Hajime akrep ve tepegözden(cyclops) düşen malzemeleri üssüne geri götürmüştü. O tamamıyla mücadele ediyordu. Bitkin olan Yue kanından yine tat aldığında, aniden yeniden canlandı ve iyileştiği gibi süperinsan gücünü geri kazandı. İkisi eşyaları geri götürebilmişlerdi.
Mühürlü odayı kullanabilirlerdi ama Yue bu teklif edildiğinde inatla reddetti. Şaşırılmamalıydı. Bu kadar uzun süre mühürlendiğin yerden nefret etmek normaldi. Malzemelerini taşırken hareket etmeleri veya savaşmaları imkânsızdı. Bu yüzden erkenden hem kendi için hemde onun ruh sağlığı için ayrılmak en iyisiydi. Şu anda ikisi birbiriyle konuşuyordu.
‘’Peki…sonuç olarak Yue en az 300 yaşındasın?’’
‘’…Görgü ihlali’’
Yue Hajime’yi kınayan ve eleştiri dolu gözlerle izledi. Bir kadının yaşı hakkında konuşmak her dünyada tabu olarak gözüküyordu. Hafızasına göre, Hajime vampir ırkının 300 yıl önceki savaşta yok olduğunu hatırladı. Yue karanlık odadan dolayı gerçek yaşını kesinlikle bilmiyordu. Mühürlendiğinde ne kadar zaman geçtiğini bilmemesi şaşırtıcı değildi.20 yaşındayken mühürlenmişti, bu onu 300 yaşından biraz daha büyük yapardı.
12 yaşında, doğrudan sihir manipülasyonu ve ‘’Otomatik yenilenme’’ onda uyandığında, o yaşlanmayı durdurdu. Normal vampir ırkları kan tüketerek diğer ırklardan daha uzun yaşıyorlardı. Fakat 200 yıl hala sınırdı. İnsanlar yaklaşık 70 yıl yaşayabiliyorlardı. Şeytanlar ise 120.Yarı-insanlar için bu ırka bağlıydı. Elfler birkaç yüzyıl yaşayabilirdi.
Yue atasından gelen güçlerini uyandırdıktan sonra birkaç yıl içinde en güçlülerden biri olarak kabul edildi.17 yaşında tahta uygun görüldü. Akrep’in kabuğunu eriten büyü durmadan vurabilirdi. O ölümsüz bir vücuda da sahipti. Bu noktada o ‘Tanrı’ veya ‘Canavar ‘ olarak çağrılabilirdi. Yue ikinci bir şeyden daha bahsetmişti.
Açgözlülükle kör olan amcası, Yue’yi canavar olarak gösterecek söylentiler yaymıştı. Onlar sadece bunun için onu öldürmeye çalıştılar fakat onun ‘‘Otomatik Yenilenme’’ yeteneği onun ölmesine izin vermedi. Bu onların onu mühürlemeye karar verdikleri zamandı. O ani ihanet ile şok olmuştu. Kafası çok karışmıştı, bu yüzden karşılık vermedi ve onlar onu oraya mühürlemişlerdi. O kendini mühürlenmiş bir şekilde odadayken buldu. Bu yüzden o mühürleme metodunu, akrebi veya mühürlendiği yerin konumunu bilmiyordu. Hajime eve bir yol bulduğunu düşünmüştü. O hayal kırıklığına uğradı.
Onlar Yue’nin güçleri hakkında konuştular. O tüm elementlere karşı bir yeteneğe sahip gibi gözüküyordu. Hajime onun hilesi ile hayran kalmıştı fakat o kendinin yakın dövüşte zayıf olduğunu belirtti. Onun tüm yapabileceği durmadan etrafta bedenini güçlendirerek koşması ve devamlı olarak büyü yaratmasıydı. O güçlü büyülere sahip olduğundan bu çok büyük bir engel değildi.
