Yukarı Çık




Sonraki Bölüm   1 


           
[Ailenin servetiyle istediğin gibi kumar oynayamazsın. Bu çoktan üç oldu…! ]

Tokat!

Hoş olmayan bir sesle Florentia’nın kafası keskin bir şekilde sola döndü.

[Sen beş para etmez birisin, beni nasıl uyarmaya çalışırsın! ]

Omuzlarını daha yeni iten adamın vücudunda alkolün kokusu kuvvetliydi.

[ Hadi uyumaya gidelim. Sakin ol Astall. Oraya git. Ve sen… ]

Belsach sarhoş kuzenini hafifçe yatıştırmaya çalıştı ve sonra Florentia'ya döndü.

Ve.

Tokat-!

Bir öncekinden daha yüksek bir sesle, yüzünün diğer tarafına beş parmağın izi basıldı.

[Dört yıl ailemizin parasını çar çur ettikten sonra, aniden sana ait olduğunu mu düşünüyorsun? ]

Belsach, Florentia'nın iki kez tokatlanmış yüzünü tutarken onu azarladı.

[Yanlış anlama. Sen ve ben aynı soyadını paylaşsak da damarlarında akan kanla asla ailemizin bir parçası olmayacaksın. Tek yapman gereken, hizmetkarımız olarak yaşamak. ]

Kaç kez duyarsa duysun, bu acımasız sözler, kalbini delip geçen bir hançer gibiydi.

[Büyükbabaya bugün olanlar hakkında herhangi bir şeyi anlatırsan, senin peşini bırakmam. ]

Belsach bir uyarı ile yere tükürdü ve arkasını döndü.

Kısa süre sonra, arabanın sesi gittikçe uzaklaştı.

Karanlık sokakta tek başına kalan Florentia yumruklarını sıktı.

Yaralı dudaklarından bir damla kırmızı kan damladı.

* * * * * *

Dıgıdık, dıgıdık.

“Hiyah-. Hiyah”

Arabanın küçük sallanışı ve arabacının sesi Florentia'yı uzak geçmişinin düşüncelerinden uyandırdı.

Pencerenin üzerindeki perdeleri hafifçe kaldırıp dışarıya baktığında, İmparatorluk Sarayı askerlerini görebiliyordu.

''Demek, buradayız.''

Florentia perdeleri tekrar indirdi ve daha dik oturarak dümdüz karşıya baktı.

Bir süre dağınık hale gelmiş saçını ve elbisesini düzelttikten sonra düzgün bir resim gibi görünüyordu.

Bu sırada arabası ana kapıdan geçerek Lamburgh Sarayı'na ulaştı.

Güzelce dekore edilmiş bindiği arabanın içindeki altınlar, öğleden sonrasının görkemli güneş ışığı altında göz kamaştırıcı parlaklığını gösterdi.

''Vardık.''

Araba durdu ve arabacı kibar bir şekilde konuştu.

“Florentia.”

O sırada arabanın kapısı açıldı ve onu yakışıklı bir adam karşıladı.

“Pherez.”

Onu arabadan çıkardıktan sonra elinin arkasını öptü.

Bu, kalbinin içindeki arzuyu gizlemeyen derin anlamı olan bir öpücüktü.

“Pherez!”

Florentia onun adını söyledi ama Pherez uzun kirpiklerini kırparken gülümsedi.

"Hadi gidelim, herkes seni bekliyor."

Elini onun elinden çekti ve arabadan uzaklaştı.

Kulaklarının ucunun hafifçe kızardığını gördükten sonra gülen Pherez, kısa süre sonra onun peşinden ilerledi.

"Lamburgh İmparatorluğu'nda onları beklettiğin için sana karşı şikayette bulunabilecek kimse yok, Tia'm. Bu yüzden biraz daha yavaş gidebilirsin. "

İkili bugün uzun bir yol kat etti.

"Buraya gelmek senin için ne kadar zor olsa da, anın tadını çıkar."

Büyük bir azim ve çabanın ardından, bugün emeğinin tatlı meyvesini yeme zamanı gelmişti.

"Evet. Çok fazla sorun yaşadım. "

Florentia açıkça itiraf etti.

Uzun bir yol kat etmişti. Muhtemelen hayal etmesi bile zordu.

Kimsenin duyamayacağı küçük bir sesle devam etti.

"Ama bu saygısız olmam gerektiği anlamına gelmiyor."

Bu kesin bir cevaptı.

Ona gözünü diktiği andan itibaren aşık olduğu kadın, o kadar harika bir kadındı ki.

Pherez yine neşeyle güldü.

Kısa süre sonra ikisi kapalı ziyafet salonunun kapısı önünde durdu.

"Hazır mısın?"

Pherez’in sorusu üzerine Florentia kısaca başını salladı.

"Öyleyse, içeri girelim mi, Lord Lombardi."

Elini ona uzattı.

"Hadi gidelim, Majesteleri, Veliaht Prens."

İnce, soluk bir el onun elini bir arada tuttu.

"Kapıyı açın."

Pherez, önündeki hizmetçiye kısaca emir verdi.

"Majesteleri, Veliaht Prens ve Derebeyi * Florentia Lombardi içeri giriyor!" 

Kapının arkasından iki kişinin gelişini ve konumlarını bildiren bir ses geldi.

Florentia, kulaklarına müzik sesi geldiğinde güldü.

Kapı yavaşça açıldı ve ziyafet salonunun parlak ışığı boşluktan içeri süzüldü.
 
-Prolog Sonu-

İngilizce Çevirmen Notu:  Bu, eski zamanlarda sıklıkla kullanılan ancak modern Kore'de olmayan bir kelime. Bir ülkenin ekonomisi üzerinde BÜYÜK etkisi olan zengin, onurlu bir ailenin başını ifade eder. Çok güçlü ailelerdir ve neredeyse bir nesli tanımlayan bir aile gibi çok yüksek bir statüye ve yetkiye sahiptirler. 



Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


Sonraki Bölüm   1