Yukarı Çık




56   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   58 


           
"Ev-hayır?"

"Yalan söyleme."

Lucas yalanıma kaşlarını çattı. Öyle olsa bile buna düşeceğini düşünmüyordum ama olabilirdi!

Blackie ile oynadığım bütün zamanları biliyordu. Diyor ki ne zaman Blackie ile oynasam birazcık 
mana bana geçiyormuş.

Ama  bunun o kadar çok tehlikeli olmadığını söyledi bu yüzden Blackie ile oynadığım zamanları 
belirli tuttum.

"Yani artık on dört yaşında mısın?"

"Doğum günümden sonra. Ah, doğru. Öncesinde, babam...."

Ona hikayeyi anlattım. Sonra ise benimle dalga geçti.

"Aptal mısın?"

Ne? Ne yanlış yaptım şimdi!

"Doğum günün için isteyeceğin sadece bir şey var. "

Ne? Daha da merak ettim.

"Babanla ilgili olduğunda her zaman böyle oluyorsun."

Ve cümleleriyle şok oldum.

"Senin debutantendeki ilk dansını istediği açıkça belli. "

.....Bu bir tür şaka mı?

Claude benimle dans mı etmek istiyor? Neden?

"Uh, bildiğini düşünmüyorum ama. Debutantede babanla dans edemezsin."

"Bazen ederler. Çok nadir."

"İnsanlar bunu diyor çünkü bu çirkin gözüküyor."

"Evet. Ve senin baban bu çirkin şeyi yapmak istiyor."

Ne.

Ne?

Neeeeee?

"Cidden mi?!"

"Bak. Neden çalışıyorsun ki. Bu kadar kalın kafalı olacaksan."

Benim tepkime sırıttı. Ama geri karşılık bile veremedim.

Ben bir aptal mıydım?! Şimdi düşündüm de, Felix bile bana ipucu vermişti! O zaman gerçek? 
Claude  debutantemdeki ilk dansımı mı istiyor?

Şaşkınlıktan dilim tutulmuştu.

"Demiştim. Baban seni düşündüğünden daha çok seviyor."

***

Sonraki gün, Claude ile çay partisi yapıyordum. Güneş ışığı Claude'un mavi gözlerine düşerek 
yeşil yapıyordu.

"Baba."

İsmini seslendiğimde bakışları bana döndü. O gözlere gülümsedim.

"Doğum günüm yaklaşıyor."

Geçen gece Lucas'ın dediği şeyi bütün gece düşündüm. Haha. Başkası değil de 'Claude' benimle 
dans etmek istiyor!

"Ve debutantem de."

Claude ve Felix'in hareketlerini düşündüğümde Lucas'ın dedikleri doğruydu bu yüzden çok 
şaşırmıştım.

Claude gözleriyle bana 'öyleyse ne olmuş' dercesine bakıyordu. Şu an ne düşünüdüğünü 
bilmiyorum. Bu yüzden direkt konuya girmeye karar verdim.

"Bu yüzden eşlikçim olmasını istediğim ve ilk dansımı yapacağım kişiyi düşündüm ."

Bir anda Claude'un bakışları değişti. Felix'e bakış attığımda, Felix 'Evet prenses, işte budur!' 
diyormuşçasına bana bakıyordu.

"Önemli bir gün olduğu için, bunu önemli birisi ile yapmak istiyorum....."

Ah ha, bu yüzden, işte? Lucas'ın yardımı ile gerçekten ne istediklerini biliyorum.

Heh. Buna gülümsememek çok zor. Sanki hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranıp yüzümde 
gülümseme ile konuşmaya devam ettim.

"En iyisi Felix olmaz mı? Babam bu konu hakkında ne düşünüyor? "

"Ne."

Felix cümlelerimi duyduktan sonra ağzından nefes bıraktı. Ne yaptığımı sorarmışçasına bana 
bakıyordu. Ama Felix'in değil diğer kişinin tepkisini merak ediyordum.

Çın.

Claude çay bardağını masaya koyarak sonunda ağzını açtı.

"Felix. Kötü seçim değil."

