After reborn, I became the Butler of the Count’s tsundere daughter - Türkçe Çevrimiçi Oku
Yukarı Çık




16   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   18 

           
"Bayan Shizune izin verirseniz yaralarınızı kontrol edebilir miyim?" 

Shizune ismindeki küçük kız karşısında duran kendisi ile aynı yaşlarda gözüken oğlanı şaşkınlıkla izlerken onaylamaya benzer çekingen bir ses çıkardı.

Shizune kendisini kurtarmak için gelen kişiyi ilk gördüğünde onun kılıç kullanan bir cüce ırkı olduğunu düşünmüştü ama o kişinin haydutların lideriyle olan savaşı sırasında suratındaki maske bir bıçak darbesi ile yırtılınca kurtarıcısınında kendisi gibi bir çocuk olduğunu farketti.

----------

Kendi içersinde bir çok düşüncenin savaşını veriyormuş gibi gözüken Shizune adlı küçük kızın diz kapağındaki yaraları, yüzümü saklama konusunda başarısız olmuş bez parçası ile sararken kendi kendime bir soru sordum. Yeteneklerimi saklama konusunda ne kadar ciddiyim?

Sadece yeteneklerimin ortaya çıkması ile hiyerarşinin tepesindeki bazı insanların ortaya çıkıp yeni ailem ile olan yeni hayatımı mahvetme ihtimalinden korunmak için masum bir kızı öldürebilir miyim? Bu ihtimal, ellerimi gerçekten kana bulamama değer mi? Kötülüğün yolunda ilerlemek gerçekten de o kadar kötü mü? Kötülüğün yolunda Kalbimin ihtiyaçlarına yer var mı?

Onu öldürmeli miyim...

-------

Shizune oturma pozisyonundan dolayı karşısındaki oğlanın iç çamaşırını göreceğinden kısa bir anlığına endişelendi ama Yuto’nun diz kapağını sararken nezaketle ile işine odaklanan gözlerini görünce; Shizune ne için endişelendiğini unutarak karşısındaki oğlanın yakışıklı yüzünü izlemeye başladı.

Shizune bir konuda ciddi miktarda yanılıyordu. Yuto’nun gözlerinin derinliklerini gerçekten görmeyi başarabilseydi eğer, onun göz bebeğinin derinliklerinin, ne kadar soğuk bir renk tonuna büründüğünü fark ederdi. Ama malesef Shizune adlı kızın aklı kendisine bandaj sararken kısa aralıklarla çıplak tenine temas eden oğlanın elinden gelen sıcaklıktaydı.

Küçük kızın gitgide çarpıklaşan hayal dünyasından uyandıran şey en sonunda bir karar verebilmiş olan Yuto’nun sesiydi.

"Biliyorsun, seni az önce haydutların elinden kurtardım. Karşılığında senden istediğim şey benim yeteneklerimden ve gücümden kimseye bahsetmemen." 

Umarım bu küçük kız verdiğim karardan dolayı pişman olmama sebep olmaz. Yan görevin not kısmında yazdığı gibi verdiğim karardan dolayı pişman olmak istemiyorum.

"Sana söz verebilirim ama bir şartım var?" 

Şüpheli...

"Dinliyorum" 

"Bana ismini söylersen eğer senden kimseye bahsetmem" 

Neden ismimi soruyor ki? Benimle ilgili garip planları mı var yoksa? 

Biraz sakinleş Yuto! çok paranoyak davranıyorsun. Muhtemelen bu kız benden bile daha genç yaşta. Neden bu kadar genç yaştaki bir kız hakkında bu kadar şüpheci olayım ki?

Ama mantıklı düşünürsek zaten yüzümü gördüğü için artık ismimi saklamamın da bir anlamı kalmadı. Sonuçta siyah saçlı bir çocuk dendiği zaman bu köyde yaşayan bir kör bile beni gösterir, hem ismimi söylesem ve beni bulsa bile en fazla ne olabilir ki? 

"*İç çekme*... Madem bu kadar meraklısın... Benim ismim Yuto. Sadece bir insan." 

Bu kadar konuşma yeter! Daha fazla soru cevaplamak istemiyorum ve bu küçük kızın kim olduğunu da umursamıyorum. Gidip yeni elde ettiğim kutsal büyü denen şeye çalışacağım.

-------

Yuto küçük kızın soru sormasını engellemek için havalı bir şekilde göz kırpdıktan sonra depolama alanına girdi ve kızın gözlerinde ışınlanma benzeri havalı bir çıkış sergiledi. Yuto’nun neden bu kadar mantıklı davranırken böyle bir hareket yaparak küçük kıza hava attığı bilinmez ama bu davranışının ona gerçekten pahalıya patlayacağı kesin.

Pembe saçlı küçük kız karşısındaki oğlanın birden bire ortadan kaybolduğunu gördü ve artık düşüncelerini saklayamayarak göğsünü hava ile doldurup sessizce bağırdı. 

"Bu oğlanı istiyorum. Evet! İstiyorum! istiyorum! istiyorum!"

Küçük kız bağırırken kızın gece karanlığında ortaya çıkan yıldızlar gibi parlıyordu. 

Bu kız gelecekte küçük bir soylu kız olmanın verdiği şımarıklıktan arınıcak yaşa geldi ve bir çok gece bugünkü bağırışını Yuto’nun duyduğunu düşünerek utanç içinde uykusuz kaldı...

