Makyaj aynasının önünde otururken, yüzü kararmıştı. Ne yaptığının önemi yoktu, Sezh onun üvey kız kardeşiydi. Bunu ailesine söyleyeceğini hiç düşünmemişti.
Bekle, işte bu, aile, ağabey. Onun ilgisini çekmek için çok uğraştığında, Raytan ona aldırmadı. Yine de, bu kadar kötü olacağını bilmiyordu. Sezh derin bir iç çekti.
Onunla iletişim kurmanın yolu var mıydı? Kitaplar hakkında konuşmak ya da ağabeylerin genelde sevdiği şeyler…
Ama Sezh'in ne kadar düşünmesi önemli değildi, aklına gelen hiç bir şey yoktu. Onun hakkında hiç bir şey bilmiyordu. Sezh bu durumu çok geç fark etti.
'Bir düşünelim, bilinmeyen bir ülkenin bir kitabında alıntı yapılan harika bir söz vardı, 'Hem düşmanınızı hem de kendinizi tanıyorsanız, yüz savaştan bile korkmanıza gerek yoktur; ne düşmanınızı ne de kendinizi tanımıyorsanız, her savaşta tehlikede olacaksınızdır.'* Savaşı kaybetmemin nedeni bu mu?' *Sun Tzu’nun sözüne atıfta bulunuyor.
Tedirginleşti.
"Sizin için saçınızı tarayacağım, Ekselansları."
Luna tarakla arkasına geçti ve pür dikkat parlak sarı saçlarını taramaya başladı. Dalgınca oturan Sezh, Aynadaki Luna'nın yansımasına baktı.
'Evet. Luna muhtemelen Raytan hakkında benden daha fazla şey biliyordur.' Ve çılgın Sezh dikkatlice dudaklarını açtı.
"Ben, Luna—Benim bir sorum var."
"Lütfen bana herhangi bir şey hakkında soru sormaktan çekinmeyin."
"Doğru, o, başka birisi değil. Biraz önce kütüphanede kardeşimle karşılaştım."
"Aman Tanrım, Prenses. Kütüphaneye yalnız mı gittiniz? Söyleseydiniz sizinle gelirdim!"
Luna şaşkınlıkla sorularını tekrar etti. Sezh hemen anladı. Luna'nın tepkisi sadece kütüphaneye yalnız gittiği için değildi, Raytan'la yalnız olduğu içindi.
"Size yalvarıyorum şimdiden itibaren lütfen bunu yapmayın. Hayır, sadece okumak istediğiniz kitapların listesini yazın. Sonra her birini ödünç alacağım…"
"Raytan Ağabey yüzünden mi?"
Luna dudağını ısırdı.
"Luna, sen de mi kardeşimden korkuyorsun?
" Hayır dersem… Yalan söylemiş olurum."
Tabii ki öylesin. Sezh sorularına cevap verdi. Dürüst olmak gerekirse, Sezh böyle bir efsaneye inanmanın aptalca olduğunu düşündü. İmparator bu kadar acımasızken, kimse ona karşı gelmeye cesaret edemezken nasıl her şeyi mahvedebilirdi ki. Bu noktaya kadar, İmparator'un boynunu bile kesti.
Ve ayrıca Raytan onu ve annesini de öldürdü. Sarışın ve mavi gözlü herkesi öldüreceğini söylemişti. Yani İmparatoru da öldürmüş olabilirdi. Bu gerçekten bir efsane miydi. Aniden pencerenin yanındaki boş yerdeki -Monarşi Teorisi- kitabını hatırladı. (MS/N: Baktığımda bir önceki bölümde kitap isimlerinin olduğu yer boş gözüküyordu. Düzeltmiştim. Eğer görmediyseniz bakabilirsiniz.)
'Ama olay bu değildi. Efsanenin gerçek olup olmadığı. Eğer hayatta kalmam için hiçbir şey planlamazsam, beş yıl içinde boynumun tekrar kesileceğine eminim.'
"Kardeşim ne tür birisi? Biliyor musun Luna?"
"Duymuştum...sessiz birisi olduğunu. Ve ne kadar zorbalığa uğrasa da önemi yok, hiç ağlamaz…"
'Ama bana gitmemi söyleme konusunda çok iyi.' Sezh şaşkınlıkla kafasını eğdi.
"Ekselansları, lütfen uzak durun… Efendi Raytan'dan."
“Ha?”
"Herkes ondan kaçınır ve sizin de aynısını yapmanız daha iyi olur."
"Efsane yüzünden mi?"
"Evet. Ama sadece efsane yüzünden olduğunu düşünmüyorum…" Luna konuşmasının ortasında durdu.
"Bilmediğim başka şeyler de mi var?"
