Yukarı Çık




4524   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   4526 

           
Bölüm 4525: Avcı! III


Zoraki nakil sona yaklaşırken, Noah etrafındaki Uzay’ın durulduğunu hissetti.


Zihnine oturan Varoluş ağır bir Varoluş’tu, ancak bunu işlediği sırada gözleri tiranlıkla parlamıştı. 


Sonsuz Açılım’da yapayalnız; Tor’un koruması olmadan, burayı anlayan kimsenin rehberliği ya da yönlendirmesi olmadan.


Ama ne olmuş yani?


Gerçekten önemli olduğu anlarda o hep yalnızdı.


Zindanlar’ın ve Canavarlar’ın olduğu bir Dünya’da tek başına uyanmıştı. Başkaları partiler kurup, kalabalıkta güvenlik ararken, o Zindanlar’a tek başına girmişti. Dünyalar arasında tek başına seyahat etmiş, işine geldiğinde, müttefikler edinmiş ama hayatta kalmak için asla onlara bel bağlamamıştı.


Bu da sadece yalnız kaldığı bir başka Zaman, hayatta kalmak ve gelişmek için elindeki her şeyi kullanması gereken bir başka durum olacaktı!


Sıkıştırma’nın Son Katman’ı kırılan cam gibi bir sesle parçalanırken, Uzay etrafında Büküldü ve Kıvrıldı!


Ve bilinmeyen bir bölgede Maddeleş’ti; Ânında duyularını dışarıya uzatarak, yeni çevresini kataloglarken, aynı zamanda Âurası’nı Algılanabilir Asgari Seviyeler’e kadar bastırdı.


Her yöne uzanan Sonsuz dağlık bir arazinin hakim olduğu bir bölgede ortaya çıkmıştı.


Dalgalanan sis, gövdeleri Katlar’dan Daha Geniş olan imkansız derecede uzun ağaçların arasından süzülerek, arazinin büyük kısmını gizliyordu. Sis rastgele değil, sanki bir tür farkındalığa sahipmiş gibi bir amaçla hareket ediyordu.


Yukarıdaki Atmosfer’de, Yerçekimi’ne Meydan Okuyarak, yavaşça dönen yüzen dağları görebiliyordu. Parlak Beyaz Sis onları Sonsuz Açılım’ıçda tutuyor, tabanlarının etrafında Uapı ve Amaç kazanmış Bulut Nehirler’i gibi akıyordu.


Bölgenin tamamı son derece kadim ve eski hissettiriyordu.


Noah, derin bir nefes alıp, Otorite’ye doymuş Atmosfer’i tadarken, bu noktadan sonra nasıl ilerlemesi gerektiğini Ânalitik bir şekilde düşündü.


Savaşın sonucuna bağlı olarak, Tor onu saatler ya da günler içinde tekrar bulabilirdi ama o bu ihtimale bel bağlamayacaktı. Kendi hamlelerini yapmalı, kendi Yol’unu çizmeliydi.


Varoluş’un Varoluş Yol’u, başkasının elini tutarak ve bir çocuk gibi her şey önüne konularak, hakkıyla dövülemezdi. Mücadele, Varoluş’un ayrılmaz bir parçasıydı ve şimdi de bundan kaçmayacaktı.


Gözlerini kapattı ve uzun zamandır vücudunda yanan o kavurucu Âlevler’in Yokluğ’unu hissetti. Onların yerinde, görünmez bir zırh gibi tüm çevresini saran o Soluk Açlık Bariyer’ini sezdi.


Bir Ân sonra, zihninde her şey karara bağlanırken, gözleri tiranlık ve keskinlik ışığıyla açıldı.


Korkunç Güçler’e sahip birden fazla BU-Önce’si Varoluş tarafından fiilen avlanıyordu. Ayrıca Zaman konusunda Otoriter bir Varoluş, YAŞAYAN Zamansal vardı.


Onun nasıl bir imkansızlık olduğunu, bu zaman diliminde var olamaması gerektiğini söylemişti.


Ama nerede ortaya çıkıp, çıkamayacağına karar vermek de kimin haddineydi?


Eğer biri oturup, duruma objektif bir şekilde baksaydı ve Noah’ın En Erken Katlar henüz katılaşmadan önceki bir Zaman’a nasıl geçebildiğini sorgulasaydı, onlar da bunu mutlak bir imkansızlık olarak görürdü. Ve yine de Katlar’ın Erken Atlas’ı, eşsiz özellikleri sayesinde bunu bir Olasılık hâline getirmişti.


