Tavan bükülmüştü. Sırtının arkasındaki yumuşacık yatak sakin bir deniz kadar yoğundu.
Ariel sarkık gözlerini açmak için kendini zorladı. Odadaki tatlı koku burnunu doldurdu - iğrenç derecede vücutsal sıvıların ve etin birbirine karışmasının tatlı kokusu.
İmparator Leandro Apolliner'in yatak odasıydı. Geçen geceyi hatırlatan eylemlerinin kokusu geçmiyordu.
Leandro onun ilk seferini zalimce alan gaddar ve dehşet verici bir tirandı.*
(Tiran:despot lider)
O novelde 'Yaramaz Aziz' olarak adlandırılan bir karakterdi; o arzularını rahatlatmak için ve istediği her şeyi almak için tereddüt etmeyen zalim bir ana karakterdi.
Ariel onu ittirmek istedi. O ağırca Ariel'in göğsüne yaslandı. Ancak, o en ufak bile kıpırdayamadı... ve onun aşağı bölgesi ağrılı ve sıcaktı.
Hareket edemeyen Ariel arkaya düştü ve aklı ne zaman ve nasıl romanın içine sürüklendiğini düşündü.
'Büyülü' diye düşündü.
Romanda ana karakter olur olmaz onun geçmiş hayatının anıları sürüklendi.
Başka bir hayatının farkındaydı ama ne kadat beynine eziyet ederse etsin ne onun asıl adını ne de ne tür bir hayat yaşadığını hatırlayabildi.
"Haa..." Ariel iç çekti, kendini bilinmeyen geçmişinin anılarını hatırlaması için zorladı.
Düşünceleri kenara itersek, onun bedeni sayısız kez çığlık atarken Leandro'nun dokunuşları tarafından rahatsız edilmişti.
"Haa..."
Anılarına göre, bu Leandro ile paylaştığı ilk zevk gecesiydi. Ariel onun kaslı omzunu itti ve kendini kaldırmak için çabaladı.
Bacaklarının arasındaki acı ağrı ve nahoş yapışkanlık Ariel'in ilk seferini verdiği anlamına geliyordu. Romanda, Ariel onu hiç umursamayan falan filan Leandro ile olan ilk gecesi yüzünden büyük bir yarayla acı çekti.
Zevk dolu gece yüzünden üç gün ve gece hiçbir şey yemeden içmeden geçireceği zamandı.
Ama şimdi o Ariel olmuştu ve kibar ve ....zayıf olan orijinal ana karakterin rolünü oynamaya en ufak bir niyeti bile yoktu.
Bir adam yüzünden ana karakterin hayata olan pesimist bakış açısını beğenmemişti.
Kararlı olacaktı ve kendi görüşü için inatçılığını sürdürecekti.
Dikkatlice Leandro'ya bakarak Ariel ayağa kalkmaya çalıştı. Ancak onun aşağı bedeni düşündüğü kadar güçlü değildi.
Hayatında ilk defa sert ve vahşi bir iç tarafına işleyen zorla girme deneyimlemişti. Ariel elini kaldırdı ve karnına indirip nazikçe bastırdı.
Sıvıyla kaplanmış olan elini ve vücudunu temiz suyla yıkamak istedi.
Onun kokusu... hayır, doğru olmak gerekirse... beyaz sıvıların kokusu odayı doldurmuştu ve bunu, bundan daha fazla koklamak istemedi.
Ariel yere düşmüş olan kıyafetleri aldı.
"...Nereye gidiyorsun?"
Ariel durdu ve dondu.
Onun derin uykuda olduğunud düşünmüştü, ama onun yerine mavi gözleri parlarken ona bakıyordu.
"Ha..."
Ariel kurumuş olan tükürüğünü yuttu. Ne kadar Leandro'nun kollarının altında bağırıp kıvranırsa kıvransın, bu durumda susuz kalmıştı.
"Nereye gittiğini sordum."
'Eğer yanlış cevap verirsem, sesimi kaybederim.'
Ariel yavaşça sırtını düzleştirdi, göğsünü kapattı ve düzgün bir cevap ararken tırnaklarını yokladı.
"Beni eve gönder" bu asıl ana karakterin Leandro'nun soğuk kışkırtıcı sesine verdiği cevaptı. Bunun imparatorun öfkesini kazanacağını hiç beklememişti.
"Ben... Ben susadım." dedi Ariel.
Ama o bu romanın ana karakteri değildi. Bu yüzden korkmuş bir ifade yerine, yanakları kızardı ve Leandro'ya tatlıca baktı.
"Senden hoşlanmadığımdan değil, seninle zor zaman geçirdiğim için," onun utangaç gözleri bunu söylemiş gibi göründü.
Leandro ayağa kalktı.
"Susadın mı?"
Ariel cevap vermek yerine kafasını salladı.
Leandro dudaklarını ısırmayı unutmadan gülümsedi.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.