Alarmın sesiyle uyandı Megan. Hemen kalkıp Ella ile aldığı kıyafetlere baktı. Uzun dökümlü açık mavi elbisesini giydi. Üstüne toz pembe ceketini aldı. Kahverengi saçlarının buklelerini dağıttı ve dağınık bir şekilde topladı. Rustik kahvesi gözlerine abartmadan siyah kalem sürdü. Dudağına da pembe bir dudak parlatıcısı. Pembe bir allık sürdükten sonra çantasını aldı. Aşağı indiğinde büyükbabası kahvaltıyı hazırlamıştı. Mutlulukla "Günaydın," dedi Megan. "Günaydın... Aman Tanrım ne güzel olmuşsun," dedi büyükbaba Spencer. Hiçbir zaman ona iltifat etmeyi unutmazdı. Megan gülümsedi."Teşekkür ederim," "Hadi kahvaltını yap." Megan masaya oturdu. "Lezzetli görünüyor." Yemek yemeyi çok severdi ve aşırı kilo takıntısı yoktu. "Heyecanlı mısın? İlk günün." "Ne yalan söyleyeyim biraz heyecanlıyım." Büyükbabası güldü. Kafasını salladı."Bende." Aslında Spencer Megan'dan daha heyecanlıydı. Megan Büyükbabasının beyaz saçlarını okşadı ve kırışmış yanağını sıktı. "Seni seviyorum." Spencer bir çocuk gibi mutlu oldu. "Bende seni seviyorum." Megan kahvaltısını yaptıktan sonra büyükbabasını öptü ve okula gitmek için evden ayrıldı.
Ted okula girdiğinde etrafa baktı Chris'ler yoktu. Jae Myung Ted'in önünü kesti. "Merhaba Ted. Bugün nasılsın?" Elini Ted'in omuzuna koydu ve suratında pis bir sırıtma belirdi. Ted endişelenmişti. Kafasını öne eğmişti ve tir tir titriyordu ama gücünü toplamak istedi. Elini yumruk yapıp sıktı ve kafasını kaldırdı. "Rahat bırak beni." "Niye bu kadar sinirlisin sen? Chris oyuncağını mutlu edemiyor mu?" Chris onu görmüştü ve öfkelenmişti. Onlara doğru yürüdü ve Jae Myung'a bağırdı. Jae Myung arkadan gelen sesin sahibinin Chris olduğunu anlamıştı ve yüzündeki alaycı ifadeyi silmeden döndü. "Chris! Merhaba. Oyuncağın çok sinirli bugün." "Birbirimizin işlerine karışmayacaktık Jae Myung." "Ben bir şey yapmıyorum ki. Oyuncağını benden mı kıskandın yoksa?" Onları gören herkes etrafına çöreklendi. Film izliyor gibilerdi. Kimsenin onlara karışmaya niyeti yoktu. Karınca sürüleri gibilerdi ve kocaman bir yuvarlak oluşturmuşlardı. "Hayranlarımız toplandı Chris." "Bana ait olan şeyleri hep sevmişsindir. Atıkları mı bile," dedi Chris. Jae Myung Ted'i bırakıp Chris'e doğru bir iki adım attı. Megan okula yaklaştığında telefonla Degan'ı aradı. Degan onun en yakın arkadaşıydı. Beraber büyümüşlerdi. Aileleri yakın arkadaşlardı ve isimlerinde ki benzerlikte bunun sebebiydi. Megan'lar taşınınca eskisi kadar sık olmasa da yine görüşüyorlardı ve birbirlerini devamlı arıyorlardı. Degan cenazede Megan'a çok destek olmuş onu yalnız bırakmamıştı. Daha sonra ailesi taşınma kararı almıştı ve bir süre çok fazla konuşamamışlardı. "Degan Merhaba. Seni