(Yazar Notu!!: Beyler ve bayanlar ben.. ben Celeste’nin varlığını tamamiyle unuttum, ve şimdi Syr, Nimara ve Elaria’nın olduğu sahnelere Celesteyide ekleyemem, o yüzden Celeste hikayeye başka birşekilde ekleyeceğim..)
—————————————————————
Arkadaşları kendi köşelerine çekilirken Kael, boyutun ortasında kılıcını kaldırdı ve elementlerin enerjisiyle uyumlu bir şekilde hafifçe döndü. Su, ateş, rüzgar, toprak, buz… her biri onun kontrolünde dans ediyordu. Boşluk Elementi ise tüm alanları birleştiriyor, sonsuz bir güç akışını simgeliyordu.
O an Kael, boyutunda yalnız olmadığını hissetti; arkadaşlarıyla birlikte geçen zaman, elementlerle uyum ve huzur, onu daha da güçlü kılıyordu. Gelecek günün zorluklarına karşı hem kendisi hem de arkadaşları hazırdı.
—————————————————————
...
6 Aralık’tan 31 Aralık’a kadar geçen süre, Syr, Nimara ve Elaria için hem zorlu hem de öğretici bir dönemin başlangıcıydı. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, karlarla kaplı ormanda ya da gizli antrenman alanlarında başlayan seanslar, gün boyu sürdü. Her biri farklı bir hedefe odaklanmıştı: Syr, kendini Boşluk Kılıcı’nı daha etkin kullanmaya adarken; Elaria, fiziksel dayanıklılığını ve çevikliğini geliştirmeye; Nimara ise gücünü ve büyü yeteneklerini zirveye taşımaya çalışıyordu.
İlk günlerde yorgunluk ve moral düşüklüğü gözle görülür bir şekilde hissediliyordu. Syr’in zihinsel dayanıklılığı, kısa bir süre için bile olsa hızla tükeniyor, Elaria bazen adımlarını koordine etmekte zorlanıyor ve Nimara, elemental teorilerde hata yapıyordu. Fakat zamanla, her birinin vücudu ve zihni antrenman temposuna uyum sağlamaya başladı.
Syr, antrenman sırasında, Doğa alanı sayesinde doğanın enerjisini hissetmeye başladı. Rüzgarın, toprağın ve etrafındaki canlıların akışı, onun hareketlerini yönlendiriyor, kılıcının her hamlesini neredeyse kendiliğinden doğru yere ulaştırıyordu. Elaria, üst düzey elf yeteneklerini daha da geliştirdi; çevikliği ve dayanıklılığı ona yeni stratejiler kazandırdı. Nimara ise güç ve zeka kombinasyonunu ustalıkla kullanmayı öğreniyor, her seans sonunda kendi sınırlarını aşmanın verdiği hazzı hissediyordu.
Her günün sonunda, yorgunlukları bir kenara bırakılıyor ve sistem penceresi açılarak antrenmanların sonuçları kontrol ediliyordu. Gelişimleri somut şekilde gözlemlenebiliyor, her artış onları bir sonraki hedefe biraz daha yaklaştırıyordu.
Açıklama: Sonsuz Boşluk Kılıcı, maddi dünyanın ötesindeki boşluk enerjisinden şekillenen tekil bir silah. Her darbesi, sadece fiziksel olarak değil, aynı zamanda boşluk dokusunu kesip biçerek hedefin varlığını geçici olarak çökertebilir. Kullanıcının mana ve ruh gücünü doğrudan kılıca aktarabilmesi sayesinde, saldırıların gücü kullanıcıyla birlikte katlanarak artar.
Kılıç, yalnızca savaş aleti değil, aynı zamanda bir alan kontrol aracıdır; çevresinde boşluk dalgaları yaratarak düşman hareketlerini yavaşlatır, engelleri yok eder ve görünmez kalkanlar oluşturur. “Sonsuz” adını, enerjiyi tükenmeden manipüle etme kapasitesinden alır; kullanıcının sınırlarını zorladıkça kılıç daha da güçlüleşir.
