Yine her zaman ki gibi bir sabahtı. Soğuk ve neredeyse yağmur yağacak gibi. Kış ayının özelliği. Megan yeni okuluna başlamak için şimdi ki okulundan ve kasabasından ayrılmak zorundaydı. Annesini ve babasını kaybedeli üç ay olmuştu. Ve büyükbabası ile yaşıyordu. Çok zengin değillerdi ama idare ediyorlardı, durumları o kadar kötü de değildi. Annesinin arkadaşı sayesinde (Kim olduğu konusunda şüphesi vardı ama emin olmakta da zorlanıyordu) en ünlü okullardan olan Carver Lisesine burs hakkı kazanmıştı. Ama pek istekli değildi. O okul Megan için büyük bir şanstı bu yüzen mutluydu ama büyükbaba Spencer'ın büyük bir korkusu da vardı. İki duygu arasında kendi içinde kavga ediyordu. Megan o kasabada saklanan sırları er yada geç öğrenecekti. Ailesi hakkında ki tüm gerçekleri. Yıllardır ondan saklanan her şeyi. Bunu kendisi söyleyemiyordu ama öğrenmesini de istiyordu. Megan için ne kadar iyi olacağını bilmiyordu ama onu çok üzeceğini adı gibi biliyordu. Bu yüzden korkuyordu. Yine de doğru olan da bu gibiydi. Öğrenmeliydi. Kendisi söyleyemiyorsa New Harrow söyleyecekti. Onun için bir şans olacak yer onu üzecek şeyleri de barındırıyordu. Spencer ona endişesini belli etmemeye, kötü düşünceleri bir kenara atıp mutlu yönünü göstermeye çalıştı. "Megan! Hazırlanmadın mı daha?" "Hazırım, geldim büyükbaba,"dedi Megan bavulunu çekerek. "Her şeyini aldın mı?" "Aldım." "Yola koyulalım o zaman." Megan "Büyükbaba?" diyerek Spencer'ın kolunu tuttu. "Buna gerek var mı? Özel okula, zenginlerin arasına girmek zorunda değilim. " Büyükbabası Megan'ın kafasına vurdu. "Ne demek gerek yok? Orası en iyi okullardan biri. Üniversiteye de daha rahat gireceksin. Annen ve baban da bunu isterdi. Hem annenin arkadaşı her şeyi ayarlamış seni güzel bir okula burslu kayıt ettirmiş sen hâlâ... Neyse. Mızmızlanma, yürü." "Sahi annenin arkadaşı dediğin kim? Sürekli soruyorum geçiştiriyorsun ben bir kişiyi biliyorum o kadar oda Ella. Ama ona sorduğumda yok dedi. Ayrıca neden taşındığımızı ve gideceğim okulu Degan'a dahi söyleyemiyorum?" Megan'ın aklında sormak istediği bir sürü soru vardı. Her ne kadar büyükbabasının kaçamak yapmadan doğru cevap vereceğini bilmese de denemekten zarar gelmezdi. Spencer boğazını temizledi. "Bir arkadaşı işte adını unuttum. Tek arkadaşı Ella mı?" Peki ya ev? Evi de mi o karşıladı?" "O evi buldu parasını ben verdim. Gerçi evi de o almak istedi de zaten çok şey yaptı bizim için o yüzden... " "Bu sıkıntıya girmeye gerek var mıydı? Ne ile karşıladın evin parasını?" "Sıkıntı değildi benim için. Biriktirmişliğim vardı." Megan yüzünü ekşitti. "Büyükbaba..." "Ah, kapa şu küçük çeneni!" diye sesini yükselttikten sonra eliyle Megan'ın ağzını kapattı. Spencer Megan'ın sorularından kaçmak istiyordu. "Olumsuz düşüncelerini kendine sakla." Elini Megan'ın ağzından çekti. "Peki büyükbaba." Her ne kadar içinde biriktirdiği soruların tam anlamıyla cevabını alamasa da bundan vazgeçmek şuan için en doğru karar gibiydi. Büyükbaba Spencer'ı sinirlendirmek istemezdi. Bavulları arabaya yerleştirip yola koyuldular. Arabadayken Megan büyükbabasına baktı ve yüzündeki mutluluğu ve endişeyi gördü. Endişesi üstünde durmadı. Normal geliyordu sonuçta yeni bir kasabaya