arayamadım kusura bakma." "Merhaba. Önemli değil bende arayamadım taşınma işleri ve okula alışma sürecinde özür dilerim." "Sorun yok. Arkadan gürültü geliyor neler oluyor orada?" "Buranın pislik torbaları bir araya gelmiş sanırım bende tam bilmiyorum aşağı iniyorum sen ne yapıyorsun?" "Yeni okuluma gidiyorum." "Yeni okulum derken?" Megan telefonla konuşurken okula girdi tam karşısında Chris ve Jae Myung'u görünce irkildi."Büyükbabamla taşındık..." dedi Megan ses tonunu düşürerek. Nora onu farketti. "Hey sen! Ne işin var senin burada?" Nora Megan'a seslenince herkes ona döndü. "Nereye taşındınız? Neden hiç söylemedin? Megan ikisine de cevap vermedi. "Aman Tanrım." "Ne oldu Megan? Bizim burada ki karmaşa da bitti herhalde sessizleşti her yer. Sen de öyle. " "Hiç sorma," dedi Megan. Jae Myung ona baktı ve yarım ağızla gülümsedi. Megan önce Chris'e sonra Jae Myung'a sonra tekrar Chris'e döndü. Gözleri irileşmişti ve midesinin bulandığını hissetti. Daha kötü ne olabilirdi? "Ne işin var senin burada?" diye sordu Chris ciddiyetle. Megan ilerledi tam cevap verecekken sözü kesildi. "Megan!" Megan telefonu kulağında tuttuğu için o sesle kulağının acıdığını hissetti. Ses hem telefondan hem yakınından geliyordu. Kafasını sesin geldiği yöne doğru çevirdi. Tam karşısında karınca sürüsünün önüne geçmiş kulağında telefonu tutan siyah uzun saçlı serseri görünümlü Degan vardı. Megan'ında Degan'ında gözleri açıldı. Chris ve Elijah önce Degan'a sonra Megan'a baktı. Jae Myung'da öyle. Megan telefonu indirdi. Degan'da. İkiside şaşkındı. Degan önce etrafına baktı sonra endişeyle Megan'a doğru hızla gelip sarıldı. "Ne işin var burada? Yoksa? " diyerek geri çekildi Degan. "Buraya kayıt oldum. Sen... Pranel'a taşınmayacak mıydınız? Babanın işi... " Dili tutulmuş gibiydi. Bir gün içinde fazla şok yaşamıştı. İkisi de bir an sustu. Degan Megan'ın gözlerine odaklandı. "Seni özlemişim." "Bende," dedi Megan. Degan Megan'ı kolundan tutup tekrar kendine çekti ve sıkıca sarıldı. Megan kafasını Degan'ın omzuna gömdü. Herkes onlara bakıyordu. Olivia çok sinir olmuştu. Çünkü Degan'a karşı boş değildi. "Keşfettiğim bir yer var. Okulun en kuytu köşesinde bir bank var. Seviyorum orayı, sessiz oluyor," dedi Degan. Megan kafayı salladı. Degan Megan'ı kolundan tutarak oradan götürdü. "Bu kız Degan'ı nereden tanıyor ki? Kim oluyor o!" dedi Olivia dişlerini sıkarak. Sinirden kıpkırmızı olmuştu. "Bilmiyorum. Ama bu kızdan hiç hoşlanmadım," dedi Nora her zamanki soğukluğuyla. Adeta bir buz kütlesi gibiydi. "Bende. Degan'ı tanımasından da hoşlanmadım!" "Degan'dan daha iyisini bulamadın mı?" "Çok sevimli ama. Sevgili değillerdir değil mi?" "Bize uygun değil." "Nora!"
