Chloe yemek yemeden sadece önümdeki muhteşem masaya baktığım için bu soruyu sormuştu.
‘‘Ah, hayır. Sadece biraz şaşırdım.’’
Elbette, imparatorluktaki en ünlü tüccar grubu farklıydı. Görkemli masadaki yiyecekler çocuk kreşinden o kadar farklıydı ki önce hangisine dokunacağıma karar veremedim.
Buharda çorba, taze görünümlü salata, sadece etin yumuşak kısımları içeren yemekler vb. Çeşitli yiyeceklere bakarken dalgın olmak garip görünmüş olmalıydı.
‘Vücudumun zorlanmaması için fazla yemesem iyi olur’
Şimdiye kadar hiç düzgün bir yemek yememiştim bu yüzden baskı da hissederek birden bire fazla yemek yememeliydim. Düşüncelerimin sonunda ciddileştim.
‘Tamam, önce çorbayla başlayalım’
Yemeğe bakarak yutkundum ve yavaşça çorbayı kaşıkla ağzıma götürdüm.
Gulp (Yutma sesi)
Sıcak ve yumuşak çorba yavaş yavaş ağzımdan aşağıya indi.
Ah, lezzetli.
Çok lezzetli. Ağzıma kaşığı koyar koymaz çorbanın tadı ağzımı doldurmuştu.
Ellerim fark etmeden hızlandı çünkü hayatımda ilk defa bu kadar lezzetli bir yemek yiyordum.
Çorbayı hızla yerken masaya sessizlik hâkim oldu.
‘‘…..?’’
Çok hızlı mı yiyordum?
Herkes sert bakışlarla birlikte şaşırmış gibi görünüyordu. Yerken çirkin mi gözüküyordum? Bir süredir zaten böyle düşünüyordum.
‘‘Daphne ağlıyor musun?’’
Ricarda sorduğunda kaşığı masaya koyup ellerimle yanaklarıma dokundum. Dediği gibi gözlerimden yaş akıyordu. Gözümü kırpıştırdığımda sanki beklermiş gibi daha fazla gözyaşı döküldü.
‘‘…. Ben ağlıyor muydum?’’
Ben bile utandığım için kekelemiştim ve Ricarda tekrardan sordu.
‘‘Yediğin için iyi olduğunu düşünmüştüm. Kötü müydü? Başka bir yemek ister misin? Önündeki lazanya da çok lezzetli.’’
Kıpır kıpır bir sesle aceleyle bana başka bir yiyecek getirmeye çalıştığında, utanç içinde başımı iki yana salladım.
Bu yemeğin lezzetli olmadığını nasıl söylersin?
‘‘Daha önce hiç bu kadar lezzetli yemek yememiştim. Yani…. Bu yüzden mi ağladım?’’
Ricarda ile konuştuğumda onun önüme başka bir yemek koyan eli sertleşti.
Her nasılsa benim yüzümden sessizliklerin oluşması çok sıkıcı bir durumdu. Omzuma ağır bir yük düşmüş gibi büzüştüm ama sonra Ricarda’nın eli tekrardan hareket etmeye başladı.
‘‘Anlıyorum. O zaman, çorbaya ekmek batırmak ister misin? Ekmek çorbayla ıslandığında daha da güzel oluyor.’’
‘‘Ah evet’’
Ricarda ekmeği önünde kesip benim tabağımın içine koydu ve ben de dediği gibi ekmeği dibine batırmaya çalıştım.
‘‘… Lezzetli’’
Sesim biraz yükselmişti.
Anlamadan sesimin yükselmesinden dolayı utanarak kızardım ve Ricarda neşeyle gülümsedi.
‘‘Değil mi? Çünkü ben yaptım. Onu lezzetli bir şekilde yediğini görmek güzel! "
Gururlu bir sesle yemekleri yavaş yavaş tabaklara servis etti.
Yanımda oturan Lennox bir mendille dikkatle gözyaşlarını gözlerimden ve yanaklarımdan sildi.
‘‘Hiç gözyaşı izi kalmamalıydı’’
‘‘Teşekkür ederim’’
Bir şekilde bana çocuk muamelesi yapıldığını düşünüyorum?
Bunu bana neden yaptıklarını bilmiyordum ama kötü niyet ve ya küçümseme yüzünden değildi bu yüzden ağır kalbimi bir süre yere koymaya ve ağzımdaki lezzetin tadını çıkarmaya karar verdim.
***
‘‘Gerçekten lezzetliydi.’’
