Hajime Yue ile tanıştığı zamanda akrep ile mücadeleri çaresizdi.
Kouki’nin grubu, Kahraman partisi yeniden Cehennem Zindanına gittiler. Parti sadece Kouki’nin grubu ve küçük bir haydut grubundan oluşuyordu. Grubun 5 erkek ve kızları Nagayama Jugo adlı büyük bir judo adamı tarafından yönetiliyordu.
Nedeni basitti. Bunun hakkında konuşmasalar bile, Hajime’nin ölümü kalplerinde gölge bırakmıştı. Onlar tamamıyla onun ‘’Savaşta Ölümünü’’ hissetmişti ve bu onları doğrudan savaşamaz hale getirmişti.Travma onları vurmuştu.
Tabi ki onlar bu konuda Kiliseye haber vermedi. Eğer onlar gerçek mücadele deneyimine sahip olursa o zaman tekrar mücadele edebilirlerdi. Her gün onlar eski yaşamlarına dönmek için hayal ettiler. Fakat Aiko-sensei bu yaptıklarını protesto etti.
Aiko yolculuğa katılmadı. Onun sınıfı nadir ve özel Çiftçi olduğundan, eğitimde sırasında Kilise onu tarımsal kalkınmada yardımcı olarak istedi. Eğer bu Aiko-sensei ise o yemek sorununu çözebilirdi.
O Hajime’nin ölüm haberini aldıktan sonra uyuya kalmıştı. Şehrin en güvenli yerinde kalmasına rağmen, onun öğrencisi ölmüştü. Onlar Japonya’ya hep beraber dönemeyeceklerdi. Aiko-sensei için bu kadar güçlü bir sorumluluk duygusu şok ediciydi.
Bu nedenle o öğrencilerinin daha fazla savaşmasına izin vermeyecekti. O, sınıfıyla(Çiftçi) bu dünyanın tüm gıda sorununu çözebilirdi. Aiko-sensei öğrencilerinin yılmaz kararlılıkla eğitim yapmasını protesto etmişti. İlişkilerin kötüye gitmesini istemeyen Kilise ona protesto etme şansı vermedi.
Sonuç olarak kendilerini eğiten Rogue(Hırsız veya Katil) vardı. Eğitimlerine devam eden tek parti Jugo’nun partisiydi. Onlar Cehennem Zindanına karşı yeniden meydan okumak istiyordu. Bu sefer Meld ve birkaç şövalye katılmıştı.
Bu Zindandaki maceranın 6. Günüydü. Onlar şuanda 60.cı katta idi. En yüksek rekora 5 seviye geride idiler. Diğer kata gitmek için uçurumun üstünden geçmeliydiler. Fakat Kouki’nin grubu biraz zorlanıyordu. İlerleyememekten daha çok onlar o gün yaşananları kabus gibi tekrardan görüyorlardı.
O günkünden farklı bir uçurumda olmalarına rağmen bu hala benzer bir hisse sahipti. Onlar sonraki kata geçmek için uçurumun üzerindeki köprüden geçmek zorunda kaldı. Orada hiçbir sorunla karşılaşmadılar fakat yine de o zamanı hatırladılar. Özellikle Kaori uçurumun karanlığına bakarken hareket edemedi.
‘’Kaori…’’
Endişeli ses Shizukudan gelmişti. Kaori başını salladı ve güçlü bir bakışla Shizukuya gülümsedi.
‘’Ben iyiyim,Shizuku-chan.’’
‘’Anladım… Lütfen aşırıya kaçırma. Benden ayrılmamaya dikkat et.’’
‘’Ehehe, Teşekkürler. Shizuku-chan.’’
Shizuku en iyi arkadaşına gülümseyerek konuştu. Kaori’nin gözleri güçlü bir ışık verdi. Gözlerinde umutsuzluk veya kaçma düşüncesi yoktu. Anlayışlı Shizuku incelikle duyarlı olarak Kaori’nin gerçeği söylediğini biliyordu.
(Kesinlikle, Kaori güçlü.)
Hajime’nin ölümü neredeyse kesindi. Onu canlı görmek imkânsızdı. Ancak inkâr veya kaçmadan Kaori kendini ileri sürerek ilerliyordu. Shizuku en iyi arkadaşı için kendini gururlu hissetti.
Fakat kahraman gibi kaliteye sahip kişi durumu okuyamadı. Kouki o uçurumda Kaori’nin Hajime’nin ölümüne üzülüp ağlayacağını düşündü. O nazik Kaori’nin sınıf arkadaşının ölümü yüzünden kendini suçladığını düşünüyordu. Onun inançları Kouki için bu sefer doğru gibi gözüküyordu ve Kaori’nin kendini zorladığını düşünüyordu.