Degan'ın bahsettiği yere vardılar. Etrafı sessizdi. Ağaçlarla kaplıydı. Karşısında bir bank daha vardı. Birlikte oturdular. "Ben de Pranel'a gideceğimizi sanıyordum sonra Ella geldi ve bana burada burs ayarladığını söyledi. Ev ayarladı hatta babama iş imkanı bile sağladı. Bizimkiler başta kabul etmek istemedi ama Ella baya ikna ediciydi. Sana söyleyemedim çünkü özel okul olduğundan kendi kuralları var en az bir hafta kimseye bahsetme bursun resmileşecek bir olay olmasın dedi. Nereden bilebilirdim ki? Oysa sana söylemeyi çok istemiştim." "Ella? Biz de Ella sayesinde buraya geldik. Senin Ella’dan haberin varmış ama benden başta sakladılar sürprizmiş. Buraya gelince öğrendim Ella’nın yaptığını. Ve büyükbabam okula gelene kadar sana dahi söylememem konusunda uyarmıştı. Dediğin gibi okulun kuralları falan.” Megan gülümsedi “Asıl sürprizi sona saklamış. Bunu hiç düşünmemiştim. Ella çok fena." Degan gülümsedi "Öyle. Ama bunu yaptığı için minnettarım. Bizi tekrar bir araya getirdi. Daha sonra ona teşekkür etmem gerekecek." “Evet. Aslında bana bu konuyu açtığında senin de burada olabilmeni istemiştim tabi bunu dile getirmem Ella için ayıp olabilir diye düşündüğümden bir şey diyemedim. Çünkü benim için zaten çok fazla şey yapmıştı. Ama ikimizden birine ayrıcalık tanımasını da garipsemedim değil.” “Bende öyle düşündüm. Bu arada Chris ve Jae Myung seni tanıyor gibiler.” "Karşılaşmıştık." "Nasıl?" "Jae Myung, Nora ile Tempson Caddesi'nde. Chris'ler ile okulun önünde." "Kesin aranızda sinir bozucu bir şeyler geçti," dedi Degan gözünü kısarak. Megan kafasını salladı. Olanları Degan' a anlattı. "Ahh... Ben sessiz kalıp sorun yaşamadan mezun olmak istiyordum. Sayende böyle bir şey olmayacak." "Hey! Beni korkutmaya çalışma," diyerek Degan'ın koluna vurdu Megan. "Chris ve arkadaşları, Jae Myung ve tayfası okulun dikkat edilmesi gereken zorbaları. Nora'da okulun en uyuz kızlarından. Kafayı birine takarlarsa sürekli onunla uğraşırlar." "Ted'de öyle değil mi?" "Onu nerden..." lafını tamamlamadan Megan cevap verdi. "Chris ile karşılaştığımda." "Sessiz kalmadın tabi," dedi Degan. Megan kafasını salladı. "Şapşal!" diyip Megan'ın kafasına yavaşça vurdu. "Hey!" "Genelde uğraştıkları bizim gibiler. Zengin olmayanlar. Yardımla, bursla gelenler. Buraya geleli çok olmadı ama öğrendim ki bana bulaşmamalarının sebebi babamın yıllar önce Chris'i yangında kurtarmış olmasıymış. Ama artık bunun pek işe yarayacağını sanmıyorum." “Tesadüfe bak.” “Değil mi?” "Onların zorbalığına göz yumuyor olamazsın. Sen böyle biri değilsin." "Elbette sessiz kalmadım. Bunun sonucunda yalnız kaldım. Babamdan dolayı bana bulaşmıyor ama okuldakilerin benimle konuşmasını engelliyor." "Anladım," dedi ses tonunu azaltarak. "Ama şanslıyım ki en iyi arkadaşım geldi. Güzel sürpriz oldu. Yıllar önce siz taşındınız ayrı kaldık eskisi gibi buluşamadık ama yıllar sonra Ella sayesinde tekrar bir aradayız. Çok mutluyum. O olmasaydı ve biz başka yere taşınsaydık aramız daha çok açılır mıydı? Muhtemelen hayır değil mi?” Megan gülümseyerek ve Degan'ın omuzuna yattı. "Asla aramız açılmazdı sadece buluşma sıklığımız biraz daha düşerdi ama asla aramız