Aniden Yue Hajime’nin omzundayken geniş yabani otların uzandığı bir yere çıktılar.160 cm büyümüş olan otlar omuzlarına kadar geliyordu. Yue bu şekilde yürürken figürü kayboldu. Bu otlardan kaçmaları için nedenleri vardı.
“”””””””””””Shaa!!””””””””””””
200’e yakın iblis onları kovalıyordu.
Hajime hazırlık işlerini bitirdikten sonra 10 kat ilerlemişlerdi. Hajime’nin ekipmanları ve yetenekleri yolculuklarında çok faydalıydı ve Yue’nin büyüsü gelişimlerinde büyük bir etken olmuştu.
Yue büyü yaparken Hajime onu yetenekleri ile destekliyordu. Bariyeri ve büyü yenilemesi iyi değildi. ”otomatik yenilenme”’ye sahip olduğundan beri belki de bunların gereksiz olduğunu düşünüyordu. Ortada sorun yoktu çünkü Hajime’nin iksiri vardı.
Bunun sayesinde şuan ki kata kadar gelmişlerdi. Bu kat bir orman görünümündeydi, geniş bir orman. Gür ve yoğun ağaçlar 10m’nin üzerindeki boylarıyla orman boyunca uzanıyordu ve nemli bir hava vardı. Tropikal orman seviyesinde karşılaştığı gibi sıcak olmaması iyi bir şeydi.
Alt kata giden merdivenleri araştırırken yerden bir gürültü çıktı. Hajime’ye iblisi andıran devasa bir sürüngen önlerinde belirdi. Bir tyrannosaurus rexe benziyordu, ama kafasında bir çiçek vardı. Güçlü canavardan kana susamış keskin dişler görülüyordu ve üstünde ayçiçeğine benzeyen çiçek çırpınıyordu. Gerçeküstü bir deneyimdi.
(Tyrannosaurus Rexi T-rex die yazacam artık zaten daha alışıldık bir isimdir diye düşünüyorum )
T-rex kükredi ve onlara doğru koştu. Yue elini kaldırmadan önce Hajime sakin bir şekilde Donneri aldı.
“Kızıl Mızrak’’
Yue’nin elinde mızrak şeklinde dönen bir ateş belirdi. Mızrak T-rexin ağzını ve sırtını deldi. Çevresi erirken yaşamı sona erdi. T-rex gürültülü bir sesle yanlamasına düştü ve başındaki çiçek yere düştü.
“…”
Hajime bir süre sessiz kaldı. Yue bu günlerde kıyaslanamayacak şekilde yoğun görünüyordu. Başlangıçta kendini Hajime’yi korumaya adamıştı. Hajime’yle beraberken yolculuklarında karşılaştıkları her yaratığı anında öldürmeye başladı. Hajime de işe yaramaz olduğunu hissedip morali bozulmaya başlamıştı. Bu adım attığı gibi daha saldırmadan yaratığın yok edilmesinden dolayı mıydı? Endişe zihnini ele geçirdi. Eğer bu doğruysa kendine güveni darbe alacaktı.
Ellerinde Donneri tutarken Yue ile konuşan Hajime zorla gülümsedi.
“Ah, Yue? İstekli olmak güzel. Son zamanlarda çok bir şey yapmadım gibi hissediyorum…”
Yue Hajime’ye dönüp baktı ve Hajime onun ifadesiz yüzünde hafif bir gurur parıltısı gördü. “…Faydalı olmak istiyorum. Çünkü senin partnerinim…”
Görünen o ki o sadece Hajime’yi korumakla memnun değildi. Şuandan itibaren beraber yolculuk ederken birbirlerine güvenmeleri gerektiğini düşünmeye başladı. O zaman Yue büyüsünün tamamını kullandıktan sonra çökmüştü. Kendini saldıktan sonra Hajime Yue’yi rahatlamak için söylemek zorundaydı… Zihninin derinliklerinde kalmış gibi görünüyordu. Onun partneri olarak değerli olduğunu kanıtlamak istiyordu.
“Haha, yok. Bana çoktan fazlasıyla yardım ettin. Yue’nin büyüsü çok güçlü, bu yüzden lütfen arkayı al; yakın savaş senin gücüne uygun değil. Ön hattı bana bırak.”