Efsanelere göre, bu kılıcı tam anlamıyla kontrol edebilen biri, hem gerçek hem de boşluk aleminde mutlak hâkimiyet kazanabilir. Ancak kılıcın gücü, kullanıcıya derin bir odak ve kararlılık gerektirir; aksi takdirde boşluk enerjisi kontrolden çıkarak geri tepebilir.
>>Saldırılar
•1.Adım: Boyutsal Kesiş: Açıklama: Kullanıcı kılıcı savurduğu anda, uzayın dokusunu çizgi şeklinde yırtan bir boşluk yarığı oluşur. Bu yarık, fiziksel engellerden etkilenmez; maddenin içinden, enerjinin içinden, hatta büyü bariyerlerinin içinden geçerek hedefi “varlık katmanı” üzerinden keser.
Saldırı fiziksel bir darbe gibi görünse de aslında varlığı ikiye ayıran bir boyut çizgisi oluşturur. Hedef darbeden kaçsa bile—yarığın genişleyen titreşimi, yakın mesafedeki her şeyi etkiler. Yarığın kapanma süresi, kullanıcının gücüyle doğru orantılıdır; güçlü bir kullanıcı yarığı saniyelere kadar açık tutabilir ve alan kontrolü yapabilir.
•2.Adım:???
... ]
...
Syr, kılıcını boşluk enerjisiyle birleştirerek tekniklerini geliştirirken Kael yakından izliyordu. “Syr, nefesini kontrol et. Boşluğun akışını hissetmeden hamleni güçlendiremezsin,” dedi Kael, sesinde hem sabır hem de hafif bir gülümseme vardı.
Syr, Kael’in sözlerini dikkate alarak nefesini yavaşça dengeledi ve kılıcını daha akıcı bir şekilde salladı. Boşluk enerjisi, küçük bir ışık halesi gibi kılıfından taşarak etrafı doldurdu. “Gördün mü Kael? Bu sefer daha düzgün oldu!” diye heyecanla bağırdı.
Nimara, kenardan izlerken hafifçe kaşlarını çattı ve ellerini beline koydu. “Hıh, yeni başladığın teknik bu kadar kolay öğrenilecek bir şey değil, Syr. Ama kabul ediyorum, gerçekten gelişiyorsun,” dedi. Onun sesi hem sert hem de cesaret vericiydi.
Elaria, durmaksızın hareket ederek çevikliğini test ediyordu. “Syr, biraz dikkat et! Boşluk enerjisini dengeli kullanmazsan kendini yorgun düşürürsün,” diye uyardı. Fakat yüzünde hafif bir tebessüm vardı; birlikte çalışmanın verdiği enerji ona keyif veriyordu.
Kael, her birine ayrı ayrı göz attıktan sonra gülümsedi. “Hepiniz harikasınız. Ama unutmayın, bu sefer sadece güç değil, uyum ve strateji önemli. Birbirinizi tamamladığınızda gerçek potansiyelinize ulaşırsınız.”
Syr, Nimara ve Elaria birbirine baktı; kısa bir sessizlikten sonra hepsi birden gülümsedi ve yeniden antrenmana koyuldu. Boşluk enerjisi, çeviklik ve büyü güçlerinin birleştiği antrenman, sadece fiziksel bir çaba değil, aynı zamanda birbirlerine olan güvenlerini ve bağlarını da güçlendiriyordu.
...
Kar, boyutun içinde hâlâ hafifçe düşüyordu ve Kael, Nimara ve Elaria günün yorgunluğunu atarken hafif bir sessizlik hakimdi. Tam o anda, Kael’in Boşluk algısında beklenmedik bir titreşim belirdi. Enerji, boyutun sınırlarından içeri süzülüyor, Boşluk akışıyla çarpışıyordu.
> “Bu… bir enerji var…” diye mırıldandı Kael, gözleri titreyen bir ışık gibi parlayan dalgalara odaklanarak.