O büyüyü söz kullanmadan kullanabiliyordu fakat o alışkanlıkla isimleri kullanıyordu. Kendi sihirlerini tamamlarken görüntü ve isimlerini kullanan pek çok insan vardı. Yue bir istisna değildi.
Onun ‘Otomatik Yenilenme’’si özel büyü olarak sınıflanabilirdi. Eğer onun büyüsü kaldıysa toz olmadığı sürece ölmezdi. Fakat büyüsü yokken aldığı yaralar iyileşemiyordu. Onun büyüsü bu kadar yıl kitli kaldıktan sonra tükenmişti. Yue akrep ona vurmuş olsaydı ölebilirdi.
‘’Yani… Bu önemli bir konu, bu yer hakkında bir şey biliyor musun? Herhangi bir kaçış yolu?’’
‘’…Bilmiyorum. Fakat…’’
O da bu labirent hakkında hiçbir şey bilmiyor gibi gözüküyordu. Özür dilerken bildikleri hakkında hikayesine devam etti. ‘’…Hainlerden birinin bu labirenti yaptığı söyleniyor.’’
‘’Hainler?’’
Hajime alışılmamış kelimelerden sonra dönüştürme çalışmasını durdurdu ve Yue’ye döndü. Yue onun işini izliyordu ve o durduğunda Hajime’ye baktı. O Yue’nin hikayesine devam etmesi için kafasını salladı.
‘’Hainler… Onlar eski zamanlarda Tanrı’ya karşı gelen onun takipçileriydiler…Onlar dünyayı yok etmek için yaratılmışlardı.’’
Yue çok fazla konuşmayan ifadesiz bir kız olduğu için onun açıklamaları zaman alıyordu. Hajime hala konuşmasını anlamak için zamana lazımdı. O akrep ile mücadeleden sonra yeni silahlar geliştirmesine gerek olduğunu anlamıştı. Dikkatle çalışırken Yue’yi dinliyordu.
Yue hikâyesine devam etti.8 tane Hain vardı.8 ‘ide dünyayı yok etmek için Tanrı’ya karşı geldi. Fakat dünyayı yok etmekte başarısız olduklarında onlar dünyanın uçlarına kaçtılar. Kaçtıkları yerler 8 Büyük Zindan. Onlardan birisi Cehennem(Orcus) Zindanı, bizim şuanda olduğumuz yer. Uçurumun en derin yerinde hainlerden birinin yaşadığı söylenilir.
‘’…Eğer bu oradaysa, dışarı bir yol olacaktır…’’
‘’Anladım. Ben bu uçurumun çok büyük bir çaba ile yaratıldığını düşünmüyorum.” Eğer bu Tanrıların Çağından bir büyücü ise ulaşım(ışınlanma) büyüsü bir sürpriz değildi.
Hajime mevcut olasılıkları düşününce yanaklarını gevşetti. Gözlerini çalışmasına geri döndürdü. Yue’nin gözleri de Hajime’nin eliyle yaptığı çalışmaya bakıyordu.
‘’…Bu o kadar ilginç mi?’’
Yue soruya başıyla karşılık verdi. Onun üstüne büyük gelen ceket ve ellerinin küçük kaldığı görüntü büyüleyiciydi. Onun iyi görünümü kucaklama yeteneğiyle kombine olduğunda bu onu tatlı yapıyordu. (Ama o 300 yaşında. Başka bir dünyadan beklendiği gibi .Loli-baba(nine) gerçek…)
Kişiliği değişse bile o hala Otaku yanına sahipti. O istemeden bu tatsız düşünceleri gösterdiğinde, Yue buna tepki gösterdi.
‘’…Hajime demin garip bir şey düşündün.’’
‘’Hayır, hiçbirşey.’’
Bilmez gibi davranmak için çok geçti, o ter dökmeye başlamıştı çünkü bir kadının keskin sezgileri ortaya çıkmıştı. O sessizce çalışarak Yue’yi kandırmaya çalıştı. Yue bıraktı ve bir soru sordu.