Medeniyeıtin BU Organ’ı işleri daha da ileri götürerek, Uygulanabilirlik Sınırlar’ının Ötesi’nde olması gereken bir Yolculuğ’a Güç vermişti.


Madem bunlar onun imkansızlık araçlarıydı, onları dövmeye ve Yetenekler’ini daha da zorlamaya devam etmeliydi. Şimdiki Amac’ı açıktı: Tıpkı onun gibi Hükümdarlıklar’ını dövmeye çalışan Varoluşlar’ı avlamaya devam etmek.


Tüm bunları yaparken, kendinden çok daha güçlü biriyle karşılaşırsa, çökmemek için kendini koruyacak, etrafını saran Açlık Bariyer’inin kullanımından çok çabuk ya da israf ederek, vazgeçmeyecekti.


Tüm bunlar zihninde berraklaşırken, Noah, ilk eylem planını değerlendirerek, kendine baktı.


Onu avlayanları, olur da konumunu bulmaya yaklaşırlarsa, şaşırtmak için, daha önce gördükleri ve arayacakları şeyi değiştirmesi gerekiyordu.


“Mana, temel olarak sayısız Hükümdarlığ’ın ardında yanar,“ dedi kesin bir dille. “Zehir, Ateş ve Kütle Hükümdarlıklar’ını Yiyip, Bitirdiğ’ime göre, eğer seçersem bunları kolayca tasvir edebilirim.“


Bu sözleri söyledikten sonra, bedeni amaçlı bir dönüşümle değişmeye başladı.


Daha cüsseli bir hâle geldi, devasa bir Erken Yaratık formunu alırken, çatısı genişledi. Derisi değişti ve dönüştürücü Mavi-Altın Primus Mana Nehirler’iyle çevrili hâle gelirken, Doku’su başkalaştı.


Bu parlak Nehirler hızla, canlı dövmeler gibi vücudunda akan yoğunlaştırılmış Zehrin Ölümcül-Yeşil Nehirler’ine dönüştü!


Mana ve Açlık Yol’unun o parlak cazibesi, tüm Varoluş’u boyunca hızla dönüşüme uğradı. Kısa bir süre içinde görünüşü tamamen değişti.


Vücud’u artık devasa ve heybetli duruyordu, normal boyunun rahat üç katıydı. Ölümcül bir Otorite’yle titreşen Zehir’li Bitkiler’den Dokunmuş gibi görünen arkaik, Yeşil bir Kıyafet kuşanmıştı.


Saçlar’ı vahşileşip dalgalanırken, dönüştürülmüş yüz hatlarına gölgeler düşüren Zehirli bir Yeşil Işık’la atıyordu. Gözleri aynı toksik parıltıyla yanıyor, yoğunlaştırılmış Zehir Havuzlar’ı gibi görünüyordu.


Tüm formu, Yılanlar gibi etrafında akan ve çöreklenen Ölümcül-Yeşil Zehir Nehirler’iyle tamamen çevrelenmişti. Varoluş’unun her yönüyle Zehir Yol’undan başka bir şey yaymıyordu!


Bu, O’nun Yol’uydu! O’nun Medeniyet’iydi! Sayısız Şey’in temeli olarak, ne olması gerekiyorsa ona dönüşebilirdi!


İstemler, görüş alanında onaylamayla parlamıştı. 


>> Mana’yı Temel Otorite olarak Kavrayış’ın önemli ölçüde derinleşti.>>


>> Artık tamamen Tükettiğ’in ve Entegre Ettiğ’in herhangi bir Hükümdarlığ’ı inandırıcı bir şekilde taklit edebilirsin.>>


>> Mevcut Taklitler: Zehir, Ateş, Kütle, Yaşayan Varoluşsal Otoriteler (Sınırlı)...>>


>> Taklit Kalite’si: BU Ölçeğ’inin Altındaki Varoluşla için Gerçek Hükümdarlıklar’dan ayırt edilemez.>>


>> Bu Yetenek, Yol’unun Çok Yönlülüğ’üne dair derin bir anlayış sergiliyor.>>


Bu dönüşüm tamamlandıktan sonra, Noah yeni Formu’nu deneysel olarak esnetti ve hazırlıklarında daha da ileri gitti.