açılmazdı.” Degan Megan'ın kafasına bir öpücük kondurdu. "Bakalım bizi neler bekliyor." "Bakalım." Degan Megan'ı çok özlemişti ve ona sıkıca sarıldı ve öptü. Ders başlayana kadar konuştular. Okulda bilmesi gerekenleri anlattı. Sonra gülüşüp birbirleriyle uğraştılar. Ders başlamaya yakın kalktılar. Aynı sınıftaydılar o yüzden beraber sınıfa çıktılar. "Buraya otur," dedi Degan yanında ki sırayı göstererek. Tekli sıralardı. Degan cam kenarında oturuyordu ve Megan'ı sol tarafında ki boş sıraya oturttu. Megan ve Elijah göz göze geldiler. Megan kafasını çevirdi. Elijah Megan'ın arka sağ çaprazına Degan'ın arkasına oturdu. Chris'de Elijah'nın arkasında oturuyordu. Peter Jae Myung'un arkadaşıydı. Degan'ın önünde oturuyordu. Megan'ın arkasında Tan onun arkasında Rolan oturuyordu. Sol arka çaprazında Jae Myung Jae Myung'un önünde Nora onun önünde Olivia Megan'ın önünde James oturuyordu. Ve birkaç kişi daha vardı. Çok kalabalık bir sınıf değildi. Nora ve Olivia sinirle ona bakıyordu. Degan'ın ona olan ilgisini gördükçe Olivia daha çok çıldırıyordu. Chris ile Jae Myung'da gözlerini ayırmıyordu. Megan biraz gerilmişti ama bu gerginliğini Degan'ın yanında olmasıyla üstünden yavaş yavaş atıyordu. "Ne kadar güzel göründüğünü söylemeyi unuttum," dedi Degan. Megan gülümsedi. "Teşekkür ederim." Degan Megan'nın burnuna dokundu. Jae Myung yan bir gülüş attı. Öğretmen gelip derse başladı. Chris ve Jae Myung çaktırmadan bakmaya devam ediyorlardı. Olivia ve Nora'da öyle. Ara verildiğinde Degan kalkıp Megan'ı kolundan tuttu. "Bizimkiler seni çok özledi." "Bende onları özledim." "O zaman en yakın zamanda geliyorsun," dedi Degan gülümseyerek. "Tamam," dedi Megan gülümseyerek karşılık verdi. Sınıftan çıktılar. "Bizimkiler derken," dedi Olivia Nora'ya sinirli bir şekilde. "Ailesinden bahsediyor sanırım." "Aralarında ne var ikisinin?" diye sordu Jae Myung. "Ben nereden bilebilirim," dedi Nora ve sınıftan çıktı. Megan tuvaletten çıkınca Jae Myung'u gördü ama görmemiş gibi yaparak ilerlerken Jae Myung onu durdurdu. "Degan ile aranda ne var?" Megan bu soruyu beklemiyordu. Sonuçta neden bu onu ilgilendirsin ki? İfadesiz bir şekilde "Sanane," dedi ve yan tarafında gidecekken Jae Myung izin vermedi. "Cevap bekliyorum. Burslu gelenle takılıyorsun onu önceden tanıyorsun. Anladığım kadarıyla zengin değilsin. Sen kimsin? Nereden geldin? Niye geldin? Aranızda ne var? Bunların cevabını istiyorum." "Jae Myung!" diye bağırdı Elijah. "Rahat bırak onu." "Hani karışmıyorduk?" dedi Jae Myung dalga geçerek. "Sen onu çoktan çiğnedin." Onlar kendi aralarında konuşurken Megan aralarından sıyrıldı. Jae Myung farketti ama Megan ilerlemişti bile. Elijah'nın yanından geçerken teşekkür etmek amaçlı kafa salladı ve devam etti. Bu seferde Chris çıktı önüne ama dik dik bakıp bir şey demeden yolundan çekildi. Okul bitip eve dağılma saatleri geldi. Degan ve Megan gülüşe gülüşe bahçede yürüyorlardı. "Yakın zamanı bırakalım. Hadi bugün bize gel," dedi Degan. "Müsaitler mi?" "Müsaitler, hem babamda evde hadi gel lütfen." Megan çok kısa bir süre düşündü ve sonra kabul etti. Degan kolunu Megan'ın omuzuna attı ve kendine çekti sıkıca sarıldı.