Yue Hajime’nin önerisiyle sustu. Hajime çok fazla yardımcı olmaya çalışan Yue’ye gülümsedi. Ondan nefret etmediğini göstermek için yumuşak saçlarını okşadı. Yue’nin ifadesi her zamanki ruh haline geri döndü. Hajime hiç birşey söylemedi.
Çünkü bağımlı olmak istemiyordu, tedbirli olmak zorundaydı… O bunu düşünürken dikkatsizce kendini berbat hissetti. Hajime buna şaşırmıştı.
Bir anlamda ikisi flörtleşiyordu ama “algı” yeteneği ile bir iblisin izini yakaladı. Aşağı yukarı 10 tanesi üstlerine doğru geliyordu. Liderlerinin hareketlerinden iki kuyruklu bir kurt olduğu anlaşılıyordu. Kontrol etmek istedi ve gitmek için Yue’yi çağırdı. Hajime avantajlı bir yere gitmek istiyordu çünkü bu onların taktikleriydi.
Yaratıklar onu kuşatmaya çalıştıklarında Hajime onlardan birine koştu. Bitirmeden önce, çok büyümüş ağaçlardan 2m’lik bir sürüngen düştü. Sürüngenin görünümü bir raptorla aynıydı. Başında çiçek açmış bir lale vardı. (Bu sürüngenler dişi midir nedir başlarına çiçek takıyorlar )
“…Tatlı…”
“…Moda mı?”
Yue gevşediğini hissederken istemeden mırıldandı. Hajime gözlerini iblise çevirerek imkânsız bir varsayım diye mırıldandı.
Raptor ve T-rexin ikisinin de bilinmeyen çiçekleri vardı. Hırıldarken kana susamışlığının yayıldığı görülüyordu. Savaş hazırlığı. Çiçek sallanıyor ve çırpınıyordu.
“Shaaa!!”
Çiçekle meşgul olan Hajime’ye bakan raptor üstüne atladı. Sert ayaklarına birleşik 20 cm topukları vardı. Topuklarından iğrenç bir ışık parıltısı çıktı. Hajime ve Yue geri adım attı ama sağa ve sola ayrıldılar. Hajime “Hava Yürüyüşü” yeteneği ile raptorun üstüne çıktı. Daha sonra test etmek için laleyi vurdu.
Silah ateşinin sesiyle çiçeğin tüm parçaları dağıldı. Raptor bir an için seğirdi gibi görünüyordu, başarısızlıkla inerken yuvarlandı. Bir ağaca doğru takla attı ve hareket etmeyi kesti. Sessizlik alanı doldurdu. Yue raptora bakarak Hajime’nin yanına geldi ve laleyi dağıttı.
“…öldü mü?” “Hayır, yaşıyor gibi görünüyor…” Hajime söylediği gibi, vücudu seğirmeye başladı. Raptor kalktı ve etrafına baktı. Yere düşen laleyi gördü ve yeri tekmeledi. Düşmanlarına dikkatini vermiyordu.
“Eh, bu tepki, Anlamı nedir?”
“…Muziplik.”
“…hayır, o arkasına bir kâğıt koyan bir okul çocuğu değil.”
(Bu bir deyim herhalde bişi anlamadım ama )
Memnun olduğunda sanki cennete bakarak ‘’Phew, iyi iş’’ dermiş gibi çığlık çıkardı. Raptor Hajime’yle yüz yüze geldi ve ürktü. ‘’Fark ettin mi? O transta’’
‘’…Her şekilde zorbalık.’’
Hajime tsukkomi yaptı ve Yue sempati ile baktı. Raptor bir süre kasıldı. Sonunda düşük bir duruş aldı ve dişlerini ve pençelerini sıçrayarak dışarı çıkardı. Hajime Donner’ı raptorun ağzına vurdu.
Kurşun Raptor’un ağzını deldi ve arka kafasından dışarı çıktıktan sonra ormanın içinde kayboldu.
Zıplama ile Raptor yere doğru kaydı. Hajime ve Yue raptor’un cesedine hiçbir şey söylemeden baktılar.
‘’Gerçekten, ne oluyor?’’