Herkes yemeğini bitirdikten sonra bile yemek yemekten çok utanıyordum çünkü çok yavaş yemek yemiştim ama o kadar lezzetliydi çatalı kolayca bırakamamıştım.
Neyse ki herkes bana yavaş yememi ve ben bitirene kadar beni bekleyeceklerini söylemişlerdi. Bu yüzden lezzetli yemeklerin biraz daha tadını çıkarabilmiştim ve daha fazlası mutluydum.
‘Eğer bir mutluluk göstergesi olsaydı sanırım zaten yüzde onu dolmuş olurdu’
Şimdiye kadar hep midemi doldurmak için acele ediyordum ve böylece yemeğin tadını çıkaramıyordum ama yemeği yavaşça yedikten sonra yemek yemenin eğlenceli olduğunu düşündüm.
‘Bu yüzden insanların yemek yemek için yaşadığı söyleniyor’
Normalden farklı olan dolu karnıma baktım ve önümdeki tatlıyı da yiyecektim?
‘Ya domuz olduğumu düşünürlerse? Ya çok yediğim için beni dışarı atarlarsa?’ bunun için bir an endişelendim.
‘Burası zengin bir tüccar grubu. Bu iyi olmaz mı? Ve arkamda yemek bırakmak kötü bir şey’
Biraz endişeliydim ama bunu rasyonelleştirmeyi başardım.
Önümdeki pudingi sonuna kadar yedim ve haz alarak midemi okşadım. Sonra kenardan küçük bir kahkaha sesi duydum.
‘‘Ah, üzgünüm. Yemeği beğendin mi?’’
Lennox gülmemiş gibi yaparak bana baktı ve usulca gülümsedi.
‘‘Daha önce hiç bu kadar güzel bir yemek yememiştim’’
Bu söz üzerine Ricarda gururla başını kaldırdı.
‘‘Bu evdeki yemeklerden ben sorumluyum. Yemek istediğin her şeyi bana söyle! Bu ağabeyin her şeyin sorumluluğunu alacak!’’
‘Neden ‘ağabey’ kelimesini vurgulayıp duruyor?’
Tanıdık olmayan adlandırma beni rahatsız etti ama başımı onaylayarak salladım.
‘‘Umarım her şey bugün ki gibi olur’’
Çünkü her şey mükemmeldi!
Kötü bir şey veren kişi kötü olduğu için, lezzetli bir şey veren kişinin de iyi bir insan olduğunu varsayalım.
Yıllar boyunca ne yediğimi düşünerek onaylayarak başımı salladım.
Zaten artık eskiden olanları düzgünce kafamdan sildiğim için artık bunu düşünmek istemiyordum.
‘‘Hmm hmm. Yemeği beğenmene sevindim’’
‘‘Yemek için teşekkürler’’
Benim selamlamamla annem başını sallayarak gülümsedi. Bir şekilde gururlanmış gibi de görünüyor. Yoksa yanlış mıyım?
‘‘Her şeyden önce sana bundan sonra ne yapman gerektiğini söyleyeceğim.
Yemek biter bitmez ana konuya mı geliyordu?
‘Beklendiği gibi tüccar grubunun başkanı bunu beleşe yapmadı. Bana uyumam için bir oda ve yeterli yemek verdin bu yüzden şimdi parasını ödememi istiyorsun.’
Bu yüzden zaman kaybetmeden ana konuya girdi.
Beklendiği gibi harika birisi olduğunu düşündüm ve duruşumu doğru bir şekilde gevşetip başımı salladım.
‘‘Ne yapmalıyım?’’
Zaten ne yapmamı isterse istesin yapmaya hazırım.
‘Çünkü ölmek dışında her şeyi yapabilirim’
Annem de ellerini sıktı ve çenesini kaldırıp kararlılığımı görmüş gibi ciddi bir şekilde konuştu.
‘‘Hiç zorluk gerektirmeyen sadece iki şey var. Yapabilir misin?’’
Bana ne olduğunu söylemek yerine önce söz istiyorsun.
Yutkundum ve başımı salladım.
‘‘Tabi ki’’
‘‘Tamam. O zaman ilki’’
Annem keskin gözleriyle beni baştan aşağıya taradı.
Artan gerginlikle sırtım baskı ile doldu ve sonunda ağzını açtı.
‘‘Kağıt gibi titreyen o zayıf bedeni normale döndüreceksin.’’
"… Ne?"
Çok şey olacağı beklentisinin aksine, sağlığımla ilgili hikaye ortaya çıktığında birden bire rahatlamış hissettim.
Utanç içinde gözümü kırpmış olsam da annem bana bir göz atmadan konuşmaya devam etti.
