Aniden ortaya çıkan nesnenin kimliği yanımda getirdiğim çantaydı.
‘Şimdi gördüğümde hatırladım da o gün düşünmeden ayrılmıştım ve yine kaybolan bilincimle geri dönmüştüm’
Bu eve uymayan eski çanta etrafa zehir yayıyordu.
‘Bekle, bir dakika. Şimdi düşününce ben içine sadece kağıtları koymamıştım’
Ne olduğunu bilmediğim bir mührü bulunca önemli bir nesne olduğunu düşünüp onu son çare olarak çantama atmıştım…
Bunu unuttuğuma inanamıyorum…
Eğer iyi gitmezse mührü görememeleri için onu çantanın yan cebine koymuştum ama onlar çantayı dikkatlice aramış olmalıydılar değil mi?
‘Onu gördüler mi?’
Gerçekten son çarem olduğu için saklamak istemiştim.
Aniden, sabırsızlıkla sarsıldım ve annemin bana bakan soğuk gözlerini görünce az önce dediği şeyleri hatırladım
‘Sakin olmasam bile sakin olmam gerektiğini söylemişti’
Kişi ürkmüş kalbini sakinleştirmeli, sabırsızlıklarını arkaya atmalıydı ve hiçbir şey olmamış gibi normal bir tepki vermeliydi.
‘Ama daha önce hiç böyle numara yapmamıştım. Kalbim biraz sabırsız…’
Daha az önce sırtımda kısa süreliğine soğuk terler akmış olsa da şimdi uzun zamandır terliyor hissediyordum.
‘Hayır, hadi rahatlayalım. Ben numara yapmıyorum’
Numara yaptığını düşünmemelisin ama gerçekten samimi olmalısın.
Başka hiçbir şeyi umursamıyordum bu yüzden soğukkanlılığımı kaybetmek ya da sabırsız olmak zorunda değildim. Sanki bir büyü yapıyormuş gibi kendime durmadan bunu hatırlattım ve zihnimin derinliklerine bunu koydum. Sonra kendime inanamayarak doğal olarak ifadem düzeldi ve sabırsızlık arkama saklandı.
‘‘Bunu tutacağını bilmiyordum. Teşekkür ederim’’
‘‘Nasıl bunu atabilirdim? Önemli olabilirdi.’’
Düşüncelerimi dile getiriyormuş gibi soruya göz kırptım.
Annemin gözleri sanki beni bekliyormuş gibi soğuktu ve işe dönme zamanının geldiğini söyleyerek yerinden kalktı.
‘‘İş için başkente geri dönmem gerekiyor. Ricarda da bugün yoğun olacak ve Lennox’un zamanı olduğu için yanında kalacak’’
‘‘Üzgünüm Daphne. Ben de senin yanında kalmak istiyordum! Ama Daphne için hastaneye gitmek zorundayım ve tedavin için diğer büyüleri de öğrenmem gerekiyor’’
Ricarda akmayan gözyaşlarını siliyormuş gibi yaptı.
Lennox’un iğrenç bakışlarını umursamıyormuş gibi, kısa süre sonra koltuğundan kalktı.
‘‘Öyleyse, akşama görüşürüz. Önce ben gideceğim anne! "
Bu sesle yerden sihirli bir değnek yükseldi ve ışık yaydı ve Ricarda kayboldu.
“…!”
Sihir bu mu?
Uzun süredir kreşe kapalı olduğum için sadece duymuştum ama ilk defa bir insanın yaptığını görmüştüm.
Ricarda’nın kaybolduğu yere tavşan gibi gözlerimi açarak bakarken annem konuştuğunda duyularım yerine gelmişti ve ona baktım.
‘‘Peki ben de gidiyorum. Akşam yemeğinde görüşürüz’’
İlk tanıştığımızda olduğu gibi o da gizemli bir dumanla kaybolmuştu.
‘‘…. Wow’’
Bu garip sahne yüzünden duygularımı saklayamamıştım. Ağzım açılarak onun kaybolduğu yere bakıyordum.
‘Sihir, en sonunda yaşadığım dünyanın değiştiğini hissedebiliyordum’
Önceki hayatımda bile bir yetim olarak yaşadığım için, geçmiş ya da şimdiki hayatımda da aynı zorlukları yaşamıştım, yani burası da farklı olmayan bir dünyaydı. Şimdi, sonunda farklı bir dünyada yaşıyormuşum gibi hissetmiştim, kalbim sebepsiz yere çarpıyor ve çarpıyordu.
‘‘Ricarda harika bir büyücü ve annem bir büyücü. İkisi de güçlü manalara sahip ve manalarının güçleriyle bayağı iyi baş edebiliyorlar.