‘’…O zorbalık edildi. Dayak yemek… Acıklı.’’
‘’Hayır, bu zorbalık değil, kesinlikle değil.’’
Hajime anlamaya çalıştı ama sonuçta şeytanların nasıl düşündüğünü anlayamadı. Onlar daha yakın bir yere gitmeye başladılar çünkü çevredeki canavarlara karşı avantajlı olmaları lazımdı.
Sayısız 5 m çapında ağaçlar gergin dallarıyla iç içe girmişti. Hajime Havada Yürüme kullanarak Yue ile rüzgâr gibi dallardan dallara atlıyordu. Hajime üstten ateş açarak iblisleri yok etmeyi düşünüyordu.
5 dakikadan az sürede Raptorlar altlarında ortaya çıkmaya başladılar. Hajime kışkırtıcı el bombası attı ve o dondu. Yue de elini sertleştirmişti ve büyüsünü çıkartmıştı. Çünkü…
‘’Niçin bütün hepsi çiçeğe sahip?’’
‘’Çiçek bahçesi…’’
Orada 10 Raptor vardı ve hepsi de başının üstünde çiçeğe sahipti. Çiçeklerin çeşitleri de çoktu.
Hajime istemeden bir tsukkomi yaptı. Raptorlar hemen sonra saldırıya karşı sıçradılar. Hajime’nin stratejisi Donner ile menzillerine girenleri yok etmekti. Art arda ateş ve beyaz bir ışık Raptorlardan birinin ölmesine yol açmıştı. Yue Raptorları öldürmek için Kızıl Mızrak kullanıyordu.
3 saniye sonra kışkırtma bombası patladı ve Raptorların grubu 3000 derecedeki bombanın sıcağından uzağa sıçradı. Silahlarını canavarlara dayamış Hajime, Raptorların geriye sıçramasıyla rahat bir nefes almıştı. Çünkü o Akrebi korkutmayan bomba onları korkutmuştu ve o Akrep özel gibi gözüküyordu.
10 saniyeden daha az sürede tüm düşmanlar temizlenmişti. Ancak Hajime sıkıntılı gözlere sahipti. Yue bunu fark etti ve ona doğru yürürken kafasını kaldırdı.
‘’…Hajime?’’
‘’…Yue bu garip değil mi ?’’
‘’?’’
‘’Bunlar çok zayıf.’’
Yue onun sözlerinden sonra fark etmeye başlamıştı. T-rex ve raptorlar normal saldırılarla kolayca yok edilmişti ve kolay hareketler yapmışlardı. Doğal olmayan hareketleri neredeyse mekanik gibiydi ve kan arzusu yoktu. Raptor öfke içinde çiçekleri çiğnerken izlemiş olan Hajime çiçeklerin onları böyle yaptığını varsaydı.
Hajime Yue’ye daha dikkatli olmasını söyleyecekken onun Algı yeteneği daha fazla şeytanı yakaladı. Çok fazla miktarda şeytan her yönden 20 m yarıçapında geliyorlardı ve hepsi de onlara yaklaşıyordu.
‘’Yue bu kötü.30 veya 40 taneden fazla şeytanın bize yaklaştığını hissediyorum. Herhangi birisi onlara emir veriyor gibi gözüküyor.’’
‘’… Koşalım mı ?’’
‘’…Hayır. Bu kadar sayıyla yapamayız. En uzun ağaçtan gözlemlemek daha mantıklı.’’
‘’Hn… En uzun boyluya gidelim.’’
‘’Oh, Isıracağım.’’
Yüksek hızda hareket ederek onlar en yüksek ağaca doğru çıktılar. Onlar ilerlerken şeytanların çıkabilecekleri dalları yok ettiler.
O zaman ilk dalga gelmişti. Sadece Raptorlar değil, T-rexlerde ağaçları sıkıştırıyordu ve raptorlar ağaca çıkmak için pençelerini kullanıyorlardı. Hajime tetiği çekti ve toprağa doğru tırmanmaya çalışan raptorlara vurdu. Donner’ın mermisi bitince döndürerek itici güç kullandı ve sol kolunun altında silahı yeniden yükledi. Bu 5 saniye sürmüştü. Yanan bombayı fırlatmıştı ve canavarlara doğru patlatarak alevler yayılmıştı ve 15 canavar çoktan tırmanmaya çalışırken düşmüştü. Fakat bu yeterli değildi. Sonra 30 raptor ve 4 T-rex gözlerinin altına doğru destek olarak gelmişlerdi. Hajime açıktaydı ve ona saldırmak için ağaca tırmanıyorlardı.