Eve vardıklarında Degan büyük bir coşkuyla seslendi. "Millet! Misafirimiz var. Aslında misafir sayılmaz ailenin bir diğer üyesi gelmiş bulunmakta!" "Ne diyor bu?," dedi babası Dan. Salondan çıktı kapıya doğru gidince Megan'ı gördü. "Aman Tanrım! Megan." Büyük bir sevinçle Megan'a sarıldı. "Nasıl özlemişim." "Kim gelmiş," diyerek yukarıdan aşağı indi annesi Penny. Kahverengi saçlarını toplarken karşısında Megan'ı görünce sevinç çığlıkları attı Penny. Koşarak Megan'a sarıldı. Megan'ı salona oturttular. Dan Blaine ile Amy'i çağırdı. Kimin geldiğini bilmiyorlardı. Megan'ı görünce şaşırdılar. Amy on iki yaşında kumral güzel mi güzel bir kızdı. Blaine üniversite birinci sınıfa gidiyordu. Degan'ın ağabeyiydi. Birbirlerine benziyorlardı ama Blaine Degan'ın aksine daha derli toplu bir görüntüye sahipti. Megan onları görünce güldü. Amy Megan'ın kollarına atıldı. "Özlettin kendini ördek," dedi Blaine ve Megan'a sarıldı. Peace ailesi Megan'ı çok seviyordu. Penny ve Dan Megan'ı kendi kızlarından ayırt etmezlerdi. Aile dostuydular sonuçta. Bir süre konuştuktan sonra Dan Blaine'den gidip büyükbaba Spencer'ı getirmesini istedi. Akşam yemeğini beraber yemek istediler. Megan Penny'e yardım için mutfağa girdi. "Tatlım ben yaparım sen içeri geç," "Yok, yardım etmek istiyorum." "Ama..." "Hadi ama ilk beraber mutfağa girişimiz değil." "Tamam haklısın. Aslında özlemişim," dedi salatalıkları ve bıçağı ona uzatıp gülümseyerek. Onlar gülüşürken Degan ve Dan'de yardıma geldi. Penny herkese bir görev verdi. Blaine Spencer'ı getirdi. Eğlenerek yemekleri ve salatayı hazırladılar. Degan ve Megan birbirleriyle uğraşmayı ihmal etmedi. Degan yaptıkları yemekten bir kaşık Megan'a uzattı. "Enfes." Bir kaşıkta kendi aldı."Elim değince tabi," dedi pis pis sırıtarak. Megan onun kolunu çimdikledi. Yemekler tamamdı. Dan ve Amy masayı hazırlamışlardı. Herkes masaya oturdu. Ortada büyük bir aile havası vardı. Hem yemek yediler hem sohbet ettiler. Yemekten sonra Megan Degan ve Blaine sofrayı topladılar. Sonra odaya geçtiler. Amy Megan geldiği için çok mutluydu. "Megan bugün burada kalsana lütfen," dedi kedi gibi bakışlar atarak. "Aaa, bilemedim ki..." Megan cümlesine devam edecekken Degan eliyle Megan'ın dudağını büzdü. "Çok iyi olur. Burada kal," dedi mutlulukla ve ağzını serbest bıraktı. "Peki,"dedi Megan. Degan hemen sarıldı. Amy'de koşup sarıldı ve yanağına öpücük kondurdu. Amy Megan 'ı cenazeden önce bir yada iki kez görmüştü. Ona rağmen ağabeylerinden bile daha çok seviyordu. Amy koşarak annesine söylemeye gitti. Sesleri odaya geliyordu. "Zaten bırakmaya niyetim yoktu," dedi Penny. Büyükbaba başta kalmamakta ısrar etse de onu ikna ettiler. Akşamın ilerleyen saatlerinde Degan, Megan ve Blaine hariç herkes yatmıştı. Kahve yaptılar. Sonra kahvelerini alıp montlarını giyip verandaya çıktılar. "New Harrow hiç bu kadar güzel olmamıştı," dedi Degan. "Katılıyorum kardeşim," dedi Blaine elindeki kahve bardağını havaya kaldırarak. "Megan'nın şerefine," dedi Degan ve güldü. Megan'da gülerek bardağını kaldırdı ve tokuşturdular. Degan bir süre içeri gittiğinde Blaine gözünü Megan'dan ayırmadı. Megan farkedince güldü. "Ne?" Blaine alay edercesine "Hiç, hâlâ çirkinsin,"dedi. "Teşekkür ederim Bay Peace," dedi Megan umursamaz bir tavırla ve gülümseyerek. Bir süre sonra Degan yanlarına döndü. "Artık yatsak mı? Epey geç