BU Yaşayan Zamansal, Noah’ın yakalanması çoktan kaçınılmazmış gibi gündelik bir Otorite’yle elini uzattı.
Noah’ın gözleri mutlak bir öfke ve meydan okumayla yandı.
Tüm Varoluş’u Sonsuz Mavi-Altın ışık dalgalarıyla parlamaya başladı.
Bu da neydi?!
Varoluş’un kendisi, ne olursa olsun onu burada çökertmeye mi kararlıydı?![Not: Ben de anlamadım gitti. Nasıl bir durumun içine düşüyoruz arkadaş.]
Ne kadar hazırlansa da, ne kadar temkinli olsa da, Zamansal Geçiş başarılı bir şekilde aktive olduğunda, olabilecek en kötü anda başka bir canavarca Varoluş, ortaya çıkmak zorunda mıydı?!
Kesinlikle her şeyi son bir Direniş’e yatırmak üzere olan buyurgan bir İmparator gibi görünüyordu.
Soy’u muazzam bir ihtişamla dışarı taşmaya başladı.
Olayların devam eden kaosundan dolayı henüz Hârici olarak ifade etmediği Soy’unun tam Fiziksel Tezahür’ü nihayet kendini göstermeye başladı.
İlk Dil’in gerçek Fonem Parçalar’ından oluşmuş buyurgan bir Mavi-Altın cübbe bedeninin etrafında patladı.
Her İpliğ’i Sıkıştırılmış bir Güç Kelime’si olarak üzerine indi ve görkemli bir Otorite’yle O’nu sardı.
Daha fazla Fonem Parçası karmaşık desenlerde Beden’i üzerinde kabardı ve döndü.
Başının üzerinde materyalize olan, asil bir ihtişamla orada süzülen parlak Mavi-Altın bir taç oluşturmaya başladılar.
Tac’ın kendisi, Egemenlik, Sonsuz Potansiyel ve Dilsel Üstünlük Kavramlar’ını heceleyen iç içe geçmiş Fonemler’den inşa edilmişti.
Ve yine de, Soy’u böylesine benzersiz bir güçle tezahür ederken, yakındaki Ginnu Yaşam Formlar’ını titreten Otorite dalgaları yayarken bile, sadece BU İlkel Kaos’un alaycı kahkahasını duyabiliyordu.
O Apeks Varoluş, çoktan dönüp, BU Yaşayan Zamansal’ın figürünü gören ve çaresiz bir öfkeyle uluyan Ul’moreth’in elini kavramıştı.
Ve yine de BU İlkel Kaos elini Ul’moreth’in üzerinde o kadar sıkı tutuyordu ki BU İlkel Titan müdahale etmek için hareket edemiyordu.
Durum akıl almaz derecede vahimdi.
O sırada, BU Yaşayan Zamansal devasa elini Noah’ı doğrudan yakalamak için dışarı doğru itti.
Mor Zamansal Otorite o parmakların etrafını yoğunlaşmış Güç’le sardı.
Böylesine kritik bir anda...
HUUM!
Varoluş’un kendisi şiddetle titremeye ve uyumaya başladı.
İlkel Genesis Sahili’nin Kendi’si sanki Varoluş uyuyormuş ve yırtılıyormuş gibi sarsıldı.
Yerleşimin üzerinde Muazzam Boyutlar’da ve akıl almaz harikada bir aura açtı.
Sadece bu Varoluş’un patlaması aşağı doğru çağladı ve Mutlak Hükümdarlığ’ın herhangi bir Derinliğ’ine ulaşmamış her bir Varoluş’unun Bilinc’inin hemen Titremesine ve Kapanmasına neden oldu.
Bilinçsiz hâle geldiler ve Pasif Basınc’a bile dayanamayarak, sinekler gibi düştüler.
Hatta bazı daha zayıf Mutlak Hükümdarlığ’ın BU Yüzey Derinliğ’i Ginnu Yaşam Formlar’ı Bilinc’ini tamamen kaybetti ve düştü.
BU İlkel Kaos’un kahkahası aniden kesildi.
BU Yaşayan Zamansal’ın hareketi yarıda durdu.
Noah, İnsan’sı bir Varoluş’un akıl almaz derecede devasa ve titanik silüetinin ortaya çıkışına tanık olmak için yukarı bakarken, bakışları daha da şiddetle meydan okuyan hâle geldi.
Bu Varoluş’un tüm bedeni saf Varoluş’un çok renkli alevleriyle çevrili ve gizlenmişti.
Alevler, isimleri olmayan Tonlar arasında değişen, var olmaması gereken imkansız Renkler’de yanıyordu.
Burun ve Ağız gibi görünen yerden sürekli olarak ısı, buhar ve ek alevler yayılıyordu.
Çevredeki Varoluş Dokusu’nu Sürekli Döngüler’de Eritiyor ve İyileştiriyorlar’dı.
Buharın Varoluş’a dokunduğu yerde, anında yeniden oluşmadan önce bir Ânlığ’ına çözülüyordu.
Bu Varoluş’un etrafında derin bir kadimlik havası kabardı.
Bu Varoluş’un, Zaman’ın kendisi bile tutarlı bir form almadan önceden beri var olduğunu düşündüren bir enginlik Âura’sı vardı
Bu titanik figür belirdiği anda, yakındaki her şey tamamen sessizleşti.
Hatta BU İlkel Kaos ve BU Yaşayan Zamansal tüm hareketi ve sesi kesti.
Noah’ın görüş Alan’ından önce İstemler Materyaliz’e oldu.
>>Enginliğ’i, Sonsuzluğ’u Gördünüz.>>
>>BU Yaratığ’ı Gördünüz.>>
>>Uyarı: Uzun süreli Gözlem Varoluşsal Hasar’la sonuçlanabilir.>>
HUUM!
