Megan bir süre Degan'a sarılarak ağladı. Yıllar sonra annesi babası sandığı kişilerin aslında gerçek ailesi olmadığını öğrenmişti. O evlatlıktı ve Fanning’ler onun gerçek ailesi miydi? Bu daha kötüydü. Degan onu arabaya bindirip evin yolunu tuttular. Arabada sessizlik hakimdi. Megan camdan dışarı bakıyor hiç konuşmuyordu. O gün sabahtan beri hava bozuktu Megan'ın ruh hali gibi. Akşam kasabaya vardıklarında Degan Megan'ı evine getirdi. Megan camdan evine baktı. "Degan..." "Hı?" "Eve girmek istemiyorum." "Büyükbabanla konuşman gerek." "Biliyorum, ama şimdi değil." Degan onu anlıyordu. Arabayı çalıştırdı. Megan'ı nereye götürmesi gerektiğini biliyordu. Neresinin ona iyi geleceğini. Megan nereye gideceklerini sormadı. Degan kasabanın ormanına girdi patikadan devam etti. Arabayla yolu takip ederek tepeye çıktı. Megan etrafına baktı ve hüzünlü bir şekilde gülümsedi. "Hadi inelim," dedi Degan ve arabadan inince direk Megan'ın yanına gelerek elini tuttu. "Görmen gereken bir yer biliyorum," dedi ve yürümeye başladı. Ağaçları geçerek düz alana geçtiler. İlerisi uçurumdu. Megan'ı kenara götürdü. Kasaba buradan çok iyi görünüyordu ve aşağıda nehir vardı. "Yüksek yerleri seviyorsun." Megan etrafa bakarken gözleri doldu. Elini tutan Degan'a sarıldı. Saçlarına konan öpücükle ona daha sıkı sarıldı. "Teşekkür ederim Degan. Gerçekten." "Ağlama lütfen," dedi Degan ve kendisi de ağlayarak Megan'ın gözyaşlarını sildi. "Sen de ağlıyorsun." "Çünkü sen ağlıyorsun. Gökyüzüm ağlıyor," dedi Degan ve Megan'ı kollarıyla sıkıca sarmaladı. Megan hem ağlıyor hem gülüyordu. "O benim lafımdı." "Senin benim mi var şapşal," diyerek kafasına hafifçe vurdu Degan. "İhtiyacım olan bana iyi gelecek her şeyi çok iyi biliyorsun." "Tabi ki." "Onlardan biri de sensin. İhtiyacım olan ve bana iyi gelen." Degan Megan'ın yanağını okşadı. "Sen de benim için öylesin. Ne olursa olsun her zaman yanında olacağım, seni gülümseteceğim." "İyi ki varsın." "Gel kenarda kayalık var oraya oturalım," dedi Degan Megan'ın omuzuna kolunu atıp kendine çekti. "Burası bizim yerimiz olsun." "Senin için özel olarak aradım buldum burayı." Megan kıkırdadı. "Teşekkürler. Bir aydır buradayım böyle bir yerin olduğunun farkında değilim." "Boş zamanımda dolanırken keşfettim. Tam Megan'lık yer dedim. Getirmek bugüne kısmetmiş." Aşık olunası güzellikteydi. Yukarıdan kasabayı görmek ve aşağıdaki nehir. Nefes alıp yaşadığını farkettiren bir yerdi. Böyle bir yerde çok sevdiğin biriyle olmak ise paha biçilemezdi. Megan'nın biraz da olsa gülümsemesine neden olmuş ve bir anlığına her şeyi unutturmuştu. Bir bir buçuk saat sonra arabaya döndüler. Eve vardıklarında Degan arabadan inen Megan'a