Gerçekten de yaptığım her şey yaşanmıştı. Bi' an şu an ne yapacağımı düşünmeye başlamış, sonrasındaysa bütün bu olanlardan sonra zihnen yorgun hissetmemle tekrar uykuya dalmak için gözlerim yavaşça kapanmaya başlamıştı.
Üstümde barındırdığım eşyalar, yatağa taşıdığım kanlar ve kirlerin hiçbiri umurumda değildi. Sadece uyumak istiyordum.
Aniden "Erdem n'oldu sana!?" sorusuyla irkilip tekrar uyanmıştım.
Sesin sahibi buranın yaşlılarından olan Hikmet'e aitti. Kötü talihinden yüzünden burada uzun yıllardır bulunmasına rağmen, bulunduğu bu yerde iyi niyetiyle ünlenmiş ve baya hürmet edilen birisi olmuştu.
Hiç düşünmeden yatağın içinden bıçağımı kavramış ve ani bir hareketle direkt kafasını uzatan adamın boynundan bıçağımı sokmuştum.
Halimi öğrenmek için ranzama kadar yaklaşan adamcağız, kendisini oracıkta yatağın üzerine akan kanlarıyla birlikte sessizce bırakmıştı.
"Ne güzel."
Akan kanlarla birlikte iştahım kabarmış adamın içinde barındırdığı parıltılara beraber durumun sükunetine kapılmıştım. Neyse ki hiçbir şey fark edilmemiş ortama hala ortama sessizlik hakimdi.
Ama bir şey oldu. Her zamankinden farklı bir şey, bu da adamın içinde barındırdığı bütün parıltılar bütünlüğünü koruyup sahip olduğu bedenden çıkmasıydı.
Sanki bir yılanın deri değiştirmesi gibi Hikmet bulunduğu bedenden sıyrılıp çıkmaya başlamış, kısa sürede insansı bir siluetle karşımda durmaya başlayıp, bana "Neden bunu yaptın erdem? Neden!" diye sinir ve hüzünle karışık bir tonda çıkışmıştı.
"Ye onu!"
Ne diyeceğimi bilemeden yatağımda iyice doğrulmuş, sonrasında aniden koğuşu alkış sesleriyle dolduran yere yüzümü çevirmiştim.
Tiz bir ses "Hahahahahaaha... Ne kadar eğlenceli! Ziyafetini çekebileceğim bir ruh daha buldum." demişti.
Ve bu sesin sahibiyse: kızıl renkli, bir metre boyunda, kuyruğuyla birlikte, sivri kulaklara ve boynuzlara sahip bir şeydi. Görüntüsü sıcak buharın arkasında dalgalanan yanılsamalara sahipti ama yinede onun orada olduğunu görmesem bile hissedebiliyordum.
O sanki kendisini bir duyan yokmuş gibi laflarını esirgemeden konuşurken, bense kendisini gözlemlemeye başladım.
"İçinde çok fazla parıltı var. Ye onu!"
İçimdeki ses yine kabarmış, hedefini parıl parıl parlayan ruhtan karşımdaki şeytani ucubeye çevirmişti.
Bu şey hızla atılıp yamacımdaki Hikmet abiye doğru ilerlerken, sessizce "Dur yoksa tamamen yok ederim." deyip Hikmetin boynunu kavramıştım.
"Demek beni görmekle kalmıyor tehditte ediyorsun ha!" diyerek bakışlarını aniden bana çevirmişti. "Hakkını vermem lazım. Birçok delinin benim gibi şeytani varlığı görebilmesi olağan karşılanır ama bir ruhun üzerinde gerçekten de birisinin etki edebileceğini bilmiyordum."
Hızlıca konuşmasının ardından bana söz bırakmıyor ve bende zaten sükunetimi bozmuyordum.
"Çok fazla gereksiz yaygara yapıyor. Öldür onu!"