Her zamanki gibi davranıyordu ama kaşının biraz seğirdiğini gördüm. Ve sadece gülümsedim.

"Değil mi?"

"İstediğini yap."

Felix'in görüşü fark etmezdi. Şey Felix'in reddetmek için hakkı yok ve eğer ben ondan istersem 
kesinlikle kabul edecektir.

Tabii ki eğer Felix bundan gerçekten nefret etseydi, onu zorlamazdım. Ama onun istememesi 
için herhangi bir şansı yok.

"Wow. Ona dün sordum ve Felix eğer eşlik edecek daha iyi birisi yoksa kabul edeceğini söyledi."

"P-prenses."

"Ama hala babamın fikrini sormak istedim."

Felix solmuştu. Onun için biraz üzüldüm ancak onun bana yaptıklarından sonra bunlar 
karşılaştırılamaz bile!

"Majesteleri, affınıza sığınırım ama ben...."

"İyi. Felix de birkaç gün önce debutantenden bahsetti. Tabii ki önemli birisi ile olmalı. O zaman 
Felix mutlu olmaz mı?"

"M-majesteleri."

"Ama neden o yüzü yapıyorsun? Hiç mutlu gözükmüyorsun."

"Tabii ki bu benim ailem için bir şereft.....Er. Majesteleri! Ondan değil."

Felix ter döküyordu. Felix panikliyordu çünkü niyeti farklıydı ama yanlış yolda yürüyordu.

Claude soğukça Felix'e baktı.

"Şeref. Kesinlikle."

"Ben de Felix ile birlikte içeri girip dans edebileceğim için çok mutluyum! Hehe."

Claude'a bakmadım ama gülümsedim.

Baban seni düşündüğünden daha çok seviyor.'

Hmm. Fark edilmeyecek şekilde zorla gülümsedim.

Onlarla biraz daha oynamak istemiştim.

***

"Hadi dans pratiği yapalım!"

"Hayır."

Birkaç gün sonra. Lucas'a bağırdım. Yerde elma ve su ile yatıyordu.

"Yalnız başına iyi olduğunu söylemiştin. Neden şimdi beni bu işin içine ittiriyorsun? 
Yapmayacağım."

"Hey debutantemde ilk dansımı babamla yapacakmışım gibi hissediyorum. "

Ellerimin kalçama koyup gülümesedim.

Aslında gizlice Claude'u aldatma planları yapıyordum.

Her geçen gün daha da endişelenen Felix'e gülmemek çok zordu. Tabii ki Claude ona sormadı ama açıkça belli.

Bu yüzden onun için öncekinden daha da üzülmeye başladım.

Kuckkk. Claude'u bu şekilde kandırıp kontrol edebileceğim günler geldi.

"Ama ya boyun? Eğer topuklu giyersen, sadece insanların üzerine basacaksın."

Mmm. Zorlu çalışmamın boşa gitmesini istemiyorum. Bu yüzden dans pratiklerimde çok 
çalışacağım.

Lucas gülümseyerek elmayı ısırdı.

"Yani, benden kendimi bir yetişkine dönüştürmemi ve sana pratikte yardımcı olmamı istiyorsun?"

"Evet evet!"

Ben bir dahiyim! İşleri böyle düşünebilmem.

"Abi ve babamın boyları neredeyse aynıydı."

Tamamen hatırlamıyorum ama uzun olduğunu biliyorum.

"Şey, öyle olmasa bile,sadece uzayabilirsin?"

Lucas 'bana bak, sence bunu yapacak mıyım?' diyen bir yüz yaptı. Bunun olacağını düşünmüştüm 
bu yüzden bunu hazırladım!

"Evrendeki en güçlü ve yetenekli dahi yakışıklı büyücü Lucas eğer bir kek yersen bunu yaparsın, 
değil mi? Değil mi? Hmm? Yani yapacak mısın? Ne?"

Bütün insanlarda işe yarayan sevimli yüzümü Lucas'a bakarken yaptım. O zaman elma yüzünden 
boğuluyormuş gibi bir yüz yaptı.

Sonra ise parmaklarını şıklattı.