Bir anda, boyutun açık alanında ufak bir portal belirdi. İçinden zarif ve güçlü bir siluet çıktı. Kael’in kalbi hızla attı.
> “Celeste mi?”
Silüet yavaşça ortaya çıktı. Celeste, uzun süredir görmediği ama her zaman aklında olan yüzüyle Kael’e bakıyordu. Hafif yorgun ama kararlı bir duruşu vardı.
> “Henry beni gönderdi. Ama artık buradayım… sizinle tekrar birlikte olduğum için mutluyum,” dedi Celeste, sesi net ve soğukkanlı, ama içinde hafif bir sıcaklık barındırıyordu.
Nimara, Elaria ve Syr şaşkınlıkla geri çekildiler. Syr hemen öne atıldı:
> “Celeste! Sen… dönmüşsün! Neredeydin böyle uzun süre?”
> “Bir görevim vardı… Henry’nin talimatıyla başka bir kıtada bazı işleri halletmem gerekiyordu,” diye açıkladı Celeste. “Ama şimdi buradayım. Kael… sizinle birlikte olmak için hazır olduğumu bilmeni isterim.”
Kael, Celeste’yi izlerken bir yandan Boşluk elementini hafifçe test ediyor, onun aura ve enerji titreşimlerini hissediyordu. Celeste’nin enerjisi, Boşluk ile hafifçe rezonansa giriyor, Kael’e onun ne kadar güçlenmiş olabileceğini gösteriyordu.
> “Anlaşılan, boşluk ve enerji konusunda biraz ileri gitmişsin…” diye düşündü Kael, hafif bir gülümsemeyle.
>“Bugün… sana bazı şeyler gösterebilirim. Ama önce, bu uzun ayrılığın ardından tekrar hoş geldin.”
Nimara ve Elaria, Celeste’nin gelişini hayranlık ve merakla izliyordu. Boyutun içinde küçük bir sessizlik oldu; sadece hafifçe düşen kar ve aralarındaki elektriklenmiş enerji duyuluyordu.
Celeste’nin gelişinden sonra, Kael hafifçe başını salladı ve kılıcını yeniden eline aldı. Boşluk akışı hâlâ etrafı sarmıştı; Celeste’nin enerjisiyle küçük bir rezonans yaratıyordu.
> “Celeste… öncelikle sana Boşluk elementinin temel prensibini göstereceğim. Ama bu sadece kısa bir deneme olacak,” dedi Kael, kılıcını yavaşça sallayarak küçük bir boşluk alanı açtı. “Bu alan içinde, maddeyi ve enerjiyi nasıl göz ardı edebileceğini hissedebilirsin.”
Celeste, Kael’in gösterdiği boşluk alanına adım attı. İlk başta gözleri biraz şaşkın, ama hızla dikkatini topladı. Kael’in kılıcının ucunda oluşan titreşimleri ve akışı izledi, nefesini dengeledi.
> “Odaklan… Boşluğun içinde ne yoksa, sen onu hissedebilirsin,” dedi Kael. “Hedef, sadece enerjiyi algılamak ve onu yönlendirmek. Maddelere dokunmana gerek yok.”
Celeste gözlerini kapattı ve yavaşça ellerini kaldırdı. Boşluk alanında küçük bir dalgalanma başladı; etrafındaki kar taneleri kısa bir süre askıda kaldı, sonra yavaşça düşmeye devam etti. Kael, hafif bir gülümsemeyle onu izledi.
> “Güzel… hissettin mi? Boşluk, saldırı ve savunmayı sadece mantıkla değil, hissiyatla da yönlendirir,” dedi Kael. “Sadece enerjiye odaklan; hiçbir şeye takılma.”
Celeste, ellerini hafifçe hareket ettirdi ve boyutun içinde küçük bir boşluk dalgası yaydı. Kael ve ekip, bunun kontrolünün ne kadar hassas olduğunu gördü. Nimara ve Elaria, birbirlerine bakıp gözlerini kocaman açtılar.