taşınıyorlardı. Telefonunu çıkardı ve Carver Lisesine bakmaya başladı. Gerçekten güzel bir okuldu. "Zenginler," diyerek iç geçirdi Megan. Zenginler bu kadar parayı gerçekten hakkıyla mı kazanıyordu? Belki çok nadirdi. Zengin olma merakı yoktu. Her zaman halinden memnun bir kız olmuştu. "Ne? Ne dedin tatlım?" diye sordu büyükbaba Spencer. "Hiç. Çok mutlu görünüyorsun." "Elbette mutluyum. Torunum ünlü Carver Lisesinde okuyacak. Çok heyecanlıyım!" diye gülümseyerek bağırdı. Megan büyükbabasının o halini görünce gülümsedi. Bazen bir çocuk gibi olabiliyordu. "Sen de memnun olamaz mısın?" "Ben halimden memnundum." "Bunun onunla alakası yok. Senin için en iyisi bu. Güzel bir eğitim ve gelecek için. Annenle baban yaşasaydı aynısını yaparlardı." "Ben zaten güzel bir eğitim alıyordum." Spencer yüzünü buruşturdu. "Ah, küçük cadı. Artık içimi bunaltma. Orasıyla eski okulun bir mi? İmkanları bir mi?" Tipik ebeveynler gibi konuşuyordu. "Okulumu seviyordum. Bir Carver Lisesi kadar büyük, geniş, kaliteli ve ünlü değildi ama o okulun koridorlarında, arkadaşlarında ve öğretmenlerinde bir samimiyet vardı. Hem Degan'ların taşınacağı kasaba buraya daha da uzak. " "Kafana bir kere daha vurayım ister misin? Millet can atıyor Carver'a girebilmek için. Senin eline fırsat geçmiş eski okulum eski okulum diyorsun! Orada da arkadaş edinirsin." "Biliyorum...Sadece... Keşke annemle babamda olsaydı ve görselerdi. " Ortam bir anda sessizleşti. Megan kafasını cama doğru çevirdi. Spencer bir saniyeliğine Megan'a baktı. "Oraya gittiğimizde bir gün gerçekleri öğreneceksin Megan, bu biraz beni korkutuyor ama bilmende gerekiyor. Sadece ben söyleyemiyorum. Öğrendiğinde çok üzüleceksin. Neden söyleyemediğimi anlar ve anlayışla karşılarsın umarım. Üzgünüm kızım..." diye düşündü Spencer. Dört saatlik bir yolculuktan sonra Carver Lisesinin olduğu kasabaya New Harrow'a vardılar. Oradaki evlerinin yolunu tuttular. New Harrow'un sahili Megan'ın içini huzurla doldurdu. Yazın burası çok güzel olur, yeşillikler sahil... diye düşündü. "Ella'nın verdiği adres burası," dedi Spencer ve pot kırdığını cümlesini bitirdikten sonra anladı. Neyse artık önemi yoktu. Pot kırmamış olsa da az sonra öğrenecekti. "Biliyordum!" "Sürpriz olsun demiştik." Arabayı park edip indiler. Evden çıkan ve onlara gülümseyen uzun boylu sarışın bir kadın vardı. Megan fısıldadı. "Ella." "Hoşgeldiniz,"dedi güler yüzle. "Ella nasılsın?" diye sordu büyükbaba. "İyiyim, sen nasılsın büyükbaba?" "İyiyim ben de." "Megan..." "Ella...Benden saklamanız çok saçmaydı. Şüphelenmiştim." "Öyle yapmasını ben istedim. Çok iyi oynayamadık. Sürpriz olmadı sanırım. Seni çok özledim, gel de bir sarılayım." "Hayır olmadı. Bunda berbatsınız. Bende seni özledim," dedi ve Ella'ya sarıldı. "Bunu nasıl yaptın? En ünlü okulda burs ayarladın." "Öyle mi?" Spencer'a dönüp göz kırptı. Asıl sürprizi daha bilmiyordu çünkü. "Orasını sen hiç takma güzelim. Bizim de bağlantılarımız var," dedi gülerek. "Hadi içeri geçelim," dedi büyükbaba. Salona geçip oturdular. Ev geniş ve modern dizayn edilmişti. Megan yüzündeki gülümsemelere engel olamadı. Önce evi inceledi. Sonra sevinçle Ella'ya döndü. "Sana ne kadar teşekkür etsem az." "Teşekkür etmene gerek yok. Pek