Kaori Hajimeyi özel buluyordu. Kouki onun canlı kalması için ufak bir şans bile olmadığını düşünüyordu.
‘’Kaori… Ben senin nezaketini seviyorum. Ama sen bütün zaman boyunca Hajime’nin ölümü ile kendini geride tutamazsın. İlerlemek zorundasın. Kesinlikle bu Nagumo-kun’unda isteği olurdu.’’
‘’Bekle,Kouki…’’
‘’Sessiz ol Shizuku! Şiddet eğilimli olmasam bile, çocukluk arkadaşıma karşı beni durdurmaya çalışma… Kaori, senin yanındayım. Ben ölmeyeceğim. Hiç kimsenin ölmesine izin vermeyeceğim. Ben Kaori’yi bir daha üzmeyeceğime söz veriyorum.”
‘’Haaa… Her zamanki gibi pervasız… Kaori…’’
‘’Haha, ben iyiyim Shizuku-chan… Kouki-kun’un ne demeye çalıştığını anladım. Bu iyi.’’
‘’Anladım, Sen anladın!’’
Kaori Kouki’nin yanlış anlamasına gülmeden edemezdi. O ona ne hissettiğini söylese bile, o bunu anlamayacaktı. Kouki’nin zihninde Hajime çoktan ölmüştü. Fakat o Kaori’nin neden bu kadar inat ettiğini anlamıyordu.
O bu sözlerin onu ikna etmek için kalan tek yol olduğunu düşünüyordu. Kaori ve Shizuku onun bu davranışına alışmışken, diğer kızlar ona tatlı maskesi ve atmosferi yüzünden düşebilirdi.
Normalde böyle bir kişiliğe ve beceriye sahip bir Ikemen(centilmen) çocukluk arkadaşı tarafından hayran olurdu. Shizuku yetişkin dojosunda babası yüzünden küçüklüğünden beri olduğundan Kouki’nin adalet anlayışının kusurlu olduğunu biliyordu. Bu yüzden çocukluk arkadaşı olmaktan daha fazla hisler onda doğmamıştı. Diğer parti de aynıydı.
Shizuku Kaori’ye konu aşka geldiğinde kalın kafalı olduğunu anlatmıştı, bu yüzden Kouki’nin davranışının onun üzerinde etkisi olmuyordu. O iyi birisiydi ve önemli bir çocukluk arkadaşıydı ama romantik hisler yoktu.
‘’Kaori-chan, Eğer bana ihtiyacın olursa sadece sor. Sana yardım edeceğim.’’
‘’Bu doğru, Suzu her zaman Kaori’nin müttefiki.’’
Diğer taraftakiler Kouki’nin konuşmasını duymuştu. Taniguchi Suzu ve Nakamura Eri konuşmaya katılmıştı. Onlar liseye girdikten sonra Kaori’yle yakın arkadaş olmuştu. Onlar Kouki tarafından yönetilen partiye katılmışlardı.
Nakamura Eri siyah doğal kısa saça sahip güzel bir kadındı ve gözlük takıyordu. O nazik bir karaktere sahipti ve genellikle sessizce her şeyi arkadan izleyen bir karakterdi. Eri kitapları seviyordu. O tipik kitap kurdu olduğundan kapalı biriydi.
Taniguchi Suzu 142 cm uzunluğunda küçük bir kızdı. O bir enerji demetiydi, bu insanlara bu kadar enerjinin o küçük bedene nereden geldiğini düşündürüyordu. Suzu her zaman neşeli ve çevresinde sevilen biri oldu. Onun sıcak kalpli figürü yüzünden o sınıfın maskotuydu.
Onlar Kaori’nin nasıl hissettiğini Hajime’nin kaybolduğu gün anlıyorlardı. Bu yüzden onlar onun kararını destekledi.
‘’Evet,Eri-chan,Suzu-chan, Teşekkürler.’’
Kaori lisede arkadaşlık kurduğu iki yakın arkadaşına gülümsedi.
‘’Oh-…Kaorin cesur-,Nagumo-kun! Suzu ve Kaori-chan’ı bu kadar üzgün yapmak! Eğer canlı değilsen, Suzu seni öldürecek!’’
‘’Suzu? Eğer o ölmüşse onu öldürebileceğini düşünmüyorum.’’
‘’Detaylar hakkında endişelenme. Eğer o öldüyse, Biz sadece Eririn’in ölü cağırıcı gücünü Kaorin için kullanmalıyız.’’