Fyu!

"Meşgulüm bu yüzden bununla pratik yap."

Ve tam karşımda kağıttan yapılmış bir adam ortaya çıktı.

"Bu da ne!"

"'Bu da ne' ile ne demeye çalışıyorsun? Partnerin."

"Neden bu benim partnerim! Neden bana hep aslında olmamana rağmen meşgulüm diyip böyle 
şeyler yapıyorsun!"

"Her gün nefes almakla meşgulum."

Bana yardımcı olabilirdin!

Ama benimle dans etmeyi sevmiyor gibi gözüküyordu. Şey bu o kadar şaşırtıcı değil çünkü bu 
birkaç defa oldu.

İki yıl önce Bayan Pompidou'nun dans dersinde benimle birlikte dans ettiği bir zaman vardı.

Bizim boylarımıza bakarak ikimizin harika bir çift olduğunu söylemişti. O gün, Lucas söylenmişti 
ama Bayan Pompidou'nun korkutucu konuşması yüzünden benimle dans etmeye zorlanmıştı.

Ve o gün fark ettim ki siyah aptal aslında gerçekten çok iyi dans ediyordu. Ancak dans etmekten 
nefret ediyordu bu yüzden birkaç kez sonra, Bayan Pompidou geldiğinde saklanmaya başladı.

Eek. Bana yardım etmeyecek mi? Genellikle istediğim her şeyi yapan kişi Lucastı ancak görünüşe 
göre dans bunların içerisinde yok. 

"Ne azından göz, kulak, ağız ve burun ekleyebilirdin."

Kağıdın ellerini tutmaktan başka seçeneğim yoktu. Kağıt kukla sadece kağıttan yapılmasına 
rağmen karşılık olarak elimi tuttum! Ahh! Lucas hep saçma sapan şeyler yapıyor!

"Hmm hmm,hmm."

Kafamda oluşturduğum ritimi mırıldanıyordum ve oda benim adım seslerimle doluydu.

Ahh, ama bu kukla gerçekten çok uzun. Lucas ile geçen sefer dans ettiğimden çok daha farklı. 
Çok daha zor. Ama bir kağıt olmasına rağmen hareketleri çok detaylı! Çok bezmiş hissediyorum.

"Acl!"

Utanç verici bir şekilde düşerek bitirdim.

Ama Lucas beni sinir edecek şekilde gülmeye başladı.

"Şimdi de zemini mi süpürüyorsun? Eğleceli mi?"

"Eek! Bu da ne! Bu çok zayıf! Dayanamıyorum! Düşersem beni yakalayamaz! Bu çok garip! Ve bir 
yumurta hayaletine benziyor!"

Bu şey benim kendime güvenerek dans etmemi utanca çeviriyor! Sözlerimle, Lucas bana 'Nasıl 
böyle bir şeyi söyleyebilirsin' bakışıyla baktı ve konuştu.  

"Bu şeyler hakaretlere dayanamazlar. Canını yakacaksın."

"Ne. Sadece kağıttan bir kukla değil mi? Beni anlayabiliyor mu? "

"Tabii ki hayır."

"......"

İnsanlarla dalga geçmek eğlenceli mi?!

Sinirle ayağa kalktım. Lucas ise sadece kahkaha atarak beni izliyordu.

"Müziğe ihtiyacın var mı? Müzik eklememi ister misin?"

Şak.

Kimin yaptığını bilmiyordum ancak Lucas'ın büyüsünden ortaya çıktığını biliyordum.

"Dışarıdan duyulmayacak bu yüzden istediğin şekilde dans et,prenses."

Ack! Seni hiç sevmiyorum! Pfftt!

Arkamı döndüğümde birisinin omzuma dokunduğunu hissettim. Kağıt kuklaydı. Bekle! Neden bir 
anda elimi tuttun?! Neden kolunu belime sarıyorsun! Ve sonra kağıt kukla ile dans etmek zorunda kaldım.

Ama bu çok gevşek olduğu için dikkatimi veremiyorum! Birkaç dakika sonra, Lucas'a yine döndüm ve yakındım.

