Berbat geçen bir doğum gününün ardından, şişmiş yanaklarımı annem görmesin diye kendimi odama kilitledim. Babam üç yıl önce bir hastalıktan ölmüştü. Şimdi annem ve abimle yaşıyorum. İkisi de işleriyle meşgul ve eve geç geliyorlar, bu yüzden neyse ki beni fark etmiyorlar.
İkisine de mesaj atıp kendimi iyi hissetmediğimi ve odamda uyuduğumu söyledim, sonra da odayı kilitledim. Ama eve geldikten kısa bir süre sonra kapıda benimle konuştular. Onlara karşı mahcup hissederek, “Herhalde yaz nezlesi oldum. Üzgünüm, hasta oldum. Yaz tatili bitene kadar yatakta kalacağım,“ dedim.
Benim için endişelenip kapının önüne lapa, puding ve sporcu içecekleri bıraktılar. Her neyse, onları ağzıma atıp başka hiçbir şey düşünmeden yatağa girdim ve lise ikinci sınıftaki değerli yaz tatilim böylece sona erdi.
Kendimi çaresiz ve bomboş hissediyordum.
※
Bir sürü kâbus gördüm.
Tek yapabildiğim, monitörde Miyuki ve Kondo-senpai’nin otelde sarılıp öpüştüğü videoyu izlemekti.
“Eiji gerçekten iğrençsin birisi. Çocukluk arkadaşı olduğumuz için ona iyi davranmaya çalıştım ama o beni yanlış anladı ve bana açıldı.“
“O sapığı falan boş ver. Sadece bana bak şimdi.“
“Evet!! Senpai!“
10 yıllık çocukluk arkadaşlığımızın ardından, ona elimi bile sürememiştim. Ama senpai, Miyuki’ye benim hakkımda tekrar tekrar kötü şeyler söyletmekten zevk alıyordu.
Bir rüya olmalıydı bu, ama midemin bulanmasını durduramıyorum. İnsanlık onurum yerle bir ediliyor. Kalbimin kırılma sesini duyuyorum.
Lütfen, bir daha yapmayın. Yalvarırım.
Sevgililerin o eğlence caddesinde öyle şeyler yaptığını benim gibi bir aptal bile biliyordu. En sonunda, doğum günü randevumu ekmesinin sebebi, Senpai’nin benden daha önemli olmasıymış.
Sanırım bir erkek olarak hiçbir değerim yoktu
※
Yeni okul dönemine tarif edilemez bir kötü hisle başladım. Üniformamı giymeyi zar zor başarıp okula gittim. Dünya sepya rengine bürünmüş gibiydi. Okula giden yokuşlu yol şimdi bir işkence gibi geliyordu.
“Hey, Amada-san’a saldıran Aono bu değil mi?“
“Iyy, iğrenç.“
“Zavallı Amada-san. Kolunda morluk varmış, değil mi? Kızlara zarar veren erkekler gerçekten en kötüsü.“
“Amada-san çok iyi niyetli biri. O yüzden bu sapık da yanlış anlıyor işte.“
“Şimdiye kadar arkadaş olduğumuzu sanıyordum ama bundan sonra onunla konuşmayacağım.“
“Yani, Kondo-senpai çok havalı değil mi? O sapık, zorba adama cesurca karşı koyup onu alt etmiş. Gerçekten havalı birisi.“
Yüzümü her gördüklerinde arkamdan fısıldaşıyorlardı. Kalbimde sinsi bir acı hissettim. Biliyordum. O günden beri arkadaşlarım birkaç kez benimle iletişime geçmişti. Konu, Miyuki’ye şiddet uyguladığıma dair çıkan dedikoduydu.
Görünüşe göre Kondo-senpai bu dedikoduları kendisi yayıyordu. Bilginin kaynağı hep futbol kulübündeki çocuklardan geliyordu...
Defalarca masum olduğumu anlattım ama dinlemediler.
※
“Suçlular hep böyle der.“
“Artık arkadaş değiliz. Okulda benimle konuşma.“
“Rezil herif!!!!“
※
Yakın sınıf arkadaşlarım beni sosyal medyadan engelledi. Artık yanımdaki kimse kalmamıştı.
Buz gibi bakışları görmezden gelerek sınıfa ulaşmayı başardım. Ama beklendiği gibi, orası da cehennemdi. Kimse benimle göz teması kurmuyordu.
“Aptal!“
“Geber!“
“Suçlu!“
“Okula gelme!“
Sıramın üzerinde hakaret dolu karalamalar vardı. Uzaktan kıkırdamalar duyuyordum.
Miyuki biraz sonra içeri girdi. Göz göze geldik ve garip bir şekilde bakışlarını kaçırdı. Bir zamanlar melek sandığım blazer ceketli çocukluk arkadaşım, bana ihanet eden bir şeytana dönüşmüştü.
“Miyuki. İyi misin? Bir yerin acıyor mu?“
“Korkutucu olmalı. O eleman sana bir şey yaparsa lütfen bana söyle.“
“Ayrıldıktan sonra sinirlenip şiddete başvurmak olabilecek en kötü şey.“
Miyuki sırasına oturdu ve diğerleri etrafına toplandı. Onu tanımayanların gözünde, korunması gereken güzel bir kızdı. Bu da etrafındakilerin ona daha çok sempati duymasını sağlıyordu.
Kahretsin, insanlar neden bana inanmıyor?
Ben sapık değilim.
Sinirlenip Miyuki’nin kolunu tüm gücümle kavramıştım ama bu bir morluğa sebep olacak kadar bile değildi.
Neden, neden, neden!!!
Daha fazla dayanamayarak koridora koştum. Ama şeytan orada da vardı.
Kondo.
Bu herif sırıtarak acı çeken yüzüme bakıyordu. Belki de bir göz atmaya gelmişti. Futbol kulübündeki alt sınıf üyelerini kullanarak hakkımda kötü bir dedikodu yayıp beni okulda yalnız bırakma planının sonucunu görmeye gelmişti.
“Nasılsın bakalım, Bay Suçlu? İyi misin...“
Bu herif, gülümseyen yüzüyle benimle alay ediyordu.
“Neden... Neden bunu yaptın??“
“Hahaha, çünkü çok eğlenceli. Manitanı elinden alıyorum, sonra her şeyini kaybediyorsun. Bu şimdiye kadarki en iyi gösteri oldu. Senin gibi bir ucubenin Miyuki’yle muhatap olması en başından hataydı. Okuldan atılmalısın. Ben insanların hayatını mahvetmeyi seven bir psikopatım.“
Kondo’dan hafif bir sigara kokusu geliyordu. Bunu gizlemek için sakız çiğniyordu.
Bu durum sinirime dokunuyordu.
Aniden dizlerimin üzerine düştüm. Hafif bir çığlık atarak yere yığıldım. Koridorun soğuk zeminini hissettikten sonra bilincim yavaşça karanlığa gömüldü.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.