Kyle, kelimelerime devam etmemi bekliyormuş gibi bana baktı, ben de devam ettim.
“Sizinle iyi geçinmek istiyorum.” (Riddel)
İçinde hala insani duyguların kaldığını biliyordum.
Daha yakınlaşınca o duyguları görmeyi umuyordum.
Bunu söylememle yüzümdeki gülümseyiş büyüdü ama o somurtkan bir bakışla cevapladı.
“Böyle anlamsız şeyler söyleme. Şimdiden itibaren, bana geri cevap verme.” (Kyle)
“Neden geri cevap veremeyeyim? Sadece sizin konuşabileceğiniz karşılıklı iletişim kuramayacağınız birini mi bekliyordunuz? Dediğim her şeyin arkasındayım. Her şeyden daha çok, beraberken sizinle anlaşmayı isterim.” (Riddel)
Onun soğuk kelimelerine karşılık parlak bir gülümsemeyle hemen cevabımı yapıştırdım. Görünüşüm hakkında da kendime bayağı güveniyordum. Orijinalinde, Riddel hikayenin en güzel kadınıydı. Gurur duyduğu ışıl ışıl sarı saçları ve zümrüt gözleri vardı. Ancak şu an Kyle onun görünüşüyle ilgileniyor gibi değildi. Aksine yüzünde gergin bir bakış vardı.
“Durumu henüz kavradığını sanmıyorum. Bugünlük uzatmayacağım. Hadi yatağa gidelim.” (Kyle)
“Tamam, ben de yorgundum.” (Riddel)
Kelimelerine yine karşılık verdim ama o tepki vermedi. Yüzünde keskin bir bakışla uzaklaştığını görebiliyordum. Ben fark edene kadar, koltuğa otururken Kyle'ın ifadesi değişti, daha incelikli oldu.
“Ne halt ediyorsun?” Monoton bir şekilde sordu. Dilim tutuldu.
“Göremiyor musunuz? Kıyafetlerimi çıkarıyorum. Bu gelin geceliğiyle uyuyamam.” (Riddel)
“Zamanını harcama ve hizmetçiyi çağır.” (Kyle)
“Abartmıyorum, bu elbiseyi çıkarması bayağı zor. Neden hizmetçiyi çağırayım? Tam burada bana yardım edebilecek biri var.” (Riddel)
“...” (Kyle)
“Dediğimi anlamadıysanız basitçe söyleyeyim. Buraya gelip kıyafetlerimi çıkarmama yardım edebilir misiniz?” (Riddel)
Tek bir kasını bile oynatmadı. Bana yardım etmeyi istemiyor gibiydi. Bunu görünce kaşlarım çatıldı.
“Affedersiniz, Arşidük? Bana buradaki ilk gecemde yardımcı olur musunuz?” (Riddel)
“Gerçekten ellerimde mi ölmek istiyorsun?” (Kyle)
“Sizin ellerinizde ölmeden önce muhtemelen çıkaramadığım bu boğucu elbise yüzünden öleceğim.” (Riddel)
Yardım sinyaliyle umutsuzca gözlerine baktım. Elimde değildi, bu elbiseyi yalnız çıkarması çok zordu ve içi gerçekten boğucuydu.
Eğer bu gecelik çıkarması çok zorsa, giymem gereken günlük elbise nasıl olacaktı? Ahhh... sadece hayal ederek çoktan stres oldum.
Ben stresli bir durumda olsam da onun hala yüzünde sakinlik vardı. Bana yardım etmek için parmağını bile kıpırdatmadı. Kaşlarım çatık, parmağımı çekmeceye uzattım.
“Bana dokunmaya korkuyorsanız neden eldiven takmıyorsunuz? Orada çekmecenin içinde.” (Riddel)
“Kim sana dokunmaya korktuğumu söyledi? Eldiven? Neden bahsediyorsun?” Kyle aniden sordu.
Buruşmuş bir yüzle, Kyle çekmeceye yürüdü. Beyaz bir eldiven giydikten sonra bir an durdu.
Onun sorunu ne?
Sorunu her neyse, kendime güvenmeye karar verdim ve yardımını istedim.
“Eldivenleri bulduysanız orada durmak yerine yanıma gelip yardım edebilir misiniz? Benimle işimiz bittiğinde ben de sizin kıyafetlerinizi çıkarmanıza yardımcı olacağım. O kıyafetlerle uyumak rahatsız edici olmalı.” (Riddel)
Sesim, aniden başımın üzerine gölge düşmesiyle kesildi.
Bu bir tür büyü müydü? Bunu düşünürken serinletici bir his boynumun arkasından sokuldu. Elinin enseme değmek üzere olduğunu hissedebiliyordum. Arkamdan fısıldadı.
“Eğer şimdi boynuna dokunursam, seni tuttuğum gibi donana kadar ölürsün.” (Kyle)
“Ne...” (Riddel)
“Bana karşılık verme, bunu yapmaya hiçbir hakkın yok. Ölmek istemiyorsan ağzını kapalı tut.” (Kyle)
Bu bir uyarıydı. Bir anlığına şaşırdım ancak sonra sakinleştim.
Çoktan bunu bekliyordum.
“Öldürün o zaman.” Gülümseyerek cevapladım.
Sessizdi. Doğrusu bu kelimeleri söyleyecek kadar kendime güvenmiyordum. Aşırı derecece riskli bir hareketti. Yine de söylemek istediklerime de devam ettim.
“...Beni öldürmeyeceğinizi biliyorum, çünkü insanları öldürmeyi sevmiyorsunuz.” (Riddel)
Hala içinde insani duyguların olduğunu biliyordum, sıklıkla öldürmeye olan arzusuna direnirdi. Aslında Ejderha’nın duyguları tarafından ayartılmadığı günler de vardı. Kyle dilini cıklattı, dediğimden hoşlanmamış gibiydi. Bir an sonra boynumdaki serin his yok oldu.
“Çok şaşırdım, şu an seni öldürmek istemiyorum bile.” (Kyle)
Acımasız tonuna rağmen sesinde düşmanlık yoktu. Bir şey söylemek istiyor gibi ağzını tekrardan açtı.
“Sen.” (Kyle)
“Riddel.” (Riddel)
“Ne?” (Kyle)
“Sen değil, benim adım Riddel.” (Riddel)
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.