"İmparatorluk Sarayına gidip gelirim. Bazen gözlerim, tüm saygılarımla, onunkiyle buluşur, onun… gözleri…"
Çok korkmuştu. Luna sadece düşündüğünde bile titredi. Aniden, kırmızı gözleri aklına geldi. Yanan kırmızı gözler, Sezh ve Kraliyet ailesinin aksine, gözleri çok muhteşemdi.
"Diğer prensler ve prensesler ona yakınlaşmayı denemiyorlar. Yani, Ekselansları da-"
"Ama bu benim için de aynı."
"Afedersiniz…?"
"Bu konuda yanılmıyorsun. Biz aynıyız. Kardeşim ve ben…"
Çok düşünmeden söyledi. Çünkü bu doğruydu. Biri çöp muamelesi ve biri de soğuk muamele görmüştü.
Pekala, açıkçası, Raytan için kötü hissetti. Sezh asla göle girmeye zorlanmamıştı. Ama bunu duyan Luna, Sezh'in sözlerinde dolayı şaşkın görünüyordu. Ağlamak üzereymiş gibi bir ifade yaptı. Sezh, o zamana kadar 12 yaşında bir çocuk için çok alaycı bir şey söylediğini fark etmemişti. Ağzını açmak ve söylediklerini düzeltmek üzereydi ama Luna daha hızlı konuştu.
"Ama, Ekselansları. Majesteleri size doğum gününüzde her zaman hediye gönderiyor. Değil mi?"
"Şey… Bu-"
'Yararsız hediyelerden mi bahsediyorsun?' Sezh zayıf bir şekilde kıkırdadı. Bu, İmparator Sezh ile ilgilenmediği için çok üzülmüş olan annesi, Yerena, yüzündendi. Böylece 10.doğum gününde, İmparator ona oyuncaklar ve mücevher gönderdi. Tabii ki, gelecekte saraydan ayrıldığında kullanabilmesi için iyi korudu. Ama bu onun sevdiği bir hediye değildi. Aniden merak etti. Doğum gününde o ne almıştı? Onun gibi oyuncak?
"Kardeşime ne tür hediye veriyorlar?"
"Hiçbir şey."
"Ha?"
"Hiç almaz. Bir kere bile değil. Efendi Raytan'ın doğum gününü kutlayan tek kişi Leydi Lise'dir. Leydi Lise'nin sarayında akşam yemeği yerler."
Kesinlikle bende daha acınacak halde. Sezh anlayışla başını salladı.
"Bence daha önce ki gibi bu yıl da aynı olacak. Yarın doğum günü ve Majesteleri bırakın hediyeyi, henüz ona bir tebrik mesajı bile vermedi."
"Yarın?"
"Ekselansları…?"
"Yarın onun doğum günü olduğunu söyledin?"
Sezh sandalyesinden zıpladı. Luna şaşırmış görünüyordu ama bunun hakkında endişelenmek için doğru zaman değildi.
Bir bahaneye ihtiyacı vardı. Kütüphaneye tekrar giderse görmezden gelineceği açıktı. Bu şartlar altında, doğum gününü kutlamak Raytan'ı ziyaret etmek için iyi bir bahane gibi görünüyordu.
"Leydi Lise'nin sarayında akşam yemeği yediklerini söyledin, değil mi?"
"Ekselansları, eminim gitmeyi düşünmüyorsunuzdur, değil mi?"
Dedi Luna ve onu sıkıştırdı.
"Yapamazsınız! Sonra bir şeyler olabilir! Ve ben eminim Leydi Yerena bundan hoşlanmayacak…"
Bu sadece anlamsız bir endişe değil mi? Sezh şimdi ne olursa olsun beş yıl içinde boynunun tekrar kesilmesinden daha iyi bir yol olacağını düşündü.
"Ben oraya sadece doğum gününü kutlamak için gideceğim. Ayrıca, Luna. Ne yaparsam yapayım annem beni sevmiyor."
"E-Ekselansları…"
"Birkaç hediye seçeceğim. Zaten geç kaldığı için bir satıcıyı arayamam… Verebileceğim bir mücevher olmalı."
Sezh sakladığı mücevher kutusundan birkaçını çıkardı ve makyaj masasına koydu, en pahalı ve iyi görünenleri seçmeye başladı. Sezh'in ne yaptığını gördüğünde, Luna'nın yüzü bir hayalet gibi soluklaştı.
~~~BÖLÜM SONU~~~
Merhabalaarr ^_^
Öncelikle buraya 'Ekselans' ve 'Majeste'nin farkını yeni öğrenmiş bir adet çevirmen bırakıyorum. :')
Bölüm atmayalı uzun bir süre oldu farkındayım. Hepinizden özür dilerim. Ama yapmam gereken bir yığın ödev var ve fırsat buldukça çevirmeye çalışıyorum.
Bu arada yeni seriye ilk bölümü attım bakarsanız eğer.. ;)
Çok uzatmayacağım. Hepiniz kendinize dikkat edin, gelecek bölümde görüşmek üzere..
MS
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.