seslendi. "Güçlü ol." Megan gülümsedi. "İyi geceler." "İyi geceler." Megan eve girdiğinde Spencer televizyona bakıyordu. Megan yanına gidip oturdu. "Hoşgeldin tatlım," dedi Spencer. Megan ses çıkarmadı. Spencer Megan'ın soluk yüzünü görünce endişelendi. "Ne oldu? Hasta mısın?" "Hayır." "Niye bu kadar solgunsun." Direk ve net cevap verdi. Kelime oyunlarına veya uzatmaya gerek yoktu. "Evlatlık olduğumu öğrendim." Spencer'ın gözleri açıldı. "Me-Megan..." "Büyükbaba sadece... Her şeyi bilmek istiyorum." "Nasıl?" "Nasılı önemli değil öğrendim işte. Neden sakladınız? Neden? Sana o kadar neler olduğunu sormama rağmen sakladın." "Söyleyecektik, sonra Jim ve Terry ölünce söyleyemedim." "Brain’dan sonra sorduğumda anlatabilirdin. Gerçek ailemi biliyor musun?" Biliyorum. Ama söyleyecek cesaretim yok, diye düşündü Spencer. "Brain'ın bahsettiği şey ne? Neden Elijah'dan uzak durmamı istiyor?" Spencer cevap vermedi. Megan sinirlenmişti. "Büyükbaba! Lütfen, anlat artık, "dedi dişlerini sıkarak. Gözleri de dolmuştu. Parçaları birleştiriyor gibiydi ama ondan duyması gerekiyordu. "Gerçek ailen Fanning’ler. Elijah'nın annesini, babasını ve ağabeyini öldüren senin gerçek annen Ivy Fanning Renner. Renner aile üyelerinin çoğu de bu işin içinde. Jim ve Terry Fanning’ler için çalışıyorlardı. Ivy seni yetimhaneye bırakması için Terry’e verdi ama Terry seni orada bırakamadı. Baban Shane senin doğumda öldüğünü sanıyor. O iş için yurt dışına çıkmıştı. Döndüğünde ona ölü başka bir bebeği gösterdiler ve çoktan Elijah’nın anne babası öldürülmüştü ve sıra her şeyi anlatabilecek ağabeyindeydi. Babanın ve onun aile üyelerinin olanlardan haberi olmadığına eminim ama Ivy ve onun ailesi gerçekten korkutucu insanlar. Sonunda dayanamayan Terry ve Jim şirketten ayrıldılar. Brain benim en iyi dostumdu ama ailesini öldürenlerin kızını evlatlık aldığımız için beni affedemedi," dedi Spencer gözyaşları içinde. Megan donakaldı. Hiçbir şey diyemedi. Tüm sözcükler boğazında kitlenmişti. Kednine gelince ayağa kalktı ve hızla evden çıktı. Spencer arkasından bağırmasına rağmen durmadı. Dışarıda yağmur yağmaya başlamıştı. Megan Degan'ı arayıp haber verdi. Sonra Elijah'ı arayıp nerede olduğunu öğrendi. Chris'ler deydi. Yağmurda ıslana ıslana oraya doğru yürümeye başladı.
"Kimdi?" dedi Chris. "Megan." "Ne istiyormuş?" "Sesi tuhaf geliyordu. Neredesin diye sordu sonra kapattı." Chris endişelenmişti. "Bir şey mi oldu acaba?" "Bilmiyorum, buraya geliyor sanırım." "Öğrenmiş olma ihtimali..."dedi Tan devamını getiremedi. "Nasıl?" diye sordu Rolan. "Bilmiyorum," dedi Tan. O sıra gelen Jae Myung ‘Neyi öğrenmiş olabilir?” Chris ona bilidklerini anlatmaya başladı.