‘’Hajime, Niçin buradasın?’’
Bu doğal bir soruydu. Uçurumda şeytan değilsen burası yaşanacak bir yer değildi. Yue çok fazla şey hakkında sormak istiyordu. Niçin büyüyü doğrudan manipüle edebiliyordu? Niçin o özel büyü gibi büyüler kullanabiliyordu? Nasıl şeytan etini yedikten sonra iyi olabiliyordu? Sol koluna ne oldu? O insan mı? Kullandığı silah ne?
Azar azar Hajime sorularına cevap verdi. Tek başına bu kadar zamandan sonra konuşmayı özlemiş olabilir. Konuşma Hajime’nin soruları cevaplarken kolay cevaplar vermesiyle devam etti. Yue kesinlikle Hajime’ye bağlı olmak isteyen biriydi. Belki kalpsizliğini engellemek için Yue onun son çaresiydi. O onun hakkında bilinçsizce bunları hissetti.
Hajime bu dünyaya sınıf arkadaşlarıyla çağrılışından, ihanete uğradıktan sonrasına kadar olanları anlattı. Burun çekişler Yue’den duyuluyordu. Ne? Ona baktığında Yue ağlıyordu. Hajime şaşırarak içgüdüsel olarak Yue’ye uzandı ve gözyaşlarını sildi.
‘’Aniden ne oldu?’’
‘’…Kusu…Hajime…acı dolu…benim gibi…’’
Görünüşe göre o, Hajime için ağlıyordu. Şoktan dolayı şaşırdıktan sonra acı bir gülümseme ile başını salladı.
‘’Unut bunu. Sınıf arkadaşlarım ile işim önemsiz. Küçük şeyler hakkında endişelenme. İntikamımı aldıktan sonra, ne yapacağım? Bunun yerine hayatta kalmak ve eve bir yol bulmak için tüm enerjimi kullanmak istiyorum.’’
Homurdanma ile Yue Hajime’ye dikkatle bakarken mutlu bir kedi gibi gözüküyordu. Eve dönmek sözleri onu etkilemişti.
‘’…Eve gitmek?’’
‘’Evet? Asıl dünyama? Tabi ki. Dönmek istiyorum…Çok değiştim fakat…ev…eve dönmek istiyorum.’’
‘’…Anladım.’’
Yue batık bir ifadeyle baktıktan sonra kendi kendine mırıldandı.
‘’…Ben bir yere sahip değilim… Dönmek için…’’
‘’…’’
Hajime eliyle Yue’nin başını okşamaya başladı. O meşgul değildi. Yue ait olmak için yeni bir yere bakıyordu. Bu yüzden o yeni bir isim istemişti. Eğer Hajime bu dünyadan ayrılırsa, Yue yeniden yalnız olacaktı.
Hajime kendi kendine: ’’Sadece hedeflerime ulaşmak için karar vermeme rağmen, hala yumuşak olduğumu düşünüyorum.’’ diye Yue’nin başını okşarken düşündü.
‘’Eğer öyleyse, benle gelmek ister misin?’’
‘’Eh?’’
Yue Hajime’nin sözleriyle şaşkınlıkla gözlerini açtı.O yaşlarla dolu kırmızı gözleri gördükten sonra Hajime dayanamamıştı. Bu onun hızla konuşmasına neden oldu.
‘’Hayır, Ben anayurduma demek istedim. Sadece ortalama insanlarla dolu bir dünya, bir ailen olmadan orada yaşaman sıkıntı olur… Fakat benim durumumla. Ne olacağından emin değilim ama eğer Yue bunun için istekliyse…’’
Yue bir anlığına şaşırdı ama sonunda zihni düzeldi. O çekinerek ’’bu problem olmaz mi ?’’ diye sorarken gözündeki beklentileri gizleyemedi. Gözleri pırıl pırıl parlıyordu ve Hajime başını salladı. Deminden beri ifadesiz bir yüzü olan kız şimdi çiçek açmış gibi gülümsüyordu. Hajime büyülenmişti. Kendisini fark edince panikledi ve şok olarak başını salladı.