oldu." "Evet sabah erken kalkacağız," dedi Megan. Blaine Megan'a yatağını verdi. Megan yatınca Degan yanına gelip başında dikildi ve pis pis sırıttı. "Bu gülüş de neyin nesi?" "Kay." "Ne? " Megan gülüyordu ama şaşırmıştı da. Degan itekleyip yanına girdi. "Blaine'i boşuna yerinden ettik." "Aman boşver onu. Küçükken de böyle yatardık seninle hatırlıyor musun?" "Unutur muyum?" Degan Megan'a doğru döndü. Yanağından öptü. "Hoşgeldin, dostum." Megan kafasını Degan'a çevirdi. "Hoşbuldum, dostum." "İyi geceler." "İyi geceler." Sabah Penny Megan' a uyacak kıyafet çıkardı. Beyaz çok kalın olmayan düz bir kazak ve lacivert kot pantolan. "Bunlar sana olur gibi hemen hemen aynıyız seninle." "Teşekkürler," dedi Megan ve odaya geçip giydi. Saçlarını taradı. Çantasından makyaj malzemelerini çıkardı. Makyajını tamamlayıp eşyalarını topladı ve kahvaltı masasına oturdu. "Günaydın." "Günaydın," diye karşılık verdi herkes. "Tam uymuş kıyafetler, rahat değil mi?" diye sordu Peny. "Evet, rahat teşekkür ederim." Yemeklerini yedikten sonra Dan onları okula bıraktı. Okulun önünde Degan ve Megan'nın aynı arabadan indiğini herkes gördü. "Görüşürüz Megan, "dedi Dan. "Her şey için teşekkürler, görüşürüz." Dan oradan ayrılınca ikisi kol kola beraber binaya doğru yürümeye başladılar. "Aynı arabadan indiler," dedi Olivia. "Gördüm," dedi Nora. Jae Myung durumdan rahatsız olmuş gibiydi. Chris’de ikisini izliyordu. Megan onları gördü ama hiç pas vermedi. Dolaplarından kitaplarını alırken Jae Myung geldi. "İkiniz de geleli çok olmadı ama gözüme çok batıyorsunuz." "O senin sorunun," dedi Megan. "Sen yokken Degan pek dikkatimi çekmezdi." "Dediğim gibi senin sorunun." "Evet, sorun ettiğim şeyleri çözmek için onlara daha çok bulaşırım," dedi Kolunu dolaba yaslayarak. Megan ters ters baktı. "Jae Myung, güzel günümü katletme olur mu?" dedi Degan ve Megan'ı çekip oradan ayrıldılar. Bir iki ders sorunsuz gittikten sonra Megan elinde kitaplarla koridorda yürürken önüne Nora ile Olivia çıktı. "Sülüğümüz buradaymış," dedi Nora. "Sülük mü? Sen bana sülük mü dedin şimdi?" diye sordu Megan. Nora kahkaha attı."Senden başka sülük mü var burada?" "Siz varsınız ya," dedi Megan. Nora'nın yüzü aniden düştü. "Bu okulda fazla barınamayacaksın." "Degan ile aranda ne var? " dedi Olivia. Onun tek derdi Degan’dı. Ne ara ona bu kadar takık olmuştu. "Sizin kafanız mı güzel?" Megan sorunsuzca yanlarından ayrılmak isterken önünü kestiler. O sırada başka öğrenciler çıktı Nora'nın arkasında. Megan arkasına döndü orayı da kapatmışlardı. "Çekilin." "Korktun mu?" dedi Nora. "Sorun çıksın istemiyorum çekilin!" "Çoktan çıktı o sorun," dedi Nora elini kaldırdı. "Gençler, Başlayın!" dedikten sonra elini indirdi. Kimi yumurta attı kimi boya. Bunu yaparken herkes kahkaha atıyordu. Meyve suyu, süt, ellerinde ne varsa döktüler. En son Nora'ya biri kovanın içinde çamur getirdi. Megan'a yaklaştı. Kovayı kaldırdığında Megan Nora'nın kolunu tuttu. Bir kaç öğrenci gelip Megan'ı tuttup çekince Megan Nora'nın kolunu bırakmak zorunda kaldı. "Bırakın!" diye bağırdı ama tabi ki bırakmadılar. Yere doğru ittiler. Megan düştü. Nora çamuru Megan'ın üstüne kolayca boşaltı. O sıra oradan geçen Jae Myung, Peter ve James şahit oldular bu olaya. James Megan'a yardım etmek için gidecekken Jae Myung kolundan tutup durdurdu. “Bekle bir dakika,” “Ne diyorsun?” “Gerekirse