‘’Suzu inceliğe sahip değilsin. Kaori-chan Nagumo-kun ‘un yaşadığına inanıyor. Ayrıca benim ölü çağırmam…’’
Suzu vahşice koştu. Bu normal bir davranıştı. Kaori ve Shizuku neşeli bir ifade gösterdi. Kouki o kadar göstermese de o konuşulanları duymadı. Doğal olarak Kouki önemli bir konuşma olduğunda işitme kaybı yeteneğiyle donatılmıştı.
‘’Eri-chan, Ben önemsemiyorum.’’
‘’Suzu bu kadar yeter. Eri sorunla karşılaşıyor.’’
Suzu, Kaori ve Shizuku bu sözleri söyleyerek gülerken yanaklarını kabarttı. Eri, Kaorinin Suzu’nun sözlerini ciddiye almadığına rahatladı.Yüzü Ölü Çağırma lafını duyunca ürktü.
‘’Eri-chan, ölü çağırma iyi değil mi? Böyle özel bir sınıf…’’
‘’…Evet, üzgünüm. Bunu daha düzgün kullanabilmem mümkün olsaydı, bu büyük bir yardım olurdu…’’
‘’Eri herkes güçlü ve zayıf yönlere sahiptir. Sen çok büyük bir büyü yeteneğine sahipsin, bu yüzden endişelenme.’’
‘’Bu yüzden Eri-chan, bu senin sınıfın olsa bile tercihler ve yetenek alanların var. Senin hassas ve güçlü büyün bize çok yardımcı.’’
‘’Evet, eğer ben çok çalışırsam bunun üstesinden geleceğim. Ben herkese daha fazla yardımcı olmak istiyorum.’’
Eri elini kararlı bir ifade ile sıktı. Suzu bu durumda ’’İşte Eri’rin ruhu !’’ demek istedi. Shizuku ve Kaori arkadaşlarının azmine gülümsedi.
Eri’nin sınıfı Ölü Çağırandı. Kara büyü ruh ve bilinç ilişkileri ile kullanılır. Bu tür büyü savaşta iken düşmana debuf verebilir. Kilise eskiden ölülerin düşüncelerini yaslı ailelere göstermek için Ölü çağırma kullanmışlardı. Fakat bu büyünün gerçek özü değildi. Büyünün gerçek gücü ölüleri canlandırmaktı. Hatta canlıları bile kendi altına alıp kontrol edebiliyordu. Bu kuklalar belli ölçüde yanıt veriyordu. Onlar da bir hayalet gibi cansız ve solgundu. Eri bu yeteneği kullanmayı yanlış hissetti ve bu yeteneği kullanmamaya karar verdi.
4 kızın figürü ile Kaori’ye karanlık figür ile bakan biri vardı. Bu Hiyama’ydı. Krallığa geri dönüp öğrenciler sakinleştiğinde, Hiyama için bekleyen Tuzağı aktive ettiği için şiddetli suçlamalar vardı.
Hiyama bunun sonucu dogeza ile özür diledi. O kendini savunmanın hiçbir yararı olmayacağını biliyordu. Zaman ve özür yeri önemliydi.
En iyi zaman Kouki’nin önünde herkesten özür dilerken geldi. O Koukinin özrünü kabul etmesi herkesi kabul ettireceğini biliyordu. Planı başarılı olmuştu ve Hiyama, Kouki tarafından affedilmişti. Kaori gerçekte nazikti. Bu yüzden o gözyaşları ile Hiyama’yı suçlamamıştı. Planladığı gibiydi. Fakat Shizuku Hiyama’nın altta yatan ifadesini fark etmişti. O onun çocukluk arkadaşının kullanıldığını fark edince tiksindi.
Ayrıca o geçen gece konuştuğu kişinin emirlerini uyguluyordu. Bu korkunç ve dehşet verici bir emirdi. Hiyama bundan kurtulmak istiyordu fakat çoktan çizgiyi geçmişti. O şimdi duramazdı. Fakat Hiyama hoşnut duygusu yaşadı ve bu korkunç planı düzenleyen kişiye karşı korku duydu. O kişi doğal olarak sınıfıyla karışmış birisiydi.
(Bu kişi deli… Ama Kaori benim olacak…)
Kaori’yi, eğer o kişiyi dinlerse elde edilebilirdi. Hiyama gülümsedi ve karanlık düşüncelerle kafasını doldurdu.
‘’Oi, Daisuke? Sorun ne?’’
Kondo, Nakamura ve Saito şüphe ile Hiyama’nın durumuna baktı.3’ü hala Hiyamaylaydı. Kuşların tüyleri bu 4 ü için birleşmiş gibiydi. Hiyama dostça bir tutum ile onlara doğru baktı. Dostluğu sahte olsa da hassas bir konu olarak bu doğru bir konuydu.
