Yukarı Çık




3   Önceki Bölüm 
           
Cilt 1 Bölüm 1 Kısım 4

Rishe’nin ay ışığında gümüş rengi elbisesi, zıplarken etrafında uçuştu. Çim yumuşaktı ama yine de yaralanma riski yaratacak kadar uzağa düşmüştü.

Ağırlığı ayak tabanlarıma eşit olarak dağıttım, darbeyi kaval kemiklerime ve uyluklarıma, ardından kalçalarıma ve sırtıma aktarmak için yuvarlandım.

Güvenli bir şekilde yere indi, elbisesinin içinde çevik bir şekilde yuvarlandı ve tekrar ayağa kalktı. Saçları yapraklarla kaplıydı.

Acele etmeliyim!

Yakındaki bir kayaya yaslanarak, ağırlığını ayakkabılarının topuklarını kırmak için kullandı. İşte. Bu koşmayı biraz daha kolaylaştırırdı. Tatmin olmuş bir şekilde onları tekrar giydi ve aceleyle aile mülküne doğru ilerledi.

***

Galkhein Veliaht Prensi Arnold balkonda yaşanan sahneyi başından sonuna kadar izledi. Gözlerini mercan saçlı kıza dikti. Dış görünüşü herhangi bir genç soylu kadınınki gibiydi ama iyi eğitimli bir şövalye gibi hareket ediyordu. Balkondan atladı ve ustalıkla yere indi, yırtık elbisesi ya da dağınık saçları yüzünden hiçbir sıkıntı belirtisi göstermedi. Onun yerine, ayakkabılarının topuklarını kırdı ve hızla uzaklaştı.

Ayrıca, ona imparator demişti.

Her şeyi kafasında tekrar tekrar canlandıran Arnold nadir görülen bir kıkırdama patlattı. Omuzları gülmekten titrerken, hizmetkârı arkasından ona yaklaştı.

"İşte buradasınız, Ekselansları. Burada ne yapıyorsunuz? Bir eş istemediğinizin farkındayım, ama aramaya başlamak akıllıca olacaktır... Im, Ekselansları?" Hizmetkârın gözleri fal taşı gibi açıldı. Sıkılmış ve çatık kaşlı efendisi gülüyordu. "Bir şey mi oldu?"

"Oliver, faytonu hazırla. Bekle, hayır. Bu çok zaman alacaktır. Bana bir at getir."

"Derhal, Ekselansları. Sebebini sorabilir miyim?" 

Arnold cevap vermedi - sadece avının kokusunu alan aç bir kurt gibi sırıttı.

***

Sarayın kapısından çıktıktan sonra Rishe, kendisini onu bekleyen faytona attı ve sürücüye acele etmesi için bağırdı. Malikâneden birkaç yüz metre ötede faytonu durdurdu ve ona veda etti. "Ben gidiyorum! Her zaman böyle güvenli bir sürücü olduğun için teşekkürler, Daniel!"

Malikâneye giden yol sabah yağan yağmur nedeniyle çamurluydu. İkinci hayatında fayton tekerinin saplanıp kalacağını ve bunun da değerli zaman kaybına yol açacağını biliyordu. Dışarı çıkıp koşmak daha iyiydi.

"Haa, haa." Son yaşamındaki fiziksel formuna rağmen, bu bedenin dayanma gücü yoktu. Bu sefer daha hızlı forma girmeye çalışması gerekecekti.

Rishe yolun sonuna ulaştı ve kalbi anında ayaklarına kadar çöktü. "Ah, hayır."

Kapının önünde insanlar toplanmıştı, hepsi de kraliyet ailesinin armasını taşıyan bir faytonun etrafını kuşatmıştı.

Buradan çıkmam gerek.

O kararsızlık içinde donup kalmışken, kalabalığı kontrol eden şövalyelerden biri bağırdı, "Ekselansları! Gözüm Leydi Rishe’nin üzerinde!"

"Çekil yolumdan." Tanıdık bir ses bağırmaya başladı. "Bırak geçeyim! Rishe, beni bu kadar bekletmeye nasıl cüret edersin?"

Rishe’nin eski nişanlısı Veliaht Prens Dietrich muzaffer bir edayla öne çıktı.

"Sevdiğin adam tarafından suçlarının sıralandığını duyma düşüncesinin sana acı verdiğini biliyorum, ama ne yazık ki geleceğin kralı olarak, senin gibi bir kötü kadının üzerine adaletin çekicini indirmek benim vazifemdir!"

"Görüyorum ki zamanlamam kötü," Rishe mırıldandı. "Aslında, bu şimdiye kadarki en kötü döngüm. Seni bir daha görmektense evden kovulmayı tercih ederim."

"Hımm? Ne hakkında homurdanıyorsun?" Dietrich, Rishe’ye tepeden tırnağa baktı. "Biliyordum. Cesur bir yüz ifadesi takınıyorsun ama kalbindeki kederi hissedebiliyorum."

"Affedersiniz?"

"Kalbin!" diye tekrarladı prens. "Kalbin! Kesinlikle parçalanmış olmalı! Çünkü nişanımızı bozdum!"

Rishe bu yargıya nereden vardığından emin değildi. Muhtemelen tüm o sonsuz aşırı özgüvenin çıktığı yerle aynı yer.

"Amaçsızca dolaştığını, perişan olduğunu söyleyebilirim," prens devam etti. "Şu haline bir bak. Elbisen çamura bulanmış, ayakkabıların parçalanmış, yüzünde ve kollarında kesikler var. Kalp kırıklığından başka ne gibi bir neden olabilir ki?"

Rishe gözlerini kıstı. "Ağzınızdan çıkan kelimeler hakkında hiç durup düşündünüz mü?"