Degan haberi alır almaz evden çıktı Blaine Degan gelince arabayı alıp babasına götürmüştü. O yüzden Degan koşarak gitmek zorundaydı. Chris'lere yaklaşmışken yolda Megan'ı farketti ve onun yanına koştu. "Megan!" Megan onu duymuyor gibiydi. Dalmış gitmişti. Sadece yürüyordu. Degan koşup önünü kesti. "Megan..." Megan kafasını kaldırıp Degan'a baktı. İkisi de yağmurda sırılsıklam olmuşlardı. "Gitmem lazım. Elijah ile konuşacağım." "Bu halde mi? Kendinde değilsin," dedi Degan Megan'ın kolunu tutarak. "Bırak!" "Megan kendine gel!" Derin düşüncelerin arasında kalmıştı o. Soğukta titriyordu. "Bugün tuhaf davranmasının sebebi bu olmalı," dedi ve Degan'ın elinden kurtulup yürümeye devam etti. "Ya bilmiyorsa." "Büyükbabası her şeyi biliyor! Benden uzak durmasını istemiştir ve her şeyi anlatmıştır. Eğer bilmiyorsa da öğrenmesi lazım." "Tamam Megan ama biraz sakinleş." Megan çok sinirliydi. "Sakinleşemem Degan! Benim öz annem onun ailesini öldürdü. Ben...Ben Park ailesinin öz kızı değilim. Ben katilin öz kızıyım. Katillerin!" Sinirden güldü. “Katillerden oluşan akrabalarım da var.” "Megan, seni onlar büyütmedi. Biyolojik olarak ailen olabilirler ama büyüte..." "Farketmez! Bir günde hem evlatlık hem katillerin kızı olduğumu ve bu katillerin değer verdiğim arkadaşımın ailesini öldürdüğünü öğrendim." "Senin suçun değil!" diye bağırdı Degan onun omuzlarından tutarak. Megan kendini çekti ağlamaya başladı. "Elijah ile konuşmam lazım. Bana engel ol diye çağırmadım," dedi ve gideceği yöne dönerek hızlı adımlar attı. "Megan! Engel olmak değil ama şimdi yapman..." "Şimdi yapmazsam daha sonra hiç yapamayabilirim," dedi ve Chris'lerin evine yaklaştıklarını farketti daha da hızlandı ve aniden koşmaya başladı. Degan'da arkasından. Megan bahçeye girdi ve kapıya koşup zile bastı. Hizmetçilerden biri açtı. Megan direk içeri daldı. Degan'da arkasından. Hizmetçi seslense de nafile. "Elijah'lar nerede?" "Yukarıda," dedi hizmetçi. "Ama böyle giremezsiniz." Chris'ler seslerini duymuştu. Megan yukarı çıktı Degan'da onu takip etti. "Ne oluyor? Ne bu haliniz?" diye sordu Chris. Chris hizmetçisine sorun olmadığını ve gitmesini söyledi sonra tekrar Megan'a döndü. Megan'ın dağılmiş halini görünce herkes şaşırmıştı. Megan Elijah'nın gözlerine kitlenmiş bakıyordu. "İyi misin? Neyin var?" diye sordu Elijah. Megan'ın gözleri doldu. "Biliyorsun değil mi?" "Neyi?" "Aslında Fanning’lerin kızı olduğumu." Elijah o an anlamıştı Megan'ında gerçekleri öğrendiğini. "Megan..." dedi ve kafasını öne eğdi. Bu anı yaşamaktan korkuyordu ama şimdi gerçekleşiyordu işte. Megan hızla Elijah'nın yanına yürüdü. "Biliyorsun değil mi? O yüzden bugün mesafeliydin." Elijah kafasıyla onayladı. Megan gözyaşlarını tutamadı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Degan'ın içi paramparça olmuştu. Jae Myung ve Chris'de akan gözyaşlarını sildi. İçinde bulundukları durum boktan bir durumdu. Elijah elini onun yanağına götürdü. Kendisi de dayanamadı. "Megan senin suçun değil," dedi ağlayarak. Megan ağlarken bir yandan da konuşmaya çalıştı. "Üzgü- Üzgünüm... Gerçekten... Be-Ben ne yapacağım? Ne yapmalıyım? He? Üzgünüm. Özür dilerim. Özür dilerim," dedi ve yere çöktü. Degan yanına gidecekti durdu ve dişlerini sıktı. Elijah'da onunla birlikte yere çöktü ve ona sarıldı. Diğerleri de donuk,üzgün ve ne yapacağını bilemez haldelerdi. "Üzgünüm Elijah," diye Elijah'ya sıkı sıkı sarıldı. "Biliyorum."