Yue’ ye bakmayarak Hajime işine geri döndü. Yue Hajime’nin işinde büyük bir ilgi aldı. Aralarındaki mesafe en aza gelmişti. Hajime bunu umursamayarak kendini ikna etti.
‘’…Bu da ne?’’
Azar azar Hajime dönüştürmeyle farklı parçaları bitiriyordu. Yanlarda 1 metre boyutunda silindirik boru, etrafta 12 cm uzunluğunda kırmızı kurşunlar ve diğer parçaları vardı.
Bu Hajime’nin yeni kozu olarak kullanacağı silahtı, Donner yeterli güce sahip değildi.
‘’Bu… Bir anti-madde tüfek: Railgun versiyonu. Benim tabancamı gördün değil mi? Bu daha güçlü bir versiyonu. Mermi özel yapım.’’
Bütün parçalar birleştirildiğinde tüfeğin uzunluğu 1 metre 50 santimetreydi. Hajime silahın ateş gücünü arttırma ile neler yapabileceğini düşünüyordu. Elektromanyetik hızlanma ve yanma Donner ile sınırlıydı. Donner yüzünden tasarımı çok geliştirilememişti. Bu yüzden yeni silah yaptı.
Doğal olarak gücü geliştirmek için cevap büyük bir kalibre ve aynı zamanda ivme için namluyu uzatmak. O anti-madde tüfekte karar kıldı. Sadece 1 vuruş olabilir ama teorik gücü büyüktü. Donner’ın yıkıcı gücü normal bir silahın 10 katına sahipti. Normal bir kişiye vurduğunda vücudunu ezebilecek canavar gibi bir silahtı.
Silah’ın adı Schlage’di. Teoride Donner’dan 10 kat güçlüydü. Akrebin kabuğu bunu yapmak için kullanılan malzeme idi. Kabuğu Mineral Değerlendirme ile incelediğinde onun söylediği:
Stall Cevheri.
Yüksek büyü yatkınlığı. Sertliği büyü gücüyle yükseltilerek güçlenen özel bir cevher. Bu cevher akrebin o kadar kalın bir kabuğuydu. Bu kesinlikle onun zırhına yatkın muazzam sihirli güce sahipti.
Eğer bu cevher ise o zaman Hajime işleyebilirdi. Onun dönüştürmelerini bunun üzerinde denemesi basitti. Dönüştürme ile bunu delip geçmesine imkân vardı. Canavarla kapışırken bununla uğraşmanın ne kadar zor olduğunu hatırladı.
Hajime çalışmak için birçok iyi malzemeyi elinde bulunduruyordu, bu yüzden o işe yarayacağını düşündü. Bu malzemeleri kullanarak Schlagen’s in gelişimine başladı ve işe yarayacağını düşündü. Donner’ı yaptığından beri çok daha yetenekli olduğundan iş sorunsuz ilerledi.
O kurşun üzerinde saplantılıydı. Tauru Cevheri ile dışı Stall Cevheri ile içi kaplanmıştı. Tam bir metalden ceketti. Her kurşunda yanma tozu aynı miktarda ve aynı oranda sıkıştırılıyordu. Tek streçte ‘Kopya Dönüştürme’ ile o kurşunları daha seri ve kolay üretebiliyordu.
Dikkatle çalışırken Hajime, Yue ile konuşuyordu ve sonunda Schlagen bitmişti. Silah çok güçlü ve acımasız bir forma sahipti. O kendisiyle ve silahıyla memnundu. Silahı bitirince o aç olduğunu fark etti. Onlar akrebin ve tepegöz’ün etini yemek için pişirmeye karar verdiler.