Bu devasa titanik Varoluş tam tezahürle belirdiği anda, tüm bu çile boyunca gülen BU İlkel Kaos’un figürü tamamen durdu.
Bakışlar’ı BU Yaratığ’a doğru yukarı döndü.
Tüm Varoluş’u muazzam savunma gücüyle aydınlanmaya başladı.
Meydan okuma taşıyan bir sesle konuşurken, ifadesi jilet gibi keskinleşti.
“Oh, hayır yapamazsın!“
BU Yaratık her ne amaçlıyorsa karşı koymak için hareket ederken, ondan Mor ve Kaotik Otorite patladı.
Farkındalığ’ı, hepsi bu tek ana odaklanmış Akıl Almaz Derece’de Korkunç Güc’e sahip Üç Varoluş’u kaydeden Noah’ın gözleri mutlak meydan okumayla yandı.
Arkasındaki BU Yaşayan Zamansal, BU Yaratık belirdiğinde bir Ânlığ’ına durmuştu.
Ama şimdi devasa eli bir kez daha uzandı, Noah’ı yakalamak için çatırdıyan Zamansal Otorite dalgalarıyla yanıyordu.
Bu arada, Noah, BU İlkel Kaos’un etkisinin hem kendisine hem de BU Yaratığ’a aynı anda kabardığını hissedebiliyordu.
Tüm değişkenleri kilitlemeye ve sonucu kontrol etmeye çalışırken...
Ve şimdi sarsılmaz bir meydan okumayla baktığı bu devasa Titanik Varoluş...
Varoluş’un çok fazla yoğunlaşmış Alev’iyle yandığı için yüzü net bir şekilde gözlemlenemiyordu.
Ama Noah, bu Varoluş’un gözlerinin o cehennemin içinden doğrudan ona baktığını kesinlikle hissedebiliyordu.
Meydan okuması daha da büyük yandı.
Varoluş’un istediği bu muydu?!
Gerçekten onu test etmek ve tehditlerini yerine getirmeye zorlamak mı istiyordu?!
Çünkü gerçekten isterse, İlk Dil ile kesinlikle Geri Döndürülemez bir şey yapabileceğini hissediyordu.
Tüm Varoluş boyunca bilinmeyen kademeli etkilere neden olacak bir şey.
Eğer hiçbir çözüm kendini sunmazsa, işler gerçekten bu feci yöne gitmeye devam ederse, o ve ona bağlı olan herkes ölümcül tehlikeye atılırsa...
İstekli bir şekilde tüm masayı devirir ve takip eden sonuçlar ne olursa olsun kabul ederdi.
Ne pahasına olursa olsun hayatta kalma kararlılığıyla yanan bu akıl almaz meydan okuma anında, Varoluş’unun içinde bir şeyin değiştiğini hissetti.
Yaklaşmakta olduğu bir Derinliğ’in benzeri.
BU.
Ona daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir yoğunlukla sesleniyordu.
Eşik tam oradaydı, kışkırtıcı bir şekilde yakındı.
Ama Planck Hız’ından Bile Çok Daha Hız’lı hareket eden Varoluşlar söz konusu olduğunda, herhangi bir İlerleme bu Donmuş Ânda bir şeyi değiştirebilecek miydi?!
Her şey korkunç bir ağır çekimde hareket ediyordu.
O anda, İlkel Genesis Sahili üzerindeki enginliğin devasa Titanik Formu bir elini kaldırdı.
Ve sadece yumruğunu sıktı.
Sadece bir yumruk sıkma. Böylesine basit bir jest.
Ve yine de bir sonraki anda, BU Yaşayan Zamansal’ın figüründe muazzam şok ve gerçek şaşkınlık ifadesi belirdi.
BU İlkel Kaos’un figürü hayal kırıklığına uğramış bir aşinalık gibi gelen bir sesle kükredi.
“Seni çirkin serseri!“
Ve hemen bir sonraki anda...
GÜM!
BU Yaşayan Zamansal geldiği anda beliren ve Noah’ın geçişinin devam etmesini durduran o korkunç ve heybetli Zamansal Kısıtlamalar...
Sanki hiç var olmamışlar gibi anında kayboldular.
Noah’ın etrafındaki, kesintiye uğramış Varoluş’un solma hissi hemen devam etti.
Ul’moreth, Tor, BU Yaşayan Köken, BU İlkel Kaos ve BU Yaşayan Zamansal Figürler’inin hepsi bir kez daha solmaya başladı.
Noah’ın meydan okuyan bakışları yukarıdaki BU Yaratığ’a kilitli kaldı.
Gözleri derin bir şok gösterirken, Mavi-Altın Mana ile tütüyordu!
Not: Hahahaha. Belki de bu Novel’i bu yüzden seviyorum arkadaş. 2 Bölüm sonra hiç kimse ne olacağını tahmin edemez. Diğer Noveller olsa en azından tahmin edebilir. Ama İnfinite Mana?? Allâh Aşkına kim 2 Bölüm sonra bunların olacağını bilebilirdi ki? BU Yaratığ’ın geleceğini?
Not: Discord’da birisine BU Yaratık Güc’ünün Trilyon’da Bir’ini kullanır ise Noah’ı Yenebilir mı dedim? Onlar da? Oldukça Alçakgönüllü davranıyorsun. Gaz Çıkarması yeter dedi. 😅. O’na bakamazsınız bile. Ve bu Pasif. Bakar iseniz ya Ölür, Ya Varoluş’unuz Bozulur ya da Bilinciniz kapanıp, Uyku’ya dalarsınız. Bu BU Yaratığ’ın gücünü kullanmamış hâli.
Not: Gerçekten olaylar iyice ne oluyoruz Hâl’i aldı.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.