Genç adamın kulaklarında yankılanan o bal kıvamındaki sesler, iki kadının ateşli soluğuyla göğsünü okşuyordu. Duyduğu her sözde öylesine derin bir tutku vardı ki, zihni eriyip akıp gidecek gibi hissediyordu.
Bu... hiç de umduğum şey değil. Genç adam—Caim—içten içe iç çekti, vücudunu saran yumuşak ve sıcak ağırlığı hissederken.
Şu an, ondan fazlasını rahatlıkla sığdırabilecek kadar geniş bir yatağın üzerinde uzanıyordu. Çevresini saran kadınların hepsi birbirinden güzel, üstlerinde yalnızca iç çamaşırları ya da incecik gecelikleri vardı. Gözleri şehvetle parlıyor, hepsi Caim’e kilitlenmişti. Yumuşacık göğüsler her yönden üzerine bastırıyor, uzun ve ince bacaklar bedenine dolanıyordu. Yatak her sallandığında çıkan gıcırtıya cilveli iniltiler eşlik ediyordu. Onu saran eşsiz güzellikler, tatlı bir zehirin etkisinde yanakları kıpkırmızı kesilmiş halde ona teslim olmuştu.
Aslında doğru... gerçekten de zehirlenmiş durumdalar. Caim acı bir gülümsemeyle, ellerini kadınların pürüzsüz teninde gezdirerek göğüsleri ve kalçalarıyla oynadı.
Evet, buradaki tüm kadınlar onun tutsaklarıydı. Onları böylesine çılgınca arzuya sürükleyen şey, Caim’in tatlı zehirleriydi. Zehir, kadınların içgüdülerini açığa çıkarmış, onları durmaksızın haz peşinde koşturmaya mahkûm etmişti.
Bunun sorumluluğunu almak zorundayım. Bu, yaptıklarımın... ya da daha doğrusu zehirlerimin kaçınılmaz sonucuydu.
“Efendim Caim... ne olur... bana sevginizi verin... daha fazlasını istiyorum... daha... daha çok...!” Kadınlardan biri artık dayanamayarak ıslak iç çamaşırını fırlattı. Diğerleri de onu takip ederek birer birer soyundu.
“Pekâlâ... öyleyse gelin. Hepinizi birden kabul ediyorum,” dedi Caim, birini kolunun arasına alıp dudaklarından öperken.
Diğer kolunu ve bacaklarını saran kadınlarla birlikte Caim, onu buraya sürükleyen olayları düşünmeye başladı.
İşte bundan sonrası, bir gün bilge bir hükümdar, bir zalim tiran ve hatta bir İblis Lordu olarak anılacak bir kralın doğuşunun hikâyesidir.
Bu, en güçlü iblisin savaşlarını ve maceralarını anlatan destandır—Zehir Kralı’nın destanı.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.