"Ne?"

Olayları yorumlayışı saçmalık derecesine varacak kadar uçuktu. "Kalp kırıklığım yüzünden elbisemi kirletmedim ya da ayakkabılarımı parçalamadım. Çünkü hiçbir şey hissetmedim. Her zaman biraz yavaş kavrardınız, o yüzden bunu açıklığa kavuşturacağım: Ne size ne de bozulan nişanımıza karşı en ufak bir şey hissetmiyorum."

"Ne?!" dedi prens. "Ne diyorsun sen?!"

Etraftaki kalabalık kıs kıs gülmeye başladı.

"O veliaht prens değil mi? Leydi Rishe onu terk mi etti?"

"Bekle, ama Prens onu terk etmeye çalışmıyor muydu?"

"Mümkün değil! Ona baksana! Hiç umurunda değil!"

"Benimle dalga geçmeye nasıl cüret edersiniz?" Dietrich haykırdı. "Ben sizin prensinizim!"

Huysuzluğu bir yana, Dietrich yakışıklı bir adamdı. Gök mavisi gözleri ve sarı saçları vardı - resimli kitaplardan fırlamış bir prens gibiydi. Görünüşü ve taht sırasındaki yeri, onun sevgisi için rekabet eden hiç bitmeyen bir kadın sürüsü anlamına geliyordu. Asla bir arzusu olmayan, bir dediği iki edilmeyen bir prens olarak yetiştirildi. Kendini beğenmiş bir tavır ile ve kendi yeteneklerine aşırı güven duyarak kendini gösterdi. Rishe daha önce de onu bu tavrı konusunda uyarmıştı ama Prens ona hiç aldırış etmemişti.

Onunla evlenmek zorunda olmadığım için çok memnunum.

Geri dönüp ilk hayatındaki şok olmuş, korkmuş kıza paramparça olmuş nişanı için endişelenmemesini söyleyebilmeyi dilerdi. Yine de her şeyi şimdi ve burada, toplanan şövalyelerin ve vatandaşların şahitliğinde söyleyebilirdi.

"Ekselansları, siz halkınızı sevmek ve korumak için varsınız. Onlardan bu şekilde bahsetmek yakışıksız olur."

"Asıl yakışıksız olan sensin!" prens tersledi. "Bağışlamam için yalvarmalısın!"

"Yapmayacağım. Nişanımızı bozmak en doğru yol ve bu sağduyunuz için Ekselanslarını alkışlıyorum."

Artık şövalyeler bile bastırılmış bir kahkahayla titriyorlardı.

Dietrich kızarmaya başlamıştı. "B-bana gülmeyin!"

"Leydi Rishe," diye tatlı bir ses duyuldu. "Kendinizden utanmıyor musunuz?"

Rishe iniltisini bastırdı.

Kalabalığın arasından çekici, zarif bir kız çıktı. İri gözleri yaşlarla nemlenmiş bir halde Dietrich’in yanındaki yerini aldı. "Değer verdiğim insanlara bu kadar kötü davranılmasına müsaade edemem!"

"Neden, Leydi Mary. Buradasınız." Rishe iç çekti. "Ne kadar güzel."

Genç Mary gözyaşları içinde kaşlarını çattı. Eteklerinin arkasına saklanan Dietrich kınadığını haykırmaya devam etti. "Rishe! Sevgili Mary’mi gözyaşlarına boğdun! Bana her şeyi anlattı. Ona nasıl zorbalık yaptığını, onunla nasıl alay ettiğini anlattı. Onu gece boyunca sınıfa kilitlemeyi nasıl da zevkli bulduğunu anlattı! Böylesine kötü bir kadın asla kraliçe olamaz!"

Bunların hiçbiri doğru değil.

Rishe, bakışlarını biraz beceriksizce kaçıran Mary’ye baktı.

"Daha da önemlisi," dedi Rishe, "endişelerinizi aileme ilettiniz mi, Ekselansları?"

"Daha da önemlisi mi?! Eğer bilmen gerekiyorsa, ilettim! Ailen çok öfkeli. Seni reddetmeye ant içtiler."

"Ah. O zaman çok geç kaldım." Ailesi itibarlarını her şeyin üstünde tutuyordu. Rishe’nin artık parasını ya da eşyalarını geri almak için çok az umudu vardı.

"Neden bu kadar garip davranıyorsun?" Dietrich burnunu çekti. "Ah, anladım. Olaylar karşısında öyle bir şok geçiriyorsun ki-"

"Dinle, Dietrich." Öfkeden çılgına dönen Rishe unvanını söylemeyi bıraktı. "Hükmünüzü kabul ediyorum. Biz artık nişanlı değiliz. Bir daha asla kapınızın önünden bile geçmeyeceğim. Yani... biraz rahatlayın."

"Ha? Ne demek istiyorsun?"

"Çocukluğumdan beri tek değerimin nişanımız olduğuna inanırdım. Veliaht prensle nişanlı olmak benim tek yaşama sebebimdi. Bu konuda yanılmışım. Değerimi sadece ben belirlerim - başka kimse değil. İşte bu yüzden bunu umursamıyorum. Bunu aştım." Rishe konuşurken doğrudan onun gözlerinin içine baktığından emin oldu. "Siz benim hayatımda gereksiz bir unsursunuz."

Dietrich sendeleyerek geriledi. Bacakları altından kesilmiş gibiydi ve yere yığıldı. Bunun üzerine şövalyeler nihayet soğukkanlılıklarını bırakarak saray mensuplarıyla birlikte gülmeye başladılar.

♡♡♡

Bölümleri daha güncel takip etmek isterseniz yorumlar kısmına linki bırakıyorum. İyi okumalar~


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


3   Önceki Bölüm 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.