"Yaralı bacaklarının mümkün olan en kısa sürede iyileşmesi için tüm öğünlerini ve ilaçlarını alman gerekiyor."
Sanki tek şey bu değilmiş gibi, ağzı durmadı.
"Bacaklardaki tüm yaralar ve diğer küçük yaralanmalar Ricarda tarafından tedavi edilecek."
‘‘Durumunu görünce bir doktor ya da bir rahip çağırmanın zor olacağını düşünüyorum ama temelde, şifa büyüsünü nasıl kullanacağımı biliyorum. Sadece bana güven!"
Annemin sözlerinden sonra Ricarda’nın cesur sözleri devam etti ama saçma koşullara şaşırdığım için onları düzgünce duyamadım.
"Öğün atlayamaz, ilaç almamaya çalışamaz veya tedaviyi reddedemezsin."
"….."
‘‘Cevap vermen gerekmez mi?’’
‘‘Ah, evet!’’
Cevabım geldiğinde ikinci koşulundan bahsetti.
‘‘İkincisi ne yapmak istediğini veya dileklerin hakkında beşten fazla şey düşün ve bana söyle’’
İkinci şart hakkında hiçbir şey düşünmemiştim o yüzden bir cevap söyleyemedim.
Benim dalga geçmeye çalışıp çalışmadığını merak ettim
‘‘Bu iki koşulun benim halef statümle biri ilişkisi var mı? Bana bir iş vereceğini düşünüyordum’’
Annem sanki benim bu şekilde cevap vereceğimi biliyormuş gibi bana güldü.
‘‘Bir halef olmadan önce bir insan gibi yaşamalısın yani en önemli şey senin sağlığın çünkü eğer sağlıklı olabilirsen yaşamaya devam edebilirsin’’
‘‘…….’’
‘‘Sağlıklı bir halef olmalısın yani ilk koşul geçerli’’
O haklıydı.
Başarılı olacak kişi zayıfsa etrafındakiler tarafından görmezden gelinmesi kolay olacaktı.
‘‘Sana ikinci koşulumu anlatacağım. Eğer tüccar grubunun bir halefi olmak istiyorsan hiçbir şeyden mahrum kalmadan nasıl yaşayacağımı bilmen gerekir’’
Yanımdaki Lennox ve Ricarda kelimeleri onaylayarak başlarını salladılar.
"Her şeyden önce, bir işletmenin varlığı, bir tüccarın arzularının ve isteklerinin ne kadar büyük olduğuna bağlıdır. Onu çekip çıkarabilmelisin. "
"…Öyle mi?"
"Elbette sadece çekip çıkarmakla kalmıyor aynı zamanda saklamalısın da ama ... onu çekerek öğrenmenin daha iyi olacağını düşünüyorum."
Onun açıklamalarını dinledikten sonra bütün koşulların bir halef olmak için yeterli gibi göründüğünü anladım.
‘Beklendiği gibi, kesinlikle bir çocuğu bile gerçek anlamda sözleşmenin ortağı olarak görüyorsunuz.’
Bu büyük tüccar grubuna sebepsiz yere liderlik etmediğini düşünerek, annemin niyetini takdir ederek şiddetle başımı salladım.
‘‘Bu koşullar konusunda çok da üzgün olma’’
‘‘Elbette’’
Sadece sempati verilmiyordu aynı zamanda hedef daha fazla güç yaratabilecek bir halef yaratmaktı.
‘‘O zaman sağlıklı olacağım. Düzenli bir şekilde yiyip ilaçlarımı alacağım ve sağlıklı olmak için tedavi olacağım’’
‘‘Doğru’’
‘‘Ve ne yapmak istediğimi de düşüneceğim. Ne zaman söylemeliyim?’’
‘‘Bir son tarih yok bu yüzden serbestçe düşün. Zamanı olanlar ve zamanı olmayanlar görünür derecede farklıdır. Dıştan ve içten’’
Beni delirmiş gibi gösteren bakış, acilen zihnimi bırakmamı veya saklamamı söyleyen bir tavsiye gibiydi.
Tanışalı henüz iki gün olmuştu ama ben bunun biraz anne benzeri bir tavsiye olduğunu düşündüm ve kararımı verdim.
"Evet!"
Cevap enerjikti.
Sükunetin aktığı masanın üzerinde aniden sıcak bir atmosfer doldu.
Annemin, Ricarda’nın ve Lennox’un ifadesi tatmin olmuş görünüyordu.
Ben de bu durumdan çok memnun oldum, bu yüzden her günümün bugünkü gibi olmasını diledim.
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.
Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.