ben gireceğim araya beni dinle karışma ve bekle.” “Gerekirse mi?” Jae Myung sessiz kaldı. Daha da ileri gitmeyi planlıyorlar mıydı? Sonra Chris'ler geldi. İçlerinde Elijah yoktu. Kalabalığın arasından Megan'a doğru ilerledi. Nora ile bu olayı planlayan Chris'di. "Burası benim çöplüğüm. Chris'in çöplüğü. İşime karışırsan böyle olur. Kim güçlüymüş gör." dedi gülerek. Megan yüzünü silerek ayağa kalkıp ona döndü. Öfkeliydi. "Sizinle güç anlayışımız farklı. İnsanları korkutup güç sağlayacağınıza keşke kişilik olarak güçlü olsanız. O zaman buna ihtiyacınız olmadığını anlar ve bu kadar zavallı olmazdınız. Bana göre bu durumda en güçsüz ve zayıf sensin. Sen ve senin gibiler. Kaba kuvvetle bunu örtmeye çalışıyorsunuz yalnızca. Aslında sizde güç yerine aşağılık kompleksi var üzgünüm. Devam et, "dedi ve elindeki çamuru Chris'in yüzene ve kıyafetine bulaştırdı. "Hey!" diye bağırdı Chris. Megan umursamadı hızlıca önündekileri itip hızlı adımlarla yanlarından uzaklaştı. Söylediklerine sinir olsalar da oradaki herkes etkilenmişti. Chris bağırana kadar fısıltıyla konuşmaya devam ettiler. Sonra susup dağıldılar. Megan'ın söyledikleri herkesin aklında uzun bir süre yer edinecekti.
Megan yüksek yerleri severdi. Kafasını dinlemek istediğinde, huzur bulmak istediğinde yüksek yerlere çıkardı. O yüzden okulun çatısına çıktı. Gözleri dolmuştu hem kıyafetleri hem eşyaları batmıştı ve okulda rezil olmuştu. Gözyaşlarını çok fazla tutamadı. Takırtı duydu. Dönüp baktığında Elijah'ı gördü. Elijah bir şey demeden Megan'ın karşısındaki duvara yaslanıp uzandı. Megan gözyaşlarını sildi ama o sildikçe yine geliyordu. "Hoşgeldin hediyesi mi verdiler sana?" diye sordu Elijah her zamanki sakinliğiyle. Megan ses çıkarmadı. Elijah gözünü açtı ve olduğu yerde doğruldu. "Chris'in işi değil mi?" Megan kafasıyla onayladı. Çantasından su şişesi çıkardı. Megan'ın yanına gidip elinde suyla Megan'ın yüzündeki kurumuş çamuru çıkartmaya çalıştı. Bir yandan da gözyaşlarını sildi. "Ben yaparım," dedi Megan. Ama Elijah dinlemedi ve devam etti. "Saçına ve kıyafetlerine yapabileceğim bir şey yok, üzgünüm." "Teşekkür ederim." Elijah sesini çıkarmadan oradan ayrıldı.
Degan'ın olanlardan geç haberi oldu. Okulda her yerde Megan'ı aradı ama bulamadı. Telefonla ulaşamadı. Sonra Chris'i buldu ve yakasına yapıştı. Herkes sessizce onları izlemeye başladı. "Bir daha bunu denersen sessiz kalmayacağım! Kim olduğunuz umurumda değil. Ona bir daha dokunacak olursanız sizi gebertirim!" dedi ve Jae Myung'a döndü. "Hepiniz için geçerli." Jae Myung tepki vermedi. "Boş tehditler savurma," dedi Chris umursamaz tavırıyla. Rolan araya girdi ve Degan'ı kenara çekti. "Burada böyle konuşacağına Megan'ı ara," dedi Rolan. Degan sinirle onu itti. "Boş mu değil mi devam edersen anlarsın." "Demek o zaman göreceğiz. Tamam bekliyor olacağım." Degan öfkeyle ayrıldı ordan. "Çok mu ileri gittik?” diye sordu Olivia. “Hayır. Bu daha başlangıç,” dedi Nora. Elijah okulda Degan'a denk gelince Megan'ın çatıda olduğunu söyledi.. Degan gittiğinde koşup Megen'a sarıldı. Megan itmek istedi. "Üstün kirlenecek." "Umurumda değil," dedi ve sarılmaya devam etti. "Üzgünüm, daha önce gelmeliydim. Burada olacağını tahmin etmeliydim sen yüksek yerleri seversin" dedi ve sıkıca sarıldı.
Lütfen Yorumlarınızı Eksik Etmeyin ^^
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.