de istekli değilmişsin sanırım." "Aslında mutluyum, burası çok güzel ve okulda öyle sadece büyükbabama sıkıntı yaşatmak istemedim. Birde zenginler..." diyerek gözünü devirdi Megan. Zenginlerle ne sorunu vardı kendi de bilmiyordu. Sanırım hepsini aynı birer zorba, kendini beğenmiş şımarık insanlar olarak görüyordu. Tabi ki herkes aynı değildi ama büyük bir çoğunluğunun öyle olduğunu düşünüyordu. "Kimseyi sıkıntıya sokmuyorsun," dedi büyükbaba. "Ella, gerçekten bu okula nasıl kayıt ettirdin? Çünkü Carver Lisesine kayıtların ne kadar zor olduğunu biliyorum. Hem de burslu." "Carver şirketinde çalışıyorum. Bir sene oldu. Yeni başladığım için bir şey diyemedim. Yoksa geçen sene halletmek isterdim. Sonra orada beraber çalıştığım şirketin ortağının büyük oğlu, ona aşık oldum. Her gün seni anlatıyordum. Ve bir gün ben demeden o seni Carver Lisesine kayıt ettirmeyi teklif etti." "O nerede ona büyük bir teşekkür borçluyuz," dedi Megan. Degan'ı da bu okula alamaz mıyız? Bunu söyleyemem doğru olmaz, diye düşündü. "Yakında tanıştırırım," dedi gülümseyerek. Çantasından zarf çıkardı ve büyükbabaya uzattı. "Sen en yakın arkadaşım Terry'nin babası olduğun kadar benim de babamsın.. Ev için verdiğin parayı kullanmadım. Nişanlım ve ben hallettik." Ella yıllardır onlar ile birlikteydi ve kimsenin olmadığı kadar iyi niyetli bir kadındı. Megan'ın annesiyle dostluktan öte bir bağları vardı. Ve o aileye minnettardı. "Ella bunu kabul edemem," dedi büyükbaba. "Beni kızın olarak görmüyor musun?" "Tabi ki kızımsın ama zaten bizim için çok şey yaptın." "O zaman sorun yok. Benim ailemsiniz ve sizin için her şeyi yaparım." "Ella..." dedi Megan minnettar bir şekilde. "Lütfen. Zamanında siz de benim için çok şey yaptınız. Ailem oldunuz. Bana baktınız. Sayenizde buralardayım." Spencer'ın gözleri doldu. Kalkıp Ella'ya sarıldı. Buruşmuş elleriyle Ella'nın yanağını okşadı. Megan'da dayanamayıp kalktı. "Seni seviyorum," dedi ve oda Ella'ya sarıldı.
Megan üç gün sonra okula başlayacaktı. Ella ona bir kaç kıyafet almak istedi ve ertesi gün alışveriş yapmaya gittiler. Kasabanın en büyük alışveriş merkezine girdiler. "Ella benim için çok şey yapıyorsun." "Yaparım tabi. Çünkü senin teyzenim," dedi göz kırparak ve girebileceklerini düşündüğü mağazalara baktı. "Teşekkür ederim. İyi ki varsın." Ella Megan'ı hiç bir zaman yalnız bırakmadı. Annesi babası yaşarken de öldüğünde de. Bir mağazaya girdiler. Etrafa bakındılar. "Hey, Megan bu elbise sana çok yakışır bunu bir dene." "Peki." Ella'nın verdiği elbiseyi giydi. Ella elbiseye uygun ayakkabı ve çanta buldu. Elbise lacivert, dökümlü ve dizlerinin üstündeydi. Pembe ve kırmızıdan oluşan küçük küçük çiçekler vardı üstünde. Megan'a yakışmıştı. Ella onun gibi bir çok kombin yaratıp Megan'a bir kaç parça bir şeyler aldı. Sabah çıktıkları alışveriş akşam saatlerinde bitti. "Acıktın mı?" diye sordu Ella yorgun ve bitkin bir halde. "Evet. Sen?" "Hem de nasıl. Gel şurada güzel bir yer var orada bir şeyler yiyelim." Ella o kadar çok şey söylemişti ki yemekler geldiğinde masada yer kalmamıştı. Bunların hepsini yiyebileceklerinden emin değildi Megan ama kurt gibi açtı o anda. Tüm yemekler bitmemişti ama karınları doymuştu. Ella kalanları