‘’Hajime?’’
‘’Şimdi değil… Biraz daha.’’
Hajime Yue’ye Raptorlara ateş ederken yanıtladı. O sihri üzerinde konsantre oluyordu ve ona inanıyordu.
Sonunda 50 den fazla canavar altlarında toplanmıştı. Bu sadece bir tahmindi çünkü hesaplamak çok zordu. Hajime Yue’ye Algı yeteneğini kullandıktan sinyal göndermişti.
‘’Yue!’’
‘’Tamam! ‘’Donmuş Cehennem!’’ ‘’
Yue büyüsünü tetiklediğinde altında bir alan donmuştu ve donma yayılıyordu. Alan içinde mavi bir Buz duruyordu. Buz iblislere donduğunda onları kaplıyordu. Hatta canavarlar buna direnemiyorlardı. Canavarlar gözlerinde ışık kaybolduktan sonra buzdan tabutta donmuşlardı.50 metrekarelik bir alan büyüden donmuştu ve bu büyü İmha Büyüsü olarak çağırılmaya layıktı.
‘’Haa.Haa…’’
‘’İyi iş. Vampir Prenses’den beklendiği gibi.’’
‘’…Kufufu…’’
Hajime Yue’yi övdü. Büyü’nün ismi gibi Bu gerçekten donmuş bir cehenneme benziyordu. Yue bu güçlü büyüyü kullandıktan sonra büyü gücünü bitirmişti. Nefes almak için soluklanmıştı. Muhtemelen o bir yorgunluk olgusuna sahipti.
Hajime kanını içmesi için onun yanına oturdu. O iksir ile iyileşebilirdi fakat bu vampirler için çok uzun zaman gerektiriyordu. Kan en iyi gibi görünüyordu.
Yue utandı ve duygusuz bakışına rağmen o Hajime’nin övgüsü yüzünden gülüyordu. O kıpkırmızı oldu ve ağzını Hajime’nin boynuna yaklaştırdı. Ama Hajime korkunç bir ifadeyle ayağa kalktı. O 100 den fazla şeytan algılıyordu.
‘’Yue burada birkaç kat daha fazla canavar var.’’
‘’!?’’
Eğer bu kadar çok ise burada bir şeyler dönüyor. Biz şimdi onları tamamen yok ettik fakat şimdi başka bir intihar saldırısı… Sanki onlar zorunda gibi… O çiçek… Belki de.
‘’…Parazit.’’
‘’Yue de mi öyle düşünüyor?’’
O bu tahmine başını salladı.
‘’…Burada bir ana vücut olmalı.’’
‘’Görünen o ki bu çiçekler onların üstünde olduğu sürece onlar kuklalar. Biz bu kattaki tüm canavarlara karşıyız.’’
Hajime sayıya karşı ezildikmeden önce o ana vücudu bulmalıydı. En aşağı kata bakmak eğer bunu halletmezlerse onlar için zor olacaktı. Onlar yol boyunca bulabilseler bile.
Yue için kan emme zamanı yoktu bu yüzden o Yue’ye kutsal sudan verdi. Fakat Yue bunu reddetti. O iki elini uzattı ve Hajimeye doğru durdu ve dedi ki…
‘’Hajime…Taşı…’’
‘’Sen kaç yaşındasın? Benim kanımı biz hareket ederken emmeye mi çalışacaksın?’’
Hajime haklıydı. Yue başını sallayarak cevap verdi. Büyüsel güç kutsal su ile Yue’de yavaş yenileniyordu ve onu acil durumlar için saklamalıydılar. O onu taşımaya razı oldu… Onu ellerinde taşımak sorun olacağından onu sırtına aldı ve ana vücudu aradılar.
Ve bu onların şimdiki duruma nasıl geldikleriydi.
Onlar 200 şeytan tarafından takip ediliyorlardı. Çalılıklar sorundu, Yue yemeğini bitirmişti ama o sırtından inmemişti.