İçimdeki ses bir yana karşımdaki mahlukta konuşmasına bana iyice yaklaşarak "Mert bunu gözardı edersek benim yanımda bir hiçsin. O ruha ne yapabilirsin ki! Hatta bana ne yapabilirsin ki!" diyerek eklemişti.
"Ne dedi o!"
İsmimi zikretmesiyle gözlerim açılmıştı.
Bu ifademi gören şey iyice sırıtmaya başlamış "Bu kadar şaşırma Mert. Burada bulunan bütün türdaşlarım ve bir İmp olan ben; bulunduğumuz bu bölgedeki herkesi tanırız. Hatta senin gibi bir deliyi bile." diyerek sözünü bitirir gibi yaparak bir diğerine girişmişti. "Neyse zaten tekinsiz davranışların yüzünden seni birkaç gün sonra farklı bir yere tahliye edecek olmaları ne yazık. Oysaki ilk geldiğin gönde senin hakkında duyduğumuz nice güzel şeyi herkesten saklamaları bizim asıl eğlencemiz olmuştu."
"Ha! Ne dedi lan o!"
Benim sinirim iyice bozulurken; o "Hadi bir anlaşma yapalım. Sen elindekini bırak ve bende seni rahat bırakayım. Ne dersin?" demesiyle, avucumun arasında boğulan Hikmet abiye Nekrotik Nüfuz yeteneğimi yavaşça uygulamaya başlamıştım.
"Öldür onu!"
Karşımdaki ib*ş "Ne! Ne! Nasıl olur?" diyerek şaşırırken, bu sefer inisiyatifi ben elimi almış, kısık bir sesle "Bak bu sefer asıl teklifi ben vereceğin. Buna ne dersin g*t lalesi?" demiş ve elimdeki Hikmet abiyi ona doğrulmuştum.
"Gebert onu!"
Bu sefer nutku tutulan o olmuş bense gülümserken içimdeki sesten bağımsız olarak farklı fikirlerime can verecek sözüme başlamıştım. "Öncelikle elimdekini istiyorsan şimdilik dediklerimi yapacaksın."
Karşımdaki tekrar söze girişip "Benimle oyun mu oynuyorsun. Yetenekli olabilirsin ama senin bedenini bi' ele geçirirsem ne yapt..." derken tek bir sus işareti yapıp Hikmet abinin ruhunu yavaşça sömürmeye başlamıştım.
Birkaç saniye bizim için yavaşça geçmiş, birbirimizi süzerken Hikmetin zayıf feryatları ortamı dolduran yegane ses olmuştu.
İlk esi veren "Tamam! Tamam." diyerek imp olmuştu.
Sessiz atışmamız sonrasında bazı kişiler yavaş yavaş ayılmaya başlarken, "İlk olarak biraz önce bedenleri ele geçirebileceğini mi söylemiştin" diyerek lafa giriştim.
Çekinmeden "Evet." diyerek sorumu cevaplamıştı bu şey.
"O zaman üst ranzam da bulunan Cem'in bedenine gir ve üstümdeki bütün eşyalarla Hikmet abinin ölümünün suçunu onun adına üstlen. Sonrasında karşılığında bu ruh senin olacak!" dedim.
"Sadece bu kad..." sözünü yalancı bir öksürükle kesen imp, etrafı süzdükten sonra iğrenç bir gülümseyiş takınarak "Beni bu durum hiç cezbetmedi." demişti.
Çantama doğrulttuğum elimde bir koz daha vardı o da Ruh Kristaliydi ama böyle bir taviz vermek yerine risk almayı seçtim.
"O zaman anlaşmaya değecek bir şey yok. Ruhu ben yedikten sonra seninle de ayrıca hesaplaşırız." diyerek çantamdan kristal yerine eskimiş bıçaklardan birini çekip ona doğrultmuştum.
İmp'in bakışları yine değişmiş sakince "Anlaştık." demişti.
Demesiyle bıçağı aniden ters çevirip sapını ona uzattım ve güzel bir gülümsemeyle "O zaman anlaştık ama önce iş." dedim.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.