Ben şaşkınlık içerisindeyken Lennox çoktan kaseleri temizleyip temiz masanın yanında durarak başımı okşadı.
‘‘Onlar olağanüstü insanlar ve sen de böyle olabilirsin’’
‘‘… Ya sen Lennox? Sen de mi büyücüsün?’’
‘‘Yani ben bir büyücü değilim.’’
Saçlarıyla oynayan Lennox bir an duraksayarak utandığını gösterdi.
‘‘Ben simyacıyım. İksirler yapıyorum ve gizemli şeyler icat ediyorum… Böyle şeyler yapıyorum işte’’
Belki de orantısız bir şekilde kızardığı için ancak o zaman yaşındaki bir çocuğa benziyordu.
‘‘Eğer iksir yapabiliyorsan Lennox da ilaç yapabilir değil mi?’’
‘‘Ben sadece Ricarda’nın sorduğu şeyleri yapıyorum’’
‘‘Wow…’’
Bu harika bir şeydi. Neden utanıyordu?
Lennox daha fazla kızardığı için ona düşünmeden soru sormayı bıraktım. Soru bittiğinde Lennox da bekliyormuş gibi kollarını açtı.
‘‘Şimdi odaya geri mi dönelim?’’
‘‘….’’
Lennox kolunu kaldırıp beni kaldırmaya çalıştığında bir an tereddüt ettim ve sonra o da bir an durdu.
‘‘Sorun nedir? Tutulmak… İstemiyor musun?’’
‘‘Hayır, öyle değil. Henüz odama geri dönmek istemiyorum…’’
Annem odadan ayrılmamamı istememişti yanı ondan bir iyilik isteyebilirdim değil mi?
‘‘Etrafa bakma istiyorum çünkü bundan sonra burada yaşayacağım’’
En önemli şey mümkün olduğunca çok bilgi almaktı. Benim durumumda, ne kadar fazla bilgi olursa o kadar iyiydi. Annem bana sadece iki şey yapmamı söyledi ama hikayeyi bildiğim için geleceğin ne olduğunu biliyordum.
‘İkinci kısmın erkek ana karakteri yakında belirecek’
Hikaye başlamadan önce fotoğrafı tamamlamam lazımdı. Yumruklarımı sıktım ve Lennox’a baktım.
‘‘Yapamaz mısın?’’
Benim ciddi gözlerimi hissedip hissetmediğini bilmiyordum ama Lennox sert bir bakışla ciddi bir şekilde başını salladı. Onun onayıyla birazcık kollarımı kaldırdım ve yemekten önce yaptığım gibi ona sarıldım
‘‘Haklısın. Gelecekte yaşayacağın evi bilmelisin. Eğer bir iyilik istiyorsan etrafa bakma sadece dürüst ol’’
‘‘Tamam, teşekkür ederim’’
Temiz bir izin aldığım için eve çabucak bir bakış atabilecektim.
Lennox'un bana baktığını bile bilmeden gözlerim pırıl pırıl parladı.
***
‘‘Ana caddedeki bodruma gelmiştin değil mi? Bu gizli ev orasıyla bağlantılı’’
Burası benim daha önce bulunduğum yerden farklı olmalıydı.
‘‘Başkentte tüccar grubunun resmi bir ofisi var’’
‘‘Öyleyse biz neredeyiz?’’
Lennox sorumu cevaplamadan önce gülümsedi ve önündeki perdeleri çekti.
‘‘… Orman?’’
Yeşil ağaçlar ve cıvıl cıvıl kuşların sesiyle mevsimin kış olduğunu bile düşünemezdiniz.
Ve Avlunun bir yanında rengarenk çiçeklerle dolu küçük bir bahçe vardı.
"Gerçekten neredeyiz ??"
Buraya orman demek için mevsim çok farklıydı ve başkent demek için de insanlar çok uzaktaydı.
Kaşlarımı çatıp pencereden dışarıya bakarken Lennox düşebileceğimden endişelenerek beni tekrar yukarı kaldırdı.
‘‘Doğru dediğin gibi orman. Bu Ricarda’nın işi. Koruyucu büyü, tanımlanamayan sihir ve gizli büyüyle birlikte yayılır. "
"Neden orman?"
"Annem yüksek sesten pek hoşlanmaz. Yani konum olarak yaşam için… "
Lennox yavaşça konuşurken aniden durdu.
‘‘…Lennox?’’
‘‘Ah, bir şey yok çünkü annem ormanın manzarasını seviyor. Ayrıca bu mahremiyetimizi de koruyor’’
‘‘O zaman buradan başkente gitmeye ne dersin?’’