> “Vay… Celeste, sen gerçekten yeteneklisin!” dedi Nimara. “Kael’in öğrettiklerini hemen uygulayabiliyorsun!”
Syr ise hemen öne atıldı:
> “Harika! Bunu bir kartopu savaşıyla da deneyebilir miyiz?”
Kael hafifçe başını salladı:
> “Hadi bakalım, sadece Boşluk elementini kullanarak yapılan kar topu savaşları cidden eğitimde işe yarıyor… ama unutmayın, Boşluk elementi sadece güç değil, kontrol gerektirir. Eğlenceyi enerjiyle dengeleyin.”
Celeste, Kael’in yanında hafifçe gülümsedi:
> “Hazırım. Hadi başlayalım.”
Boyutun içinde bir anda küçük bir eğitim savaşı başladı. Kael, Celeste, Nimara ve Elaria, Boşluk elementiyle kartoplarını, küçük objeleri ve enerjiyi yönlendirmeyi denediler. Celeste’nin dönüşü ve yeteneği, ekibi hem şaşırtıyor hem de heyecanlandırıyordu.
Kael, içinden düşündü: “Celeste gerçekten uzun süre uzak kaldı ama yeteneğini geliştirmiş. Boşluk elementiyle birlikte ekip çok daha güçlü bir sinerji yaratacak…”
...
Celeste’nin dönüşüyle birlikte başlayan küçük eğitim savaşı, saatlerce süren yoğun bir odaklanma ve kahkaha dolu anlarla ilerledi. Boşluk elementinin hafif ve akışkan doğası, kartopu savaşını bile bir çeşit eğitim ciddiyetine dönüştürmüştü. Syr, hızını kullanarak anında kaybolup yeniden beliriyor; Nimara, ağır ama etkili büyü dalgalarıyla alanı kontrol ediyor; Elaria ise keskin refleksleriyle her saldırıyı milimetrik şekilde savuşturuyordu.
Celeste’nin uyumu ise şaşırtıcıydı. Kael’in gösterdiği her tekniği anında hissedip uyguluyor, boşluk titreşimlerini doğal bir şekilde içine işliyordu. Bu, ekipteki herkesin gözünde onun çok daha farklı bir seviyeye yükseldiğinin sessiz bir kanıtıydı.
Kael tüm ekibe bakarken içinden bir sıcaklık yükseldi.
> “Hepsi… ne kadar gelişmiş. Ve daha yolun başındalar.”
Gün batımına yaklaşırken, boyutun içindeki kar yağışı hafifledi. Boşluk enerjisi sakinleşiyor, eğitim sırasında oluşan dalgalanmalar sanki hiçbir zaman olmamış gibi eriyip gidiyordu. Kael kılıcını sırtına astı ve derin bir nefes aldı.
> “Bugünlük bu kadar. Hepiniz gerekli ilerlemeyi fazlasıyla yaptınız. Celeste hariç hepiniz Sonsuz Boşluk Kılıcı’nın 1. adımını neredeyse tamamladınız — elbette Celeste için bu normal; sonuçta diğerleri bir aydır çalışırken o sadece bir gündür eğitim yapıyor.”
Syr hemen yanına atıldı, yüzünde kocaman bir gülümseme:
> “Kael! Bir dahaki eğitimde bana Sonsuz Boşluk Kılıcı’nın 2.adım olan ‘Boyutsal Çift Kesiş’i de öğretir misin?”
Kael hafifçe güldü.
> “Erken olabilir, ama size sadece yarın olacak şekilde gösterebilirim… denemeyi hak ettiniz.”
Nimara enerjisini toplamak için gerindi.
> “Ben de zihinsel dayanıklılığımı artırmak istiyorum. Bugün boşluk elementine dayanabildim, ama bu yeterli değil, ve boşluk elementi gibi Orta Kademe Elementler zihni çok fazla yoruyor.”
Elaria ise bir adım geri çekilip disiplinli bir selam verdi.