Gerideki şeytanlardan;
Dododododododododododododo
Onları takip eden canavarlar gürültü çıkarıyorlardı. Raptorlar yan yana ilerliyordu. Hajime en güvenli yerlerden Yue ile ilerliyordu ve Yue büyü kullanarak gerideki canavarları bastırıyordu.
Kapu, Chu (Chu herhalde emmek veya öpmek Yue hala kan emiyor )
İkisi ormanın ilerisindeki çıkışa baktı. Diğer tarafta labirentin duvarı vardı. Bu sanki bir mağaraydı ve çatlaklarla dolu merkeze yayılmıştı.
Görünüşe göre çimlerin arasında saklanmak başarısız olmuştu. Hajime zıpladı ve Havada Yürüme ve Titreşim ile ilerledi.
Kapu,Chu(Kan emme sesi)
‘’Yue-san? Kanımı emmeyi keser misin?’’
‘’…Kaçınılmaz.’’
‘’Yalan! Artık yorgun değilsin.’’
‘’…Bu çiçek adamlar… Ben de… Ku.’’
‘’Neden doğal olmayan bir şekilde inliyorsun? Beni kandırmaya çalışma, Baka! Buna zaman ayıramam!’’
Duruma rağmen Yue Hajime’nin kanına takıntılı kalmıştı. Bu anormal değildi. Hajime çıkıştaki deliklerden birine zıpladı ve 200 canavar geride kaldı. Mağaranın çatlakları yan yana duran iki yetişkin için dardı. Tabi ki Trex içine sığamazdı ve Raptorlar tek tek girebilirdi. Raptorlardan birisi girdiğinden Hajime Donner ile vurdu. O dönüşüm kullanarak çatlağı kapattı ve canavarları engelledi.
‘’Phew, Kısa bir süreliğine iyi olacağız.’’
‘’…İyi iş.’’
‘’Eğer öyle düşünüyorsan. İn aşağı.’’
‘’…Mu…Başka seçeneğim yok.’’
Yue, Hajime’nin sözleriyle beraber isteksizce aşağı indi. Sırtı çok rahat gözüküyordu.
‘’O zaman. Bu adamlar çok umutsuzdu. Bu yer bingo mu? Gardını indirme’’
‘’Tamam.’’
Giriş dönüştürme ile kapandığından ikisi mağaradan ileriye devam etti. Büyük bir salonun içine vardılar. Çatlaklar salonun en derinliklerinde devam ediyordu. Belki de bunlar alt kata merdivenlerdi. Hajime alanı inceledi. O hiçbir şey hissetmedi ama hoş olmayan bir duygu yüzünden gardını indirmedi. Bu katta kendini saklayan bir sürü şeytan vardı.
Odanın merkezine vardıklarında bir şey oldu. Her yönden sayısız miktarda yeşil ping pong topları geliyordu. Yue ve Hajime hemen sırt sırta döndü ve Hajime uçan toplara karşı duvar çünkü gelen top sayısı 100 dü. Duvar topların onu parçalamasını engelleyecek derecede güçlüydü. Yue topları rüzgâr büyüsüyle inanılmaz bir hızda sorunsuz bir şekilde kesmişti.
‘’Yue bu kesinlikle ana vücuttan bir saldırıydı. Nerede olduğunu biliyor musun?’’
‘’…’’
‘’Yue?’’
Hajime Yue’ye düşmanın yerini bilip bilmediğini sordu. Yue algı yeteneğine sahip değildi fakat bir vampir olarak Hajime’den daha keskin bir duyuya sahipti. Ancak o soruya cevap vermedi. Şüpheli bir şekilde Hajime ona seslendi ama cevabı…
‘’…Koş…Hajime!’’
Hiç kimse bir şey anlamadan Yue elini Hajme’ye doğru uzattı. Rüzgârla elini kapladı. Hajime içgüdüsüyle bir kenara da doğru atladı. Güçlü Rüzgâr bıçakları neredeyse Hajimeyi ortadan ikiye bölecekdi.
‘’Yue!?’’
Hajime sesini sürpriz saldırıdan sonra yükseltmek istedi ama Yue’nin kafasındakini görünce durumu anladı. Yue’nin kafasında çiçek ortaya çıkmıştı.