‘’Hayır, hiçbir şey. Ben sadece 60. Katı geçtiğimiz için mutluyum.’’
‘’Oh, kesinlikle. 5 Kat daha ve rekoru geçeceğiz.’’
‘’Sanki bizde daha da güçleniyoruz. Geride kalan grup cesarete sahip değil.’’
‘’Eh, öyle söyleme. Çünkü biz özeliz.’’
Bu üçü Hiyama’yı aldatmayı veya sorgulamayı ister gibi görünmüyordu. Onlar sadece savaştıkları için özel olduklarını düşünen kibirli ve hain insanlardı. Kraliyet Sarayında geride bıraktıkları gruba karşı kötü bir tutumları vardı. Şikâyetler bir yağmur gibi atılıyordu. Ancak 60. Seviyeleri kırmak için yetenekleri olduklarından onlara karşı kötü tutum yoktu. Onların bu tavırlarına rağmen Kouki’nin yanı sessizdi. Aksesuar yol gösterici olarak gözüküyordu.
Daha fazla sorun olmadan grup 65. kata vardı.
‘’Kendinizi hazırlayın! Bu alanın haritası tamamlanmamış. Ne olacağını bilmiyoruz.”
Meld’in sesi duyulmuştu. Kouki’nin grubu ifadelerini ciddileştirmişlerdi ve bilinmeyen haritaya adım atmışlardı.
Büyük bir salon ilerlediklerinden bir süre sonra ortaya çıkmıştı. Tüm üyeler her nasılsa kötü bir hisse sahipti. Bu duygu gerçek olduğunun kanıtıydı. Büyü odanın merkezinde ortaya çıkmıştı. 10 m boyunda büyü formasyonu kapalı kırmızı enerji yayarak tanıdık bir manzara göstermişti.
‘’Olamaz… Bu o adam mı ?’’
Kouki alnından soğuk ter dökerek haykırdı. Diğerleri de gergin bir ifadeye sahipti.
‘’Cidden o yaratık ölmemiş miydi ölmedi mi ?’’
Ryutaro sürprize uğramış bir şekilde bağırırken. Meld sakin bir sesle sert bir ifade yaparak onlara cevap verdi.
‘’Zindanda şeytanların kökeni bilinmiyor. Onu bir kere yensen bile onla daha birçok kez karşılaşacaksın. Dikkat et! Bir kaçış yolu sağlamayı unutmayın!’’
Acil bir durum için Meld öncelikle kaçış yolu sağlamak için komut vermişti. Astları hemen itaat etti. Ama Kouki fikrini söylemek istedi.
‘’Meld. Biz o zamanki gibi değiliz. Ben çok daha fazla güçlendim. Ve bir daha yenilmeyeceğim! Kesinlikle biz bunu kazanabiliriz.’’
‘’He, Bu doğru. Biz her zaman kaybetmeyeceğiz. Bu bir intikam maçı.’’
Ryutaro korkusuz bir gülümseme gösterdi. Meld sadece hiçbir yolu yok gibi omzunu silkti. Aynı şekilde şimdi o da aynı gülümsemeye sahipti. Büyü formasyonu nihayet yanıp patlamıştı. Kabus onların önüne tekrar çıkmıştı.
‘’Guugaaa!!’’
Canavar bir kükreme yaydı ve zemine ayakbastı. Şiddet ve öldürme arzusu dolu bakışlar Kouki’nin partisine Behemoth tarafından gönderiliyordu. Grupta canavara bakan bir kız vardı; diğerleri kadar gergindi.
O kız Kaoriydi. Herkes tarafından duyulmamış, Kaori iradesiyle kendine ilan etti.
‘’Senin başka birini almana izin vermeyeceğim. Seni aşacağım ve aşağı ona gideceğim.”
Şimdi geçmişi fethetmek için mücadele başlıyor…
* * *
Yazar Kouki’nin statları gösterdi.
Adı Amanokawa Kouki Yaşı 17 Yaşında Cinsiyet Erkek Seviye 46 Sınıf Kahraman Kuvvet 560 Yaşam Gücü 560 Direnç 560 Çeviklik 560 Büyü 560 Büyü Direnci 560 Yetenekler Tüm Özelliklere Uygunluk Tüm Elementlere Direnç Fiziksel Direnç Karmaşık Büyü Kılıç Kullanma Herkül Gücü Hızlı Hreket Öngörü Yüksek Hızda Büyü İyileştirrme İşaret Algısı Büyü Algısı Sınır Kırıcı Dil Anlama
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.