> “Ben, hızımı Boşluk alanında daha iyi kontrol etmek istiyorum. hâlen daha tam senkronize değil.”
Celeste gözlerini kapatıp yavaşça nefes verdi.
> “Ve ben… boşluğun hareketini daha net hissedebilmek istiyorum. Sanki bana bir şeyler fısıldıyor.”
Kael Celeste’ye yaklaştı >“Celeste.. benim düşünceme göre sen, Boşluk Elementi ile yüksek bir yakınlığa sahipsin, ve bu yüzden oldukça hızlı bir gelişim gösterdin, Syr, Nimara ve Elaria’nın 10 günde yaptıklarını sen neredeyse 1 gün içinde yapmayı becerebildin.”
İltifatları duyan Celeste hafifçe kızardı ve gülümsedi. >“Teşekkür ederim Kael..”
Kael herkese bir kez daha baktı. > “Harika. Bugün hepiniz sınırlarınızı aştınız ve dahada ilerisine geçtiniz. Bundan sonra birlikte çok daha güçlü olacağımız anlamına geliyor.”
Eğitim tamamlanmıştı.
Boyut sessizleşirken kar taneleri yeniden yumuşak bir şekilde düşmeye başladı. Kael, tek tek hepsinin ne kadar büyüdüğünü, güçlendiğini ve özellikle de nasıl bir bağ kurduklarını fark ediyordu. Bu bağ, sadece eğitim için değil… yaklaşmakta olan her şey için çok önemliydi.
Ve zaman akmaya devam ediyordu.
Kael ve diğerleri evlerine doğru yol aldılar, bugünkü antrenman, onları oldukça fazla yormuştu sonuçta, dinlenmeye ihtiyaçları vardı.
Yorucu bir günden sonra, kim evine gidip güzel bir banyoya girmeyi istemezki?
...
Yolda yürürken Syr aklına birşey gelmiş gibi durdu.
>“..Kael, kızlar, kaplıcaya girsek nasıl olur?” Diye sordu Syr
Nimara, Elaria ve Celeste aynı anda >“..kaplıca mı? Burada varmıdır ki.” dediler.
>“Hehe, Kael istediği sürece burada herşeyi yapabilir, siz yokken Kael ve ben antrenmandan sonra hep kaplıcaya girerdik.” diye açıkladı Syr.
Syr’in sözleri havaya karıştığında, Elaria’nın yüzü bir anda kızarmış, Nimara kaşlarını hafifçe kaldırmış, Celeste ise şaşkınlıkla Kael’e bakmıştı.
Gerçi Kael’in yüzü oldukça sakindi, sonuçta Syr ve kendisinin birlikte banyo yapması çokta sorun değildi.. gerçi Nimara,Elaria ve Celeste ile banyo yapmak biraz sıkıntılıydı, ama yinede şimdilik sadece izlemeye karar verdi.
Syr’in “Sorun ne ki?” der gibi masumca bakışı karşısında Elaria ellerini iki yana açtı.
> “Syr… Kael erkek, sen kızsın! Bu… bu normal bir şey değil!”
Syr gözlerini kırpıştırdı, ardından başını kaşıdı.
> “Ama Kael benim ustam gibi biri… ayrıca.. ben daha çocuğum? Hem, sıcak su çok güzeldi.”
Bu söz, Elaria’nın yüzündeki pembeliği daha da artırdı.
> “Sorun da o zaten! Çocuk olduğun için böyle şeylere dikkat etmiyorsun!”
Nimara araya girerek derin bir nefes aldı.
> “Syr, erkeklerle kızların bazı şeyleri ayrı yapması daha… uygun olur. Kael’e karşı yanlış bir şey yapmıyorsun ama yine de dikkatli olman gerekir.”
Syr dudaklarını büzdü.
> “Ama ben… Kael’le birlikte girmek istiyorum. O olunca kendimi güvende hissediyorum.”
Bu cümle bir anda havayı yumuşattı. Nimara ve Elaria birbirlerine bakıp iç çektiler.
