Kendisi de neden onun ismini söylediğini bilmiyordu. Ama o gülümsemesini gördüğünde, ismini söylemese dayanamayacağını hissediyordu.
Ama bu kelime hiçbir yere ulaşamadı sadece ince havada yok oldu. Beyaz elbise dalgalanarak uzaklaştıktan sonra orada sadece insanlar dans ediyordu.
Claude'un bakışları soğuklaştı.
Biraz önce gördüğü o yüz de neydi?
Athanasia'nın gülümsemesini yine düşünmekle bile, kalbinin herhangi bir yerinde garip bir acı hissetti. Ellerinin arasından kaçan sıcaklık yüzünden rahatsız olmuştu.
"Majesteleri."
Bakışları arkasındaki insana döndü.
"Ben, Roger Alpheus Obelia'nın adaletine saygıyla eğiliyorum. Obelia'nın..."
"Gerek yok."
Claude Dük'ün kendini tanıtmasını durdurdu. Onun kendini tanıtmasını kabul edecek gibi hissetmiyordu. Claude'un nasıl bir durumda olduğunu fark etmiş olmasına rağmen Roger Alpheus konuşmasına devam etti.
"Prenses Athanasia'nın şimdiden debutantesinde olduğunu düşünmek gerçekten çok dokunaklı."
Athanasia'nın giydiği beyaz elbiseyi görmek için her yere baktı. Ama aradığı şeyi kalabalıkta bulamadı.
"Onunla ilk tanıştığımda çok küçüktü."
İçinde bir şeyler sızladı. Beş yıl sonra elini bıraktığı o an korkutucuydu.
Her geçen yıl büyüyen küçük elli çocuk şimdi debutantesinin olacağı yaşa gelmişti.
"Majestelerinin prensese eşlik ettiğini gördüklerinde herkes çok şaşırdı. Ben de, çok şaşırmıştım."
İlk başlarda onun için sadece bir baş belasıydı. Onu istediği zaman ondan kurtulabileceğini sanmıştı. Ama....
"Majesteleri ve prenses ekselanslarının çok iyi geçindiği için her zaman çok şaşırıyorum. "
Onun olmadığı bir hayatı düşünmek zordu. Bunun nasıl olduğunu bilmiyordu.
Ama daha da şaşırtıcı olan şey ise günler geçmesine rağmen, daha fazla utanç hissetmesiydi. Onu sadece beş yaşındayken ve daha sonrasına kadar tanımıştı. O zaman beş yılı kaçırmıştı.
"Majesteleri büyük ihtimalle eğer majesteleri başka bir prens veya prensese sahip olsa bile onlara da aynı şekilde davranır. "
Claude Dük'ün cümlelerini dinledikten sonra konuştu.
"Başka prens ve prenses. Sinir bozucu bir aile olur."
"İmparatorun sadece bir tane kızı var ve aynı şekilde gelecekte de bir tane kızı olacak."
"Kimse geleceği tahmin edemez."
"Hayır, başka bir tane olmayacak."
Claude hiç düşünmeden konuştu.
"O çocuktan iki tane olmadığı sürece."
Roger Alpheus suskun kaldı.
"Demek öyle."
Bir süre sessizlikten sonra gülümsedi ve yeniden konuştu.
"Majesteleri. Tam burada bakımını üstlendiğim kız da debutantesini yaşıyor. Danstan sonra majestelerinin karşısında eğilebilir miyiz?" (Yani karşısına çıkabilir miyiz demek istiyor.)
"Bakımını üstlendiğin kız, demek. Her zaman hakkında inatla konuştuğun o kız mı."
"Pardon. Ah küçüklüğünden beri Alpheus ailesi tarafından bakılan kız."
"Alpheus ailesinin gerçek kızıymış gibi davranılan kız. Çok ilgi çekici."
Duygusuz mavi kristal gözler sanki içini görüyormuşçasına Dük Alpheus'un gözlerine bakıyordu.
Dük omurgasından aşağı inen titremeyi hissetti. Ama eğer geri çekilirse Dük Alpheus olmazdı.
"Prensesin yaşında olan bu kız diğer yetişkinlerin karşısında nasıl davranabileceğini bilen olgunluğa sahip. Prenses Athanasia onun yaşında bir kız kardeşe sahip olsa mutlu olmaz mı?"
Claude'u sakin olarak hayal ederek konuştu.
"Prenses göstermese bile büyük ihtimalle çok yalnızdır."
"Yalnız?"
Bu kelimeyle Claude'un kaşları seğirdi. Roger Alpheus bunu şans bildi ve konuşmaya devam etti.
"O çok olgun ve zeki bu yüzden kelimelerini dikkatle seçiyordur ama onun da orada bir yerlerde de zayıf noktası olmalı. "
Claude kötü hissetmeye başladı. Bu yüzden Dük Alpheus ile konuşurmuş gibi kötü bir bakış attı.
"Zaten müzik tek başına beni sinirlendirirken sen beni bugün daha da sinir etmeye başlıyorsun. Bugünlük defol."
"Majestelerinin prensesle birlikte olduğu gün bugün, bu yüzden neden.... "
"Defol dedim. Kızımla birlikte olan değerli zamanımda rahatsız edilmeyi istemiyorum. "
Dük'ü suskun bırakan Claude ilerleyerek uzaklaştı.
Kafasını Dük'e eğdikten sonra Felix Claude'un arkasından takip etmeye başladı.
Müzik neredeyse bitmişti. Dük Alpheus'un zihni bir süre sonra kendisine geri geldi.
"Haha. Şuna bak. Önceden tam karşımda duran şansımı kaybettim gibi gözüküyor."
İmparator Claude ve prenses Athanasia. Her zaman onu şaşırtıyorlardı. Özellikle de Athanasia'nın yanında farklı bir insan gibi gözüken Claude...
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.