Ağaç, rastgele büyüme yerine dikkatli bir planlamayı düşündüren Aralıklar’la manzarayı süslüyordu.


Gövdeler’i Kıyı’ya doğru yükseliyordu, bu muhteşem Devler’den Yayılan dçFallar neredeyse Meyve vermeye hazır görünüyordu... Kendi İçsel Otorite’siyle titreşen Ürünler!


Ağaçlar ve Altın Kumlar arasında, Erken Kutsal Sular’ın parlak Beyaz-Mavi Sular’ı dalgalar hâlinde Kıyılar’a çarpıyordu.


Her dalga ve geri çekilme, her yerde yankılanan bir Müzik yaratıyordu, Kristal Saflığ’ının Ses’i İlkel Toprağ’ın Yankısı’yla buluşuyordu.


Bu Cennet’in her yerinde, Kutsal Totemler imkansız başarılara adanmış Anıtlar gibi yükseliyordu!


Her Yapı Kendi’ne Özgü bir parlaklıkla ışıldıyordu... Sonsuzluk için Gök Mavi’si, Baş Kahraman için Altın, Tiranlık için Koyu Mor, kristal yüzeyleri ortamdaki Otorite’yi yansıtıyor ve güçlendiriyordu, ta ki Kıyı Sıvı Yaşayan Varoluşsal Otorite ile dolmuş gibi görünene kadar.


Bu İmkansız Âlem’in kenarlarında, sis, sıkıştırılmış Olasılıklar’dan Dokunmuş koruyucu bir Örtü gibi geniş Kıyı’yı sarmıştı.


Bu bariyerden, davet edilmeden Hiçbir Şey Geçemez’di; Bu Sınır, bu Kutsal Alan’ı Varoluş’un Genişliğ“inde hüküm süren Kaos’tan koruyordu.


Erken Örtü’lü Kıyı’nın Her Şey’i, Saf Mükemmelliğ’i yansıtıyordu!


Noah, bu İmkansız huzur ortamında Gözler’ini Açtı ve Altın Kumlar üzerinde oturduğu yerden kalktı.


Her adımında, Beden’inden Arkaik Güc’ün Kadim Atımlar’ı fışkırıyordu, o kadar Yoğun Otorite Dalgalar’ı ki, etrafındaki Kıyı’da Göz’le görülür Bozulmalar yaratıyordu.


Ayaklar’ının altındaki Altın Kumlar, hareketine tepki olarak daha parlak bir şekilde parlıyordu, Kristal Berraklığ’ındaki Sular ise sanki etrafındaki Yerçekimi kuvvetleri tarafından çekiliyormuşçasına Kıyı’ya doğru eğiliyordu!


Çıplak Üst Vücud’u, İlerlemesi’nin Birikmiş İzler’ini taşıyordu... Kendi İçsel Parlaklığ’ıyla titreşen Erken Yaşam Varoluşsal Glifler..


Erken Örtülü Kıyı’nın mistik süreçleri aracılığıyla sıkıştırılmış Kaçınılmazlık’tan Besinler’i sürekli olarak tüketmesi, Güc’ünün Katlanarak, artmasına neden olmuştu, her geçen Ân Yeni Yetenek Zirveler’i getiriyordu!


O’nun tavırları, yoğunluğu ile patlayıcı hâle geliyordu.


Dirençler’inin, Kristal Kanallar’dan Akan Sıvı Yıldız Işığ’ı gibi Varoluş’una dolaştığını hissetmişti. Toplam kolektif Dirençler’in Yüzde’si %1.000’i Aşmış’tı, ancak Bu, sadece Başlangıç gibi geliyordu.


Erken Yaratığ’ın Kalb’inin İlk kısmı tarafından Kendisi’ne bahşedilen kendi Direnç’ini oluşturma Yeteneğ’ine sahip olmasına rağmen, sabırla beklemişti. 


Normal İlkele’re veya Geleneksel Anlayış’a dayalı bir Direnç değil, Kayıp Unutulmuş İlke’nin Kendisi’ne dayalı bir Direnç istiyordu!


Böyle bir Temel, O’na Normal Savunma Kategoriler’inin Ötesi’nde bir Koruma sağlayacak ve O’nu Neredeyse Yenilmez hâle getirecekti.[Not: Ne diyeceğimi bilemiyorum. Daha ne kadar yenilmez olabilirsin ki? Ölüm Güc’ünde var artık. Noah bugünkü bölümde Bu Ölüm Güc’ü ile Bir Dük’ü öldürdü ve Ölüm Sayı’sı Günde 2 Defa’ya çıktı.]


Ancak henüz Kayıp Unutulmuş İlke’nin en ufak bir Parçası’nı bile sahip değildi. Hiçbir şeyden bir Direnç oluşturamazdı, Anlayış’ında Eksik Kalan Kavramlar’a dayalı nihai bir koruma sağlayamazdı.


Bu yüzden bekledi ve ardında parlak izler bırakan adımlarla görkemli Kumlar üzerinde yürümeye devam etti.