Celeste ise şimdiye kadar sessiz kalmıştı. Hafif bir tebessümle konuştu:
> “Kael’in yanında güvende hissetmen normal… ama yine de ayrı yerler olması daha iyi olur bence.”
Syr kolunu sallayarak itiraz etti:
> “Tamam ama ben yine de Kael ile gireceğim. Siz ayrı girebilirsiniz.”
Bu cümle Elaria’nın gözlerini fal taşı gibi açtı.
> “Syr! Bu böyle olmaz!”
Tartışma bir süre devam etti. Syr ne kadar masumca açıklamaya çalışsa da kızların hassasiyetini anlamıyordu. Nimara açıklamaya çalıştı, Elaria gereksiz yere sinirlendi, Celeste ise durumu izleyip arada bir gülmekten kendini alamadı.
En sonunda Kael yorgun bir iç çekti ve hepsinin dikkatini topladı.
> “Peki… madem herkes rahat etmek istiyor, o zaman iki ayrı kaplıca yaparım. Birisi kızlar için, diğeri erkekler için. Böylece kimse rahatsız olmaz.”
Kızlar bir an rahatlamış gibi oldu.
> “İşte bu mantıklı.” dedi Nimara.
> “En başından beri böyle olmalıydı…” diye mırıldandı Elaria.
Celeste de onayladı.
Syr ise Kael’e bakıp kollarını bağladı.
> “Kael, ben yine senin tarafına geleceğim. Hem yüzecek kadar büyük bir kaplıca yaparsın değil mi?”
Kael duraksadı.
> “Syr, kızlar haklı… normalde—”
Syr hemen yanağı şişirerek araya girdi:
> “Ama ben normal değilim ki! Benim için fark etmiyor!”
Kael eliyle alnını ovuşturdu… Kızlar tekrar itiraz etmek üzereydi ki Syr bir adım öne çıktı.
> “Ben Kael’in yanında güvende oluyorum. Bana bir şey yapmaz ki. Hem… Kael bana hep yardımcı oluyor.”
Bu söz, bütün itirazları susturdu. Kael de hafif bir tebessümle başını salladı.
> “Tamam Syr… istersen benim tarafıma gelebilirsin. Ama kaplıca yine de ikiye ayrılmış olacak.”
Syr hemen sevinçle Kael’in koluna sarıldı.
> “Yaşasın! Kael en iyisi!”
Elaria içinden “Neden ben böyle şeylere bu kadar takılıyorum ki…” diye söylenirken Nimara hafifçe güldü.
Celeste ise Kael’e bakıp kısık bir sesle, > “Bu kız gerçekten çok saf… ama güzel bir saflık.” dedi.
Ancak Syr’in daha önce ona yaptığı o cesur şakaları hatırlayan Kael, bir an ne diyeceğini bilemedi ve gözlerini Celeste’den kaçırdı.
...
Kael elini havaya kaldırdı ve boyutun zemini dalgalanarak şekillenmeye başladı. Birkaç saniye sonra büyük bir doğal kaplıca alanı oluştu:
bir tarafı hafif pembe sislerle kaplı kız bölümünü,
diğer tarafı daha sade ve geniş erkek bölümünü,
arada ise ince bir enerji perdesiyle ayrılmış orta çizgiyi…
> “Tamamdır… keyfinize bakın.”
Kızlar kendi taraflarına doğru heyecanla giderken Syr bir an durdu, Kael’e döndü ve göz kırptı.
> “Ben geliyorum Kael.”
Kael hafif bir kahkaha attı.
> “Tamam, ama çok taşkınlık yapma olur mu?”
> “Hehee… söz vermem!”
Böylece herkes kaplıcaya doğru ilerledi; günün bütün yorgunluğu yerini sıcak suyun davetkâr rahatlığına bırakacaktı.
...
Bölüm Sonu
Yazar Notu: Yorum bırakmayı ve tepki vermeyi unutmayın!
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.