‘’Kahretsin, O yeşil toplar yüzünden mi?’’
O kendisini dikkatsizliği yüzünden dövmek istedi. Hajime Yue’nin saldırılarından kaçmaya devam etti.
‘’Hajime…Uhh…’’
Yue kederli bir duygusuz ifadeye sahipti. Raptor’un çiçeğine vurduğunda o saldırmayı durdurmuştu. Bu eğer kurbanın bilincini geri getirmem gerekirse çiçeğe vurmam anlamına geliyordu.
O Yue’yi nasıl serbest bırakacağını bulduğunda tetiği çekti ve çiçeğe doğru hedef aldı. Fakat kontrol eden vücut Hajime yi anladı ve Yue’nin vücuduyla çiçeği korudu. Yue etrafta çok fazla hareket ediyordu bu yüzden vurulma ihtimali çoktu. Yue kendi kafasına vurdu.
‘’…Biraz cesarete sahipsin…’’
Yue kederli yüz ifadesini kurdu. Hajime çok zor bir zamandaydı. Yue kesinlikle ölümsüzdü ama o ona vurarak parçalayabilir ve iyileşmeyi önleyecek bir saldırı yapabilirdi. Bu çok riskliydi. Yue bir mesafeden ateş edebilirdi. O bir intihar saldırısı kumarından kaçınıyordu.
Hajime tereddüt ederken canavar karanlık çatlaklardan ortaya çıktı. Bir kadın ve bitki karışımı şeytan ortaya çıkmıştı. Bu RPG’lerdeki orman perisi veya aruraune’ya benziyordu. Orman perileri’nin şans getirdiği ile ilgili bir efsane vardı, eğer düşman değillerse onlar güzel kadınlardı. Kesinlikle o insan olan bir kadın gibi gözüküyordu ama o çirkin bir yüze ve çirkinlik taşıran bir ifadeye sahipti. Ayrıca sayısız asma etrafındaydı ve bu korkunç hissettiriyordu. ’’Onun’’ ağzı bir şeye gülüyordu ve sırıtıyordu. Yani bu büyük ihtimalle bir aruraune’ydi.
Hajime silahını ona doğrulttu ama Yue onun atış alanına önüne geçti.
‘’Hajime… Üzgünüm…’’
Yue dişlerini mahcup bir şekilde sıktı. Kendini kontrol edememek onun için muhtemelen dayanılmaz olmuştu. O hala umutsuzca direniyordu. O özür dilerken hareket ettikçe dudaklarından kan damlıyordu. Keskin dişleri muhtemelen nedeniydi. O kendini hayal kırıklığına mı uğrattı ya da lanetledi mi veya her ikisi mi?
Aruraune Yue’yi kalkan niyetine kullanırken yeşil bir top ateş etti. Hajime Donner ‘ı kullanarak sıyırdı. O gözle görülemez olmasına rağmen yok edilmişti ve muhtemelen bir spordu. Hajime de çiçek açma veya çiçek oluşma izi yoktu. Şeytandan gelen kahkahalar durdu ve şaşkın bir şekilde baktı. Aruraune ‘nin sporları Hajime’nin üstünde çalışmıyor gibi görünüyordu.
(Büyük olasılıkla bunun nedeni benim sahip olduğum dirençler.)
Hajime’nin tahmin ettiği gibi sporlar nörotoksin ‘e sahipti. Onun zehir bağışıklığı buna karşı geliyordu. Hajime için bu katıksız bir şekilde büyü bir şanstı. Yue hiçbir şey için suçlanamazdı. O kalp kırıklığı hissetmemeliydi. Hajime’ye karşı sporların işe yaramaz olduğunu fark edince iblis somurtarak Yue’ye büyü için emir verdi. Yeniden Rüzgârdan oluşmuş bir kılıç yapılmıştı. Hajime onun kurbanlarının tam kapasitesini kullanamadığını düşündü. Raptorların hareketleri bunun kanıtıydı.