paket yaptırdı. Çöpe gitmesine izin veremezdi. Sonra Megan'ı eve bıraktı. Megan içeri sessizce girdi. Büyükbabası uyumuştu. Odasına çıktı aldıklarını yerleştirdi. Annesiyle babasının fotoğrafına baktı. Gülümsedi. "Teşekkür ederim. Sayenizde güzel bir aileye sahibim. Size sahibim. Sizi özledim." Bir süre fotoğrafa baktıktan sonra yatağa girip yattı. Sabah erken kalktı. Kasabayı gezmek için hazırlanıp dışarıya çıktı. Hava çok soğuk değildi. Gezerken gitar çalan ve şarkı söyleyen bir gence denk geldi. Sesi çok güzeldi. Siyah saçlı zayıf bir yüzü vardı. Vücudu da öyleydi. Buğday tenliydi. Bir süre onu dinledi. Tam dönüp gidecekken birine çarptı. "Hey! Yavaş ol!" diye bağırdı kızıl düz uzun saçlı bir kız. Yanında da ondan az daha uzun açık kahve kısa saçlı bir kız vardı. Megan'nın yaşındaydı. "Özür dilerim. Ama senin dikkatli olman gerekiyordu arkamda olduğunu nereden bilebilirdim,"diyerek karşı geldi. Karşısında ki kişinin yeni okulunda ki şımarık zengin kızlardan olduğunu bilmeyerek. Bilse de umurunda olmazdı. Megan'ın karakteri buydu. "Sen benimle böyle konuşamazsın," dedi Nora. "Benim kim olduğumu bilmiyorsun sanırım. Ben Nora Apper o Olivia Chek." "Kim olduğun umurumda bile değil." "Hey, onun karşısında ağzından çıkana dikkat et," dedi Olivia saçlarıyla oynarak. "Çekilir misin gitmem gerek," dedi Megan yanlarından geçecekken Nora kolunu tuttu ve donuk gözleriyle dik dik bakıyordu. "Sen buralarda yenisin sanırım. Bu kasabanın herhangi bir okulunda benim adımı bilmeyen yoktur." "Ahh öyle mi? Ne güzel senin adına sevindim Nora Apper. Şimdi izin verirsen gitmem gerek." "Dikkat et yeniler saygısız olursa bir anda yere çakılırlar burada." O sırada uzun boylu yapılı bir genç geldi. Çekik gözlüydü. Kahverengi saçlarını arkaya doğru atmıştı. "Nora! Ne yapıyorsunuz?" diye sordu. "Jae Myung...Yeni kıza ders veriyoruz." "Sizden alacağım bir ders yok," dedi Megan. Jae Myung güldü. Nora tam konuşacakken Jae Myung elliyle Nora'nın ağzını kapattı. Gitarlı genç yanlarına geldi. Jae Myung'un arkadaşıydı. Megan onun geldiğini görünce şaşırdı. "Rahat bırakın kızı." "Merhaba dostum, bak bu kız burada yeniymiş," dedi Jae Myung. "Ne güzel. Hadi gidelim buradan," dedi James. Ama Jae Myung'un gitmeye niyeti yoktu. Megan ile uğraşmak istiyordu. "Bir dakika. Adın ne senin yeni kız?" Megan Jae Myun'un yüzüne dik dik baktı. Jae Myung elini uzattı. "Ben Jae Myung." "Umurumda değil,"dedi Megan ve ilerlemeye başladı. "Umurumda değil mi? Değişik bir isimmiş. Tanıştığımıza memnun oldum umurumda değil," dedi Jae Myung alaycı bir gülümsemeyle. "Hadi ama bana kızıyorsun ki. Ben sana bir şey yapmadım." "Bilmem seni görür görmez gıcık oldum ayrıca onun arkadaşın. Neden görür görmez gıcık olduğum anlaşılıyor sanırım." Kahkaha atan Jae Myung ona doğru eğildi "Üzüldüm." Megan gülümsedi. "Peki. Yüzün bunu çok belli ediyor." "Öyle mi?" "Artık gitsem iyi olacak." "Peki." "Megan,adım Megan," dedi ona dönmeden yoluna devam etti. "Hangi okulda olduğunu da söyleseydin keşke!" "İsmimle yetin!" "Neden beni susturuyorsun?" diye çıkıştı Nora. Sinirli olduğu ve nedendir bilinmez Megan'ı kıskandığı her halinden belliydi. "Daha fazla konuşman neye yarayacaktı ki? Gidelim James."