Bu sırada Yuto kendi depolama alanına girmiş ve yeni öğrendiği büyüleri art arda kullanmaya başlamıştı bile.

------- yarım saat sonra 

"Yeterince antreman yapmamış olsam da daha fazla zamanım kalmadı. Acaba o kıza ne oldu? Ormanın ortasında bıraktığım için başına bir şey gelmemiştir umarım!Ahhh Pek sikimde değil de hadi neyse"

Parmağımı şıklattığım anda gözümün önündeki manzara değişerek haydutlarla savaştığım harabelere dönüştü. Çevreme birkaç kez baktığımda yerde ne bir ceset vardı ne de küçük kız buralardaydı.

Muhtemelen koruyucular, askerler ya da polisler.... isimleri her neyse onlar gelip buradaki duruma el atmışlardı.

İçim rahatlayarak küçük kızın ormanda ölmesine sebep olacak aptalca bir hata yapmadığım için sevindim ve kasabanın merkezine doğru koşmaya başladım.

Annemin ne tür bir kutlamadan bahsettiğini anlamasamda bu etkinliğe benim yaşımdaki her çocuğun katılması gerektiğini ve çok önemli olduğunu bir çok kez belirtti.

Ara sokaklardan geçip eskiden pazarın kurulu olduğu meydana geldiğimde bütün tezgahların toplandığını ve büyük bir kalabalığın oturması için bir çok tahta sandalyenin dizildiğini gördüm.

Etrafta bir süre gezdikten sonra daha önce bir kaç kez gördüğüm babamın bir iş arkadaşı ile karşılaştım. O da beni görünce hemen yanıma koşup omzumdan tuttu ve beni bir yere sürüklemeye başladı.

Bir insanı selamlamak için garip bir yol kullandığı hakkında şikayet ederken beni dinlemeyip konuşmaya başladı.

"Sonunda seni buldum Yuto. Düello bir kaç saat içinde başlayacak buna rağmen hala etrafta boş boş dolaşıyorsun" 

"Ne düellosu" 

"Sana söylemediler mi gerçekten? O kadından beklerim gerçi. O kadının sürpriz anlayışından zamanında babanda çok acı çekmişti" 

"Hoy lağam faresi, O kadın derken annemden mi bahsediyorsun" 

Zincir zırhlar içindeki orta yaşlı adam yanında sürüklediği çocuğun kendisine yırtıcı gözler ile baktığını görünce nerede hata yaptığını anlayıp hızla yapmacık bir özür diledi. Yıllardır arkadaş olduğu kişilere hitap etme şeklini küçük bir çocuğun düşüncesi için değiştirecek olmasa da çocuğun tavrını takdir ediyordu.

"Kusuruma bakma. Bu konuyu boşver de sana düellonun ne olduğunu açıklayayım"

"Konuş insan, sana izin veriyorum"

"İnsan? hahaha, herneyse. Kılıç düelloları her yıl yapılır ve katılım zorunludur. Katılımcılar 3~5 yaşları arasındaki çocuklardır. Daha önce hiç kılıç kullanmayı öğretti mi baban sana?"

"Hayır daha önce bana hiç bir şey öğretmedi. annem bana neden bu etkinlikten bahsetmedi sen onu söyle?" 

"Ohh, bunun sebebi kazanan kişilere verilen ödülden dolayıdır muhtemelen. Her yıl düelloda birinci olan kişi şehirdeki büyük düelloya katılmak için gider ve orda ilk üçe girenler de yüz yıl önce kılıç kralınının kurduğu okula katılır. Annen sen fark etmesende sana aşırı takıntılı, bu takıntısının eninde sonunda senin geleceğini etkileyeceğini biliyordum. Annen yaptı yapacağını" 

"Haa, hiç bir yere gitmek istemiyorum beni listeden çıkart. Hadi görüşürüz" 

Zırhlı adam ellerinin birden bire boş kaldığını görünce hemen koşup evine gitmek için yola çıkmış Yuto’yu tekrar yakaladı.

"Dedim değil mi? Katılmak zorunlu. Ayriyeten kim büyük bir kılıç ustası olmak istemez ki?" 

"Ben... Ben geleceğin en güçlü büyücüsü olacak kişiyim. Kılıçla işim olmaz ihtiyar." 

"Ben daha otuz beş yaşındayım... Ya, konumuz bu değil gerçi. Büyücülük hayalinden erkenden vazgeçsen iyi olur. Büyücülükte ilerlemek için bilgiye ihtiyacın var ve bilgi sadece soyluların erişebileceği bir şey" 

"Bana ne yapıcağımı söyleme. Yapmam gereken tek şey düelloya katılıp yenilmek değil mi?" 

"Evvet... Demek istediğim hayır. Ama, seneye sıkı çalışıp kılıç kullanmayı iyice öğrenmelisin. Birazdan buradaki herkese düello kurallarını açıklayacağım, otur ve bekle veya kalk ve antreman yap." 

Yuto karşısındaki boş arazide kılıç sallayan onlarca çocuğa sıkılmış bir şekilde baktı ve kendisine bir yer bulup düello kurallarının açıklanacağı zamanı beklemeye başladı.


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


16   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   18 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.