“Mana, Çevre ile Eş Anlamlıdır,“ dedi soğuk bir hesaplamayla. “Ortam Mana’sı Varoluş’taki her şeyi kaplar. Hareket ettiğimde, Âuram ve Parlaklığ’km çevredeki ortamdan farksız olacak.“


Gözler’i tiranlıkla parladı.


“Sanki, sadece bir yerden diğerine akan ortam Otorite’si Denizler’iymişim gibi, tamamen sıradan!“


Bu sözler söylendikten sonra, Dönüştürülmüş Beden’inin etrafında görkemli bir fenomen meydana gelmeye başladı.


Noah, Gözlemlenebilir Algı’dan Silinme’ye başladı, figürü yavaşça Atmosfer’le kaynaşıyordu. Onu saran Zehirli Yeşil Nehirler, Atomosfer’deki ortam Otoritesi’nden ayırt edilemez hâle geldi.


Formu bulanıklaştı ve Yarı Saydamlaş’tı, sonra Seffaflaş’tı, ta ki tamamen çevreden ayrı olarak Algılanamayacak Bir Şey’e dönüşene kadar!


Görsel Manipülasyon’la değil, Kendisi’ni Varoluş’a nüfuz eden Arka Plan Otoritesi’nden temel olarak Ayırt Edilemez hâle getirerek, görünmez olmuştu.


Bu eşsiz durumun detaylarıyla birlikte daha fazla İstem önünde parlamıştı. 


>> Çevresel senkronizasyon durumuna girdin.>>


>> Tespit Zorluğu: BU-Önce’si Varoluş Seviyesi’nin altındaki Varoluşlar Varoluş’unu hiç hissedemez.>>


>> Tespit Zorluğu: BU-Öncesi Varoluşlar, Bozulmalar’ı sezebilmek için çevresel Otoriteler’e aşırı derecede uyumlu olmalı VE işgal ettiğin belirli bölgeyi aktif olarak araştırmalıdır.>>


>> Tespit Zorluğu: BU Varoluşlar’ı Hükümdarlıklar’ını konumuna odaklarlarsa, seni hâlâ algılayabilirler. >>


>> Süre: Odağını koruduğun ve Ezici bir Otorite salmadığın sürece belirsizdir.>>


>> Uyarı: Çatışmaya girmek bu durumu bozacaktır.>>


>> Bu, Yol’unun ifadesi üzerinde ustaca bir kontrolü temsil eder.>>


Varoluşlar’ın büyük çoğunluğu tarafından Algılanmadan hareket edebileceği, en keskin avcılar dışındaki herkese karşı temelde Kamufle ve Görünmez olduğu bir duruma girdikten sonra, Noah, hazırlıklarının tamamlanmasından duyduğu memnuniyetle başını salladı.


Etrafındaki ihtişamlı genişliğe, Kadim Ağaçlar’a, yüzen Dağlar’a ve Otorite yüklü Sis’e baktı ve bir amaç doğrultusunda ilerlemeye başladı.


Gizlenme başarılmıştı. Şimdi Avlanma ve Yol’unu daha da ilerletme Zaman’ıydı.


Sonsuz Açılım’da elindeki tüm Zaman’ı kullanırken, buranın en derin sırlarını kavramalı ve anlamalıydı. Buradaki her Ân, kendi çağındaki Varoluşlar’ın uğruna öldüreceği bir fırsattı.


Gerçekten anlaması gereken tek şey, bu Zaman Dilim’ini açıkça dolduran tüm o güçlü BU Varoluşlar’ının ve BU-Öncesi Varoluşlar’ın Kader’iydi. Nasıl olmuştu da kendi Çağ’ında sadece BU Yaratık ve YAŞAYAN Varoluşlar biliniyor ve yaygın olabiliyordu?


Sonsuz Açılım’da ne olmuştu da bu muazzam güç nüfusu bu kadar az bir sayıya inmişti?


Zihninde dönüp, duran pek çok soru ve gizem vardı ama bu özel muamma cevaplar talep ediyordu!


Düşüncelerinde billurlaşan bu hedefle, yırtıcı bir zarafetle hareket etmeye başlarken, etrafındaki Sisi’n ve kadim manzaranın Sonsuz Genişliğ’ine baktı.


Artık avlanan av o değildi. 


O, her karşılaşmada Yiyip, Bitirmek ve güçlenmek isteyen, avdaki bir yırtıcıydı!

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.

4524   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   4526