Megan Jae Myung'ların yanından ayrıldıktan sonra yeni okuluna bakmaya gitti. O arada büyükbabasını arayıp haber verdi. Sinirliydi ama ona sinirini belli etmedi. Sakince konuştu. Okula geldiğinde durup okula doğru baktı. "Zengin okulları böyle oluyor tabi ki." Okula bakarken bir araba geldi. İçinden dört kişi çıktı. "Bu kim? Ne yapıyor burada?" diye sordu içlerinden biri. Kahverengi saçlarını yukarı doğru hafif dikleştirmişti. Megan kafasını tekrar okula doğru çevirdi. "Hey kıvırcık salata!" diye bağırdı bir diğeri. Megan umursamadı. "Hey! Sana diyorum!" Megan iç çekerek döndü. Karşısında uzun boylu siyah saçlı esmer tenli mavi gözlü bir genç gördü. Gözleri açıldı. Yanında da onun gibi yakışıklı çocuklar vardı. Tekrar ona bağırana döndü. "Kıvırcık salata mı? Sen kimsin?" Yine bir zorba, diye düşündü. "Duymuşsun neden ikinci kez bağırtarak beni yoruyorsun? Her neyse, beni tanımayan yoktur. Sen kimsin diye sorarsın? Bu dünyadan olduğuna emin misin? Ben Chris Carver. Asıl sen kimsin? Seni ilk defa buralarda görüyorum. Burası benim okulum. Senin gibi birinin asla sahip olamayacağı bir okul," dedi ve gülmeye başladı. "Hah... Şaka gibisiniz. Burada herkes böyle mi?" İçlerinden biri gülümsedi Megan'nın dikkati bir an ona kaydı. Buğday tenliydi ve gözleri bir ormanı saçlarının rengi balı andırıyordu. Ve kulaklarına kadar uzundu. Megan yutkundu. Hakkını vermeliydi şımarıklardı zorbalardı ama yakışıklılardı. "Elijah, komik mi buldun bunu?" "Biraz," dedi Elijah. Chris dudağını ısırarak Megan'a döndü. "Git. Buralar sana göre değil," dedi ve Megan'ı ittirdi. Megan sinirlendi. "Hey! Sana kim bu hakkı veriyor?" "Soyadım." "Ah..." diyerek kafasını kaşıdı Megan. Chris'e baktı. Hiçbir şey demeden yanından geçip yürümeye başladı,yürürken Chris'in sesini duydu. Başka birine bulaşıyordu. Arkasını dönüp baktığında kısa gözlüklü birinin yakasına yapışmıştı. İtip kakıyordu. Megan dayanamayıp bağırdı. Onun karakteri buydu... "Hey! Önüne her gelene sülük gibi bulaşmak sende alışkanlık mı?" dedi ve yanına gidip elini çocuğun yakasından çekiştirdi. "Sana döneceğim," dedi Chris Ted'e sonra Megan'a baktı. "Sülük mü? Laflarına dikkat et. Burada işler böyle yürür. Bana vermesi gereken bir hesap var. Sen kendi çöplüğüne git burası benim çöplüğüm karışma," dedi. Chris'in içinde tüm yalnızlığın verdiği öfke vardı. Arkadaşları vardı ama ailesi tarafından yalnız bırakılmıştı. Doğduğundan beri. Ve herşeyi parasıyla, ismiyle halledebileceğini düşünürek büyümüştü. "Kusura bakma herhangi birine yapılan zorbalığı görürsem kimin çöplüğü olduğunu umursamam karışırım huyum böyle," dedi Megan. Chris sinirinden gülümsedi. Şaşırmıştı. Arkadaşları da sessizce gülmeye başladı. Megan Ted'in kolundan tuttu ve çekti. "Gel." Beraber yürümeye başladılar. "Biri ilk defa sana dikleniyor,"dedi Rolan bozulan sarı saçlarını düzeltirken. "Rolan!" diye bağırınca diğerleri de gülmeye başladı. Chris Megan'ın arkasından bakmaya devam etti. Bir süre baktıktan sonra sinirle arabaya geri bindi. Diğerlerini beklemeden bastı gitti. "Nereye gitti şimdi bu bizi almadan?" dedi dik saçlı Tan.
Megan ve Ted sessizce yürürken Ted sessizliği bozdu. "Teşekkür ederim." Uzun zamandır onların boyunduruğu altında okumaya çalışıyordu ve bu zamana kadar hiç kimse ona yardım etmemişti. "Teşekkür etmene gerek yok." "Beni o pislikten kurtardın. Ama bu senin başını yakabilir." "Nasıl yani?" "O seni mimlerse senin için kötü olur." "Beni merak etme." "Ben Ted." "Megan." "Memnun oldum," diyerek elini uzattı Ted. Megan gülümsedi ve Ted'in elini sıktı. "Bende memnun oldum." "Nerede okuyorsun? Bizim okulda olmadığını biliyorum." "Bir gün sonra sizin okuldayım." "Aman Tanrım," dedi Ted şaşkınlıkla. "Chris kesin senin başına bela olacak." Megan bu sefer biraz tedirgin oldu. Sessizliğini korudu herhangi bir şey demedi. En fazla ne yapabilirdi ki?
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.