"O zaman insana benzeyen bir kukla yapabilir misin?"

"Sence yapamayacağım bir şey mi var?"

Evet!

"O zaman yakışıklı bir abi yüzü..."

"Hayır."

Ama Lucas kabul etmedi.

"Neden?"

"Bilmiyorum. Nedenini bilmiyorum ama bu sevmiyorum."

Ve bunun için iyi bir sebebi yoktu. Sen, bazen çok naziksin ama bazen de böyle davranıyorsun. 
Neden bana yardım edebilecek iken etmiyorsun! 

Eeh. İki kez daha dans ettikten sonra yere yattım.

Kağıt kukla ise etrafta süzülmeye devam ediyordu, ve müzk hiç uyumlu değil ve Lucas gülüyor, ve dikkatimi bile veremiyorum! Eek, bırakıyorum!

Lucas beni o şekilde görünce müziği durdurdu. Sonra oda sessizleşti.

"Şimdiden pes mi ediyorsun?"

"Felix'in bana yardımcı bunun içib olmasını istesem daha iyi olur."

"Birazcık acımasızsın."

Sonra ise dilini şaklattı ve 'o acınası korumayı öldürmek mi istiyorsun?'diye fısıldadı.

Ha. Eğer Felix hakkında endişeleniyorsan bana daha iyi bir kukla yap! Kim sana böyle bir şey 
vermeni söyledi?

"Ah, bittim."

Lucas'ın dediklerini dinlemedim ve avizeye baktım.

Bu ziyafet salonu Zümrüt sarayında genelde kullanılmıyordu bu yüzden benim dans pratiklerim 
için kullanıyordum. Ama burası sevimli ve süslüydü.

Debutantem bittikten sonra buraya insanları çağırıp ziyafet verebilir miyim acaba?

Boş bir halde sevimli duvar ve mücevherlere baktım ve onları bir şekilde kullanmam gerektiğini 
düşündüm.

Bir prenses hayatı yaşadığım için çok şaşırmıştım. Tabii ki mücevherler ve altınlar hala değerli! 
Bu. Bu yaşam!

Lucas hariç burada kimsenin olmadığını bildiğim için sadece tavana baktım. Bu aralar gerçekten 
biraz zor bir programım vardı. Ahh, vücudum.

Sonra ise dün saçımı tararken Hanna'nın söylediği cümleler aklıma geldi.

"Ijekiel'in geri döndüğünü duydum."

"Ijekiel Alpheus mu?"

Lucas anında tekrarladı. Ijekiel altı yıl önce beni gören ve onun yerine neredeyse arkadaşım olan çocuktu bu yüzden hatırlaması gerekiyor.

Ve Hanna'dan duyduğuma göre, Ijekiel'in geri döndüğü söylentileri çokmuş.

Dedi ki genç hizmetçiler bu söylentiler yüzünden çok gürültücüymüş. Şimdi düşündüm de, Dük 
Alpheus da kısa bir süre önce Claude'u ziyarete gelmişti.

Sonra ise anılarıma birşey geldi. Altı yıl önce beni utanca sokun o anı! Crr. On yaşındaki bir 
çocuğa kaybetmemi düşünüyorum da, bu gerçek olamaz.

"Şu an nasıl göründüğünü merak ediyorum."

Ondan çok ne kadar zeki olduğunu. S sınıfından mezun olmak için ne kadar çalışman gerekiyor 
acaba? Ama bu geçen altı yılda sadece oyun oynamadım.

Ama benim fısıldamamla, Lucas konuştu.

"Ijekiel'den hoşlanıyor musun?"

"Bunun hakkında konuşma. Bu geçen altı yılda hep zihnimde gözüktü kitap okurken, yemek 
yerken, ve uyurken bile o beni rahatsız etti ve sinirlendirdi!"

Karanlık geçmişim! Ne kadar çok kitap okuyup çalıştığımı düşünüyorum da.

"Eğer o kadar meraklıysan, gidip görsene."

Evet, kesin.....ne?

Kafamı Lucas'a çevirdim, dediklerini anlayamamıştım.