Yarım saat kadar sonra Megan ağlamayı kesmişti ama donuk bakıyordu öfkeli olduğu belliydi. Degan onu götürmek istedi. "Bugün onunla kalabilir misin?" diye sordu Elijah. "Elbette. Onu yalnız bırakmam." "Gitmeden Üstünüzü değiştirin hasta olacaksınız," dedi Chris ve kendi kıyafetlerinden verdi. Hizmetçilere kahve yapmalarını söyledi. Herkesin morali bozuktu. Megan Chris'in lacivert tişörtü ve eşofmanı giyip yanlarına geldi. Degan çoktan üstünü değiştirmişti. "Kahve yapmalarını söyledim. Biraz daha kalın." Megan ses çıkarmadı. Degan'ın yanına oturdu ve kafasını ellerinin arasına gömdü. Herkesin morali bozuktu. Elijah Megan'a bugün daha çok bağlanmıştı. Gözlerini Megan'dan alamadı. Bu durumun kendisi kadar onun içinde zor olduğunu anlamıştı. Kahveler gelince Degan kahveyi Megan'ı uzattı. Ama Megan uzaklara dalmış gibiydi. Degan onu dürtünce kendine geldi ve kahveyi aldı. Degan telefonuna baktığında Büyükbaba Spencer'ın onu defalarca aradığını gördü. Mesajla cevap verdi. "Megan ile birlikteyim. Merak etme büyükbaba." Spencer mesajı alınca rahatlamıştı. Onu merak etmekten gözüne uyku girmemişti. "Biraz daha iyi misin?" diye sordu Chris. Megan sadece kafasını salladı. "Degan kalkalım hadi." "Kahvenizi bitirmediniz. Bitirin öyle gidersiniz." Degan onayladı. Sonra kısaca öz babası Shane’in yurt dışında olduğunu yani onun masum olduğundan bahsetti. Her şeyi Ivy Fanning ve anne tarafındaki aile bireylerinin planladığından emindiler. “Babanla görüşmek ister misin?” diye sordu Elijah. “Hiçbir şey bilmiyorsa ona ne diyeceğim ki? Hem şimdi böyle bir yüzleşme için hazır değilim.” “Haklısın.” Megan Elijah'nın yüzüne bakamıyordu. Kahvelerini bitirdikten sonra kalktılar. Chris arabayı hazırlattı. Kapıdayken Elijah Megan'ı tuttu. Megan kafasını kaldırıp bakamadı. "Yüzüme bak. Benden kaçma. Özür dilerim sabah ki davranışım için. Aramızdaki şeyin değişmesini istemiyorum. Sana değer veriyorum," dedi ve alnından öptü. Jae Myung Elijah'nın Megan'ı öptüğünü görünce anında oradan uzaklaştı. Biraz kıskanmıştı ama bunun sırası değildi. Şoför Degan ve Megan'ı eve bırakmıştı. Eve girince Spencer yanlarına geldi. Megan direk odasına çıktı. "Bugün yanında kalacağım." "Peki." "O iyi olacak." "Teşekkür ederim Degan." "Sizde uyusanız iyi olacak büyükbaba."
Megan yatağının üstüne oturmuş annesi ve babasının fotoğrafına bakıyordu. Degan'da yanına uzandı. Megan bir süre sonra Degan'ın dizinde uyuyakaldı. Degan Megan'ın saçlarını okşuyordu. "Melekler sana yolu göstersin Megan. İyi ol lütfen," dedi ve gözyaşlarını sildi. Hayatının en kötü günlerinden birini yaşıyordu Megan. Canı çok yanıyordu. Kalbi ağrıyordu. Büyükbabasına da, annesine ve babasına da kızamıyordu. Sabah uyandıktan sonra yanında Degan'ı görünce gülümsedi ve Degan'ın yanağını okşadı. "Sanırım, sen olmasan ben kafayı yerdim," diye fısıldadı. "Biliyorum," dedi Degan ve gözlerini açtı. "Uyuyorsun sanıyordum." "Aslında seni izliyordum. Hadi kalk kahvaltı yapalım," dedi Degan. İkisi aşağı indiğinde Spencer kahvaltıyı hazırlamıştı. Megan sofraya oturdu. Spencer onun gözlerinin içine bakıyordu ki bir şey desin. Megan ise hiçbir şey demeden kahvaltı tabağını hazırlayıp yemeye başladı. Spencer ve Degan göz göze geldi. "Megan," dedi Spencer dayanamayıp. "Büyükbaba konuşmak istemiyorum. Çok düşündüm. Evet sorduğumda söylemeni isterdim. İlk senden duymak isterdim ama bunu söylemek kolay değildir sizin için. Ve annemler ölünce daha da zorlaşmıştır. Anlamaya çalışıyorum." "Korkum. O yüzden başta buraya gelme konusunda çok çekindim ama Ella daha iyi olacağı konusunda emindi. Belki daha rahat anlatabiliriz diye düşündük ya da zamanla kendin bir şeyler den şüphelenmeye başlarsan anlatmamız daha kolay olur diye. Ama aslında hiçbir şekilde kolay olmayacakmış. Sorduğunda söylemek istedim ama..." "İyi olacağım. Megan Park'ım ben. Güçlü bir torunun var," dedi Megan zorla gülümseyerek. "Öyle," dedi Spencer. Kahvaltılarını yaptıktan sonra Megan hazırlanırken Spencer ve Degan konuşuyorlardı. "Sence iyi mi?" diye sordu Spencer. "Hayır, sadece güçlü durmaya çalışıyor, geçiştiriyor. Ama iyi olacak. Ben hep yanında olacağım." Spencer sadece kafasını sallamakla yetindi.