Annem ve Ricarda sihirle gitmiş gibi görünüyordu ama Lennox?
Merakla soruyu sorduğumda Lennox merdivenlerden çıkarak ikinci kattaki odaya doğru gitti.
‘‘Burası annemin ofisi’’
Annem burada değildi çünkü çoktan başkente gitmişti. Oval Ofis'in kapısını açtığımda, masanın üzerine yığılmış çok sayıda kitabı ve duvarda büyük bir saat görebiliyordum.
‘‘Eğer buradan saatin önüne doğru gidilirse Ricarda’nın yaptığı sihri görebilirsin. Bu yalnızca yetkili personel tarafından kullanılabilir’’
‘‘Yani bu sadece Lennox için değil?’’
‘‘Sadece benim için değil. Ayrıca annem, annemin sekreteri ve ağlak bir amca için’’
Pekala, sekreter mantıklı geliyordu ama ağlak amca?
Şaşkınlıkla ona baktığımda Lennox gülümsedi.
‘‘Birlikte kalırken elbette bir gün onu göreceksin. Ricarda geri geldiğinde Daphne’i de kaydetmesini isteyelim mi?’’
‘‘Evet, çok sevinirim’’
Sesimle beraber Lennox yavaşça bana evi gösterdi.
Üç katlı ev, ana kreşten biraz daha küçüktü, ancak üç üyenin de yaşayabileceği kadar büyüktü.
‘Boş bir oda olsa bile üç veya dört kişi için oldukça lükstü’
Halktan olsalar bile halkla aynı değildiler.
İlk bakışta sıradan bir ev gibi görünüyordu ama yakından bakılınca öyle değildi. Cahil gözlerimle bile duvar ve zemindeki parlak malzemeler lüks görünüyordu.
‘Sanırım para en iyisi’
Kaçınılmaz bir seçimdi ama buraya gelmekte güzel bir şeydi. Evin etrafına baktım ve memnuniyetle başımı salladım.
‘‘Evi seviyorum. Yaşadığım yerlerin aksine, çok güzel ve odam güzel. "
"Senin odan?"
Birlikte hafif bir sandviç yiyorduk ve Lennox sözlerimi duyarak ne dediğimi merak etti.
‘…Orası benim odam değil miydi?’
Sabah gözlerimi açtığım o temiz odayı hatırladım.
Sıcak güneş ışığı, yumuşak nevresimler, temiz duvarlar ve tavanlar.
‘Aslında benim değildi’
Evet, nasıl böyle güzel bir odaya sahip olabilirdim ki?
Daha dün tanıştıkları birisi için oda çok iyiydi.
Sadece söz olsa bile, burada kalmama ve halef olmama izin verdikleri için minnettar olmalıydım.
‘Şimdi düşününce Lennox ve Ricarda’nın önünde gururla beni halef yapması için izin istedim’
Bunun onlarında hoşuna gittiğini sanmıyorum…
Onların iyilikleriyle çabucak rahatlamam çocuk olduğum için miydi?
Garip bir şekilde apaçık olduğunu biliyordum.
Dudaklarımı sıkıca ısırdım ve gözyaşlarım düşme ihtimaline karşı gözlerimi sıktım.
Tek bir damla gözyaşına bile izin vermeyeceğim.
Burada ağlamamalısın.
Başım aşağıdayken, elimdeki sandviçe sebepsiz yere dokundum, ağlamıyormuş gibi yapıp iyi gibi davrandım.
Uzun süredir gözyaşlarımı içime akıtıyordum işte şimdi de öyle yapmalıydım… İçeride kal.
"Bulunduğun yer misafir odasıydı. Bu bir sır…"
Bakışlarımı fark etmeyen Lennox'a baktığımda, yanımdan geçip etrafa bakarken sesini duyabiliyordum.
Etrafta kimse yoktu ve onu rahatsız eden şeyi uzun süre etrafa baktıktan sonra dikkatle başını eğip kulağıma fısıldadı.
“Odan annem tarafından ayrı dekore edilmiş. Misafir odasına göre çok daha iyi bir oda. "
Bu durum bana bir rüya gibi geldiğinde Lennox’un dostça sözleri inanılmaz derecede sıcaktı.
Size sürpriz bir bölüm atıyorum. Bu bölüm geç kalan bölümlerin telafisi olsun diyelim. Bu bölümler biraz aksiyonsuz geçiyor ama eminim iki üç bölüme hareketlenecek :) Umarım beğenirsiniz.... İyi okumalar...
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.