Sonra ise kırmızı gözlerine bakabildim. Olamaz. Bu yüzü biliyorum. Bu yüz siyah aptalın pislik 
yapmadan önceki yaptığı yüz.

"İlk önce bana söylemelisin. Bu benim için o kadar da zor değil nasıl olsa."

Ama bakışları önceki zamanlara göre birazcık daha farklıydı. Ne düşündüğünü anlayamadan 
sevimli bir şekilde gülümsedi. 

"Bu özel bir servis bu yüzden teşekküre gerek yok."

Şak!

Fiyuvv.

Saçlarıma bağlanan kurdele güçlü rüzgar yüzünden çözüldü ve uzaklara uçtu. İlk önce nasıl bir 
durumda olduğumu düşündüm sonra ise bir fikrim oldu.

"Bu da ne?!"

Neden havadayım?! Sonra ise üzerimden tanıdık bir ses duydum.

"Nasıl olsa sıkılmıştım. Güzel."

"Hayır, güzel değil! Ne yapıyorsun?"

"O zaman güzel zaman geçir, arkadaşım."

"Hey, sen.......AHHH! ANNEE!"

Gülümseyen yüzü ile gözlerini gördüğümde düşmeye başladım.

"Seni pislik p*ç!"

Üstümdeki uzun saçlar parlak ve ışıltılı bir şelale gibi düşmeye başladı.

Siyah aptalı birkaç kez lanetledim! Seni çılgın ş*refsiz! P*ç! APTAL! Wahh! Anne!

Puff!

Ama bugün de tam yere düşeceğim sırada yavaşladım ve hiçbir yerim acımadan iniş yaptım.

Ahh! Bu altı yıl öncekinden daha korkutucuydu! Yoksa ağırlığım yer çekimine etki mi etti? Wahh. 
Bilmiyorum. Lucas, seni. Seni!

"......İyi misiniz?"

Sonra tepemden birisini sesini duydum.

Korkudan gözlerimi ellerimle kapatmıştım. Ne. Birisi ben düşerken beni yakaladı mı? Gerçekten 
mi?

Kişiyi görmek için parmaklarımı hafifçe araladım.

Yabancı olan ama yine de tanıdık gelen bir adam görüşümü doldurdu. 

Gümüş saçları rüzgarda dans ediyordu ve altın gözleri tanıdıktı.

Ama vücudu, olgun gözleri ve boyu altı ay önce karşılaştığım oğlandan çok daha farklıydı.

Kocaman gözlerle sadece ona bakabildim.

"Ne zaman buluşsak beni her zaman şaşırtıyorsunuz."

Ve yumuşak bir tonda konuşurken gülümsediğinde. 

"Sizi görmek istemiştim, Leydi melek."

Leydi melek. Leydi melek......

Son söylediği kelime onun düşündüğüm kişi olduğunu kanıtladı.

Bu ne kadar saçma bir durum? Ne yapıyorum ben?

Bu genç kim? Neden bana gülümsüyor?

Ve uzun süre şaşkın kaldım. Ama bu kardeş bana hala gülümüyordu.

Eh,ack. Bekle, gözlerim! Bana biraz süre verebilir misin? Bana bu şekilde parlak ve ışıltılı 
bakarken ne yapmamı bekliyorsun!

Ama görünüşü ve sesi, bu Ijekiel değil mi? Ama ne? Benim tanıdığım çocuk nereye gitti?!

Bugün de, Lucas yüzünden Ijekiel'in kollarına düştüm. Aynı altı yıl önceki gibiydi ancak bu sefer 
düşmeden beni tutabilmişti.

Hala Ijekiel'in kolları arasında olduğumun farkına vardım.

"Ne."

NEEEEEE,yani, bu türde bir prenses olmak çok utanç verici! Ve bu biraz fazla değil mi? Biz 
büyümüş bir leydi ve bir bayımız!

"L-lütfen beni indir."

Bunun hakkında düşünürken çırpındım. Ama sadece vücudum hareket etti, başka bir şey benimle 
birlikte hareket etmedi.

Lucas napıyorsun çocuğum rakibinin kucağına attın kızı?!

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


56   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   58