(Bu gizlenmiş olan bir kutsama)
Eğer o Rüzgar bıçaklarını önlerse aruraune Yue’ye zarar vermekle tehdit edecekti. Tepegözden elde edilen Vajra bıçaklara karşı dayanabiliyordu. Bu beceri kuvvetlendiriyor ve sihirle bütün vücudu kaplıyordu. Savunma gücü güvenilir olan bir yetenekti. Onunla hala tecrübesiz olan Hajime sadece 1/10 olarak orijinal gücünü kullanabiliyordu. Bıçaklar keskin olsa bile Vajra sayesinde onlar güce sahip değildi ve o dayanabiliyordu.
(Bu işi hemen halletmenin bir yöntemi vardı ama… Sonrası korkunç olurdu… Ya da kışkırtıcı bir el bombası atmak?)
Hajime durumu düşünürken Yue kederli bir çığlık attı.
‘’Hajime!…İyi olacağım…sadece ateş et!’’
Yue kendini bunun için hazırlamıştı. Eğer o kendini kontrol edemeseydi o zaman Hajime’nin ona ateş etmesi gerekiyordu. O böyle bir izlenimi gözlerinin içine koymuşken Hajimeyi izledi.
Onun bunu yapması mümkün değildi. Kesinlikle Hajime onu kurtarırdı. Böyle sıcak bir çizgide genellikle kahraman ile bağ kurarak kurtarma olurdu. Önceki Hajime kahramanlık yapardı, Ancak şimdiki Hajime kahramanlık ve kurtarma beklentilerini hayal kırıklığına uğratırdı.
‘’Eh, tamam mı? Bu beni kurtaracak.’’
Bang!
Silah sesi yankılandı. Yue’nin sözlerini duyunca tereddüt etmeden tetiği çekmişti. Koridor soğuk hava ve sessizlikle doluydu. Gül yaprakları havada dans ediyordu ve yere düşüyorlardı.
Yue ‘nin gözleri sürpriz karşısında yanıp söndü. Aruraune’un gözleri şaşırmıştı. Yue her iki elini kafasına getirip çiçeğin gittiğinden emin oldu. Aruraune de durumu anlamıştı. O Hajime’ye suçlu gözlerle baktı.
‘’Hayır, böyle gözler yapma.’’
Bang!
Silahını bir tsukkomi yaparak yerine koydu. Aruraune’nin kafası yeşil bir sıvı yayarak patladı. Bir süre sonra garip bir şekilde yere düştü.
‘’Peki,Yue, İyi misin? Hiç bir rahatsızlığın var mı?’’
Hajime Yue’nin güvenliğini gevşek bir duygu ile onayladı. Ancak Yue başını okşayarak Hajime’ye göz kamaştırarak bakıyordu.
‘’…Sen vurdun.’’
‘’Ah? Sen vur dedin.’’
‘’…Sen tereddüt etmedin…’’
‘’Ben en sonunda ateş etmeye karar verdim. Ben isabetime güvendim. Beklendiği gibi Yue herhangi bir soru olmadan heveslenmişti. Bundan sonra bunu gözümün önüne koymam gerekir.’’
‘’…Benim kafa derim biraz tıraşlandı… belki…’’
‘’Eğer bu kadarsa sen onu yenileyebilirsin? Sorun yok.’’
‘’Uhh-…’’
Yue Hajime’nin karnına tekrar tekrar vurmaya devam etti ve ‘’Bu kesinlikle doğru ama…’’dedi.
Cidden o ona ateş etmesini söylemişti ve kendini hazırlamıştı. Ama Yue bir kadındı. Onun hayalleri vardı. En azından biraz tereddüt etmeliydi. Böyle hafif bir tepkiye o şikâyet etmek istiyordu.
Hajime Yue için endişelenmedi o sonradan Yue’nin üst seviye büyüyü manipülasyon yapamayacağını öğrendi. Onun ölümsüzlüğünün üstesinden gelecek bazı büyüler vardı. Tereddüt etmeden ateş etmek hoş değildi. Savaşta tereddüt etmek en büyük hata olsa bile o onun neden memnun olmadığını merak etti. O Hajime’ye kaybediyordu ve sadece ondan uzak durarak asık bir surat yaptı.
Hajime iç çekti. Nasıl havayı ve onu düzelteceğini düşündü. Bu Aruraune ‘yi yenmekten daha da zordu.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.