Yukarı Çık




20.2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   21.2 

           
Bölüm 21.1

Doğu bölümünün kafeteryalarından birinde.

Gerçek adı "Üçüncü Okul Kafeteryası". Kampüsün her yerine dağılmış birçok kafeterya olmasına rağmen şu anda en ünlüsü bu… duyduğuma göre.

Öğle boyunca, burası sadece öğrencilerden değil, ayrıca eğitim görevlilerinden oluşmuş kuyruklar ile dolu. Görünüşe göre bu kafeteryanın ününün arkasındaki sır, kendi eşsiz tarifiyle övünen "Süper Lise Seviyesi Aşçı" denen öğrenciymiş. Onun yemeklerinde belli bir tarzın veya genel bilgilerin bir etkisi yok ve duyduğuma göre o kadar bağımlılık yapıyormuş ki sana içinde uyuşturucu varmış gibi hissettiriyormuş istemsizce. Ama düşündüm de bu önemli değil çünkü ne kadar bağımlılık yapıcı olduğunu zaten unuttum.

Pekala, her ne ise! Şu anda bile kafeterya öğrencilerle dolu olduğu için tek bir boş sandalye bile yoktu. Benim gibi kendi başına ayakta duran biri için, bu ortam fazla rahattı-

"Ben de buradayım, biliyorsun!"

"Eh, beni duydun mu? Şey..."

"Dedim ya, ben 77. Sınıf grubundan 'Süper Lise Seviyesi Gizli Ajan', Kamishiro Yuuto'yum! Hadi ama!! Daha kaç kere kendimi tanıtmam gerek?!" Dedi Kamishiro-kun ve bir yandan önümde kolları ile çarpı işareti yaptı. "Kahretsin, öyle görünüyor ki seninle kimyamız hiç tutmuyor, iyi bir ikili olmamız için tanrıya çok dua ediyordum… Çok yazık." 

"Ne tür bir tanrıya dua ediyordun..?"

Ne olursa olsun, Kamishiro-kun ve benim gerçekten hiç kimyamız tutmuyor gibi.

Unutulası Kamishiro-kun ve unutkan ben.

Elinde, rengi açılmış calpis ve suyun karışımı gibi duran bir şey tutuyordu.
(calpis: japonlara özgü, tadı yoğurt veya süte benzeyen karbonsuz, alkolsüz bir içecek.)

"Eh, neyse! Daha önemli olan, konuşmamızı başlatmak!"

"Doğru, bunu yapabiliriz ama..." Öğrencilerin kafeteryanın her yerindeki koşuşturmalarına göz gezdirdim. "O kadar yer içinde burası neden ki?"

Kamishiro-kun önümde cık cık ederek kısa parmağını salladı. 

"Böyle bir soruyu bir yabancıya cevaplamak zevksizce olur, senin dediğinin aksine burası konuşmak için mükemmel bir yer. Bu konuşmayı sadece birkaç kişi bulunduran bir yerde yapsaydık birisi bize kolayca kulak misafiri olabilirdi. Benim teorime göre, yetişkin videolarındaki figüranlar gibi saklanmalıyız."

"Yani diyorsun ki önemli bir şey konuşmamız gerektiğinde, sıradan bir sohbet ediyormuş gibi davranmalıyız."

"Diyorum ki burada tek başıma olsaydım çok ıssız olurdu!"

Gündelik sohbetimiz, etrafımızdaki itiş kakış seslerinin içine gömüldü.

"Gördün işte! Kimse konuşmamızı umursamıyor, değil mi?" Kamishiro-kun'un yüzünde, az önce harika bir eşek şakası yapmış gibi kocaman bir sırıtış vardı. Sonra asıl konuya döndü. "Seninle en yakın zamanda konuşmak istememin bir sebebi vardı… Bu sabah kimse odana girdi mi, abla?" 

"Eh? Öyle bir şey mi oldu?"

"Unuttuysan sorun yok. Sadece defterine göz at."

Şaşırmış halde söylenileni yaptım ve "Ryouko Otonashi'nin Anı Defteri"ni çıkarıp içini inceledim.

"…Ah!" Hemencecik hatırladım. Hatırladığımda elimde olmadan bağırdım. "H-Hatırlıyorum! Biliyorum, o kişi Enoshima Junko idi! O kız aniden odama girdi!" 

"Haa." Kamishiro-kun birden öne eğildi. "Öyleyse o kişi gerçekten Enoshima Junko'ydu. Biliyordum… Evet, görünüşe göre odana koyduğum dinleme cihazı mükemmel biçimde çalıştı."

Ha?

"Ne dedin, Kamishiro-kun?"

"Hm, ne?"

"Az önce ne dedin? Dinleme... cihazı mı dedin?"

"Evet öyle dedim. Dinleme cihazı. Ne var bunda?"

"...Dinleme cihazı mı?"