‘’Yue yemek hazır…bu kötü mü? Bu eti yemek sana acı verir mi?…Vampirler için bir sorun olur mu?’’
Şeytan eti günlük yemek olmuştu. Hajime Yue’yi yemek için davet etmişti fakat onun bunu yemesinin iyi bir şey olup olmadığını düşünüyordu. Yue başını salladı ve :’’Yemeğe ihtiyacım yok.’’ diyerek Hajime’ye doğru konuştu.
‘’Peki 300 yıl boyunca yemek yemeden mühürlenerek yaşadın… Aç hissetmiyor musun?’’
‘’Hissediyorum…ama iyiyim.’’
‘’İyi? Bir şey mi yedin?’’
Hajime sorgulayarak onun karnına baktı. Yue Hajime’ye işaret etti.
‘’Hajime’nin kanı.’’
‘’Ah, benim kanım. Bu vampirlerin yemeklerinin kan olduğunun anlamına mı gelir?’’
‘’…Biz yiyebilirizde… ama kan içmek daha etkili.’’
Kan içtikleri sürece vampirler iyi gibi görünüyordu. Daha önce Hajime’nin kanını içerken memnun olduğunu söylemişti. Cevap ile ikna olduğunda Yue’ye baktı. Nedense Yue dudaklarını yalıyordu.
‘’…Niçin dudaklarını mı yalıyorsun?’’
‘’…Hajime…tatlı…’’
‘’T-Tatlı dedin. Ben çok fazla kötü tatlı şeytan eti yediğimden kanımın kötü olduğunu düşünmüştüm.’’
‘’…Olgun tadı…’’
‘’…’’
Yue’nin açıklamasına göre kanı ağır, çorbaya yakın derin bir tada sahipti. Çorbası sebze, et ve birçok türde yoğun tatla doluydu. Kanının emildiği ilk seferde Yue kan emerken transa geçmişti. Bu onun hayali değildi. Herhangi bir yemek bu kadar uzun süre zamandan sonra açlık yüzünden en iyi olurdu. Hajime Yue’nin büyüleyici dudaklarını yalamasını durdurmak istedi. O Yue’nin daha büyük olduğunu fark etti. Fakat bu kadar ahlaksız bir hareket yapan çocuksu figürü görünce sakinleşemedi.
‘’…İncelik’’ ‘’…Bana izin verirsen.’’ Onun ortağı birçok yönden tehlikeli olabilirdi. Hajime soğuk terler döktü.
* * *
Adı Nagumo Hajime Yaşı 17 Cinsiyet Erkek Seviye 51 Sınıf Dönüştürme Artisti (Sinerjist) Kuvvet 980 Vitality 1090 Direnç 970 Agility 1260 Büyü 980 Büyü Direnci 980 Yetenekler Dönüştürme Mineral Değerlendirme Hassas Dönüştürme Mineral Araştırma Mineral Ayırma Mineral Birleştirme Kopya(Replika) Dönüştürme Büyü Manipülasyonu ·Büyü Yayma Büyü Sıkıştırma Demir Mide Yıldırım Örtüsü İlahi Adım· Havada Yürüme Titreme Büyük Bacaklar Hava Pençeleri Gece Görüşü Uzağı Görüş Algı Büyüsel Algı Durum Saklama Zehir Bağışıklığı Felç Bağışıklığı Taşlaşma Bağışıklığı Varja Büyü İşleme Dil Anlama * * *
Omake
Ç/N : Omake ana konuya bağlı olmayan komedi içerikli küçük eğlenceli yazılar ve olaylar.
‘’…Tsk.’’
‘’K-Kaori? Sen dilini şaklattın…’’
‘’Eh? Ne oldu Shizuku-chan?’’
‘’H-Hayır. Hiçbir şey…’’
‘’…Hırsız Kedi.’’
‘’Kaori!?’’
‘’Fufu, iyiyim Shizuku-chan. Birisinin benim konumumu tehdit ettiğini düşünüyorum.”
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.