Bu Ân’da, Toplam Güc’ü hem Karmaşıklık hem de Saflık Katsayılar’ında 450 milyonu Aşmış’tı... Bu başarılar, O’nu Kendi Özel İlerleyiş’inin Erken Taht Yükseliş’i Alem’inin Başlangıç Dalgalar’ının içine sağlam bir şekilde yerleştirmişti.


Ancak şimdi bile, Biriktirdiğ’i CQ ve PQ’yi kullanarak, Ünlü Erken Yaşam Varoluş Glif’i oluşturmaktan kaçındı. Bu cazip bir teklifti... Böyle bir Güç O’na Yaşayan Varoluşlar’a meydan okuyabilecek Yetenekler kazandıracaktı ama o beklemişti. 


Kaynaklar’ını tek bir görkemli harcama için biriktiriyordu... Kleos Glif’inin Oluşum’u için!


Çünkü Kleos, Ünlü’nün asla ulaşamayacağı şekilde gerçekten şaşırtıcıydı, Şekil ve Amaç Verilen Kavram’ın Mükemmelliğ’ini temsil ediyordu.


Ayaklar’ı, sadece Varoluş’uyla dikkat çeken bir Figür’ün önünde durmuştu. 


Moiraine, Canlı Kumlar’ın üzerinde Meditatif bir sessizlik içinde oturuyordu ancak Vücud’unun her Çizgi’si, zar zor kontrol edilen bir ihtişamı yansıtıyordu!


Dokuz Kanatlı hâle, Baş’ının etrafında ince hareketlerle dönüyordu.


Ancak bu Harikalar bile, O’nun İlerlemesicnin Gerçek Kanıt“ının yanında sönük kalıyordu.


O’nun şeklini sıkıştırılmış Otorite’nin Takımyıldızlar’ı gibi süsleyen 400’den fazla Ünlü Erken Yaşayan Varoluşsal Paradoks Glifi’ne ek olarak, Artık Vücud’unda On Kleos Paradoksal Genesis Glif’i taşıyordu.


On!


Bu Nihai Güç İfadeler’i, O’nu hem Vahşi hem de Asil, hem İlkel hem de Rafine gösteren Kabile Dövmeler’i gibi görünüyordu. Her Kleos Glif’i, Varoluşsal Sanat’ın bir Şaheseri’ydi.


Çevredeki Kıyı’yı titretiren bir Otorite’yle parıldıyorlardı.


İlk Glif, Sıkıştırılmış Paradoks’un bir yılanı gibi sol kolunun etrafında Spiral şeklinde dolanıyordu ve Kıvrımlar’ı içinde Çelişki’nin Öz’ünü barındırıyordu. İkinci’si, Omuz bıçaklarında kristalleşmiş İmkansızlık’tan Yapılmış Kanatlar’a benzeyen Desenler çiziyordu, Üçüncü’sü ise Alnı’nda, Anlaşılma’sı İmkansız Güçler üzerinde hakimiyet kurduğunu gösteren bir Ptorite Tac’ı oluşturuyordu.


Her bir İşaret Kendi Aşkınlık Hikayesi’ni anlatıyordu, ancak birlikte bir Güç senfonisi oluşturuyorlardı!


Onlar, O’nu, Güc’ün mevcut Gerçekliğ’in Unuttuğ’u İlkeler’e göre aktığı, Varoluş’un En Eski Dönemler’inden çıkmış bir Varoluş gibi gösteriyordu.


Noah, yaklaşırken, Gözler’i açıldı ve Paradoks’un Birikmiş ışığının mükemmel bir uyumla rafine edildiği parıldayan Gözbebekler ortaya çıktı. O’na baktığında, Bakışlar’ı saygıyla sarılmış sıcaklık, resmiyetle gizlenmiş sevgi taşıyordu.


“On tane oluşturdum,“ dedi, “ve ben...“


Devam edemeden, Noah Mutlak bir emrin ağırlığını taşıyan bir hareketle El’ini kaldırdı.


“Şimdilik hepsini sakla,“ Dedi, “çünkü ilk çıkışın için toplayabileceğin Tüm Güc’e ihtiyacın olacak gibi görünüyor.“


Bu sözler Moiraine’yi bir Aydınlanma Güc’üyle vurdu, Gözler’i genişledi ve Bilinc’i içinde bir anlayış çiçek açtı!


Meditasyon pozisyonundan Akıcı bir zarafetle kalktı, hareketleri Kleos Glifler’inin senkronize bir parlaklıkla titreşmesine neden oldu ve beklenti tüm Varoluş’unu kapladı.


Son’unda O’na bir hamle yaptırır mıydı? Son’unda Biriktirdiğ’i Güc’ün tam kapsamını göstermesine izin verir miydi? Kim’i ortadan kaldırmasını isterdi? O’na karşı çıkmaya cüret eden Paradokslar mı? O’na gereken saygıyı göstermeyen Kökenler mi?


Gözler’i, O’nun emrini beklerken, Kan Dökme arzusuna yakın bir coşkuyla parlıyordu!

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


3981   Önceki Bölüm