"Evet, insanları gizlice dinlemek için kullanılan yaygın bir alet."

Hemen sandalyemden kalktım.

"N-N-Nasıl normal oluyor bu?!" Avazım çıktığı kadar bağırdım. "Normal, sıradan insanlar böyle aletleri kullanmaz!" 

Kamishiro-kun'un yüzü deminki kadar sakindi. 

"Dinleme cihazı konusunda çok bağırarak konuşmayalım. O suç önlemek içindi."

"Dinleme cihazları sadece suçları önlemek için kullanılmıyor!!"

"Ahaha, öyleyse fark ettin! Alkış, alkış, alkış!" Beni kelimeleri ile alkışlarken sandalyesinin altından dev bir kağıt torba çıkardı. Çocuk anında elini torbaya soktu ve bir hamur işi çıkardı. "Ah, Burgulu Şekerli Donat!" Kendi kendine neşelendi, tatlıyı ağzına tıktı.

"...Bu biraz kabaca."

"Huha fuva fuhu."

"Az önce ne dedin hiçbir fikrim yok."

Kamishiro-kun ağzına dolmuş olan tatlıyı yuttu. 

"...Dedim ki beni yanlış anlamanı istemiyorum, sadece seni gizlice dinlemedim, abla. Daha geniş bir açıdan bahsedersek… sanırım yaklaşık şu kadar insanı gizlice dinledim." Kamishiro-kun tüm parmaklarını açıp gösterdi.

"Eeh! On kişi mi?!"

"Mmmm" Başını salladı. "Yüz kişi."

"Y…Yüz kişi!"

Her bir parmak on kişiyi ifade ediyordu!

"Inaba Monooki'nin tek bir kulübesine sorunsuzca yüz kişiyi sığdırabilirsin!" 
(inaba monooki bir japon eşya depolama markasıymış, kamishiro bu markanın sloganını söylüyor.) 

Onun hesapladığı bu beklenmedik miktardaki kişi sayısı karşısında hayret etmiştim, o sebebini açıklamaya devam etti.

"...Sebep şu ki birçok kız arasında gelip gidiyorum diyeyim, bu şekilde sana ayın hangi zamanı uygunsa o zaman seninle eğlenebiliyorum… Sanırım bu yüzden Heavy Rotation'ı çok seviyorum!" Göğsünü şişirdi - hayır, bu benim için önemli değil!
(heavy rotation bir şarkı, bildiğim kadarıyla birçok kişiye aşık olmayı anlatıyor.)

"Sebep ne olursa ne olsun, yüz kişinin odasına dinleme cihazı koymayı nasıl becerdin?"

"Ahaha, yeteneğim ile bu kolay. Kızlar tuvaleti veya kız soyunma odası gibi yerlere gizlice girmek bir parça kek gibi!"
(burada aslında çok kolay olduğunu söylemeye çalışıyor ama direkt çeviri yaptım, yoksa devamına uymuyor)

O kek parçası ile başka bir şey yap!

"Ekstra krema ile onu güzel ve kremsi yapıyorum!"
(japoncadan ingilizceye çeviren kişi, çevirirken yerelleştirme yapmak zorunda kaldığı için bu kısımlar biraz garip gelebilir.)

Aaaah, bunun kontrolü elden kayıp gidiyor şimdiden. 

Elden, bacaktan, kafadan, sırttan… Her şeyden kayıp gidiyor.

"Bırakalım geçmiş geçmişte kalsın." Oğlan, sorunlarını basit bir deyim ile silip süpürdü ve farklı bir konuya geçti "Siz ablalar odadayken gerçekten çok gürültülü oluyorsunuz, değil mi? Bunun yüzünden cümleleri çok az duyabildim… Peki, Enoshima Junko neden seni ziyaret etmeye geldi? Çünkü sana yaptıracağı bir ayak işi vardı, değil mi?" Bunu derken diğer bir tatlı ekmeği çıkardı. "Oh, Almanya'da üretilmiş bir yavru patisi!" Onu hapur hupur yerken nadir bir lezzeti tadıyor gibi görünüyordu. 

"Eee, şey bu..." Ona cevap verirken gözlerim deftere devrildi. "Bana bir ipucu vermek için gelmiş..."

"Hm? İpucu mu?"

Defterimin sayfalarına göz attım.


bu bölümün devamı yakında...


Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların
emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.


20.2   Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm   21.2 




DISQUS - Mangaya Ait Yorumlar

*Not: Yorum Yazmadan Önce;

  • Spoiler butonu kullanılarak spoiler yazılabilir fakat buton kullanılmadan spoiler verenler uyarılmadan süresiz engellenecektir ve geri alınmayacaktır.,
  • Küfür, siyasi ve seviyesiz yorumlar,
  • İçerikle alakasız link paylaşımları yasaktır.
  • İçeriği çeviren gruplar dışında site reklamı yapanlar sınırsız uzaklaştırılacaktır.