Megan o gün Degan ile mezarlığa gitti. Elijah'nın ailesini ziyarete. Ve onlardan özür diledi. Megan oradayken Elijah'da geldi. Megan'ı görünce şaşırdı. "Onları ziyaret etmem gerektiğini düşündüm," dedi. "Teşekkürler." "Gitsek iyi olur,"dedi Megan. Elijah Megan'ın kolundan tuttu "Benimle kal," dedi. Degan onları yalnız bıraktı. "Sen çok iyi bir ailede yetişmişsin. Artık kendini suçlamanı istemiyorum. Ailemde bunu istemezdi. Büyükbabam için üzgünüm ama anlayacaktır." "Benim suçum değil ama..." "Aması yok. Kendini topla lütfen. Megan'sın sen. Bizim Megan. Güçlü, aptalca cesareti olan Megan. Babanın sana söylediği Charles Bukowski'nin sözü unutma. " Megan'ın bir an için gülümsemesine sebep oldu ve kafasını salladı. İkisi de aynı anda konuştu. "Her zaman hayatımızı mahvedecek şeyler olacaktır. Önemli olan öncelikle hangisinin bizi bulacağıdır. Her zaman göğüslemeye hazır olun." Gülümsediler. "Teşekkür ederim Elijah. Artık gitsem iyi olur." "Peki, sonra görüşürüz." "Görüşürüz."
Megan Degan ile sahiplendikleri uçurum kenarına gittiler. Kayaların üstüne oturdular. Degan Megan'ın arkasından sarılmıştı. Megan biraz olsun huzur bulmuştu o gün. Eve döndüğünde bir beş on dakika sonra telefonuna mesaj geldi. Jae Myung'tandı. "Dışarı gel, seni bekliyorum." Megan mesajı okuduktan sonra üstüne montunu alarak dışarı çıktı. Veranda da oturmuş üşüyen Jae Myung'u gördü. Megan'ın geldiğini anlayınca ayağa kalktı. Ve ona doğru yürüyüp sarıldı. "Nasılsın?" "İyiyim," dedi Megan ve geri çekildi. "Buraya..." "İyi değilsin, biliyorum. Seni merak ettim." "Sen..." Jae Myung kafa sallayarak "Hıı hıı," dedi. "Teşekkür ederim Jae Myung. İçeri gelmek ister misin? Hava çok soğuk." "Rahatsız etmek istemem." Megan kıkırdadı. "İçeri geç," diye çekiştirdi. Spencer uyuyordu. Megan ikisine de kahve yaptı ve mutfak tezgahına koydu. Jae Myung kahveden bir yudum alıp cebinden lolipop çıkarıp tezgaha koydu. Megan görünce gözleri açıldı ve gülümsedi. "Seni gerçekten gülümsetiyor he?" dedi Jae Myung gülerek. "Sen... Nereden biliyorsun?" "Degan sınıfta sana verdiği zaman görmüştüm ve söylediğini duymuştum." Megan gülümseyerek kafa salladı. "Şimdi de ben vermek istedim." "Jae Myung..." Megan böyle bir şeyi beklemediği için şaşırmıştı. "Teşekkür ederim," dedi Jae Myung'un gözlerinin içine bakarak. "Bu arada ders programı değişti. Yeni programı getirdim al," diye kağıdı uzattı. "Teşekkür ederim." Oturup bir süre sohbet ettiler. Jae Myung ona destek olup yüzünü gülümsetebilmişti.
Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin ^^
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.